Nevevi Kırk Hadis Şerhi



Yüklə 2,71 Mb.
səhifə43/57
tarix17.12.2017
ölçüsü2,71 Mb.
#35128
1   ...   39   40   41   42   43   44   45   46   ...   57

(1)Geçmiş onsekizinci hadistir.

(1)Hadis zayıftır, çünkü Kelbi (O Muhammed bin Sabit’tir)metrüktür, Ebu Salih ibni Abbas’ı görmedi ve o da zayıftır.

(2)Sahihtir, Ahmed, Buhari Edebül müfred’de, Ebu Davud, Tirmizi, Nesai ve ibni Mace tahric etti, ibni Hibban “hasleteni” lafzıyla doğruladı (Camiussağir ve Fethul Kebir).

(3)Ahmed tahric etti, Heysemi Mecma’da: (10/113) dedi ki:Senedinde Ebu Bekir bin Abdullah bin Meryem var o zayıftır.


OTUZSEKİZİNCİHADİS

Kulun Allah’a Nafilelerle Yaklaşması

Ebu Hureyre (r.a.)’den şöyle dediği rivayet edildi: Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Allah Teala buyurdu ki: Kim benim velime düşmanlık ederse ona harb ilan ederim, kulum bana kendisine farz kıldığım şeyden daha sevimli bir şeyle bana yaklaşmamıştır, kulum bana nafilerle kendisini sevinceye kadar bana yaklaşmaya devam eder, ben onu sevince işiten kulağı, gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı olurum, eğer benden istese muhakkak ona veririm, bana sığınsa onu korurum.”Bunu Buhari rivayet etti.1

Bu hadisi tek Buhari tahric etti, Muhammed bin Osman bin Keramet’ten tahric etti dedi ki:Bize Halid bin Mahled anlattı, dedi ki:Bize Süleyman bin Bilal anlattı, dedi ki:Bana fierik bin Abdullah bin Ebi Nemir Ata’dan rivayetle anlattı, o da Ebu Hureyre’den, o da Peygamber (s.a.v.)’den rivayet etti ve hadisi uzunca zikretti.

Sonuna şu fazlalığı yaptı:“Kötülüğünden hoşlanmadığım ve müminin sevmediği ölümden müminin nefsi için tereddüdüm kadar, hiçbir şeyi yapmakta tereddüd etmedim.”Bu sahihin gariblerindendir, Keramet bin Halid bunda tek kaldı, bu Ahmed’in müsnedinde değildir, bununla birlikte imam Ahmed ve başkası Halid bin Mahled el-Kutvani hakkında konuştu, S:218 Dediler ki:Onun münkerleri var, isnadındaki Ata hakkında denildi ki:O ibnu Ebi Rabah’tır, denildi ki o ibni Yesar’dır, o sahihin bazı nüshalarında böylece nisbetli vaki oldu.

Bu hadis başka vecihlerle de rivayet edildi, hepsi de sözden hali değildir, Abdul Vahid bin Meymun Urve bin Zübeyr’in kölesi Ebu Hamza’dan, o da Urve’den, o da Ayşe’den, o da Peygamber (s.a.v.)’den şöyle buyrduğunu rivayet etti: “Kim benim velime eziyet ederse bana muharebeye helal etmiştir, kulum bana farzlarımı yerine getirme gibi yaklaşmamıştır, kulum bana kendini sevinceye kadar nafilelerle yaklaşır, ben onu sevince gördüğü gözü, tuttuğu eli, yürüdüğü ayağı, aklettiği kalbi, konuştuğu dili olurum, benden isterse ona veririm, onun ölümüne tereddüdüm gibi yapacağım hiçbir şeye tereddüd etmedim, bu da onun ölümden hoşlanmadığından benimde ona kötülükten hoşlanmadığımdandır” bunu ibni Ebiddünya ve başkası htahric etti, imam Ahmed mana ile tahric etti.1

İbni Adiy2 AbdulVahid’in Urve’den rivayetle yalnız kaldığını zikretti. Bu AbdulVahid hakkında Buhari3 dedi ki:Münkerül hadistir, fakat bunu Taberani tahric etti dedi ki:Bize Harun bin Kamil anlattı dedi ki:Bize İbrahim bin Süveyd el-Medeni anlattı, dedi ki:Bize Ebu Harze Yakub bin Mücahid anlattı dedi ki:Bana Urve Ayşe’den rivayetle haber verdi, o da Peygamber (s.a.v.)’den rivayet etti ve zikretti.

Yine bunun isnadı güzeldir, adamlarının hepsi güvenilirdir, Taberani’nin şeyhi dışındakilerin “Sahih”te5 hadisleri tahric edilmiştir, onun halinin bilgisi şimdi aklıma gelmiyor, herhalde ravi dedi ki:Bize Ebu Hamza anlattı yani Abdul Vehhab bein Meymun, işitene sanki şöyle demiş gibi gelir: Ebu Harze, sonra ona kendi yanından isim vermiş, bunu da vehmine binaen yapmış, Allah en iyisini bilir.


(1) Ebu Hureyre’den rivayetle Buhari yalnız kaldı, sahihtir, onun tarikiyle Beyheki, Beğavi, Ebu Nuaym Hilye’de: 1/4 tahric etti, tetimmesi şudur: “Yapacağım şeyden müminin nefsinden (öldürmekten) tereddüdü ettiğim kadar tereddüd etmedim, o ölümden hoşlanmaz, ben ona kötülükten hoşlanmam”(Camiul usul: 10/330 ve sonrası).

(1)Bazı tarikleriyle isnadı güzeldir, Ahmed, Taberani, ibni Ebiddünya, Ebu Nuaym: 1/5 İlk cümleyi tahric etti.

(2)Kamil’de.

(3) Tarihi Kebir’de.

(4)Taberani Evsat’ta, Bezzar: “Kim benim bir velime düşmanlık ederse” lafzıyla, Ahmed tahric etti, Heysemi Mecma’da: (10/269, 2/247) dedi ki:Senedinde AbdulVahid bin Kays var, birden fazla kimse güvenilir saydı, başkları da zayıf saydı, Ahmed’in diğer adamları sahih rivayet adamlarıdır, Taberani’nin Evsat’taki adamları, şeyhi Harun bin Kamil dışında sahih rivayet adamlarıdır. Ebu Ya’la Meymune’den şu lafızla rivayet etti: “Kim benim velime eziyet ederse, bana muharebeyi helal kılmıştır...” Heysemi Mecma’da dedi ki: “(10/270)Senedinde Yusuf bin Halid es-Semti var, o yalancıdır.

(5)Yakub bin Mücahid dışında.

Taberani ve başkası1 Osman bin Ebi Atike’den tahric etti, o da Ali bin Yezid’den o da Kasım’dan, o da Ebu Ümame’den, o da Peygamber (s.a.v.)’den şöyle buyurduğunu rivayet etti: “Allah Teala buyuruyor ki: “Kim benim bir velimi küçük görürse bana muharebe meydanı okumuştur, ey Ademoğlu sen benim katımdakine ancak sana farz kıldığım şeyi yerine getirmekle yetişebilirsin, kulum bana kendisini sevinceye kadar nafilelerle yaklaşmaya devam eder ve ben onun aklettiği kalbi, konuştuğu dili, gördüğü gözü olurum, bana dua ederse ona icabet ederim, benden isterse ona veririm, bennden yardım isterse ona yardım ederim, kulumun bana en sevimli ibadeti nasihattır (halis olmak manasına da gelir)).”

Osman ve Ali bin Yezid zayıftırlar. Ebu Hatim er-Razi dedi ki:2 Bu hadiste o gerçekten münkerdir. Ali’den zayıf bir senetle Peygamber (s.a.v.)’den rivayet edildi. İsmaili müsnedi Ali’de tahric etti.3 İbni Abbas’tan da zayıf bir senetle rivayet edildi, bunu Taberani tahric etti4 lafzında fazlalık vardır. O bize başka bir vecihle ibni Abbas’tan rivayet edildi, yine zayıftır.

Taberani ve başkası Hasan bin Yahya el-Huşeni’den tahric etti, o da sadaka bin Abdullah Dimeşki’den, o da Hişam el-Kinani’den, o da Enes’ten, o da Peygamber (s.a.v.)’den, o da Cebrail’den, o da Rabbinden şöyle buyurduğunu rivayet etti: “Kim benim velimi küçümserse, bana muharebe meydanı okumuştur, yapacağım bir şeyden mümin kulumun ruhunu kabzetmede tereddüd ettiğim kadar tereddüd etmedim, o ölümden hoşlanmaz, ben ona kötülükten hoşlanmam, o da mutlaka olacaktır, mümin kularımdan bazısı ibadetetten bir kapı istiyor, ben onu ondan engelliyorum, ta ki ona ucub girip onu (ibadeti) bozmasın, kulum bana kendisine farz kıldığımı yerine getirme gibi başka bir şeyle yaklaşmamıştır, kulum kendisini sevinceye kadar nafile işlemeye devam eder, S:220 onu sevince ona işitme, görme, el ve destekçi olurum, kullarımdan ancak kendisini zenginliğin düzelteceği kimseler vardır, eğer onu fakirleştirsem, bu onu bozar, o bana dua eder ben ona icabet ederim, benden ister, ona veririm, o bana halis olur ben de ona halis olurum, kullarından bazısının imanı da ancak fakirlikle düzelir, eğer ona genişlik versem bu onu bozar, kullarımdan bazısının imanı ancak hastalıkla düzelir, eğer ona sıhhat versem bu onu bozar, kullarımdan bazısı ancak hastalıkla düzelir, eğer ona sıhhat versem bu onu bozar, kullarımdan bazısı imanı ancak sıhhatla düzelir, eğer ona hastalık versem bu onu bozar, ben kullarımı kalblerindekileriyle tedbir ediyorum, ben muhakkak bilen ve haberdar olanım.”1

Huşeni ve Sadaka ikisi de zayıftır. Hişam bilinmiyor. İbni Main Hişam’dan soruldu, o kimdir? denildi, dedi ki: Kimse değildir, yani ona itibar edilmez. Bezzar2 hadisin bazısını Sadaka bin AbdulKerim el-Cezeri’den tahric etti, o da Enes’ten rivayet etti.

Taberani Evzai’den tahirc etti, o da Abde bin Ebi Lübabe’den, o da Zir bin Hubeyş’ten rivayet etti, dedi ki:Huzeyfe’nin şöyle dediğini işittim:Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki:“Allah Teala bana vahyetti ki, ey rasullerin kardeşi, ey uyarıcıların kardeşi, kavmini uyar, onlardan birinin yanında birinin hakkı olduğu halde evlerimden birine girmesin, ben benim huzurumda durdukça ona lanet edirim, ta bu hakkı ehline verinceye kadar, ve bundan sonra işiten kulağı gören gözü olurum ve benim velilerimden, asfiyamdan (seçkin kullarımdan) olur, peygamberler, sıddıklar ve şehidlerle birlikte cenette komşum olur.”Bu isnat güzeldir ve gerçekten garibtir.3

Buhari’nin tahric ettiği Ebu Hureyre hadisinin şerhine dönelim. Denildi ki: O evliyalar zikrinde en değerli hadistir.4


(1)Taberani Kebir’de Ebu Ümame’den iki tarikle tahric etti, Heysemi Mecma’da: 2/248 dedi ki: İki tarikde de Ali bin Yezid var o zayıftır.

(2)İlletler de.

(3) Hafız ibni Hacer Fethul Bari’de zayıf saydı.

(4) Taberani Kebir’de ibni Abbas’tan tahric etti Heysemi Mecma’da: (10/270) dedi ki:Senedinde bilmediklerim var.

(1)Taberani Evsat’ta tahric etti, Heysemi Mecma’da: 10/270 dedi ki:Senedinde Amr bin Said Ebu Hafs Dimeşki var, o zayıftır.

(2)Daha önce geçtiği gibi Taberani Evsat’ta rivayet etti, zayıftır.

(3)Yine Ebu Nuaym Hilye’de: 6/116 tahric etti ve dedi ki: Evzai’den, o da Abd bin Zir’den rivayet edildi, garibtir, ancak bunu bu vecihten yazdık.

(4) Bunu ibni Teymiye Fetvalarında: (18/129) dedi, sonra dedi ki:bu sözü bir topluluk reddetti ve dediler ki:Allah tereddüdle vasfedilmez, ancak işlerin sonunu bilmeyen tereddüd eder, Allah sonları en iyi bilendir, herhalde bazısı da dedi ki:Allah tereddüdlünün muamelesini yapar.

“Kim benim velime düşmanlık ederse ona harb ilan ederim.” Yani: Ben ona muharib olduğumu bildiririm, çünkü o velilerime düşmanlık etmekle bana muharib oldu, bunun için Ayşe (r.a.) hadisinde geldi ki: “Bana muharebeyi helal kıldı.” Ebu Umame ve başkasının hadisinde: “Bana muharebe meydanı okudu.” İbni Mace1 zayıf bir senetle Muaz bin Cebel’den tahriç etti, o Peygamber (s.a.v.)’i işitti şöyle buyuruyor: “Riyanın hafifi şirktir, kim benim bir velime düşmanlık ederse, Allah’a harb meydanına düelloya çıkmıştır, Allah takvalı ebrar, yokluklarında yokluğu aranılmayan (bilinmeyen) varlıklarında çağrılmayan gizli bilinmeyen (kimseleri) sever, onların kalbleri hidayet lamlabalarıdır, her tozlu karanlıklardan çıkarlar” Allah’ın velilerinin dostluğu vaciptir, düşmanlıkları haramdır, yine onlara düşmanlık edenlere de düşmanlık farzdır, domstlukları haramdır. Allah Teala buyurdu ki: (Benim ve sizin düşmanlarınızı dostlar edinmeyin)(Mümtehine: 60/1) ve buyurdu ki: (Sizin dostunuz ancak Allah’tır, Rasul’üdür, iman edenlerdir; onlar ki Allah’ın emirlerine boyun eğerek namazı kılar, zekatı verirler. Kim Allah’ı, Rasulünü ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki) üstün gelecek olanlar şüphesiz Allah’ın tarafını tutanlardır). (Maide: 4/55-56)

Onların kendini sevdiği kendisinin onları sevdiği sevdiklerini, müminlere alçak gönüllü, kafrilere onurlu olarak vasfetti. İmam Ahmed Zühd kitabında Vehb bin Münebbihte şöyle dediğini rivayet etti: “Allah Teala konuşurken Musa aleyhisselam şöyle buyurdu: Bil ki kim benim velimi küçümserse veya onu korkutursa, bana savaş düellosu yapmıştır. Bana düşmanlık etmiştir, nefsine teşvik etmiş beni davet etmiştir, ben velilerimin yardımına en fazla sürat gösterenim, bana muharebe eden aciz bırakacağını mı zannediyor veya bana düello açan beni yeneceğini veya benden kurtulacağını mı zannediyor? Nasıl, ben dünya ve ahirtte de onlar için (veliler için) için intikam alıcıyım, onlara yardımı başkasına havale etmem.”

Bil ki bütün masiyetler Allah’a muharebedir, Hasan bin Adem dedi ki: Senin Allah ile harb etmeye güçün var mı? Çünkü Allah’a asi olan ona muharebe etmiştir. Fakat günah her ne zaman daha çirkin olsa, Allah’a muharebede daha şiddetli olur, bunun için AllahTeala faiz yiyenleri ve yol kesicileri Allah’a harb edenler diye isimlendirdi. Çünkü onların kullarına zulümleri büyüktür ve biladında fesada koşmuşlardır, evliyasına düşmanlıkta böyledir. Çünkü Allah Teala evliyasında yardımı kendi üstlenmiştir, onları sever destekler, kim onlara düşmanlık ederse Allah’a düşmanlık etmiş ve onunla muharebe etmiştir. Hadiste Peygamber (s.a.v.)’den şöyle buyurduğu rivayet edildi: “Ashabım hakkında Allah’tan korkun, onları hedef edinmeyiniz, kim onlara eziyet ederse bana eziyet Allah’tan korkun, onları hedef edinmeyiniz, kimse onlara eziyet ederse bana eziyet etmiştir, kim bana eziyet ederse Allah’a eziyet etmiştir, kim Allah’a eziyet ederse onu alması yakın olur” bunu Tirmizi ve başkası tahric etti.1

“Kulum bana kendisine farz kıldığım şeyi yerine getirme gibi hiçbir şeyle bana yaklaşmamış, kulumun nafilelerle kendisini sevinceye kadar bana yaklaşmaya devam eder” evliyasına düşmanlığın kendisine muharebe olduğunu zikredince bundan sonra kendilerine düşmanlığın haram olduğu evliyasını zikretti ve kendisine yaklaşılacak şeyi zikretti, müvalatın aslı:Yakınlıktır, muadatın aslı: Uzaklıktır, evliyaullah: Allah’a yakınlaşılacak şeylerle yaklaşanlardır, onun düşmanları: Kendilerini kovmayı ve kendinden uzaklaştırmayı gerektiren amellrinden dolayı kendinden uzaklaştığı kimselerdir, yakın kılnmış evliyasını iki kısma ayırdı, birincisi kendisine farzları yerine getirerek, yaklaşan kimse bu vaciplerin yapılmasını da kapsar, haramların terkini de kapsar, çünkü bunların hepsi Allah’ın kullarına farzdır.

İkincisi: Farzlardan sonra nafilelerle kendisine yaklaşan kimse bununla Allah’a yaklaştıracak onun sevgisine rasulün dili üzere kanunlaştırdığı itaattan başka bir yol yoktur, kim Allah’ı velayetini ve sevgisini iddia ediyorsa, bu yol dışında iddia ediyorsa davasında yalancı olduğu ortaya çıkmıştır, yine müşrikler Allah’a kendinden başka taptıkları şeylerle yaklaşıyorlardı, Allah Teala onlardan hikaye ederek buyurdu ki: (Onlara bizi sadece Allah’a yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz) (Zümer: 39/3) yine Allah yahudi ve hristiyanlarda hikaye etti ve buyurdu onlara dediler ki: (Biz Allah’ın oğulları ve sevgilileriyiz) (Maide: 5/18) bununla birlikte rasulünü yalanmaya ısrarla devam ediyorlar, Allah’ın yasaklarını işliyorlar farzlarını terkediyorlardı, bunun için bu hadiste Allah’ın velilerinin iki derece üzere olduğunu zikretti, birincisi: Kendisine farzları yerine getirerek yaklaşanlar, bunlar ashabul yeminden orta dereceli olanlardır, farzları yerine getirmek, Ömer bin Hattab’ın dediği gibi amelerin en faziletlisidir: Amellerin en faziletlisi Allah’ın farz kıldığıdır ve Allah’ın haram kıldığından sakınmak, Allah’ın katındakine doğru iyette bulunmaktır.
Yine Ebu Nuaym Hilye’de: 1/5 tahric etti, senedinde Ebu Ubade İsa bin Abdurrahman ez-Zerki var, Nesai onu terketti, Ebu Züra dedi ki: Kuvvetli değildir, Ebu Davud dedi ki: Metrüke benzerdir. (Mizanul itidal: 3/3178).

(1) Tirmizi Ahmed ibni Hibban Abdullah bin Muğaffel’den tahric etti, Tirmizi dedi ki: Bu hadis hasen garibtir, ancak bu vecihten biliyoruz Sünnenüt Tirmizi rakam: 3861.

Ömer bin Abdulaziz hutbesinde dedi ki: İbadetlerin en efdali farzları yerine getirmek ve haramlardan kaçınmaktır.1 Çünkü Allah kulların kendine yaklaştırmak rızasını ve rahmeti gerekli kılmak için farzları farz kıldı, ona yaklaştıran farzların en büyüğü namazdır, Allah Teala buyurdu ki: (Secde et yaklaş) (Alak: 96/19) Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: “Sizden biriniz namaz kılarken rabbine fısıldıyordur veya Rabbi ona fısıldıyordur”4 ve buyurdu ki: “Kul (başka tarafa) dönmedikçe Allah namazında kulun yüzüne karşı olur.”5

