Tirmizi ibni Ömer’den merfu olarak tahric etti ki: “Kim pazara girer ve: La ilahe illallahu vahdehu la şerike leh, lehul mülkü velehül hamdü yuhyi ve yümitü ve hüve hayyun la yemutü biyedihil hayr ve hüve ala külli şeyin kadir derse, Allah ona bin bin (milyon) iyilik yazar, ondan milyon kötülük siler onu milyon derece yükseltir.”1
Temimi Dari’den merfu olarak rivayet edildi ki: “Kim on kere derse ki:Eşhedü en la ilahe illallahu vahdehu la şerike leh, ilahen vahiden ehaden sameden, lem yettehiz sahibeten vela veleden ve lem yekün lehu küfüven ehad, Allah ona kırk milyon iyilik yazar”2 her iki isnatta da zayıflık vardır.
Taberani zayıf bir isnatla ibni Ömer’den merfu olarak tahric etti ki:“Kim:Sübhanellah, derse Allah ona yüz yirmidört bin iyilik yazar.” Ebu Hureyre hadisinde:“Ancak oruç hariç, o benim içindir, onun mükafatını ben vereceğim.”4 orucun sevabının miktarını Alalh’tan başka kimsenin bilmediğine delildir, çünkü o sabır çeşitlerinin en üstünüdür ve (Sabredenlere ecirleri hesabsız verilir.) (Zümer: 39/10) Bu mana seleften bir guruptan rivayet edildi, Ka’b ve başkası bunlardandır...
“Malayani şeyleri terketmesi kişinin İslam’ının güzelliğindendir” hadisinin şerhinde daha önce, iyiliklerin on kattan daha fazla katlanması islamın güzelliğine göredir olduğu geçmişti, bu açıkça Ebu Hureyre ve başkasının hadisinde açıkça gelmiştir, ihlasın mükemmelliğine, amelin kendisinin üstünlüğüne göre, S: 206 ona duyulan ihtiyaca göre olur. İbni Ömer hadisinde (Kim bir hasene ile gelirse onun için on misli vardır)(Enam: 6/160) bedeviler hakkında indi ve: (İyilik olursa katlar, kendinden de büyük bir mükafat verir)(Nisa: 4/40) muhacirler hakkında indiğini zikrettik.3
İkinci çeşit:Kötülük katlanmaksızın aynıyla yazılır, Allah Teala buyurdu ki:(Kim de kötülükle gelirse o sadece getirdiğinin dengiyle cezalandırılır. Onlar haksızlığa uğraltılmazlar.)(Enam: 6/160)
“Ona bir ktülük yazılır” katlanmadığına işarettir, başka bir hadiste tahric edildiği gibi, fakat kötlük bazan zaman ve mekanın şerefinden dolayı büyür, Allah Teala buyurdu ki: (Gökleri ve yeri yarattığı günde Allah’ın yazısına göre Allah katındaki ayların sayısı on iki olup, bunlardan dördü haram aylarındır. İşte bu doğru hesaptır. O aylar içinde (Allah’ın koyduğu yasağı çiğneyerek) kendinize zulmetmeyin)(Tevbe: 9/36) Ali bin Ebi Talha ibni Abbas’tan bu ayeti kerime hakkında şöyle dediğini rivayet etti: (O aylar içinde kendinize zulmetmeyin) hepsinde, sonra bunlardan dördünü özel kıldı ve onları haram kıldı ve onların haramlığını büyük kıldı onlar içinde günahı daha büyük kıldı, salih amelin ecri de daha büyüktür.6
Katade bu ayet hakkında dedi ki:Zulüm her zaman yasaksa da, biliniz ki diğerleri haricinde dört ay içerisinde hata daha büyüktür, Allah o dört ayların durumunu dilediği gibi büyüttü.7
Merfu iki hadiste kötülüklerin ramazanda katlanacağı rivayet edildi, fakat ikisinin de isnadı sahih değildir. Allah Teala buyurdu ki: (Hac bilinen aylardır. Kim o aylarda hacca niyet ederse, hac esnasında kadına yaklaşmak, günah ysayılan davranışlara yönelmek, kavga etmek yoktur)(Bakara: 2/197)
(1) Tirmizi: (3424-3425) ibni Mace, Darimi, Hakim ve Taberani Dua da tahirc etti.
(2)Tirmizi: (3469) tahric etti ve deddi ki: Bu hadis garibtir, ancak bu cevihlen biliyoruz. Halil bin Mürre hadis ashabı yanında kuvvetli değildir. Muhammed bin İsmail dedi ki:Hadisi münkerdir.
(3)Taberani Kebir’de tahric etti Heysemi Mecma’da: (10/87) dedi ki:Senedinde Nasr bin Ubeyd var onu bilmiyorum, geri kalan adamlar güvenilir görüldü Terğib ve Terhib: 2/421).
(6) Geçen on ikinci hadistir.
(3) Said bin Mansur, Taberi, ibnil Münzir, ibni Ebi Hatim, Taberi’nin ibni Ömer’den tahric etti. (Dürrül Mensur: 2/290).
(6)İbni’l Münzir ibni Ebi Hatim, Beyhaki fiuab’te ibni Abbas (r.a.)’dan tahric etti. (Dürrül Mensur: 2/424-425).
(7)İbni’l Münzir, ibni Ebi Hatim, Ebu’ş fieyh Katade’den tahric etti (Dürrül Mensur: 2/245).
İbni Ömer dedi ki: Fasıklık: Av veya başkasından dolayı Allah’a isyanlardan biridir.2 Ondan şöyle dediği rivayet edildi:Fasıklık:Haremde Allah’a asi olmaktır.3 Allah Teala buyurdu ki: (Kim orada (böyle) zulüm ile haktan sapmak isterse ona acı azaptan tattırırız.) (Hac:22/25)
Sahabeden bir topluluk haramda iskandan sakınıyorlardı, orada günah işlemekten korkmuyorlardı, ibni Abbas, Abdullah bin Amr bin As, yine Ömer bin Abdulaziz bunlardandır. Abdullah bin Amr bin As diyor ki: Orada hata daha büyüktür.5
Ömer bin Hattab’tan şöyle dediği rivayet edildi:Mekke dışında yetmiş hata yapmam Mekke’de bir hata yapmamdan daha hoştur. Mücahid dedi ki:İyiliklerin kat kat olduğu gibi Mekke’de kötülüklerde katlanır.6
İbni Cüreyc dedi ki: Bana Mekke’de hatanın yüz hata, iyilik buna benzer olduğu haberi ulaştı. İshak bin Mansur dedi ki: Ahmed’e kötülüklerin birden fazla yazıldığına dair hadisten bir şey sordum, dedi ki:Hayır, ancak beldenin büyüklüğünden dolayı Mekke hariç böyle birşey işitmedik, eğer adam Aden’de açıkça niyetlense (yine günah yazılmaz.)
İshak bin Raheveyh Ahmed’in dediği gibi dedi, sözü şudur: Eğer bir Adam Aden’de açıkca niyet etse. Bu ibni Mesud’un sözündendir, inşa Allah sonra zikredeceğiz7 kötülükler bazan işleyenin şerefinden ve Allah’ı marifetinin kuvvetinden dolayı da katlanır, çünkü sultana sergisi üzerinde asi olanın cürmü (suçu) uzak olanınkinden daha büyüktür.
Bunun için Allah kullarının seçkinine cezaların katlanmasıyla tehdid etti, her ne kadar onlardan korusa bile, S:208 bunu onlara fazlını ve o şeylerden koruduğunu açıklamak için böyle yapıyor, Allah Teala buyrdu ki:(Eğer seni sebatkar kılmasaydık, gerçekten neredeyse onlara birazcık meyledecektin. O zaman, hiç şüphesiz sana hayatın ve ölümün sıkıntılarını kat kat tattırırdık)(İsra: 17/74-75) ve buyurdu ki: (Ey Peygamber hanımları!Sizden kim açık bir hayasızlık yaparsa, onun azabı iki katına çıkarılır. Bu Allah’a göre kolaydır. Sizden kim, Allah’a ve rasulüne itaat eder ve yararlı iş yaparsa ona mükafatını iki kat veririz)(büyük bir ecir hazırlarmıştır))(Ahzab: 33/30-35) kadar. Ali oğlu Hüseyin Peygamber (s.a.v.)’in Ali hakkında tevil ediyor ve Beni Haşim de böyledir diyor, çünkü olar da Peygamber (s.a.v.)’e yakındırlar.
Üçüncü kısım: İyiliğe niyetlenmek, yapılmasa da bir iyilik yazılır, ibni Abbas ve başkasının hadisinde olduğu gibi. Daha önce geçtiği gibi, Ebu Hureyre hadisinde: “Kulum bir amel yapmayı bahsederse, onun için ona bir iyilik yazarım.”Zahir olan bahsetmeden murad:Nefse bahsetmek ve niyetlenmektir.
Hureym bin Fatik hadisinde: “Kim bir iyiliğe niyetlense ve onu yapmasa ve Allah’ın onu kalbine hissettirdiğini bilse ve ona hırs görterse onun için bir iyilik yazılır.”3 Bu Hem’min murad edildiği mananın şu olduğunu delilidir:Amele hırsla birlikte samimi azmdir, sadece hatıra getirmek ve azmetmeksizin bozmak değildir.
Ebudderda dedi ki: Kim yatağına girer ve gece namaz kılmaya niyetlenirse, sabahlayıncaya kadar gözlerine yenik düşse (uyanamasa), ona niyet ettiği şey yazılır. Bu ondan merfu olarak rivayet edildi, ibni Mace merfu olarak tahric etti. Darekutni dedi ki:Mahfuz olan mevkuftur,4 manası Ayşe (r.a.)’den rivayet edidi, o da Peygamber (s.a.v.)’den rivayet etti5 Said bin Müseyyeb’ten şöyle dediği rivayet edildi:Kim bir namaza veya oruca veya hacca veya umreye veya savaşa niyet etse kendisiyle onun (niyet ettiğinin) arasına engel girse, Allah onu niyet ettiğine ulaştırır.
(2)Taberi tefsirinde tahric etti: (2/157).
(3)Taberi (önceki yer).
(5)Abdurrezzak, Abd bin Humeyd Mücahid’den tahric etti, o da ibni Amr’dan rivayet etti Dürrül Mensur: 4/635.
(6)İbni Ebi fieybe, Abd bin Humeyd, bini Ceriri Taberi, ibnil Münzir Mücahid’den tahric etti (Dürrül Mensur: 4/635).
(7)İradı gelecektir.
(3)Tahrici önce geçtiği gibi Ahmed tahric etti.
(4) Hadis hasendir Nesai, ibni Mace ibni Hibban, Beyheki ve Hakim tahric etti ve ibni Huzeybme doğruladı, Ebu’dderda rivayet etti, Hafız Iraki dedi ki:Senedi sahihtir, Münziri dedi ki:Senedi güzeldir, Beyheki mevkuf olarak rivayet etti. (Camiussağir ve Feyzul Kadir).
(5)Sahihtir, Malik, Ahmed, Ebu Davud, Nesai, ibni Mace, Beyheki Ayşe’den şu lafızla tahric etti:“Hangi bir kişinin namazı olsa, uykuya yenik düşse Allah ona namazının ecrini yazar, uykusu da ona sadaka olur.”(Camius Sağir ve Feyzul Kadir).
Ebu İmran el-Cuni dedi ki:Meleğe nida edilir ki:Filana şöyle şöyle yaz, (melek) der ki:Ya Rab o onu yapmadı, Allah buyurur ki:O ona niyet etti. Zeyd bin Eslem dedi ki: Bir adam alimleri dolaşıyor ve diyor ki:Kim bana Allah için yapmaya devam edeceğim bir ameli bana bildirecek, çünkü benim üzerime gece ve gündüzden hangi bir saat gelmişse bin o saatta Allah’a amel işlemiş olmak hoşuma gidiyor, ona denildi ki:Sen hacetini buldun, gücün yettiğince hayır yap, gevşeklik gelirse, veya terkedersen, onu yapmaya azmet, çünkü bir fiili işlemeye azmeden onu işleyen gibidir.
Ne zaman niyete söz veya gayret yakın olsa, sahibi işleyen gurubuna girer, ibni Kebşe Peygmaber (s.a.v.)’den şöyle buyurduğunu rivayet etti:“Dünya dört nefer içindir:Allah’ın kendisine mal ve ilim verdiği ve o (mal ve ilim) hususunda Rabbinden sakınan ve sılai rahmini yapan, onda Allah’ın hakkının olduğunu bilen kul en üstün mertebededir ve Allah’ın ilim verip mal vermediği ve niyeti sadık olup şöyle diyen kuldur:Eğer benim malım olsaydı, filanın amelini yapardım, o niyetiyledir, ikisinin ecri de eşittir ve Allah’ın mal verip ilim vermediği kuldur, o malını ilimsizce harcar, hakkında Rabbindan korkmaz, akrabasını gözetmez, onda Allah’ın hakkı olduğunu bilmez, bu mertebelirn en pisindedir ve Allah’ın kendisi ne mal ve ilim vermediği kuldur ve o şöyle der:Eğer benim malım olsaydı filanın amelini işlerdim, o da niyetiyledir (muamelesi) o ikisinin günahı da birdir” bunu imam Ahmed ve Tirmizi tahric etti, bu onun lafzıdır ve ibni Mace de tahric etti.1
“O ikisi ecirde eşittir” şu manaya hamledildi:Amelin aslının ecrinde eşittirler, kat kat ecirde eşit değillerdir (çünkü niyetlenip yapana ondan yediyüze kadar niyetlenip yapmayana bir ecir vardır, mütercim)Katlanma onu işleyene özeldir, niyet edip yapmayana değil. Eğer o ikisi bütün yönden eşit olsaydı, o zaman iyiliğe niyet edipte yapmayana da on iyilik yazılırdı, bu ise bütün naslara zıttır, buna Allah Teala’nın şu kavli delildir: (Allah mallarıyla ve canları ile cihad edenleri derece bakımından oturanlardan üstün kıldı. Gerçi Allah hepsine de güzellik (cennet) vadetmiştir; ama mücahidler, oturanlardan çok büyük bir ecirle üstün kılmıştır. Kendinden dereceler vadetmiştir)(Nisa: 4/95-96) İbni Abbas ve başkası dedi ki: S: 210 Mücahidlerin kendilerine derece bakımından üstün kılındığı oturanlar:Özür sahiblerinden oturanlardır, mücahidlerin kendilerine dereceler bakımından üstün kılınan oturanlar ise:Özür sahibi olmayıp oturanlardır.1
Dördüncü çeşit:İşlemeksizin kötülüğe niyetlenmek, ibni Abbas hadisinde, ona bir tam iyilik yazılır, yine Ebu Hureyre ve Enes hadisinde, tam bir iyilik yazılır, Ebu Hureyre hadisinde: “O benim için onu terketti” ibaresi var.
Bu masiyete niyetlenip onu yapmaya gücü yettiği halde Allah için terkinden olduğuna delildir, ona bunun için bir iyilik yazılacağında şüphe yoktur, çünkü bu maksatla terketmesi salih ameldir. Fakat masiyete niyetlenipte yaratıkların korkusundan veya onlara gösteriş olsun diye terkederse, denildi ki:O bu niyetle terki dolayısıyla cezalandırılır, çünkü yaratıkların korkusunu Allah korkusunun önüne geçirmek haramdır.
Yine yaratıklara riya kastı da haramdır, masiyeti terk bunlardan dolayı olursa, bu terk üzerine ceza görür. Ebu Nuaym2 zayıf bir senetle ibni Abbas’tan şöyle dediğini tahric etti: Ey günah sahibi, onun kötü akibetinden ve günahın arkasından işledikten sonra gelecek daha büyük yeyden (azaptan) emin olma ve dedi ki: Sen günah üzerindeyken rüzgarın kapını açmasından korkman, günahı işleyip Allah’ın seni görmesinden dolayı kalbinin titrememesi senin günahı işlemenden daha büyüktür.
Fudayl bin İyad dedi ki:Diyorlar ki:İnsanlar için ameli terketmek riyadır, onlar için amel (küçük) şirktir. İmkan dahilinde gerçekleşmesine çalışmak ve arasına kader engelinin girmesi ise, bir cemaat bunun üzerine Peygamber (s.a.v.)’in şu sözünden dolayı azap göreceğini zikretti: “Allah konuşmadıkça ve yapmadıkça ümmetimin kendi kendine verdiği telkinatı (vesveseyi) bağışlamıştır,3 kim masiyetin gerçekleşmesi için gayret ederse sonra ondan aciz olursa, onu yapmış (gibi)dir” yine Peygamber (s.a.v.)buyurdu ki: “İki müslüman kılıçlarıyla karşılaşırsa, ölen ve öldüren cehennemdedir.”
(1)Bu Tirmizi’nin lafzıdır: (2326, 7/81 ve sonrası) ve dedi ki: Bu hadis hasen, sahihtir, yine Ahmed, ibni Mace Taberani Kebir’de tahric etti.
(1)Tirmizi: (3035) tahric etti ve dedi ki:Hadis hasen, garibtir, ibni Abbas’tan bu vecihle garibtir. Yine Taberi tafrisinde tahric etti: (4/145-146).
(2) Ebu Nuaym Hilye’de tahric etti: (1/324).
(3) Sahihtir, Kütübü sitte ashabı Ebu Hureyre’den tahric etti Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi: (1183)Nesai ve ibni Mace) ve ibnil Münzir, Taberani İmran bin Husayn’dan (Feyzulkadir) “İnnallahe tecaveze” lafzıyla, Tirmizi “Tecavezellahu” lafzıyla tahric etti.
Dediler ki:
“Ya Resulullah, bu katildir, öldürülenin durumu nedir?” buyurdu ki:
“O da arkadaşını öldürmeyi hırslıydı.”1
“Onu konuşmadıkça veya yapmadıkça” Masiyete niyetlenenin onu diliyle söylediği zaman niyeti üzerine azaplanacağına delildir; çünkü azalarıyla masiyet işlemiştir, o da dille konuşmaktır.
Ona şu hadis delildir:“Eğer benim malım olsaydı filanın amelini işlerdim.”2 Allah’a asi olanın amelini kastediyor, buyurdu ki:“O ikisi günahta eşittir.” Müteahhirinden biri dedi ki: Niyet ettiğini konuşmasıyla konuşulanın haram olmadığı müddetçe cezalanmaz, haram kılınan iftira, gıybet ve yalan gibi, fakat azalarla ilgili bir fiili sadece konuşmasından dolayı, o niyetinden dolayı cezalanmaz, belki buna önceki Ebu Hureyre hadisi delil olabilir: “Kulum yapmadığı bir kötülüğü (nefsine) bahsetse ben onu işlemedikçe bağışlarım.”
Fakat burada bahsetme, nefse bahsetmektir, çünkü böylece yukardakiyle şu hadis cemedilmiş oluyor: “Onunla konuşmadıkça veya yapmadıkça”, Ebu Kebşe hadisi buna açıkça delildir, çünkü kişinin diliyle: “Benim malım olsaydı filanın yaptığı gibi masiyetler yapardım” sözü niyetlendiği masiytei işlemek değil, ancak masiyetle alakalı mal sarfetme niyetini haber vermektir ve onun da malı yoktur, yine bu konuşma haram kılınmıştır, o nasıl affedilmiş olsun, ve ceza verilmeyecek olsun? Fakat niyetini feshederse ve azmine sebebsiz gevşeklik gelse, niyetleniği masiyetten dolayı azaplanır mı, azaplanmaz mı? Bu iki kısımdır: Birincisi:Masiyete niyet sadece bir hatır (hayalden) den ibaret ve ikşi kalbini bunda karar kıldırmamışsa, bilakis ondan nefret etmişse, ondan hoşlanmamışsa o affedilmiştir, o çirkin vesveseler gibidir, Peygamber (sav ondan soruldu, buyurdu ki: “O açık imandır”3
S:212 (İçinizdekileri açığa vursanız da gizleseniz de Allah ondan dolayı sizi hesaba çekecektir, sonra dilediğini affeeder, dilediğine de azap eder)(Bakara: 2/284) ayeti inince bu müslümanlara ağır geldi, bu gibi hayallerin ona dahil olduğunu zannettiler bunun üzerine ondan sonrakiayet indi: (Rabbimiz bize gücümüzün yetmeyeceği şeyi yükleme)(Bakara: 2/286)2 güçlerinin yetmeyeceği şeylerden dolayı hesaba çekilmeyeceklerini ve onlarla sorumlu olmadıklarını açıkladı, ibni Abbas ve başkası bunu nesih diye isimmlendirdi. Onların muradı:Bu ayet ilk ayette nefse gelen evhamı ortadn kaldırdı ve ilk ayetten muradın samimi azim olduğunu açıkladı, selef bu gibi şeyi nesih diye diye isimlendiriyordu.
İkinci kısım: Nefse gelen samimi azimdir ve devam eden, sahibinin de içinde yerleştirdiği azimdir, bu da iki kısımdır:Birincisi:Kalb amellerinden müstakil bir amel, Vahdaniyet veya peygamberlik hakkında veya yeniden diriliş veya bunun itikadının yalanlanması hakkında şüphe gibi olması, bütün bunlar üzerine kul azap görür ve bununla kafir veya münafık olur.
İbni Abbas’tan (İçinizdekileri açığa vursanızda gizleseniz de Allah ondan dolayı sizi hesaba çekecektir)(Bakara: 2/284) bu gibi manaya yorumladı.4 Yine ondan bunu Allah Teala’nın şu kavlinden dolayı şehadeti (şahidliği) gizleme manasına yorumladı da rivayet edilir: (Kim onu gizlerse bilsin ki onun kalbi günahkardır.)(Bakara: 2/283)
Buna kalblerle alakalı diğer ameller de dahil edilir, Allah’ın buğzettiğine muhabbet, Allah’ın sevdiğine buğzetmek, kibir, ucub, hased, gerektirici sebeb olmadan müslümana kötü zanda bulunmak gibi. Süfyan’dan üzerine söz ve fiil terettüb etmeyen kötü zan hakkında:O affedilmiştir dediği rivayet edildi.
(1)Ebu Bekre’den Ahmed, Buhari, Müslim, Ebu Davud Nesai tahric etti, sahihtir, ibni Mace Ebu Musa’l Eşari’den tahric etti (Camiussağir).
(2)Ebu Kebşe hadisinden iradı geçti.
(3)Sahihtir, Ebu Hureyre’den Ahmed, Mülim, Ebu Davud. İbni Hibban, ibni Mesud’dan Müslim ve ibni Hibban tahric etti.
(2)Hadisi ibni Abbas’tan Ahmed, Müslim, Tirmizi, Nesai, ibni Cerir Taberi, ibnil Münzir, Hakim, Beyheki esma ve sıfatta tahric etti. (Dürrül Mensur: 1/661).
(4)Taberani tefsirinde tahric etti: (3/100)senedi zayıftır.
(5) Taberi tefsirinde tahric etti: (3/94) senedinde Yezid bin Ebi Ziyad var, o zayıftır.
Yine Hasan’dan hased hakkında şöyle dediği rivayet edildi: Herhalde bu insanın kalbinde bulup defetmeye imkan bulamadığı ve hoşlanmayıp nefsinden defetmeye uğraştığı ve fayda vermediği ve nefsinin telkinin tekrarlandığı ve açığa çıkardığı şey manasına hamledilir.
İkinci çeşit:Kalb amellerinden olmayan, zina, hırsızlık, içki içme, adam öldürme vb. gibi aza amellerinden olursa, kul bunu istemede ısrarlı olursa, azimde ısrarlı olursa ve haariçte ona bir iz belirmemişse bunun hesaba çekilmesi hakkında alimlerin iki görüşü vardır.
Birincisi:Hesaba çekilir, ibnil Mübarek dedi ki:
“Süfyan-ı Sevri’ye kul niyetinden dolayı hesaba çekilir mi?” diye sordum, dedi ki:
“Eğer azim olursa hesaba çekilir”1 bu görüşü fakihlerden, muhaddislerden, mütekellimlerden ve ashabımıdan bir çoğu tercih etti, buna Allah Teala’nın şu kavline benzer eyle delil getirdiler: (Biliniz ki Allah nefislerinizdekini bilir, ondan sakınınz)(Bakara: 2/235) ve: (Lakin sizi kalplerinizin kazandığından dolayı sorumlu tutar.) (Bakara: 2/225) ve Peygamber (s.a.v.)’den rivayet edilen şu gibi hadisle delil getirdiler: “Günah göğsünde yerleşip insanların ona vakıf olmasından hoşlanmadığın şeydir”4 şu hadisi şu manaya hamlettiler:
“Allah ümmetimin nefislerinin telkinatını konuşmadıkça veya işlemedikçe affetti” dediler ki:
“Kulun nefsinde gizleyip, kalbini bağladığı (azmettiği) onun kesbidir, amelidir, afedilmiş olmaz” onlardan bazısı dedi ki:“Dünyada sıkıntı ve kederler şeklinde o şeylerden dolayı ceza görür.”
Bu merfu ve mevkuf olarak Ayşe’den rivayet edildi, sahihliğinde nazar vardır.6 Denildi ki:bilakis kul onunla hesaba çekilir, Allah onu durdurur, sonra affeder, ondan dolayı azap etmez, hesaba çekilmesi onun cezası olur.
Bu ibni Abbas, Rabi bin Enes’ten rivayet edildi, ibni Cerir tahric etti,7 buna genelleme yoktur, yine bu dünyada gizli günahlar hakında variddir, vesveseler hakkında değildi.
S:214 İkinci görüş:mutlak olarak sadece niyetten dolayı sorumlu tutulmaz, bu fiafii ve ashabımızdan Ebu Hamid’e nisbet edildi, genellerle amel ederek buna katıldılar Avfi inni Abbas’tan bu söze işaret eden bir şey rivayet etti.
Üçüncü bir görüş:Masiyeti işlemeye niyetlenmesiyle harem dışında sorumlu tutulmaz, Süddi’ye Mürre’den ona Abdullah bin Mesud’dan şöyle dediği rivayet edildi:Hangi bir kul bir hata işlemeye azmetse ve onu yapmasa aleyhine yazılır, eğer beytin yanında (Kabe’nin)Aden Ebyen’den bile adam öldürmeye niyet etse Allah ona elem verici bir azap tattırır ve Abdullah şunu okudu: (Kim orada zulüm ile haktan sapmak isterse na acı azaptan tattırırız)(Hac: 22/25) bunu imam Ahmed ve başkası tahric etti, bunu Süddi’den fiube ve Süfyan rivayet etti, fiube bunu ref etti, Süfyan mevkuf etti, bu hususta söz Süfyan’ındır, mevkuftur.3
Dahhak dedi ki: Bir adam başka bir yerdeyken Mekke’de bir hata işlemeye niyetlense ve yapmasa ona yazılır,4 daha önce Ahmed ve İshak’tan bu söze işaret eden rivayet geçti, yine Kadı Ebu Ya’la bunu Ahmed’den hikaye etti.
Ahmed Mervezi rivayetinde ibni Mesud’un bu hadisini rivayet etti ve sonra dedi ki:Diyor ki: (Kim orada zulum ile haktan sapmak isterse ona acı azaptan tattırırız)(Hac: 22/25) Ahmed dedi ki: Eğer bir adam Aden Ebyen’de (yer ismi) olsa haremde bir adamı öldürmeye niyetlense, bu Allah’ın şu sözüdür: (Ona acı azaptan tattırırız). İbni Mesud’un sözüde böyledir.
(1)Hafız ibni Hacer Fethul Bari’de irad etti: (11/328).
(4)Nevvas bin Sem’an hadisidir -geçen yirmi yedinci hadistir-.
(5)Mürseldir, Ayşe’den mevkuf olarak Taberi tahric etti (Camiul Beyan: 3/99).
(6)Taberi tefsiri: 3/99.
(7)İbni Ömer’den Buhari, Müslim, Taberi tahric etti, ibni Hibban doğruladı.
(1)Aden Aden Laa vardır.
(3)Hadis ibni Mesud’a mevkuftur, Taberi tefsirinde: 17/104 tahric etti, ibni Hacer Feth’de doğruladı Ahmed, Bezzar, Taberi ibni Mesud’dan merfu olarak tahric etti ibni Kesir tefsirinde dedi ki:Bu isnat Buhari’nin şartı üzere sahihtir, mevkufluğu sahihliğinden daha fazla doğruya benziyor.
(4) Taberi Dahhak bin Müzahim’den tahric etti (Camiul Beyan: 17/104).
Bazısı bunu kalble alakalı olan masiyetlere döndürdü ve dedi ki:Haremi kalblerle ihtiram etmek gerekir, ceza bunun terkinden dolayıdır, bu sahih değildir, çünkü haremin haramlığı Allah’ın kıldığından daha fazla değildir, Allah’a isyana azmetmek onun haramlarını çiğnemeye azmetmektir, fakat eğer buna kasten azmetse, haremin hürmetini çiğneyip, onun hürmetini hafife alarak azmetse, bu masiyeti işlemeye azmetmiş, yaratıcıyı hafife alıp kafir olmuş gibidir, küfür ancak masiyeti sadece şehvetine nail olmak için azmetmişse ve yaratıcıya muhalefetten gafil olarak yapmışsa bertaraf olur, ne zaman azme amel mukarin olsa ceza görür, ister fiil erken, ister geç olsun, kim haram kılınan birşeyi yapsa ve masiyete de ısrarlı olsa gücü yetse başka bir kere daha yapmaya niyetlense, bu niyetinden dolayı ceza görür, velevki bu ameline senelerce sonra dönsün, ibnil Mübarek ve başkası masiyete ısrarı böyle tefsir etti.
Her halukarda masiyet katlanmaksızın aynıyla yazılı, ceza isyana olmuş olur, ona niyet eklenmez, masiyet üzerine iki kere cezalandırılmaz ve denilmez ki: Bu gibisi iyiliği işlemede de böyledir, iyiliği ona niyetlendikten sonra işlese iyiliğine karşı niyete sevap verilmeksizin sevaplanır; çünkü biz diyoruz ki: Bu imkansızdır, çünkü kim bir amel yapsa on misliyle ona yazılır, bu misillerin bazısının iyiliğe niyetten dolayı olması da caizdir, Allah en iyisini bilir.
Müslim’in rivayetinde ibni Abbas hadisindeki: “Veya Allah onu siler” sözü: Yani: Kötülük işleyene o kötülük bir kötülük olarak yazılır, yahutta tevbe, istiğfar veya iyilikler işlemek gibi herhangi bir sebebten dolayı Allah o kötülüğü siler.
“Nerede olursan Allah’tan kork, kötülüğün ardından iyilik yap ki, onu (kötülüğü) silsin.”1 Ebu Zer hadisini şerhederken kötülüklerin silineceği şey hakkında kelam edilmişti, daha sonraki söz: “Allah’a karşı ancak helak olan helak olur” yani: Rahmet ve büyük ikramdan sonra ancak kendini tehlikeye atan, kötülüklere cüret eden iyiliklerden yüz çeviren helak olmuş kimse helak olur.
Ebu Salih’ten S: 216 O da ibni Abbas’tan merfu olarak rivayet etti ki:“Biri ona üstün gelen helak oldu.”
İmam Ahmed Ebu Davud, Nesai ve Tirmizi Abdullah bin Amr’den şöyle dediğini tahric etti:Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki: “İki şeyi müslüman bir adam sayarsa mutlaka cennete girer, o ikisi kolaydır, kim o ikisini yaparsa azdır:Her namazın arkasında Allah’ı on kere tesbih, on kere ona tahmid (elhamdu lillah) on kere tekbir edersin, bu dille yüz ellidir, mizanda bin beşyüzdür, yatağa yatınca yüz kere tesbih, tahmid ve tekbir getir bu dille yüz mizanda bindir, sizin hanginizin gece ve gündüzde ikibin beşyüz kötülük işliyor.”2 Müsned’de3 Ebudderda Peygamber (s.a.v.)’den şöyle buyurduğunu rivayet etti: “Sizden biriniz sabahlayınca şöyle diyerek bin iyiliği terketmesin, yüz kere sübhanellahi ve bihamdihi, çünkü o bin iyiliktir, çünkü inşa Allah o günde bin günah yapmayacaktır bunun haricinde yaptığı amelde (hayırda) çok olacak.”
Dostları ilə paylaş: |