Öğretim Teknolojileri ve Materyal Tasarımı-Geliştirme Ders Notu


EVRİMSEL ENVANTERİ TOPLAMA SÜREÇLERİ  (EVRİM BİLİMİ ENVANTERLERİ TOPLANIRKEN UYULMASI GEREKEN BAZI TEMEL KURALLAR VE YÖNTEMLER) 1-Biyotik süreç



Yüklə 387,41 Kb.
səhifə7/8
tarix03.08.2018
ölçüsü387,41 Kb.
#66955
növüYazı
1   2   3   4   5   6   7   8


1EVRİMSEL ENVANTERİ TOPLAMA SÜREÇLERİ  (EVRİM BİLİMİ ENVANTERLERİ TOPLANIRKEN UYULMASI GEREKEN BAZI TEMEL KURALLAR VE YÖNTEMLER)

1-Biyotik süreç: Yer yüzündeki bütün canlı yaratıkların zamana bağlı biyolojik eylemler ve faaliyetlerle ilgili süreçlerdir.


2-Abiyotik süreç: Zamana bağlı olarak cansız yaratıkların eylem ve faaliyetleriyle ilgili fiziksel ve kimyasal süreçleridir.
3-Uygulama alanının biyotik süreçlerine olumlu tepki verebilecek olası taksonların biyotik ve abiyotik döngülerinin simülasyonları ve uygulanabilirlikleri, alana uygulanabilecek olası döngüler ve taksonların belirlenmesi gereklidir.
4-Bu uygulamalara geçilmeden önce yer küresindeki birim alanların abiyotik-biyotik süreç -olgu haritaları verilerinin çıkartılması, yeryüzünün mevcut ve gelecekteki abiyotik süreçlerin değişimine bağlı olarak yeni biyotik süreçlerin ve döngülerin başlatılması konusunun en azından dijital(hesabi) ortamda hazırlanması ve doğruluğunun da test edilmesi gerekir. Uygulamaya geçilmeden önce birim alanla uğraşırken yapacağımız değişikliklerin biyosferdeki diğer döngülere tesirini ve etkileşimini pozitif, negatif ve nötr olarak değerlendirmemiz gerekecektir. Örneğin; uzaya açılmadan önce yer küresinin birim koordinatlarındaki topografik, iklimsel ve biyotik envanteri geçmiş ve geleceğe yönelik kaydedilmelidir. Sonra bu habitatta var olan biyotik döngülerin dışında farklı hangi kombinezonların sığdırılabileceğine bakılmalıdır.
5-Yer küresindeki abiyotik ve biyotik döngülerin ve süreçlerin bilgisayar ortamına simüle edilmesi; gelecekle ilgili doğru tahminlerde bulunmamıza yardımcı olacak ve başka gezegenlerdeki biyolojik döngü mayalama aşamalarına yardımcı olacaktır.
6-Biyotik-abiyotik süreçler, döngüler ve organizmaların gen sistemleri arasındaki doğal ilişkiler ve kuralların disipline ve kategorize edilmesine geçilir. Bu çalışmalara yer küresi ve diğer uzay ortamları için yapılmaya devam edilir. Bu çalışmaların sonuçları gelecek nesillerimiz için çok büyük önem taşır.

1EVRİM DİN VE BİLİM KAOSUNUN KÖKENİ VE ÇÖZÜMÜ


     
       Bütün bilgilerin evrim bilimi ile sentez edilmesi gerekir. Bunun sebebi de evrim biliminin yaşaması ve/veya gerçeğinin kabul edilmesi/ettirilmesi için sadece evrim teorisi ve  prensiplerini ileri sürmek, hücre teorisini hücre bilimine baraj yapmaya benzer. Bir bilim dalının yaşaması ve kabul görmesi için sonuçlar ve uygulamalarının gerekliliği yeterlidir.
       Evrim bilimini esas ayakta tutan, tüm beşeri ve pozitif fen bilimlerinin ontogeni ve filogeni döngülerindeki ilişkilendirici yasalarıdır. Evrim teorisi, evrim bilimi demek değildir. Evrimin prensipleri de sanki haklı olarak, orta çağ din kaosundan din biliminin ve yasalarının pozitif bilime etkisini nötralize etmek, bilimsel gelişmelere pozitif yön-hız kazandırmak, insanda;vahşi, doğal ve pozitif bilinç (materyalist, nesnel ve objektif) ve yöntemleri geliştirmek için doğada keşif edilen doğal yasalardaki mantık sistemlerinden ibarettir.
       Belki de Evrim Bilimini; Evrim Teorisi ve Evrimin Prensipleri ile %100 özdeşleştirip anlatmak için zaman erkendir.Yapılan tartışmalar; bilim dalları arasında ilişkilendirici örümcek misali ilişki ağı kuran evrim biliminin  geleceğimizin uygulama alanları ve uzay çağı için sağlıklı envanter toplamasına ve gelişmesine engel olmaktadır. Bu  tepkiler bir zamanlar Osmanlının 400 yıl matbaayı kabullenişte kayıp ettiklerine neden olanlarla örtüşüyor gibidir.
      Bilim ve din arasındaki en büyük çelişkiler ve çıkmazlar, Batının Ortaçağ döneminde başlamıştır. Ortaçağ dönemindeki din fobisi, materyalizme ve bilimin popülaritesine eklenince sonuçta bütün inanç sistemlerine bu perspektiften bakmak doğal bir sonuç olarak ortaya çıkmıştır. Ne Yazık ki, bu sonuçtan İslamiyet’e hak etmediği liyakatsiz ve korkunç bir toplumsal tufan iftirası yakıştırılmış ve uygulanmıştır.
Sonuç olarak, laiklik ve evrim prensipleri ile bilim ve bilim insanları bu kaostan yakasını kısmen kurtarmışlardır. Ancak bu sefer bilim ve bilim bilginleri (bilim insanları?!) siyasetin metriksine malzeme olmaktan kurtulamamıştır.Yada bilim insanları, siyaset ve siyasetçileri bilimin metriksiyle kuşatamamıştır.Belki de siyaset dinle bilimi boğuşturuyor farkında değiliz. Hatta bazı bilim bilginleri (bilim insanları?!) siyaset uğruna dine karşı malzeme olarak yıpratılıyor. Dine teslim olmadan dini anlamaya ya da eleştirmeye envanter ve veri açısından daha zamanımız erken. Belki de en büyük sorunlardan biri budur. belki de  hedefimiz siyaseti bilimin metriksine almak dinlerle örtüşen gerçek veriler kadar diyet yoruma ve tartışmalara girmek daha doğrudur.
       Evrim bilimindeki mutlak gerçeklere tenezzül etmeyen fert ve toplumlar bunun acısını çekeceklerdir.
       Belki de Evrim Bilimine çok uzaktan bakışımız ya da evrim mekanizmasını bir kompleks yapı olarak eksik ya da yanlış algılayışımız; bizi evrim bilimi, evrim prensipleri, evrim mekanizması  ve evrim teorisi özgünlüklerinin birbirine karıştığı konumlarda kaosa sürüklemektedir (Evrimde kavram yanılgısı!) .
       Sonuç olarak, laiklik ve evrim prensipleri ile bilim ve bilim bilginleri (bilim insanları?!) bu kaostan yakasını kısmen kurtarmışlardır. Ancak bu sefer bilim ve bilim bilginleri (bilim insanları?!) siyasetin metriksine malzeme olmaktan kurtulamamıştır.Yada bilim bilginleri (bilim insanları?!), siyaset ve siyasetçileri bilimin metriksiyle kuşatamamışlar.Belki de kapitalistler ve münafıklar siyaseti kullanarak, dinle bilimi boğuşturuyor farkında değiliz. Hatta bazı bilim bilginleri (bilim insanları?!) siyaset uğruna dine karşı malzeme olarak yıpratılıyor. Ateisti, cahili, münafığı, fanatik inanç sahipleri yani zıt ifrat ve tefrit görüşleri adem ve primat anatgonistik(yok edici) gizli-kamuflaj teolojik tartışmalarla dinle bilimi boğuşmaya sürüklerken; biz insanlara yaklaşık 100 yıldır çok değerli sinerjitik (uyumlu birliktelik)(biribirini destekleyici-tamamlayıcı) insan enerjisini ve vakitlerini kayıp ettiriyor.Ki bilim bilgini (bilim insanı?!) ve insan daha genç, dinle uğraşmak bilimi ve bilim bilginini (bilim insanını) yıpratır. Dine teslim olmadan dini anlamaya ya da eleştirmeye envanter ve veri açısından daha zamanımız erken. Belki de en büyük sorunlardan bir budur. Hedefimiz siyaseti bilimin metriksine almak dinlerle örtüşen gerçek veriler kadar, çözüme, eğitime, diyet yoruma ve tartışmalara girmektir.Özellikle eğitimde bilimce sakıncalı gözükmeyen dini değerleri ve bilgileri kaynak göstermek koşulu ve dürüstlüğü ile, etkili bir biçimde kullanmaya mecburuz. Kafir icadı mantığı cehaletine düşmeyelim.Doğru ve gerçekleri; kim söylerse söylesin, kim yaratırsa/yaratmışsa/yaratacaksa yaratsın her zaman bilimin ve evrimin kabulüdür.
Neden evrimin dinle alıp veremediği antagonistik polemiği üzerinde duruluyor ki? Neden dünde dinin matbaa ile alıp veremediği, bugünde evrimle alıp veremediği vardır? Herkes evrim teorisinin ve evrim prensiplerinin her cümlesine katılmak zorunda değildir. Ancak evrim bilimindeki mutlak gerçeklere tenezzül etmeyen fert ve toplumlar bunun acısını çekeceklerdir. Zaten evrim bilimi de sadece evrim teorisinden ve evrim prensiplerinden ibaret değildir. Evrim Bilim Dalının en önemli özelliği; tüm bilim dalları arasındaki bütünleştirici özelliği ile geleceğimize hizmet vererek; çoklu (multi) disiplin mantık sistemleri ve yöntemler zinciri ile bilgileri ilişkilendirmesidir. Bu bilgiler gelecek nesillere hizmet verecektir. Acaba primat mı Havva'dan Adem'den yoksa adem mi primattan türemiştir’in cevabını ispatına kalkışmanın psikozu ve antagonistik tartışmaları bizi matbaanın kabul edilmesinin 400 yıllık tartışmalarına götürür. Evrimin gerçek boyutunu/larını eksiksiz ortaya koymak için, madde ile anti madde arasındaki enerji hallerinin hepsinin yaratıklardaki döngülerinin eksiksiz bilimsel bilgilerine sahip olmak gerekir. Bunun için vakit erken. Bu bile bizi evrimin bilinen gerçeklerine dayalı ilişkilendirici özelliklerinden yararlanmamıza engel olmamalıdır. Tüm enerji hallerine ulaşabilen, doğru okuyabilen ve tanıyabilen gelişmiş bilim bilginleri (bilim insanlarına) ve bu enerji hallerini insanların anlayabileceği, algılayabileceği seviyeye deşifre edebilen teknolojiye gereksinim vardır.

1Dünya’dan Başka Bir Yerde Hayat var mı? Varsa Bu Olasılık Oranı % Kaçtır?


      Son yıllarda yapılan araştırmalar, özellikle Mars’tan getirilen kayaçlar üzerinde yapılan incelemelerde nano-bakterilere benzer mikro organizmaların varlığı, çoğu bilim bilginleri (bilim insanları?!) tarafından kabul görmüştür.

       Galapagos adalarındaki, bitkilerin %42'si, kara kuşlarının %75'i, sürüngenlerin %91'i ve memelilerin tümü adalara özgü neo endemiktirler. Relik endemiklerin en yüksek olduğu ada Madagaskar adasıdır.

 Ontogenik ve filogenetik gelişim mantık sistemleri dikkate alındığında, endemiklerin oluşum nedenleri ve işleyen evrim mekanizmalarının mantık sistemleri bir arada disipline edildiği zaman, uzaydaki canlıların yer küresindekilere benzeşim olasılık oranları; ilkel prokaryotlara doğru % 100’e yaklaşırken, insan ve diğer gelişmiş canlıların benzerlik olasılığı %0’a doğru yaklaşılır gibi gözükmektedir.
Sanki yerküresindeki bir taksonun uzayda akrabalarının olma olasılığı, Filogenetik bakımdan ortaya çıkışından, yaşadığı gün veya ölümüne kadar; uzun ömürlü, geniş hoş görülü ve geniş yayılış alanlarına meyilli-uyumlu ve baskın gen sistemlerine sahip olmasıyla doğru orantılıdır.

3TARTIŞMA VE SONUÇ

        İnsan beyni ışık hızından daha hızlı ve sağlıklı düşünme yeteneklerine sahiptir. İnsan düşünsel yeteneklerini, zihinsel kapasitesini ve zihinsel araçlarını doğru kullanarak doğayı aşabilir. Zihinsel-bedensel araçlarla, sağlıklı bilgilerle ve doğru tercihlerle teknolojik evrim bilimi ile kendimizi donatıp geleceğimizi hazırlamalıyız.Bu sayede;irademiz ve doğru tercihlerimize dayalı evrimleşme çizgilerini ve doğayla uyumlu yaşama koşullarımızı hazırlamayı ele geçirmiş olacağız. Çünkü insan gelecekteki değişimleri bu şekilde aşamazsa ya da uyum sağlamazsa, doğa yasalarıyla işleyen çarklar/döngüler arasında malzeme, yok olmak veya döngünün bir elemanı olmaktan kendisini kurtaramaz.


      Geleceğin tartışmasız zorunlu bilimi, biyolojinin ve evrim bilimi ile birlikte, diğer tüm bilim dallarını doğal döngülere uyumlu-doğru ilişkilendirilmesi ve verimli-uyumlu canlı-cansız döngülerin yaratılması için, öneminin tüm bilim bilginlerince (bilim insanlarınca) desteklenmesi gerekmektedir. Bu zaruretin acısını yakın geçmişimizde yaşadık. Biyolojik döngüler dikkate alınmadan uygulamaya konulan abur cubur uygulamalar, Müsrif Teknoloji, Patojen, liyakatsiz teknolojik buluşlar bu günkü çevre sorunlarının baş nedenleridir.
        Belki de 21. Yüzyıl gözde bilimi, biyoloji merkezli  evrimle ilişkilendirilmiş tüm temel bilimleri  içeren "Doğa Bilimidir". Grafik I ve Grafik II


                                     





                                                                                              Grafik I

                                                          






                                                                                                                            Grafik II
         İnsanın biyolojik bilincinin teknolojiye hakimiyetinin önemi ve nedeni gerekçeleriyle  tüm bilim bilginlerince (bilim insanlarınca) iyi bilinmelidir. Evrim Biliminin, bilimlerin merkezinde olması ve bilimsel ilişkilendirmedeki önemi  doğru vurgulanmalıdır. Verilen biyoloji derslerine ilave olarak, uzay biyolojisi dersinin evrim dersi ile ilişkilendirilip lisans ve yüksek lisans derslerine konulması gerekir.           
       Matbaa  ve Evrim Biliminin tümünü reddetmek (Evrim ya da Darvin psikozu) cehaletin psikozudur. Matbaa ve evrim cahilleri ile iddialaşıp zaman kaybetmektense, bilenin bilmeyenin (cahilin) halinden anlama olgunluğunu göstererek çalışmalarımıza devam etmeliyiz. Bilim ve Din cahillerine yararlı olabileceğimiz davranış, ilişki ve tepki kombinezonları geliştirmeli ya da gerekirse onlardan uzak durmaktır. Aksi taktirde onlarla iddiaya girmek ve uğraşmak, toplumsal denklemlerde bulunması gereken mutlak sabiteleri veya değişmezleri değiştirmeye kalkışmak;hem cehalettir, hem vakit kaybı hem de toplumsal huzur denklemini kısır tartışmaların kaosuna sürükleyip berbat eder.
       Dinde de Değişmek istemeyeni Allah CC değiştirmezmiş (ayet var).Tarihteki uygulamalar bunu göstermiştir. Ancak bu sonuç  insanlara çok şey kaybettirmiştir.           
        Evrim Bilmindeki çeşitlilik mantığı  o kadar açık ve berraktır ki küçük benzetmelerle bile izahı mümkündür.
Örneğin; bir kitap düşünelim; kitabın tamamı -Türkçe yazılmış olduğu farz edilecek olursa, 29 harfin ard arda sıralanmasıyla oluşmuştur bu harflerin belli bir sistemle yan yana gelerek bir konuyu açıkladığını düşünelim. DNA daki (RNA kısmi canlıların nesnel boyut yönetici alfabe yapı taşlarını içerir ) yönetimsel alfabetik alt üniteleri veya canlı yapı taşları nesnel boyut canlı alfabesindeki harflerin dizilimi (canlı yapı taşlarının dizilimi) çok büyük önem taşır, örneğin, bazların dizimi ya da canlı yapı taşları dizilimi belli kurallara göre çeşitlilik gösterdikçe tür çeşitliliği de söz konusudur. Ancak bu dizilim belli kurallara göre oluştukça anlamlı sonuçlar ortaya çıkar. Kitaptaki kelimeler ve harfler dilin belli kurallarına göre yer değiştirdikçe anlam kazanır.Bu anlamlı kelimeler arasında her zaman mantıklı geçiş formları aramak belki mantıksızlıktır. Fiolgenetik; açılım, daralma, paralellik... vb varyasyonları ile ontogenetik döngü arasındaki anlamlı fark ve türlerin özgünlüğü belki de budur.Yani canlıların total gen havuzu içindeki, tür ya da takson gen havuzları arasında geçiş gen havuzu aramak genetik izolasyon mekanizmasına, ontogenik ve filogenik kurallara ters düştüğü için her zaman taksonlar arasında ara form aramak mantıksızlık gibi gözükmektedir.

45.2.1. Tanımlayıcı Küme Tasarımı Modeli'nin Hayata Uygulanışı,
http://www.biyolojiegitim.yyu.edu.tr/ders/bmat.html (Demirkuş ve Alkan 2011)
-Her yaratığın en az bir kümesi vardır. Örneğin, Çoban Boşluğu hiç yaratık içermeyen bir mekândır.
-Özgün olarak tarif edilebilen ve sınırları olan her yaratığı bir küme elemanı kabul ederek onun ait olduğu bir üst kümeyi ya da kümeler serisinin sınırlarına kullanım ya da düşünsel amacımıza uygun belirlemek önemlidir.
-Örneğin; gezegeni bir küme elemanı olarak kabul edersek, ait olduğu kümeyi ya da kümeler dizinini; Güneş sistemi kümesi (sistemdeki gezegenler küme elemanlarıdır), Yengeç bulutsusu kümesi, Samanyolu galaksisi kümesi, kâinat kümesi… vb olarak kabul edebiliriz.
-Örneğin; bir harfi küme elemanı kabul edersek, ait olduğu kümeyi ya da kümeler dizinini; içinde bulunduğu; hece kümesi, kelime kümesi, deyim kümesi, cümle kümesi, paragraf kümesi, sayfa kümesi, kitaplar kümesi, dünyadaki tüm kullanım alanları kümesi… vb olarak kabul edebiliriz.
-Örneğin; bir elementi, molekülü, bileşiği küme elemanı kabul edersek, içinde bulunduğu; sınırları belli her ortamı küme olarak kabul edebiliriz. Yani içinde bulunduğu; bileşiği, bileşikleri, insanı, insanları, kâinatı… vb kümesi kabul edebiliriz.
-Bu mantık kurgusundan hareketle; geçmişteki, gelecekteki ya da yaşayan asırdaki… vb tüm zamanlardaki; bir karşılığı, pencereyi, denklemi, düşünsel bir yaratığı, geometrik bir şekli… vb genel olarak her şeyi ya da tüm yaratık ve yaratıksal şeyleri bir küme elemanı kabul ederek nesnel matematiği küme kavramıyla ilişkisel olarak hayata uygulamak olasıdır.
-Bu modelde hiçbir küme elemanı diğeri ile %100 aynı kabul edilmez. Yani X yaklaşık X’e benzer ya da klonudur. Her koşulda biri diğerinin yerine kullanılmaz. Bu aynı kişiye ait göz bebeği, aynı kişiye ait simetrik ayna görüntüler gibi hemen her şey ya da yaratıkların özgünlüğü için aynı mantık kurgusu kabul edilir.
Özel haller hariç, özgün tanımı olan ya da tanımlanabilir; her yaratık, olay, süreç, olgu, ışık hızı, eylem, düşünce… vb genel olarak her şeyi ya da tüm yaratık ve yaratıksal şeyleri bir küme elemanı olarak düşünün!! Veya yaratıkların ürettikleri enerji hallerini temsil eden; harf, sembol, kavram, isim, deyim, cümle veya alt birimlerinin bir veya birden çok alt küme, küme veya üst küme ile kâinatlarda (düşünsel, sanal, dijital, nesnel… vb kainatları ve içindeki genel olarak her şeyi ya da tüm yaratık ve yaratıksal şeyleri) temsil edilirler. Harf, sembol, kavram, isim, deyim, cümle veya alt birimlerinin kendileri de ait oldukları kümenin birer elemanıdırlar. Kısaca özel haller hariç, tanımlanabilir düşünsel, sanal, dijital, nesnel… vb her şeye bir küme elemanı mantığıyla/gözüyle bakılabilir ve hayata uygulanabilir. (Demirkuş ve Alkan, 2011).

45.3. Yaratık Kümelerinin Sınıflandırılması
http://www.biyolojiegitim.yyu.edu.tr/ders/bmat.html (Demirkuş ve Alkan 2011)
Yaratıkların kümeleri çeşitli amaçlara göre sınıflandırılabilir. Örneğin; doğal küme, yapay küme, yarı yapay küme olarak sınıflandırılabilir.
1-Yaratıklar ve yaydıkları tüm enerji kümesi(anti nesnel-batıni)
2-Canlılar kümesi; tüm canlıları içeren kümedir.
3-Yarı canlılar kümesi; tohum, spor… vb kümeleri içerir.
4-Cansızlar kümesi; element, bileşik, karışım, atom ve atom altı enerji birimi hallerinden oluşan kümeler.
5-Yaratıkların yaşam döngüsünde yaydıkları enerji halleri kümesi. Örneğin; düşünsel, termal, kızılötesi… vb enerji halleridir.
6-Çekim alanları kümesi; özgün ve genel çekim alanlarına ait küme.
7-Boş küme; genellikle bir mekânın içinde görülebilir ve idrak edilebilir hiçbir eleman yoksa boş küme denir.
8-Gerçekte içinde hiçbir yaratık olmayan sıfır (boş sıfır), boş küme ve/veya boş mekân özel hallerde bulunur.

16.1.2. Kâinatı; Küme Elamanı, Nicel, Bilimsel, Kurgusal, Yapısal, Düşünsel, İlişkisel ve Kümesel Keşfediş Çeşitleri
1- Kâinattaki/kâinatlardaki her yaratık, olay, süreç, olgu, ışık hızı, eylem, düşünce… vb genel olarak her şeyi ya da tüm yaratık ve yaratıksal şeyleri bir küme elemanı olarak düşün!! Sonra seçtiğin küme elamanına bir üst olacağı ( o elemanı kapsayan/içeren) kümenin sınırlarını amacına uygun belirle ve gittikçe daha da genişleyen kümeleri düşünmeye başla. Şimdi kâinatın ilk yaratıldığı anda, karanlık enerjinin kâinatı genişletiş gücünü sembolik “10” kabul edin. Hemen genişleyen ilk küme sınırı ya da ilk mekân sıfırı “00” ve ilk zamanı “01” kabul ediniz. Bu ilk küme mekân sıfırını ilk yaratık (ilk mekân) ve ilk zaman kabul ediniz. İstisnalar hariç bitişik olan ilk küme-mekân sıfırını ve zamanını sonrada içinde yaratılan hiçbir şeyin onu yakalayamayacak kadar hızla genişlemektedir ya da şişmektedir (şişme kuramı). İlk mekânın içinde müteakiben yaratılan ve oluşan (tüm yaratıkları bir ve birin klonları “11” kabul edin); yaratık, olay, süreç, olgu, ışık hızı, eylem, düşünce… vb hiç birinin kıyamete kadar ilk mekânın genişleme hızına ulaşamayacağını düşünerek kâinattaki/kâinatlardaki genel olarak her şeyi ya da tüm yaratık ve yaratıksal şeyleri küme elamanı mantığıyla düşünerek kainatı/kainatları uygulamalı küme mantığı ve tanımlayıcı küme tasarımı matematikçileri gibi keşfet. (Küme Elemanı Mantığı ve Tanımlayıcı Küme Tasarımı İle Kâinatları Keşif)

2- Nicel matematik sembollerle ve matematik kurallarla doğayı zihnine ve iç dünyana konumlandır. Matematiksel sembollerle ve matematiksel kurallarla doğayı zihnine ve iç dünyana konumlandır.
Nicel-Nitel, Nesnel, Eylemsel, Uygulamalı; Matematik denklemlere ve kurallara dayalı bir bütünlük çözmecesi (pazılı) olarak doğayı iç dünyamıza ve zihnimize doğru konumlandırarak doğayı nicel matematikçiler ve teorik fizikçiler gibi keşfet (Evreni Nicel Matematiksel Sembollerle Keşif).

3- Matematiksel denklemler ve kuralların ilişkisine dayalı olarak iç dünyamızda ve zihnimizde doğayı keşfetmek, kuşatmak ve öğrenmek.
Doğayı düşünsel, uygulamalı, nesnel, nitel ve nicel matematik denklemler ve kurallar mantık ifadeleriyle iç dünyamıza konumlandırmak (Evreni Nesnel, Nitel, Nicel ve Düşünsel Matematiksel Keşif).

4- Doğadaki kurallar, kanunlar ve kavramsal tanımların ilişkisel; kurgularına, denklemlerine ve kurallarına dayalı bir bütünlük çözmecesi (pazılı) olarak her şeyi iç dünyamıza ve zihnimize doğru konumlandırarak ya da doğayı felsefeciler gibi keşfet (Evreni Tanımsal Kesif).

5- Kâinattaki karanlık maddeden (kainatın % 23 ünü oluşturur) kaynaklanan atom ve atom altı zayıf çekim gücü ile atom üstü kuvvetli çekim güçleri kainatı bir arada tutmaya ya da bedensel bütünlüğün dağılmasını önlerken bunu tam tersi karanlık enerji (kainatın % 73 nü oluşturur) kainatın genişleyişine neden olmaktadır. Bu iki kuvvet kâinatın dinamik dengesini gittikçe hızlanan bir genişleyişe doğru götürmektedir.
Bu çekim güçleri cenderesi içinde evrenin; atom, atom altı parçacık ve özel enerji hallerinden atom üstü yaratıklardan ve sadece çekimsel güçten ibaret mekânsal boşluklardan oluşan dokusunu düşünelim.
Doğadaki atom, atom altı parçacıklar ve özel enerji hallerinin yani evrenin hamurunun yaratık olarak şekilsel/şekilleniş yapılarına ve işlevlerine dayalı ilişkisel denklemler ve kurallara dayalı evreni bir bütünlük doku çözmecesi (pazılı) olarak doğayı iç dünyamıza ve zihnimize doğru konumlandırarak kimyacılar ve astronomlar gibi keşfetmek (Evreni Yapısal Keşif).

6- Kâinatı; canlı, cansız ve yarı canlı sistemlerin alt ünitelerinin örgüsünden oluştuğunu ya da bu örgülere dayalı yaratık sistemlerinin bütünlük çözmecesi (pazılı) olarak iç dünyamıza ve zihnimize doğru konumlandırarak biyologlar gibi keşfetmek (Evreni Sistemsel Keşif).

7- Kâinatı yukarıdaki tüm keşif ve analiz yollarından hangisi ya da hangileri size uygunsa onu veya onların hepsini bilimselliğin kefeninde-çetelesinde (metriksinde) ya da bilimsel disiplin ve mantık çerçevesinde bir arada ilişkisel-düşünsel olarak âlimler gibi keşif etmek (Evreni İlişkisel Keşif).


16.1.3. Tezde İleri Sürülen Kavramlar Çerçevesinde Temel Kozmolojik Evrimin Küme Kavramı Çerçevesindeki Olası Aşamaları;
Araştırmada var olan bilgileri bir bütünlük ya da bilim çözmecesi (pazılı) içerisinde; matematikçiler-fizikçiler gibi denklemsel mantığa, felsefeciler gibi tanımsal mantığa, kimyacılar-astronomlar gibi yapısal mantığa, biyologlar gibi canlı-cansız sistemler… vb. mantığına dayalı düşünsel havuzda, bir arada değerlendirdiğimizde;

a- Ola ki Büyük patlama kuramının konumu, kainatın yaradılışı ya da oluşumu esnasındaki ilk en küçük süper novacıklar ve ilk süper novalarla örtüşür (Gülen, (2010).
http://www.biyolojiegitim.yyu.edu.tr/f/bpatlama/bpatlama.swf

b- Ola ki Evrimsel açıdan ilk kümenin karanlık enerji (kainatın genişleyişinden sorumlu enerji), akabinde ilk karanlık madde kümesi, tüm yaratık ve her şeyi içeren ilk mekan kümesi ve ilk zaman ve müteakiben 4 temel kuvvet, ilk atom altı parçacıklar gelmektedir. Bu durum patlama öncesi ilk evreyi içerir. İlk evrede patlama olma olasılığı çok zayıftır. Süpernovacık patlamalarının bu evreden sonra olma olasılığı çok yüksektir. http://www.tr.wikipedia.org/wiki/B%C3%BCy%C3%BCk_Patlama, (Gülen, 2010).

c- Büyük Patlama Kuramı’yla ilgili verilen bilgiler; kozmik evrenin sadece ilk yaradılışına ait başlangıç, başlangıçtan bugüne kadarki (13-14 milyar yıl) olgunlaşmanın tamamlanışına ait bilimsel bilgiler, kuramlar ve büyük kozmik kıyametin kopuş teorilerinden oluşmaktadır ya da kuramsal olarak örülüdür.

Yüklə 387,41 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin