Değerlendirme Sisteminde Eş‘arîyye'ye nispetle daha akılcı ve daha yoğun bir kelâm
yöntemi geliştiren Mâtürîdiyye, genellikle çağdaş araştırmacılar tarafından
Mu'tezile'ye yakın görülür. Bununla birlikte Mâtürîdiyye kelâmcıları,
akılcılıkta ve dinin aklîleştirilmesinde bazı görüşleri paylaştıkları Mu'tezile'ye
bazen tekfire kadar varan sert eleştirilerde bulunmuşlar ve onları İslâm
filozoflarıyla aynı çizgide yer alan dalâlet fırkası olarak değerlendirmişlerdir.
Bu tutum, Mutezile’nin naslarla çeliştiği ilâhî sıfatlar, halku'1-Kur'ân, insan
fiilleri, kader ve kerâmet konularında açıkça görülmektedir. Mâtürîdîler'e
göre Mu'tezile, bu konudaki nasları görmezlikten gelerek insanı yanıltan aşırı
ve tutarsız yorumlara gitmiştir. Mâtürîdiyye bilginleri, Haşviyye’yi ve bazen
Ehl-i Hadîs adıyla söz ettikleri Selefiyye’yi, teşbih ve tecsîme düşen, nasların
zâhirî mânalarına takılıp kalan, dolayısıyla onları anlayamayan katı tavırlı bir
itikadî ekol olarak değerlendirmiştir.
Selefiyye, Havâric, Mu'tezile, Şîa ve Eş‘arîyye'den farklılık arz eden
görüşleriyle müstakil bir Sünnî mezhep olan Mâtürîdiyye, muhaliflerince
çeşitli noktalarda eleştirilmiştir. Haberî sıfatları te'vil edip tenzihte aşırı gittiği
ve sufîlere ait din anlayışını benimsediği gerekçesiyle Selefiyye tarafından
tenkit edilmiştir. Bu muhafazakâr âlimlere göre, cevher, araz gibi felsefî
terimlerle fizik ve metafizik yapmaları, ilâhî sıfatları aklî bilgiler ışığında
yorumlamaları, ilâhî kelâmın harf ve seslerden ibaret olmadığını söylemeleri,
nübüvvetin sadece mucize ile bilinebileceğini iddia etmeleri, imanda artışı ve
eksilmeyi kabul etmemeleri, günahın iman üzerinde olumsuz etki yapmadığı
tezini ileri sürmeleri, Mâtürîdiyye’nin hataya düştüğü belli başlı hususlardır.
Bilgi teorisi, varlık felsefesi, ulûhiyet, nübüvvet, iman-küfür ve siyaset
problemlerini temellendirirken aklî bilgileri ileri derecede kullanması, akılcı
yorumlara ağırlık vermesi ve bunu yaparken nasları ihmal etmeyip iki bilgi
türü arasında bir uyumun bulunduğunu kanıtlamaya çalışması,
Mâtürîdiyye'nin geç de olsa İslâm aleminin her tarafında taraftar bulmasına
yol açmıştır. Mâturîdiyye mezhebi, fıkıh sahasında Hanefîliği benimseyen
kitlelerin akaid sahasındaki mezhebi olmuştur.