Özel iNŞaat iŞlerinde vergileme ve muhasebe uygulamalari


Zayi olan mallara ait KDV, 2.000.000 X %18 = 360.000 TL



Yüklə 256,97 Kb.
səhifə2/3
tarix27.10.2017
ölçüsü256,97 Kb.
#16254
1   2   3

Zayi olan mallara ait KDV, 2.000.000 X %18 = 360.000 TL


Yukarıdaki veriler doğrultusunda, Aralık/2009 dönemine ait KDV beyanı aşağıdaki şekilde olacaktır.

  • Matrah Toplamı : 1.500.000

  • Hesaplanan KDV : 270.000

  • İlave Edilen KDV : 360.000

  • Toplam KDV : 630.000

  • İndirimler Toplamı : 450.000

  • Ödenmesi Gereken KDV : 180.000

ÖRNEK-2: (D) AŞ ‘nin fabrikasındaki deponun olumsuz koşulları nedeniyle, depoda bulunan 200.000 TL ve yüklenilen KDV ‘si 36.000 TL olan mal zayi olmuştur. Takdir komisyonu ve yargı mercii malların değerini 100.000 TL olarak takdir etmiştir.

Zayi olan mallara ait KDV, 30/c bendi gereğince indirim konusu yapılamaz. Bu sebeple indirim konusu yapılmış olması sebebiyle kıymeti düşen mala ait KDV ‘nin ilgili dönem beyannamesinde 30- İlave Edilecek KDV satırında gösterilmek suretiyle indirim KDV ‘den indirilmesi gerekir.

Diğer taraftan, zayi olan mallara ait bedeller ile KDV, VUK 278 ve 288 maddeleri gereğince zarar yazılabilecektir.

Zarar yazılacak KDV şu şekilde hesaplanabilir:

Yüklenilen KDV X Zayi Olan Mala Ait Bedel / Toplam Bedel

36.000 X 100.000/200.000 = 18.000



Bu durumda yapılması gereken muhasebe kayıtları aşağıdaki gibi olacaktır.

153-Ticari Mallar

200.000,00




191-İndirlecek KDV

36.000,00




102-Bankalar




236.000,00




157-Diğer Stoklar

100.000,00




153- Ticari Mallar




100.000,00




645- Karşılık Giderleri

100.000,00




689-Olağandışı Gider veya Zararlar

18.000,00




158-Stok Değer Düş. Karş




100.000,00

392- Diğer KDV




18.000,00




690- Dönem Kar veya Zararı

118.000,00




645-Karşılık Giderleri




100.000,00

689-Olağandışı Gider veya Zararlar




18.000,00




391-Hesaplanan KDV

xxxxxxx




392-Diğer KDV

18.000,00




191-İndirim KDV




xxxxxxx



ÖRNEK–3: Tekstil imalat ve ihracatı faaliyetinde bulunan (X) AŞ, 2010/Ağustos vergilendirme döneminde Bulgaristan’a tekstil ihracına ilişkin olarak ilgili dönem KDV beyannamesinde iadesi gereken KDV beyanının 100.000 TL olduğu görülmüştür. Söz konusu ihracat teslimine ilişkin olarak gümrük beyannamesi kapatılmış olup, ancak ihracat teslimine konu tekstil ürünleri alıcıya ulaşmadan önce çalınma sonucu zayi olmuştur. Bu durumda (X) AŞ, ilgili vergilendirme dönemine ilişkin olarak KDV iadesini alabilecek mi?

İhracat teslimine ilişkin gümrük beyannamesinin kapanma işlemi gerçekleştiğinden, diğer bir ifadeyle fiili ihracat gerçekleştirildiğinden, yüklenilen ve indirim konusu yapılamayan KDV iadesi alınabilecektir.

Adı geçen mükellef bu sefer 2010/Temmuz vergilendirme döneminde Bulgaristan’a ihraç edilmek üzere sevk ettiği malların fiili ihracatı gerçekleşmeden önce kaza, çalınma, doğal afetler gibi nedenlerle zayi olması halinde, bu teslimler beyannameye dahil edilmeyecek, dolayısıyla ihracat istisnası beyan edilmeyecektir. Bu durumda, ihraç edilmeden zayi olan mallarla ilgili yüklenilen vergilerin iadesi talep edilemeyecektir.
III.2- Kullanım Süresi Geçen veya Kullanılamayacak Hale Gelen Mallara İlişkin Yüklenilen Katma Değer Vergisi:
Maliye Bakanlığı 113 Seri No.lu KDV Genel Tebliği’nin yayım tarihi olan 05.12.2009 tarihine kadar verdiği özelgelerde; çürüme, bozulma, kullanım süresinin geçmesi, hatalı üretim, hatalı dikim, renk farklılığı, leke, şirket politikası gereği gibi sebeplerle bir daha kullanılma ve/veya satılma olanağı kalmaması nedeniyle takdir komisyonu gözetiminde imha edilen malların zayi olan mal kapsamında değerlendirilemeyeceği ve bu mallar nedeniyle yüklenilen KDV’nin indirim konusu yapılabileceği doğrultusunda idari görüş bildirmiş ve uygulamayı da bu doğrultuda yönlendirmiştir.

Konu ile ilgili olarak verilen bazı özelgelerin özetleri aşağıdadır:

“Kullanım süresi geçmesi nedeniyle bir komisyon nezaretinde imha edilen ilaçların, zayi olan mallar kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır. Dolayısıyla, imha edilen söz konusu ilaçların alış faturalarında gösterilen katma değer vergisinin indirim konusu yapılabileceği tabiidir.”

“Takdir komisyonu kararınca fiziken var olduğu saptanan ve değeri (0) sıfır olarak belirlenen malların, çürüme, bozulma veya kullanım süresinin geçmesi gibi sebeplerle takdir komisyonu gözetiminde imha edilmesi durumunda, bu mallar zayi olan mallar kapsamında değerlendirilmemektedir. Buna göre, imha edilen söz konusu malların alımı sırasında yüklenilen ve alış faturalarında gösterilen katma değer vergisinin indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.”

“Hatalı dikim, renk farklılığı, leke ve benzeri nedenlerle ya da şirket politikası gereği satışının mümkün olmaması nedeniyle takdir komisyonu nezaretinde tutanakla imha edilen malların zayi olan mallar kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla, bu şekilde imha edilen malların alış faturalarında gösterilen KDV’nin indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.”

Ancak, Maliye Bakanlığı, 113 Seri No.lu KDV Genel Tebliği ile özelgelerle bildirdiği görüşünden vazgeçerek, kullanım süresi geçen veya diğer nedenlerle kullanılamayacak hale gelen malların takdir komisyonu kararıyla imha edilmesi halinde, bu malların zayi olan mal kapsamında değerlendirileceğini ve bunlarla ilgili olarak yüklenilen KDV’lerin indirim konusu yapılamayacağını belirtmiştir. Söz konusu tebliğin ilgili bölümü aşağıya alınmıştır.

E- KULLANIM SÜRESİ GEÇEN VEYA KULLANILAMAYACAK HALE GELEN MALLARA İLİŞKİN YÜKLENİLEN KDV HAKKINDA YAPILACAK İŞLEM:
Gelir İdaresi Başkanlığına intikal eden olaylardan; mükelleflerin faaliyetlerine ilişkin olarak stoklarında mevcut olan ancak kullanım süresi geçen veya bir başka nedenle kullanılamayacak durumda olan malların, ilgili mevzuat uyarınca teşkil edilen resmi komisyonlar veya Takdir Komisyonu huzurunda imha edilmesi durumunda, bu mallara ilişkin yüklenilen KDV'nin indirilip indirilemeyeceği hususunda tereddüde düşüldüğü anlaşılmıştır.

KDV Kanununun (30/c) maddesinde; deprem, sel felaketi ve Maliye Bakanlığının yangın sebebiyle mücbir sebep ilan ettiği yerlerdeki yangın sonucu zayi olanlar hariç olmak üzere, zayi olan mallara ait KDV'nin indirim konusu yapılamayacağı hükme bağlanmıştır.

Bu hüküm uyarınca, kullanım süresi geçen veya bir başka biçimde kullanılamayacak hale gelen ve imha edilen mallar, zayi olan mal mahiyetinde olduğundan mükelleflerce bu malların iktisabı dolayısıyla yüklenilen KDV'nin indirim konusu yapılması da mümkün bulunmamaktadır.

Bu çerçevede, zayi olan mallara ait yüklenilen ve daha önce indirim konusu yapılan KDV'nin, imha tarihini kapsayan vergilendirme dönemine ait 1 No.lu KDV Beyannamesinin "İlave Edilecek KDV" satırına dahil edilmek suretiyle indirim hesaplarından çıkarılması gerekmektedir.”
Kullanım süresi geçen veya kullanılamayacak durumda olan mallara aşağıdaki örnekler verilebilir


  • Son kullanma tarihinin geçmesi, çeşitli kimyasallar içerdiğinin tespit edilmesi gibi nedenlerle kanunen tekrar satılması mümkün olmayan ve imha edilen bisküvi, çikolata, konserve gibi gıda ürünlerinin KDV’si,

  • Sağlık Bakanlığı’nca kullanımının yasaklanması nedeniyle imha edilen ilaçlar ile kullanım süresi içinde formül hatası bulunan, miadının dolması veya hasar görmesi nedeniyle kullanılamaz hale gelmiş, üretimden kalkmış, insan sağlığını tehdit eden ilaçların KDV’si,

  • Hatalı dikim, renk farklılığı, leke ve benzeri nedenlerle ya da şirket politikası gereği satışı mümkün olmadığından imha edilen malların KDV’si,

  • Kullanım ömrünü tamamladığı için imha edilen araç lastiklerinin KDV’si.


ÖRNEK-1: Eczacılık faaliyeti ile iştigal eden Bayan (A) , 31.12.2009 tarihinde, işletmede bulunan ilaçların sayımını yaparken miadı dolmuş ve kullanılamayacak durumda olan ve toplam tutarı 10.000 TL olan ilaçların bulunduğunu tespit etmiştir. Bu tutar aynı dönemde ilgili komisyonca da tespit altına alınmıştır. Miadı dolmuş ilaçların KDV ‘si 1.800 TL olup indirim konusu yapılmıştır. Mükellefin Aralık/2009 dönemindeki diğer işlemleri aşağıdaki gibidir.


  • Teslim ve Hizmet Bedeli : 1.000.000

  • Hesaplanan KDV : 180.000

  • Önceki Dönemden Devreden KDV : 80.000

  • Bu Dönem İndirilecek KDV : 100.000

Mükellefin kullanım süresi geçmiş mallar için yüklenilen Katma Değer Vergisinin indirimi mümkün olmayıp, indirimi mümkün olmayan bu vergi, gelir vergisi açısından gider unsuru olarak dikkate alınabilecektir.


Miadı dolmuş olan mallara ait KDV, 10.000 X %18 = 1.800 TL
Yukarıdaki veriler doğrultusunda, Aralık/2009 dönemine ait KDV beyanı aşağıdaki şekilde olacaktır.



  • Matrah Toplamı : 1.000.000

  • Hesaplanan KDV : 180.000

  • İlave Edilen KDV : 1.800

  • Toplam KDV : 181.800

  • İndirimler Toplamı : 180.000

  • Ödenmesi Gereken KDV : 1.800


III.3- Çalınma veya Kaybolma Gibi Nedenlerle Mallarda Meydana Gelen Azalmaların KDV Karşısındaki Durumu:
Makalemizin II.1,3 bölümünde açıklandığı gibi çalınan malların gider kaydedilmesi veya ticari kazancın tespitinde dikkate alınması öteden beri kabul gören bir uygulama değildir. Bu nedenle çalınan mallara ait KDV ‘nin gider kaydedilmesi mümkün değildir. Çalınma veya kaybolma suretiyle zayi olan malların yasal defterlere yapılması gereken kayıtlarda karşılık ayrılmadan direk olarak 689. Diğer Ol. Dışı Gider ve Zararlar Hs. na kanunen kabul edilmeyen gider olarak kayıt edilmesi ve beyannamede KKEG olarak dikkate alınması gerekir.

Çalınan mal ve sair kıymetler dolayısıyla indirim konusu yapılan KDV düzeltilmeli, çalınan mal veya kıymetin mukayyet değeri ile işletme aktifinden çıkarılarak düzeltilen KDV ile birlikte kanunen kabul edilmeyen giderler hesabına atılmalıdır.

Kaybolan mallar sermayede meydana gelen azalama olarak değerlendirilerek maliyet bedeli üzerinden kanunen kabul edilmeyen gider olarak kabul edilir. Ancak kaybolma olayının polis raporu ve benzeri belgelerle kanıtlanamaması halinde bu işlem yapılamaz. Bu gibi durumlarda kaybolan mallar işletmeden çekiş olarak değerlendirilir.

Bu konuya ilişkin olarak verilen İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nca verilen 18.11.2005 tarih ve VUK–1–288–11872 sayılı özelgede şu açıklamalara yer vermiştir. “…Bilindiği üzere; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 288. maddesinde, karşılıklar, “Hâsıl olan veya husulü beklenen fakat miktarı katiyetle kestirilemeyen ve teşebbüs için borç mahiyeti arz eden belli bazı zararları karşılamak maksadıyla hesaben ayrılan meblağlar” olarak tanımlanmıştır. Ayrıca bu maddede; karşılıkların mukayyet değerleriyle pasifleştirilmek suretiyle değerlendirileceği hükme bağlanmıştır. Madde hükmü sınırsız bir şekilde karşılık ayrılmasına olanak vermemektedir. Tanımda adı geçen “hâsıl olan” ibaresinden zararın gerçekleştiğini ve vergiyi doğuran olayın vuku bulduğunu anlamak gerekmekte olup 288. maddeye göre karşılık ayrılabilmesi için ortaya çıkan veya olması beklenen bir borcun bulunması ve bu borcun da ilgili döneme ait bir gider niteliği taşıması gerekmektedir. Bu nedenle, çalınan malların söz konusu madde kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır. Diğer taraftan, vergi kanunlarında çalınan mal bedellerinin zarar olarak kayıtlara intikal ettirileceğine dair herhangi bir hükme yer verilmemiştir. Buna karşılık, Vergi Usul Kanunu’nun 278. maddesinde, kıymeti düşen malların maliyet bedeli yerine emsal bedeli ile değerleneceği, aynı Kanun’un 317. maddesinde de, tabii afet yüzünden kayba uğrayan amortismana tabi iktisadi kıymetlerin, fevkalade ekonomik ve teknik amortisman uygulanmak suretiyle itfa edileceği, açıklanmış bulunmaktadır. Öte yandan, Vergi Usul Kanunu’nun 330. maddesinde ise; “Emtia ve zirai mahsul ve hayvan kıymetlerinde vukua gelen zayiat dolayısıyla alınan sigorta tazminatları bunların değerlerinden fazla olursa bu fazlalık kara alınır. İşletme hesabı esasında tutulan defterde bu tazminat hâsılat kaydedilir.” hükmü yer almaktadır.

Bu hükümlerden de anlaşılacağı üzere; vergi hukukumuz açısından sermaye veya sermayenin herhangi bir unsurunda meydana gelen değer kayıplarının düşük bedelle değerlendirilmesi veya değişik yollarla sonuç hesaplarına intikal ettirilmesi, esas olarak ticari ve zirai faaliyetlerin normal bir şekilde işleyişinden veya tabii afetler yüzünden değer kaybına uğramasından doğmuş olması şartlarına bağlanmıştır. Bu nedenle, çalınan mallara ilişkin bedellerin zarar olarak kaydedilmesi mümkün değildir. Ancak, malların çalınması nedeniyle alınacak sigorta tazminatının bunların değerinden fazla olan kısmının kâra alınması gerekmektedir.” şeklinde açıklamalarda bulunarak zayi olan malların gider yazılamayacağı görüşünü belirtmiştir.

ÖRNEK–1 : (Ç) Otomotiv Limited Şirketinin işyerinde bulunan ve maliyet bedeli 200.000 TL ve yüklenilen ve indirim konusu yapılan KDV ‘nin 36.000 TL olan lastikler çalınmıştır.

Bu durumda yapılması gereken muhasebe kaydı aşağıdaki gibi olacaktır.



689 Diğer O.dışı Gider ve Zararlar

- K.K.E.G.






236.000,00







153 Ticari Mallar




200.000,00




391 Hesaplanan KDV




36.000,00

III.4- Malların Değerlerinin Kısmen Düşmesi ve Satış Değerinin Olması:

İşletmede bulanan malların kıymetlerinde kısmi değer kayıpları olabilmektedir. Bu durumda, varlığın tamamen yok olmaması, ancak değerinde önemli derecede düşüklük meydana gelmesi halinde malın zayi olması hükümlerinin geçersizliği kabul olunmaktadır. Diğer bir ifadeyle, malların zayi olması değil, düşük bedelle veya zararına satışı söz konusu olacağından, bu malların iktisabı dolayısıyla yüklenilen KDV’nin indirim konusu yapılabilecektir. Konu ile ilgili olarak yayımlanan 23/6 /2010 tarih ve KDV–57 / 2010 -5 nolu sirkülerde aşağıdaki örnekler verilmiştir.



  • Üretim esnasında renginde problem olan giyeceklerin,

  • Yangın sonucu tamamen yok olmayan ve ekonomik değeri olan yedek parça ve malzemelerin daha düşük bir fiyatla satılması halinde bunlar nedeniyle yüklenilen KDV'nin tamamı indirim konusu yapılabilecektir.

III.5- Fire Sonucu Meydana Gelen Kayıpların KDV Karşısındaki Durumu:

Fire, bir malın imalat sürecinde veya tüketiciye arzına kadar kendi doğal akışı içinde uğradığı fiziksel kayıp olarak tanımlandığından, imalat sırasında veya sonrasında meydana gelen firelerin zayi olan mal kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır. Bu durumda, daha önce indirim konusu yapılan KDV nin de düzeltilmesine gerek yoktur. Konu ile ilgili olarak yayımlanan 23/6 /2010 tarih ve KDV–57 / 2010 -5 nolu sirkülerde yasal düzenleme veya ilgili mesleki kuruluşlar tarafından belirlenen fire miktarını aşan kayıplara ilişkin giderlerin, Gelir veya Kurumlar Vergisi Kanunlarına göre kazancın tespitinde indiriminin kabul edilmemesi halinde, bu giderler dolayısıyla yüklenilen KDV nin de indirim konusu yapılması mümkün olmadığı açıklaması yapılmıştır. Söz konusu sirkülerde firelere aşağıdaki örnekler verilmiştir.



  • Akaryakıtın depolanması sırasında ortaya çıkan ve ilgili kuruluşlar tarafından belirlenen oranlar dahilindeki kayıplar,

  • Balık çiftliklerinde balık üretimi esnasında pazarlama aşamasına ulaşıncaya kadar geçen süreçte, balık üretim ve besleme firesi olarak oluşan balık ölümleri,

  • Tavuk çiftliklerinde, üretimin doğal sonucu oluşan kayıplar,

  • Hazır giyim eşyası dikiminde veya ayakkabı yapımında üretim sürecindeki kesme, biçme, dikme gibi işlemlerin doğal sonucu olarak ortaya çıkan kayıplar, fire olarak değerlendirilmekte olup, bunlara ilişkin yüklenilen KDV indirim konusu yapılabilecektir.

III.6- İşletmeye Ait Taşıtların Hasara Uğrama veya Çalınma Gibi Nedenlerle Sigorta Şirketlerinden Alınan Tazminatlarda KDV:

Mükellefler çalınma, kaza sonucu hasara uğrama vb. nedenlerle meydana gelebilecek zararlarını karşılamak amacıyla işletmeye dahil taşıtlarına kasko sigortası yaptırmaktadırlar. Sigorta şirketleri ise, sigortaya konu taşıtlarda meydana gelebilecek zararları tazmin etmeyi ve hasara uğrayan taşıtları eski haline getirmeyi taahhüt etmektedirler.

Uygulamada, sigortalı taşıtların hasara uğraması halinde, hasara uğrayan taşıtlar,


  • Sigortalı ile hiç ilişkilendirilmeksizin doğrudan sigorta şirketi tarafından tamir ettirilerek eski haline getirilip sigortalıya teslim edilmekte veya

  • Sigortalı tarafından tamir ettirilerek tamir bedeli sigorta şirketine yansıtılmakta ya da

  • Tamirinin mümkün olmadığı ve taşıtın hurdaya ayrıldığı durumlarda ise sigorta şirketince sigortalıya tazminat adı altında ödeme yapılmaktadır.

İşletme aktifine kayıtlı taşıtların kaza sonucu hurdaya ayrıldığı (pert olduğu) durumlarda taşıtın alımında yüklenilen KDV ile sigorta şirketlerince ödenen tazminatların KDV karşısındaki durumu aşağıdaki şekilde irdelenmiştir.

Bilindiği gibi tazminat, bir kişinin başka bir kişiye uğradığı zararı karşılamak üzere verdiği bir paradır. Tazminatlar, genel olarak bir teslimin veya hizmetin karşılığı olarak verilmemektedir. Ancak, bazı durumlarda bir teslim ve hizmetin karşılığı olarak da ödenebilmektedir.

Bu çerçevede, tazminatlar;


  • Bir mal teslimi veya hizmet ifasının karşılığını oluşturduğu veya bedelin vadesinde ödenmemesi nedeniyle uygulandıkları takdirde KDV’ye tabi bulunmaktadır.

  • Bir teslim veya hizmetin karşılığını oluşturmadığı ve/veya karşılığında mal veya hizmet temin edilmediği ya da vergiye tabi teslim ve hizmet bedelinin ödenmesi ile bir ilgisinin bulunmadığı hallerde ise KDV’nin konusuna girmemektedir.

Sigorta tazminatları karşılığı sigortalının sigorta şirketine bir hizmet sunması ya da mal teslim etmesi söz konusu değildir. Sigorta şirketi, sigorta sözleşmesinin bir gereği olarak sigortalının uğradığı zararı gidermektedir. Buna göre, sigortalı taşıtların kaza sonucu hurdaya ayrılması nedeniyle sigorta şirketlerince ödenen tazminatlar, herhangi bir teslim ve hizmetin karşılığını oluşturması nedeniyle katma değer vergisine tabi bulunmamaktadır. Dolayısıyla, taşıtları hurdaya ayrılan işletmelerin kendilerine ödenen tazminatlar için sigorta şirketlerine fatura düzenlemeleri, ancak KDV hesaplamamaları gerekir. Hurdaya çıkan taşıtların bu tazminat faturasına istinaden işletmeden çıkışının yapılması ve muhasebe kayıtlarının bu çerçevede gerçekleştirilmesi gerekmektedir.

Maliye Bakanlığı’nın konu ile ilgili olarak verdiği aynı doğrultudaki görüşlerinin bazılarının özeti aşağıdadır:

“Hasara uğrayan binek otomobili eski durumuna getirmek yerine hasarın tutarına bakılmaksızın belli miktarda ödenen tazminatlar, bir teslim ve hizmetin karşılığını oluşturmaması nedeniyle KDV’ye tabi değildir.”

Öte yandan, kaza sonucu hurdaya ayrılan taşıtların zayi olan mal kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinden, aktife kayıtlı veya işletmeye dahil olan binek otomobil dışındaki taşıtların hurdaya ayrılması halinde, bu taşıtların alımı sırasında yüklenilip indirilen KDV’nin, taşıtın hurdaya ayrıldığı dönem KDV beyannamesinde hesaplanan KDV’ye ilave edilmek suretiyle düzeltilmesi, bu şekilde düzeltilen KDV’nin ise gelir ve kurumlar vergisi yönünden gider veya maliyet olarak dikkate alınması gerekir. Hurdaya ayrılan binek otomobillerin alımında ödenen KDV’nin ise kanunen indirilmesi söz konusu olmadığından, oto kiralama şirketleri ve taksi işletmeleri hariç bunlarla ilgili olarak bir düzeltme yapılmasına gerek bulunmamaktadır. İşletmeye ait binek otomobillerin alımında ödenen KDV’nin ise oto kiralama şirketleri ve taksi işletmeleri hariç indirilmesi mümkün olmadığından, zayi olan binek otomobiller nedeniyle bu şekilde bir düzeltme yapılmasına gerek bulunmamaktadır.



III.7- Düşük Bedelli Satışlarda KDV:

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununu 27/2 maddesinde, Bedelin emsal bedeline veya emsal ücretine göre açık bir şekilde düşük olduğu ve bu düşüklüğün mükellefçe haklı bir sebeple açıklanamadığı hallerde de, matrah olarak emsal bedeli veya emsal ücreti esas alınır. 27/3 maddesinde, Emsal bedeli ve emsal ücreti Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre tespit olunur.

Madde hükmünden görüleceği üzere, satış bedelinin emsaline nazaran düşük olduğu ve bu düşüklüğün nedeni haklı olarak izah edilebilir olduğu takdirde emsal bedel uygulaması yapılmayacaktır. Ancak, satılan mal veya yapılan hizmetin emsaline nazaran düşüklüğün nedeni haklı bir sebeple izah edilemediği takdirde matrah olarak emsal bedeli esas alınacaktır.

III.7.1-Emsal bedeli uygulaması yapılabilecek teslim ve hizmetlere örnekler:


  • İşletmenin sahibi tarafından düşük bedel gösterilerek mal ve hizmet çekişi yapılmışsa, emsal bedel ile bu düşük bedel arasındaki farkın KDV si kadar eksik KDV hesaplanmış ( yine bu fark kadar noksan hasılat yazmış ) demektir. Vergi kaçırma amacıyla bedelin düşük gösterilmesinde yani bedelin bir kısmının açıktan alınmasında da durum aynıdır.

  • KDV istisnasına konu olmayan bağışlarda KDV matrahı düşük gösterilmişse emsal bedel ile bu düşük bedel arasındaki farkın KDV si zıyaa uğratılmış sayılır.

  • Personele menfaat sağlayacak şekilde bir düşük bedelli teslim varsa, emsal bedel ile bu düşük bedel arasındaki fark miktarınca KDV matrahında noksanlık husule gelmiştir.


Yüklə 256,97 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin