Exile: City
At the age of eleven, Gülümser was sent to İzmir to attend high school. Gülümser’s account of her experiences in İzmir is constructed vis-a-vis two distinct histories of migration. On the one hand, the original forced migration, or exile, of ’38, and on the other, the tendency among families in Tunceli beginning in the 1950s, of sending their children outside the region for schooling, a practice that was an outcome of the experience of ‘38.
Gülümser recounts that as a child, she longed to see the city, and to return to the village triumphant, an educated youth, just like her elder siblings before her:
“O dönemde benim hayalimde şöyle bir şey vardı. Liseyi bitireceğim, köye gideceğim. Abimler gibi ben de her eve girip çıkacağım. Köydeki insanlar benim dediklerimi yapacaklar. Orada harika bir dünyam olacak.”27
However, her experience of migration is one of disappointment and disillusionment:
“Çok merak ediyordum bu köyün dışında ne var diye. Sonra gittim, beğenmedim. O masal kitaplarındaki yerleri arıyordum. Gideceğim her yerin köy gibi yemyeşil, uzun otları olacağını hayal ediyordum. Apartmanların bu kadar çirkin olduğunu düşünmemiştim. Sevmiyordum İzmir’i. Sanki elimden bir şeyler alınmış gibi geliyordu.”28
Separated from her parents, having to live with her sister-in-law who saw her as a burden, Gülümser’s need to remain loyal to her family resulted in a retreat into herself, a move enhanced by the realization of cultural difference (and disparagement) in the city. Although a good student, by her late teens Gülümser gave up her school work, going through a period of personal crisis, which coincided with a crisis of adolescence:
“Çocukluğumda ailem benim için mükemmeldi. Babam bir Tanrı, annem Tanrıçaydı. Allah için söyleniyor bir şeyler, ama karşımda gördüğüm onlardı. Çocukluğumdaki o rahatlığı, o kendimi bulamadım İzmir’de. Yıllarca ayrı yaşadım, ailemle ilişkim koptu. Köye gidince sanki misafirmiş gibi davranıyordum. Çünkü İzmir’de öyle yapmak zorundaydım.”29
Gülümser’s crisis of adolescence was confounded by the difficulties she experienced in school as a bilingual person:
“Ben önce Kürtçe, sonra Türkçe öğrendim. Ailede iki dili birden konuşuyorduk. Kürtçe, Türkçe bazen o kadar birbirine karışıyordu ki, ortaokulda bunun güçlüklerini çektim. Konuştuğum kelimenin Türkçe olmadığını, karşımdaki “Ne demek istiyorsun?’ dediği zaman anlıyordum.”30
Gülümser was admonished by her family to hide her identity in public. Despite her curiosity about the lives of her friends from Sunni backgrounds, she tended to keep close to home during her years in high school:
“Derste bir konuşma sırasında bir arkadaş çıktı, ‘Onlar Kızılbaş’ dedi. Bu, ailemin söylediklerini haklı çıkaran bir olay oldu. ‘Dışlanırsın, söyleme, bilmelerine gerek yok’ diyorlardı. Izmir’deyken farklıydım. Sünni arkadaşlarımın evine gitmiyordum. Hem merak ediyordum, hem de bana zarar gelebileceğini düşünüyordum.”31
This personal crisis led Gülümser to abandon her schoolwork, so that even though she was a good student, she was unsuccessful in the university entrance examinations:
“Lise sonda her şeyi bıraktım. Üniversiteyi kazanmayacağımı biliyordum. Bütün gün yaptığım şey kapının önünde top oynamaktı. Alıyordum topu, vuruyordum duvara, tap tap!”32
After graduating from high school, Gülümser began to rebel against her family: much of this rebellion centered on an opposition she constructed between the freedom of her child self in the village and her restricted life as a young woman in the city. According to Gülümser, the fear of disparagement which led Alevi families to hide their identity in public, along with pressures towards inmarriage, led families to repress their daughters in the city, which was not the case in the village. Just as in the case of Kemalism and Islamism, for the Alevi community as well, women embody the community, thus bearing the brunt of the identity problem in the city (Göle 1997). For Gülümser, family, which represented solidarity in the village, became identified with repression in the city:
“Ben köye gittiğim zaman çok rahat olurdum. Buraya geldiğim zaman kısıtlama gördüm. Ablam köyden çıktığı zaman anneannem ‘Bir başörtü örtseydin, gittiğin yerin insanları kötü gözle bakarlar sana’ derdi. Köydeki hayatı seviyordum. Şehirdeki aileleri sevmiyorum. Şehir hayatında engelleyici bir unsur olarak gördüm o bağları. Ben çocukluğumda hiç baskı görmeden, özgür yaşamış biriyim. Belirli bir yaştan sonra kısıtlama görüyorsunuz. Ben bunu ‘38 dönemine, bu insanların bir zamanlar yaşadıkları korkulara bağlıyorum.”33
This is why, while acknowledging her cultural roots, rather than retreating into her community in the city, she chose to strike out on her own upon moving to Istanbul, building her own personal network. The cost, however, of her choices is high: loneliness, anxiety about the future and the reality of being a single dependent young woman at the age of 29. Gülümser expresses her feelings in a series of drawings she has been making on the computer.34
Pandora’s Box: Youth and Belonging at the Millennium
In 1988, at the age of 18, Gülümser decided to migrate for the second time, this time to the city of Istanbul. This move marked the beginning of a changed relationship to her family, and the search for a new way of becoming the “carefree goatherd” in the city. Leaving İzmir, Gülümser negotiated a new relationship with her community, as well as initiating a new, personal strategy for dealing with others:
“İki dünya arasında kalmışsın, düğümleniyor gibi oluyorsun. ‘Ben İstanbul’a gideceğim’ dedim. Abim, ‘Yalnız gidemezsin Gülümser’ dedi.‘Ben sürekli sizin dizinizin dibinde oturmak zorunda mıyım? Peki benim hayatım nerde’ diye başladım sormaya.”35
Gülümser came to Istanbul, where she stayed with her sister and worked at a series of secretarial jobs. She also began to venture forth to build her own network:
“Ben asiyim, içimden asiyim. Sorun benim kendimi bulmamdı, ben ne istiyorum, o vardı. Benim amacım, bir şekilde tanımak, Sünni ailelerin içine girmek, onların aile yaşantısını görmek. Onu da elde ettim. Kız arkadaşlarımın evine gittim, onlar bana geldiler, bir diyalog kurmaya çalıştım.”36
Part of her search for her own sense of self included coming to terms with being Alevi both in the sense of acknowledging her background in public and in not feeling restricted by this identity:
“Bir gün birisine Alevi olduğumu söyledim, kalktı bana ‘Mum söndürme olayı nedir?’ dedi. Ben o soruyu duyana kadar bunun ne olduğunu bilmiyordum. Ondan sonra insanların at gözlüğüyle bakmaya devam etmemesi gerektiğine, tartışmak, insanların birbirini tanımasını sağlamak gerektiğine karar verdim. Bundan sonra biriyle tanıştığımda, sanki bir zorunlulukmuş gibi, ‘Bak ben Aleviyim, istiyorsan konuş, eğer Alevilerle konuşmak senin için sakıncalıysa, yolun açık olsun’ demeye başladım. Ailemde ‘Bizimkileri mutlu etsin’ düşüncesi var. Kızlarının gideceği yerde dışlanmasından korkarlar. Ben Sünni biriyle çıktım. Çıktığım günden itibaren de aileme söyledim. Niyetim böyle bir şeyi kırmak, daha doğrusu onların kırmasını sağlamaktı.”37
After reading the transcription of her life history narrative, Gülümser composed, on her own initiative, an autobiographical piece on the computer at the end of the file of the transcript, which she entitled “Son Durum.”38 In this piece, she reflects on having told her life story:
“Son yıllarda anlattıklarımın etkisiyle kendimi daha iyi tanımlayabiliyorum. Türkiye’de yaşayan farklı kültürlere ilgim arttı. Kendimi parçalanmış hissettiğim dönemler geride kalmaya başladı. Dünyaya uzaydan bakıyorum. Gerek kızılderililer, gerekse İngiliz kolonilerinde yaşayan insanlar gözümün önüne geliyor. Artık Sünni kelimesi benim için bir şey ifade etmiyor. Tamamen insan olarak analiz ediyorum. Evleneceğim insan Alevi olsun, Sünni olsun diye bir düşüncem yok. Anlaşırsam, hoşlanırsam, niye olmasın? Ama bastıra bastıra, ‘Bak ben Aleviyim, haberin olsun’ derim. Ramazan orucunu tutmuyorum, ama o ayın mistik havasını hissediyorum arkadaşlarımda. Bunun rengini hissetmek önemli.”39
Gülümser’s reflections on the Turkish modernity project raise the issue of the necessity of a new social contract at the wake of the new millennium based on an acknowledgement of our hybrid cultural heritage:
“Cumhuriyetin kuruluşunda Anayasaya pek çok kural yerleştirilmiş. Bazı toplumların bu yasalardan haberleri bile olmamış. Şu anki tepkinin sebeplerinden biri de insanların bir şeyleri bir anda değiştirmeleri için zor kullanılması. Bunu zamana bıraksalardı, tek tip topluluk yaşıyormuş gibi yalancı bir tarih çıkarılmasaydı, bu kadar tepki alınmazdı. Bu ülkede 72 millet yaşıyor. Bunu inkar edemez kimse. Eğer devlet insanların kendisine karşı gelmesini istemiyorsa, onların beklentilerini yerine getirmesi lazım.”40
The attempt to collapse or meld national time, collective time and personal time in the construction of a national identity, and the insistence of the Turkish modernity project on a break with the lived past (as required by the identification with an invented distant past), in the context of the current resassessment of Kemalism and of the bases of belonging in Turkey four generations removed from 1923, has resulted in a contemporary preoccupation with the past in the present and for the present. Life history narratives are one means of exploring how ordinary persons in Turkey construct a sense of self vis a vis national time, space, and narrative since the establishment of the Turkish Republic. As the narrative of Gülümser Kalik analyzed in this paper exemplifies, the contemporary generation of youth have opened the Pandora’s box of identity in Turkey through their personal and political search for a sense of self and belonging in ways, I would argue, that are distinctly different from that of previous generations.
REFERENCES
Akarlı, Engin. 1998. “Making Peace With History: Modernity and State-Society Relations in Late Ottoman History and Its Historiography.” Paper presented at the International Conference on The History of the Turkish Republic: A Reassessment. Ankara, December 10-12, 1998.
Aksoy, A. and K. Robins. 1997. “Peripheral Vision: Cultural Industries and Cultural Identities in Turkey.” Environment and Planning A 29: 1937-1952.
Andranig 1900. Dersim. Tiflis.
Appadurai, Arjun. 1996. Modernity at Large: Cultural Dimensions of Globalization. Minneapolis: University of Minnesota Press.
Bader, Veit.1997. “The Cultural Conditions of Transnational Citizenship: On the Interpretation of Political and Ethnic Cultures.” Political Theory 25(6): 771-813.
Behar, Büşra Ersanlı. 1992. İktidar ve Tarih: Türkiye’de ‘Resmi Tarih’ Tezinin Oluşumu (1929-1937). İstanbul: Afa Yayınları.
Bora, Tanıl. 1996. “İnşa Döneminde Türk Milli Kimliği” Toplum ve Bilim 71: 168-192.
Borneman, John. 1992. Belonging in the Two Berlins: Kin, State, Nation. Cambridge University Press.
Boyarin, J. 1994, ed. Remapping Memory: The Politics of TimeSpace. Minneapolis: University of Minnesota Press.
Bozdoğan, Sibel and Reşat Kasaba, eds. 1997. Rethinking Modernity and National Identity in Turkey. Seattle: University of Washington Press.
Cengiz, Seyfi. 1995. Dersim ve Dersimli. Desmala Sure Yayınları.
Copeaux, Etienne. 1998. Tarih Ders Kitaplarında Türk Tarih Tezinden Türk-İslam Sentezine. İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları.
Crapanzano, Vincent. 1980. Tuhami: Portrait of a Moroccan. University of Chicago Press.
Danik, Ertuğrul. 1996. “Dersim Alevi-Kürt ve Zaza Mitolojisi ve Pantheonu Üzerine.” Birikim 88: 64-67.
Dhomhnaill, Nuala Ni. 1996. “Dinnsheanchas: The Naming of High or Holy Places.” In The Geography of Identity. Patricia Yaeger, ed. Ann Arbor: University of Michigan Press.
Eyerman, Ron and Bryan Turner. 1998. “Outline of a Theory of Generations.” European Journal of Social Theory 1(1): 91-106.
Ezzy, Douglas. 1998. “Theorizing Narrative Identity.” Sociological Quarterly 39(2): 239-242.
Giroux, Henry n.d. “Doing Cultural Studies: Youth and the Challenge of Pedagogy.” http://www.gseis.ucla.edu/courses/ed253a/Giroux/Giroux1.html
Göle, Nilüfer. 1997. “Gendered Nature of the Public Sphere.” Public Culture 10(1): 61-81.
Huyssen, A. 1995. Twilight Memories: Marking Time in a Culture of Amnesia. New York: Routledge.
Kadıoğlu, Ayşe. 1998. “The Paradox of Turkish Nationalism and the Construction of Official Identity” in Turkey: Identity, Democracy, Politics. S. Kedourie, ed. London: Frank Cass.
Kalman, M. 1995. Belge ve Tanıklarıyla Dersim Direnişleri. İstanbul: Nujen Yayınları.
Kaplan, İsmail. 1999. Türkiye’de Milli Eğitim İdeolojisi. İstanbul: İletişim Yayınları.
Kemali, Ali. 1992 (1932) Erzincan. İstanbul: Kaynak Yayınları.
Lavie, Smadar and Ted Swedenburg, eds. 1996. Displacement, Diaspora, and Geographies of Identity. Durham: Duke University Press.
Leydesdorff, S. et al. 1996. Gender and Memory. Oxford University Press.
Lury, Celia. 1997. Prosthetic Culture: Photography, Memory and Identity. London: Routledge.
Mannheim, Karl. 1952. Essays on the Sociology of Knowledge. London: Routledge and Kegan Paul.
Marcus, George. 1998. Ethnography Through Thick and Thin. Princeton University Press.
Megill, Alan. 1998. “History, Memory, Identity.” History of the Human Sciences 11(3): 37-62.
Neyzi, Leyla. 1998a “Beyoğlu-Beşiktaş: Ferruh Doğan Çocukluğunun İki İstanbul’unu Anlatıyor.” İstanbul Dergisi. April 1998.
Neyzi, Leyla. 1998b. “Youth in the Middle East: A Research Agenda.” Paper presented at the Study Group on Youth in the Middle East: Population Processes and Cultural Constructions, Cairo, November 19-21, 1998.
Neyzi, Leyla. 1999. “Hem ‘68’li Hem Karadenizli”. İstanbul Dergisi July 1999.
Ocak, Ahmet Yaşar. 1998. Osmanlı Toplumunda Zındıklar ve Mülhidler. İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları.
Ochs, Elinor and Lisa Capps. 1996. “Narrating the Self.” Annual Review of Anthropology 24: 19-43.
Olick, Jeffrey and Joyce Robbins. 1998. “Social Memory Studies: From ‘Collective Memory’ to the Historical Sociology of Mnemonic Practices.” Annual Review of Sociology 24: 105-140.
Olsson, Tord et al., eds. 1998. Alevi Identity. İstanbul: Swedish Research Institute.
Ortner, Sherry. 1998. “Generation X: Anthropology in a Media-Saturated World.” Cultural Anthropology 13(3): 414-440.
Portelli, Alessandro. 1997. The Battle of Valle Guilia: Oral History and the Art of Dialogue. University of Wisconsin Press.
Rubin, David, ed. 1996. Remembering Our Past: Studies in Autobiographical Memory. Cambridge University Press.
Seyhan, Azade. 1996. “Ethnic Selves/Ethnic Signs: Invention of Self, Space and Genealogy in Immigrant Writing.” Pp. 175-195 In Culture/Contexture. Valentine Daniel and Jeffrey Peck, eds. Berkeley: University of California Press.
Somers, Margaret and Gloria Gibson. 1994. “Reclaiming the Epistemological ‘Other’: Narrative and the Social Constitution of Identity.” In Craig Calhoun, ed. Social Theory and the Politics of Identity, pp. 37-80. Oxford. Blackwell.
Turner, Bryan. 1996. The Body and Society. Sage.
Urgan, Mina. 1998. Bir Dinazorun Anıları. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.
Van Bruinessen, Martin. 1998. “Aslını İnkar Eden Haramzadedir.” In Syncretistic Religious Communities in the Near East, Krisztina Kehl-Bodrogi et al. Eds. Leiden: Brill.
Williams, Angie et al. 1997. “Talking About Generation X: Defining Them as They Define Themselves.” Journal of Language and Social Psychology 16(3): 251-278.
Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık. 1998. Bir Yurttaş Yaratmak. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.
Dostları ilə paylaş: |