Milliyetçilik sosyolojisi


Kozmopolitanizm ve "küresel" bir kültür mü?



Yüklə 1,37 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə58/75
tarix04.01.2023
ölçüsü1,37 Mb.
#121965
1   ...   54   55   56   57   58   59   60   61   ...   75
5321-Milli Kimlik-Anthony D.Smith-Bahadir Sina Shener-1994-291s

Kozmopolitanizm ve "küresel" bir kültür mü? 
Ne var ki gelişmiş kapitalizm veya post-endüstriyelizm 
kuramcılarının iddialarının en sorunlu olduğu yer kültürel 
alandır. Karmaşıklığı ve kitleselliği kuşku götürmeyen tele­
komünikasyon ve bilgisayarlı haberleşme sistemleri, millî 
kültürlerle karışmakta veya en azından bunları yeni bir-
kozmopoliten kültürle örtmekte midir? Ve bu küresel kültür 
içeriği bakımından tam olarak nasıl bir şey olacaktır? 
Bu sorulara verilecek yanıtlar büyük ölçüde spekülatif 
olacaktır ama Batılı post-modern kültür deneyimleri bize 
önemli ipuçları sağlayabilir. Genel konuşursak Batı'daki son 
kültürel gelişmeler, mecrasında akan modernizmin cilasını, 
post-modern motif, konu ve üsluplardan oluşma bir pastişle 
terkibe sokmaktadır. Bu özünde eklektik bir kültürdür. Bir 
yandan, kitlesel tüketim için eş biçimli olarak ambalajlanmış 
bir örnek kitle mallarının yağmur gibi hücumuna uğra-
21 Warren'e (1980, bölüm 7) bakın ve Enloe (1989) ile de karşılaştırın. 
241 


maktayız; öte yandan -mobilyadan ve meskenden TV filmlerine 
ve reklamlara dek- bu mallar içeriklerini, özgün bağlamla­
rından kopartılarak, narkozlanarak veya acayip ya da hicivci 
bir tarzda işlenerek yeniden canlandırılmış eski folklorik veya 
millî motif ve üsluplardan almaktadırlar. 1920'lerin Stravinsky 
ve Poulenc'inden günümüzün Hockney ve Kilaj'ına dek, bu 
parodik üslup ve temalar pastişi, post-modern, hattâ güya-
klasik bir kitle kültürü imkânını ifade etmeye başladı.
2 2 
Bu nedenle küresel bir kültür, hepsi de yeni iletişim ve 
telekomünikasyon sistemleri ile bunların bilgisayarlı tek­
nolojilerinden destek bulan, analitik olarak farklı sayısız 
unsurdan oluşturulacaktır; yoğun reklâma tabi kitle malları, 
bağlamlarından soyulmuş folklorik veya etnik üslup ve 
motiflerden oluşma bir yamalı bohça, "insan hak ve değerleri" 
hakkında kimi genel ideolojik söylemler ve standartlaşmış 
nicel ve "bilimsel" iletişim ve takdir dili. 
Bu post-modern küresel kültür sadece dünya çapındaki 
yaygınlığından ötürü değil, aynı zamanda öz-bilinci ve 
kendinin-parodisi olma derecesi bakımından da şimdiye 
kadarki bütün kültürlerden farklı olacaktır. Aslında "kendi" 
için hiçbir insanoğlunun öksesinden kaçamadığı bu özgül 
söylem ve dil teamülleri dışında bir yerin olmadığı, bu tea­
müllerin ötesinde atıf yapılacak üstün noktaların, "merkez"in 
bulunmadığına inanan yeni kozmopolitanizm kaçınılmaz 
olarak eklektiktir ve devinim halindedir. Kalıbı aralıksız olarak 
değişmektedir. O nedenle sadece çok genel terimlerle tarif 
edilebilir. 
Köklerini etnik bir zamandan ve kök yerinden alan şimdiye 
kadarki kültür emperyalizminden farklı olarak bu yeni küresel 
22 Modernist Amerikan medya mamullerine verilen popüler karşılıkların oluşumunda 
etnikliğin ve sınıfın rolünü ele alan medya eleştirileriyle (Mattelaart, Morley, 
Hall) ilgili bir değerlendirme için Schlesinger'e (1987) bakın. 
2 4 2 


kültür, evrensel ve zamansızdır. Eklektik olmakla zamana 
ve yere karşı kayıtsızdır. Akışkandır ve kalıptan yoksundur. 
Bugün her yerden daha fazla Batı'da gelişme göstermiş olmakla 
birlikte, kitle iletişim araçları ve telekomünikasyon sistemleri 
eliyle post-modern bir kozmopolitan kültür dünyanın her 
köşesine taşınmaktadır. Burada, şimdide ve her yerdedir. 
Tarihi ya da tarihleri olmamakla övünür; kullandığı folklorik 
motifler, şimdi ve gelecek yönelimli "bilimsel" ve teknik bir 
kültürün yüzey dekorasyonu için kuyudan çekip çıkartılmış­
tır. 
Aynı zamanda temelleri bakımdan yapay bir kültürdür. 
Pastişi kaprisli ve ironiktir; etkileri özenle hesaplanmıştır; 
ve delalet ettiği şey hakkında herhangi bir duygusal bağ­
lanmadan yoksundur. Zanaatkarca ve sığ olan bu yeni koz­
mopolitanizm, daha çok araçlar ve değer ikilemlerini, çö­
zümleri saf teknolojik olan teknolojik sorunlar halinde yeniden 
formüle etmekle ilgilidir. Bu noktada bu teknolojinin ka-
rekterinin, kesişen iletişim ve haberleşme sistemlerinin; 
ifadesini evrensel niceliksel ve bilimsel bir söylemde bulan 
karşılıklı bağımlı şebekeler yarattığı, ve teknik söylem kül­
türleriyle, eskinin humanist entellektüellerinin safiyane 
eleştirel söylemlerinin yerini alan teknik bir entelijensiya 
tarafından işletildiği doğrudur.
2 3 
Bugün gezegenin her köşesine epeyce eşitsiz bir şekilde 
yayılmış olmakla birlikte bu teknik küresel kültürün ayırdedici 
hatları farkedilmeyecek gibi değildir. Ama böylebir kozmo­
politan kültürün yaşama ve serpilme şansı nedir? Dünya 
halkları arasında kök salabilir mi? 
Bu kez de geçmişte bize yol gösterebilecek hemen hiçbir 
şey bulmak mümkün değildir. Geçmişte asla kültür yoktu; 
23 Hümanist entellektüeller ile onların teknik eşlikçilerinin "eleştirel söylem kül-
türler"ine dair Gouldner'a (1979) bakın. 
243 


canlı ve tarihsel bakımdan özgül, tekil kültürler vardı. Hattâ 
en emperyal ve yayılma eğilimi gösterenleri bile -Roma olsun, 
Bizans olsun, Mekke olsun- çıktıkları yer ve zamanla kayıt­
lıydılar; bu kültürlerin tahayyülleri ve kimlik duyguları, Roma 
ve Rusya'da Sezar ile Çar'nı tahayyülü gibi, çok uzun zaman 
popüler bir titreşim yaratmış somut tarihsel geleneklere da­
yanmaktaydı. Gelenekler imal etmek ve tahayyül paketlemek 
belki de mümkündür ama imgeler ve gelenekler eğer belli 
bir popüler titreşimleri varsa kalımlı olacaklardır ve titreşime 
de, şayet idrak edilmiş kollektif bir geçmişle ahenk kurabilir 
ve bunu sürdürebilirlerse sahip olacaklardır. Yıkılmış ama 
şimdiki biçimiyle yeni bir şekilde yaratılmış bütün bu anıtlar 
-yad seremonileri, kahramanların büstleri ve yıldönümü 
kutlamaları-, anlamlarını ve duygusal güçlerini varsayılmış 
ve hissedilen kollektif bir geçmişten alırlar.
2 4 
Bugün, modern dünyada, bu hissedilen ve algılanan kollektif 
geçmiş hâlâ etnik ve millîdir. Kimlikler, imgeler ve kültürler 
de aynı şekilde ve inatla çokludurlar ve etnik ya da millî va­
sıflarını sürdürmektedirler. Kimlik ve kültür oluşturmada 
belleğin tuttuğu merkezî yer ortadayken, post-modern koz-
mopolitanizmin temel motif, fikir ve üsluplarının köken 
bakımından folklorik veya millî olmaları beklenilebilir bir 
durumdur. Bugüne dek bundan başka, (seyrek de olsa antik 
atalara dek uzanan) sentetik bir yeni-klasisizm haricinde bir 
şey görülmedi. Küresel bir "inşa halindeki kimlik" sözkonusu 
değildir; küresel bir kültür sadece bellek-siz bir yapı olabilirdi 
ya da kendisini oluşturan millî unsurlara bölünerek ufala­
nabilir, dağılabilirdi. Ama bellek-siz bir kültür bir çelişkidir; 
böyle bir küresel kültür yaratmaya dönük her teşebbüs, bu 
24 Bu anıt ve seremoniler için Hobsbawm ve Ranger'a (1983, özellikle Hobsbawm'nı 
yazısına) ve Horne'a (1984) bakın. Eskinin emperyal tahayyülü konusunda 
Armstrong'a (1982, bölüm 5) bakın. 
2 4 4 


dev bricolage* atmak için olsa olsa talan edilmiş folklorik 
anıların ve kimliklerin çoğulluğunu öne çıkarabilir ancak. 
Küresel bir kültür projesinin ardında, "metin"ini "okumak" 
ve varsayımlarının yapı sökümünü gerçekleştirmek durumunda 
olduğumuz insan tahayyülünün bir yapısı (construct) ve bir 
sanat olarak kültür öncülü yattığı için, sonunda insanlığın 
"yapması" (construction) ile "sökmesi"nin (deconstruction) 
sınırlarında tökezler hale gelmekteyiz. Nasıl bizzat milletin, 
egemenler ile entelijensiyanın ortaya çıkardığı bir yapı olan 
"muhayyel bir topluluk" olarak kabulü sözkonusuysa; pa­
yandalarını bilim ile telekomünikasyon sistemlerinden alan 
geçmişin bir pastişi olarak küresel bir kültür de insanlığın 
en cüretkâr, her şeyi kavrayan bir tahayyül eylemidir. Ne var 
ki ancak bu kozmopolitanizmi oluşturan, bu yamalı bohçanın 
hicivleştirilmiş bileşenleri olan metinler, tek tek ve her milletin 
ve etnik topluluğun kültür ves öylemlerinden alınma mitler, 
anılar, değerler, semboller ve geleneklerdir. Söylemlerimize 
tarihsel sınırlar koyan, bu milletler ve etnilerdir. Onların et­
no-millî biçimlerine nüfuz etmek ve varsayımlarına meydan 
okumak, kendi başına, milletlerin/etnilerin gücünü aşındırır 
veya millî söylemlerin tutamaklarını tahrip eder. Oldukları 
şekliyle, devlet gücü ve kültürel iletişim gerçeklikleri ile kayıtlı 
olan etnik ve millî söylemler ve bunların metinleri, insanî 
muhayyilenin yapısına (construction) sınırlar koyar; zira 
kollektif ve bireysel "kendiler" ve onların söylemleri insanlık 
hallerini birleştirmek ve ayırmak için oluşturulduğu dil ve 
kültürleri teçhiz eden, tam da etno-tarihlerin uzun süreliliğidir 

Yüklə 1,37 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   54   55   56   57   58   59   60   61   ...   75




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin