genossenschaft'ın (İsviçre Konfederasyonu) kuruluşunu anlatan
tarihî bir drama olan Vierwaldstatterseehin (Vierwaldstatter
Gölü) de durumu buydu. Bu şiirde tarihsel gerçeklerle efsane,
tirana karşı direnişe ve ruhun saflığına dair mitlere ilham
kaynağı oluşturacak biçimde birbiriyle kaynaşmışlardır.
4 7
Öte yandan tarihsel olaylar ve yurt topraklarında bulunan
anıtlar da "doğallaştırılır". Şatolar, mabedler, hikâyeler, la-
hitler, peyzaj içinde biraraya getirilerek sanki onun doğal
parçalarıymış gibi muamele görürler. 17 ve 18. yüzyıllarda
Stonehenge,* tarihin romantik yoldan canlandırılışmın bir
parçası olarak, Britanya antikitesinin "doğal" bir sembolü
46 Daha tam bir değerlendirme için A.D. Smith'e (1984a) ve Hobsbawn ile Ranger'a
(1983) bakın.
47 İsveç'te menkıbelerin kullanılma şekline ilişkin Seinberg'e (1976) bakın.
(*) Büyük Britanya'da Salisbury'nin kuzeyindeki arkeolojik yer. Britanya adalarının
en önemli megalit bütünü, -ç.n.
108
haline gelmişti. Aslına bakılırsa "Britanya" (Briton) peyzajının
neredeyse tamamının hali buydu, öyle ki orjinal doğasının
büyükçe bir bölümünü oluşturan Wessex düzlüğü ile civa
rındaki tepelerin başına geldiği gibi, Britanya etnik karak
terinde içkin olarak bulunmayan, doğal olmayan bir şeyi
tahayyül etmek giderek güçleşmekteydi. Belli bir zamana ve
içeriğe bağlı tamamen tarihî bir anıt "doğallaşıvermiş"ti.
4 8
Şimdiki kuşaklar için haritalar ve törellikler oluşturmanın
öteki yolu da tarihten ve özellikle de altın çağlar mitini
kullanmaktan geçiyordu.
Milliyetçi eğitmen-entellektüellerin hedefleri akademik
değil toplumsal ve siyasîydi; halkı saflaştırmayı ve etkin hale
getirmeyi amaçlamaktaydılar. Bunu yapmak için topluluğun
şanlı geçmişine dair parlak yeniden canlandırmalar yaratmak
gibi etnik geçmişten kaynaklanantörel numunelere ihtiyaç
vardır.
O nedenle bir dizi mit aracılığıyla sözkonusu geçmişe
dönülür; köken ve soy, özgürlük ve göç, kahraman ve aziz-
leriyle altın bir çağ ve belki de seçilmiş halk mitleri bir kere
daha uzun uykularından uyanır ve/ya da sürgünden dönerler.
Beraberce, bu mitik motifler karma bir milliyetçi mitoloji ve
kurtuluş/selamet draması içinde biçimlendirilebilir.
4 9
1890'lardaki Kelt uyanışı tarihten milliyetçi bir yoldan
yararlanmanın ve milliyetçinin altın çağa geri dönüş arzusunun
bir örneğini oluşturur.
Burada, kültürel milliyetçilerin İrlanda'nın Aziz Patrick
çağında yaşanan altın çağının farklı yönlerini vurgularkenki
tahayyülleri Katolik olduğu kadar Pagandı da. O'Grady ve
Lady Gregory gibileri için, sözcülüğünü yaptıkları bu tahayyül,
48 Stonehenge'e bu romantik ilgi hakkında Chippindale'a (1983, bölümler 6-7)
bakın.
49 A.D.Smith'e (1984b) ve (1986a, bölüm 8) bakın.
109
yeniden keşfedilmiş Ulster Cycle'da* buldukları Tara'nın Ulu
Kralları'nın** altın çağındaki Cuchulain ve Fin Mac Coil
efsaneleriydi. Burada aristokratik savaşçı bir topluluk söz-
konusuydu ama kırsal ve özgür, tinsel bir bilgelikle, fianna
çalgıcılarıyla ve ozanların/iîid loncalarıyla*** dolu bir top
luluktu bu. Başkaları için ise altın çağ, AzizPatrick'in Hıris
tiyanlığa döndükten sonraki, İrlanda'nın barbar Batı'nın or
tasında neredeyse tek başına zekâ ve uygarlığın meşalesini
taşıdığı, manastırlarının, Kelt sanatının ve Hıristiyan öğretisi
ve literatürünün her yere nam saldığı çağdı. Kelt kahramanlar
ve Hıristiyan âlim-misyonerleriyle ilgili bu çifte kült İrlandalı
entelijensiyaya, şayet Norman istilacılarca gelişmesi saptı
rılmamış sonra da İngiliz Protestan fatihlerce kesip atılmamış
olmasaydı özgür bir İrlanda'nın ne menem bir şey olabileceği
hakkında bir fikir vermekteydi. Etnik bir altın çağ vizyonu
modern İrlandalılara "otantik kendi"lerinin ne olduğunu ve
özgür bir İrlanda'da nasıl yeniden "kendileri" olabileceklerini
anlatıyordu.
5 0
Finlandiya'da da geçmiş ile geçmişin kahramanları belirgin
bir milliyetçi kullanıma sunuldu. 19. yüzyıl başlarında Finliler
önce İsveçli kültürel seçkinlerden sonra da 1830'lardan itibaren
(*) Ulster Çevrimi: (9-13. yüzyıllar). Konusu Ulster (Büyük Britanya'ya bağlılığını
muhafaza eden ve Kuzey İrlanda olarak bilinen 6 Kontluk) olan; Ulster'in konu
edildiği mitik hikâyat. -ç.n.
(**) Tara'nın Ulu Kralları (ARG RI): İlk Gal Krallığı olan Connactha'yı (yeni İngilizce
ile "Connact", yani Conn Yasası veya Conn Hukuku) kuran ve Tara'yı başkent
yapan eski, Hıristiyanlık öncesi İrlanda'nın mitik kahramanı Conn, ilk ARG
RI'dir. Bu yasa/hukuk, bir senyörler hiyerarşisine dayanmakta, dolayısıyla baş
senyör, kral yani ARG Rl olmaktaydı. Daha sonra Conn'un soyundan gelenler
bu onursal ünvanı Tara Tepesi'nde ilan olunarak aldılar, -ç.n.
(***) Fiana-Filedha; bunu, Türk milliyetçiliğinin "Alp-Bilge"imgesine benzetebiliriz
-ç.n.
50 Kek uyanışa dair tahayyüller Hutchinson'uıı parlak çalışmasında (1987) çö
zümlenmektedir; aynı zamanda Lyons'un (1979) ince izahatlarıyla da karşı
laştırın.
110
Lonnröt, Runeberg ve Snellman gibi eğitmen-entellektüellerin
millî yeniden inşa girişimlerine hazır bir etnik temel oluş
turmuş olan Rus siyasî efendilerinden farklılaşmış bir tâbi
dikey etnik topluluk oluşturdular. Özellikle, bir doktor olan
Elias Lonnröt Karelie eyaletinden derlediği ve 1835'de Kalevala
adıyla topladığı (1849'da genişletilmiş basımı yapıldı) şiir ve
baladlarla Finli entelijensiyanın, sonra da halkın muhayyi
lelerini sarstı. Bu "Kahramanlar Diyarı" epiğinin (eldeki
malzemenin gösterdiği gibi) İ S . ilk bininci yılın erken dönem
"Fin" toplumuyla pek az bir benzerliği vardı ama modern
Finlilerin, Sibelius ve Gallen-Kallela'nın dehasına ve halk
sanatına ilham kaynağı olacak kahraman Vainamöinen ve
Lemminkainen'ne ilişkin bir altın çağ kültü yaratmalarına
yetti.
5 1
19. yüzyıl sonlarında İsveç'in kültürel ve Rusya'nın
siyasî tahakkümüne karşı mücadelede yeniden doğmakta olan
bir Finlandiya için ideal bir ben tanımı ile bir örnek yat
maktaydı burada. Fin tarihinin eski ama görünüşte "yitik"
bir döneminin yeniden ortaya çıkartılışı Finlandiyalılarda,
"yüksek kültür" dairesi içinde kendini yeniden duyurmanın
mücadelesini veren küçük, nispeten yoksul bahtsız bir toplum
için elzem olan bir cemaat ve asalet duygusu uyandırdı.
5 2
Eğitmen-entellektüellerin, millî bir canlanmayı harekete
geçirmek için tarihten ve altın çağlardan yararlanışına dair
daha pek çok örnek bulunmaktadır. Ama zengin bir "etno-
tarih" damarı keşfedilip de cevher ikmaline hele bir girişilsin,
"kültürel savaşlar" çağı açılmış demektir. Bunun normal olarak
51 Branch'ın, Kirby'nin 1907 tarihli Kalevala çevirisine yazdığı Giriş yazısına (Branch
1985) bakın; daha geniş siyasî bağlam hakkında Jutikkala'ya (1962, bölüm 8)
ve M. Klinge'in, Mitchison (1980) içinde yeralan yazısına bakın.
52 Kalevela'nın tarihsel yorumunu, millî kimliğin tehlike arzettiği dönemlerle
ilişkilendiren Honko'ya (1985) bakın; Sibelius ve Kalevala için Layton'a (1985)
ve Akseli Gallen-Kallela'nın sanatı hakkında Arts Council'e (1986, özellikle
104-105 ve Sarajas-Korte ile Klinge'nin yazılarına) bakın.
111
iki türü vardır. Birincisi emperyal kozmopolitanizme veya
onun sömürgeci şekline karşı ya da hattâ Slovakların egemen
Çek kültürüne ya da Ukraynalıların Rusların kültürel yut
masına karşı direnişinde olduğu gibi kültürel bir direniştir.
İkincisi de laik enteltjensiyanın, demotik etniyi seferber etmek
ve onu siyasî bir millete dönüştürmek için, geleneğin eski
bekçilerine sırtını döndüğü, "babalara karşı oğullar"ın kültürel
savaşıdır. İsmail Gasprinski Bey'nin (Gaspıralı İsmail) Tatar
eğitim reformları ya da Japon Meiji reformcularının (kültürel)
ödünç almalarında görüldüğü gibi, bu yabancı (genellikle
de "Batılı") unsurlardan seçici bir özümlemeyle yapılabilir.
Ama aynı anda yeni kuşakların yeniden keşfedilmiş etno-tarih
ve topluluğun yeniden ihya edilen diliyle iletişim ve top
lumsallaşma kampanyasıyla yerli etnik temelin de güçlen
dirilmesi gerekir. Eski etno-dinî "ben" tanımlarının bekçi
lerinin sık sık keskin direnişiyle karşılaşan topluluğun yeni
"ben" tanımları, milletler dünyasına giriş için temel oluşturmak
üzere burada işlenir.
5 3
Dostları ilə paylaş: |