Allah’a yaklaştıran farzlardan biri de: Raiyetine adaletle davranmaktır, bu ister genel raiyet -hakim gibi- veya özel raiyet olsun- insanlardan herhangi birinin çocuğuna veya ehline karşı- olduğu gibi özel adalet olsun aynıdır, Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: “Hepiniz çobansınız ve hepiniz raiyyetinden mesuldür.”6

Müslim’in Sahih’inde7 Abdullah bin Amr Peygamber (s.a.v.)’den şöyle buyurduğunu rivayet etti: “Adaletliler, Rahmanın sağında Allah katında -her iki eli de sağdır- nurdan minberler üzerindedir, onlar hükümlerinde, ehillerinde ve yönettikleri kesimde adalet ederler.”Tirmizi de8 Abdullah bin Amr Peygamber (s.a.v.)’den şöyle buyurduğunu rivayet etti: “Kıyamet günü kulların Allah’a en sevimlisi ve ona en yakını adaletli önderdir.”

İkinci derece: Önde giden mukarrabinlerin derecesidir, bunlar farzlardan sonra nafilelelrde gayret göstererek S:224 ve ince mekruhlardan vera (şiddetli takva) ile sakınarak Allah’a yaklaşmış kimselerdir, bu kul için Allah’ın sevgisini gerekli kılar Allah’ın buyurduğu gibi:“Kulum nafilelerle kendini sevinceye kadar bana yaklaşmaya devam eder.”Allah kimi severse ona sevgisini itaatını zikriyle uğraşmasını verir, bu da ona yakınlığı gerekli kılar, onun katındakiyle hazlanmayı gerekli kılar Allah Teala buyurdu ki: (Sizden kim dininden dönerse Allah, sevdiği ve kendisini seven müminlere karşı alçak gönüllü, kafirlere karşı onurlu ve zorlu kendisini seven müminlere karşı alçak gönüllü, kafirlere karşı onurlu ve zorlu bir toplum getirecektir (bunlar)Allah yolunda cihad ederler ve hiçbir kınayanın kınamasından korkmazlar. Bu, Allah’ın dilediğine verdiği lütfudur. Allah’ın lütfu ve ilmi geniştir) (Maide: 5/54) Bu ayet kim bizim sevgimizden yüz çevirirse ve buna aldırmazsa, biz onu bu bağışa daha layık biriyle değiştiririz, kim Allah’dan yüz çevirirse Allah’a karşı bedel (yerini tutacak) biri onun için yoktur, Allah için o kişinin yerine yerini tutacak çok kimseler vardır, manasına işaret ediyor.

Benim için ondan başka meşgu edici yoktur benim için onun sevgisiniden uzaklaştıracak bir şey yoktur ne yapayım emelim boşa çıkarsa benim için bedel vardır benim için onun yerine bedel yoktur (bir şiirdir). Eserlerin bazısında Allah Teala buyuruyor ki: “Ademoğlu, beni iste beni bulursun beni bulursan herşeyi bulursun, beni kaçırırsan herşeyi kaçırırsın, ben sana her şeyden daha sevimliyim.”

Zünnun şu beyitleri gece çoça tekrarlıyordu:Nefisleriniz için benim bulduğunuz şey gibisini isteyin. Benim için huzur buldum sevgisinde zorluk yoktur. Eğer uzaklaşsam beni yaklaştırır eğer ona yaklaşsam yaklaşır.2 Kim Allah’ı kaybetmişse eğer bütün cenneti de elde etse aldanmıştır, bir sivrisinek kanadına denk gelmeyen dünyanın değersiz şeyini elde etmişse durum daha da kötüdür. Bunun için denildi ki: Seni bir gün görmeyi kaçıran bütün vakitlerini kaçırmıştır. Hangi ülkede olursam olayım benim yüzüm sana dönüktür. Sonra kendilerini Allah’ın sevdiği onların da O’nu sevdiği kimselerin vasfını zikretti:(Müminlere karşı alçak gönüllü kafirlere karşı onurlu ve zorludurlar)


(1)Ebu Nuaym Hilye’de tahric etti: 5/296.

(3)Hadis sahihtir, Ebu Hureyre’den Müslim, Ebu Davud ve Nesai tahric etti.

(4)Sahihtir, Enes’ten Buhari tahric etti.

(5)Tirmizi Haris el-Eşari’den tahric etti ve dedi ki:Bu hadis hasen, sahih, garibtir.

(6)Sahihtir, ibni Ömer’den Ahmed, Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Ebu Nuaym Hilye’de tahric etti: 8/281 Feyzul kadir ve camiussağir.

(7) Sahihtir Müslim ve Nesai ibni Amr’dan tahric etti.

(8) Tirmizi: (1329) “İnsanların en sevimlisi” lafzıyla tahric etti ve dedi ki: Bu hadis hasen, garibtir ancak bu vecihten biliyoruz, yine Ahmed Beyheki ve Beğavi tahric etti.

(2)Beyitlere Ebu Nuam’ın Hilye’sinde bak: (9/344).

Yani onlar müminlere yumuşaklıkla kanat germekle (şefkatle) kafirler onurla, şiddet ve kabalıkla muamele ediyorlar, onlar Allah’ı sevince onu seven evliyasını da seviyorlar, onlara şefkat, acıma ve sevgi muamelesi yapıyorlar, Ona (Allah’a) düşmanlık edenlere de şiddet ve katılık muamelesi yapıyorlar Allah Teala buyurdu ki: (Kafirlere şiddetlidirler, kendi aralarında merhametlidirler)(Fetih: 48/29) (Allah yolunda cihad ederler ve hiçbir kınayıcının kınamasından korkmazlar)(Maide: 5/54) Çünkü sevilenin düşmanlarıyla mücahede sevginin tamalayıcısıdır, yine Allah yolunda cihad delille davetten sonra Allah’tan yüz çevirenleri geri ona kılıç ve süngüyle davettir, Allah için seven yaratıkların hepsini Allah’a çekmeyi sever, kim davete yumuşak ve şefkatle ibadet etmezse, şiddetle davete ihtiyaç duyar: “Rabbın zincirlerle cennete götürülen kavme şaştı.”3 (Onlar kınayıcının kınamasından korkmazlar) sevene sevdiğini razı edecek şeyde başka bir tasa yoktur, onun razı olduğuna razı olur, kızdığına kızar, kim sevdiğinin sevgisi uğrunda kınanmaktan korkuyorsa sevgisinde sadık değildir:

Sevgim senin olduğun yerdedir benim için sizden geri kalma ve ya öne geçme (duygusu) yoktur.Senin sevgin yolunda kınamakta lezzet buluyorum bu senin zikrinden dolayıdır kınayıcılar beni kınasınlar4 (Bu Allah’ın fazlıdır, onu dilediğine verir) yani vasıfları zikredilen kendisinin onları sevdiği onların kendini sevdiği kimselerin derecesini verir. (Allah’ın lütfu ve ilmi geniştir) ihsanı geniştir, ihsana müstehak olana fazlını verir, müstehak olmayandan engeller.

Davud (s.a.v.)’ın şöyle dediği rivayet edilir: “Allah’ım beni sevdiklerinden kıl, çünkü sen bir kulu seversen günahını bağışlarsın -büyükte olsa- azda olsa amelini kabul edersin” S: 226 Davud (s.a.v.) duasında diyor ki: “Allah’ım senin sevgin, sevdiğin kimsenin sevgisini, senin sevgine ulaştıracak amelin sevgisini istiyorum Allah’ım sevgini bana nefsimden, ehlimden, malımdan ve soğuk sudan daha sevimli kıl.”1 Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki:“Rabbim bana geldi, -yani uykuda- bana ey Muhammed de ki: Allah’ım senden sevgini, sevdiğin kimsenin sevgisini, sevgine ulaştıracak şeyin sevgisini istiyorum.”2

fiu daPegyamber (s.a.v.)’in duasındandı:“Allah’ım bana sevgisini, senin katında fayda verecek şeyin sevgisini rızık olarak ver, Allah’ım bana rızık olarak verdiğin sevdiğim şeyin senin sevdiğin şeye kuvvet kıl, Allah’ım benden sevdiğim şeyi dürdüğün (kaldırdığını) senin sevdiğin şey için boş kalma kıl.”3 Ondan şöyle dua ettiği rivayet edilir: “Allah’ım senin sevgini bana herşeyin en sevimlisi kıl, senin korkunu benim yanımda her şeyden daha korkulu kıl, sana kavuşma şevkiyle benden dünya hacetini kes, dünya ehlinin gözünü dünyalarıyla aydınlatırsan benim gözünü de senin ibadetinle aydınlat.”4 Bu derecenin ehli mukarrabindendir, onların sıkıntısı ancak kendilerinin sevdiği, Onun da onları sevdiği zata yaklaşmaktır.

Selefin biri dedi ki: Korku üzerine yapılan ameli belki ümit değiştirebilir, fakat sevgi üzerine yapılan amele gevşeklik gelmez, bazısının sözüde şöyledir:Kahramanlar kahramanlıklarından bıkarlarsa, seni sevenler sana çağırmaktan veseni hatırlamaktan bıkmazlar.

Ferkad es-Sebehi dedi ki: Bazı kitaplarda okudum ki:Kim Allah’ı severse onun yanında onun sevgisine tercih edilecek birşey olmaz, kim dünyayı severse onunda nefsinin sevgisinden daha fazla tercih edeceği birşey yoktur.Allah için seven emirler üzerine emir kılınmış bir emirdir, kıyamet günü onların topluluğu ilk topluluktur, onların meclisi orada en yakın meclistir.


(3) Sahihtir, Ebu Hureyre’den Ahmed, Buhari, Ebu Davud, ibni Hibban: “Rabbımız hayret etti” lafzıyla tahric etti. Camiulusul: 3/235.

(4) İki beyit Ebu’ş fiis Muhammed bin Abdullah bin Razin’indir, Di’bil el-Huzainin amcaoğludur, halife Reşid’in dönemindedir.

(1) Hadis hasendir, Tirmizi: (3485 Ebu Derda’dan şöyle dediğini tahric etti: Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Davud’un duasından şöyle demesiydi...” ve dedi ki: Bu hadis hasen garibtir. Yine Ahmed Malik’ten rivayetle tahric etti. Onun tarikiyleEbu Nuaym Hilye’de: (1/226) tahric etti, Rasulullah (s.a.v.) diyordu ki: “Allah’ım senin sevgini, sevdiğinin sevgisini istiyorum.”

(2) Sahihtir, Muaz bin Cebel’den Ahmed, Tirmizi: (3233) Hakim, ibni Huzeyme, Taberani Kebir’de tahric etti, Tirmizi dedi ki: Bu hadis hasen sahihtir.

(3)Sahihtir, Abdullah bin Yezid el-Hatmi el-Ensari’den Tirmizi: (3486) tahric etti ve dedi ki: Bu hadis hasen garibtir, yine Abdullah bin Mübarek Zühd de tahric etti.

(4) Mürseldir, Ebu Nuaym Hilye’de: (8/282) Heysem bin Malik et-Tai’den tahirc etti.

Sevgi gayret ve yakınlığın son noktasıdır, sevenler Allah için uzun gayretlerinden usanmaycaklardır, onlar Allah’ı sever Allah’da onları sever, onlar Allah’ın yarattıklarına sevdirirler kulları arasında nasihatla gezerler ayıplar yüzlere vurulduğu kıyamet gününde onların amellerinden kendileri adına korkarlar, işte onlar Allah’ın velileri seçkin kimselerdir, onlar için ona kavuşma dışında rahat yoktur.

Fetih el Musilli dedi ki: Seven Allah sevgisiyle birlikte dünyada lezzet bulamaz, Allah’ın zikrinden göz açıp kapayıncaya kadar gafil olmaz.

Muhammed binNasr el-Harisi dedi ki:Allah’ı seven Ona yaklaşmaktan usanma duymaya yazdı. Bazısı dedi ki:Allah’ı seven kalbin kuşudur, çokça zikreder, gücü yeten vesilelerle Onun rızasına veliler arar, şevkle nafilelerle sebeblere yapışır.


Yüklə 2,71 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   39   40   41   42   43   44   45   46   ...   57




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin