Televizyon Bağımlılığı
Televizyon bağımlılığı; uyuşturucu madde, video oyunu, internet ve kumar bağımlılığı benzer bir sonuç gösterir. Kişiyi televizyon bağımlılığına iten nedenler içerisinde altta yatan başka bağımlılıkların (alkol bağımlılığı gibi) olması da muhtemel olabilir. Boş vaktin yeterince değerlendirilememesi, kötü beslenme, psikolojik sorunlar televizyon bağımlılığını tetikleyen başlıca nedenlerdir. Bazı insanlar depresyon sonucu ya da sinirlilik halini televizyonla giderebileceğini düşünmektedir. Televizyonun insanları rahatlatıcı bir etkisi olduğu düşünülmektedir.
Kendilerini televizyon bağımlısı olarak tanımlayan kişilerle yapılan çalışmalarda, bu kişilerin çok daha kolay sıkıldıkları, kendilerini kontrol etme yeteneklerinin az olduğu ve dikkatlerinin çok kolay dağıldığı da gözlenmiştir.
Yıllardır yapılan çalışmaların gösterdiği diğer sonuçlar ise, televizyonla çok fazla zaman geçirenlerin, hiç seyretmeyen ya da az seyredenlere oranla toplum içine daha az karıştıkları, sosyal etkinliklerinin daha az olduğu yani asosyal oldukları, fazla ya da hiç spor yapmadıkları, aşırı şişmanlığa obesiteye daha yatkın olduklarıdır.
Yurtdışında Medya
Yurtdışında medya denilince akla gelen ilk olay Türkiye’de yapılan ilginç bir haber gördüğümüzde örneğin Cübbeli Ahmet Hoca’nın öyle bir haberi var ki erkekleri Barbie’ye karşı uyarmıştır. Uyarıcı sözleri ise; “Öyle bebekler yapıyorlar ki uzun bacaklı falan. Çıplak gibi.” Şeklindedir.
Bu tarz trajikomik haberler gördüğümüzde genelde verdiğimiz tepki; Burası Türkiye. Peki bu tarz haberler yurtdışında da bulunmakta mı? Baktığımızda gördüğümüz trajikomik haberler bile genelde bilgilendirmeye yönelik. En komiği de bu olsa gerek. Peki bu haber konusunda nasıl? Haber konusunda yurtdışında yandaş medya bulunmakta mı? Bizim araştırdığımız ve öğrendiğimiz kadarıyla yurtdışında Türkiye gibi Rusya’da iktidarın baskısı altındadır.
Rusya’da yapılan haberlerde Rusya devlet başkanı olan Vladimir Vladimirovich Putin’in baskınlığı altında haberler yapılmaktadır. Medya adı verilen faktör özgür bir faktördür ve özgür kalmalıdır. Bir çok ülkede yapılan haberlerde insanlar dilediğince fikirlerini açık bir şekilde söylemelidirler.
13Medya ve Yozlaşma
Medya her türlü bilgiyi kişilere ya da topluma aktaran , eğlence, bilgi ve eğitim gibi üç temel unsura sahip hem görsel hem de işitsel araçların tümüne verilen addır. Medyanın temel görevleri bilgilendirme, eğitme, yönlendirme, duyguları dile getirme, toplumsal ilişki kurma, eğlendirme ve uyarmadır.
Medya sektöründe görsel araçlar, yazılı araçlara göre daha etkilidir. İnsanların çoğu televizyon karşısında hafta 15 saat oturuyorsa, yazılı basın için günde 15 dakika bile oturmuyor.
Yozlaşma Nedir?
Yozlaşma sözlük anlamı özünden ayrılmadır. Yozlaşma bir şeyin gerçek özelliklerden uzaklaştırılması ya da uzaklaşmasıdır. Peki medyanın bununla olan ilişkisi nedir ?
Medya ve Yozlaşma Sebepleri
Medya gerçekten uzak mı? Medya çoğu zaman gerçek olmayan haberleri yansıtmaktadır. Medyanın yozlaşmasının en büyük sebebi, siyasi iktidarların yaptıkları iyi veya kötü icraatlarını halkına duyuran özgür iradeye sahip olan medya kuruluşlarını kıskaç altına alıp, onları baskı sonucu mali yönden ve siyasi yönden etkileyip susturmasıyla oluşan en büyük olgudur. Ülkemizde magazinsel olarak da medya yozlaşmakta.
Çünkü ülkemizin %30 oranında açlık sınırında yaşayan insanların olduğu herkes tarafından bilinmekte. Bu insanlar magazinsel olaylarla gençlerimizi ve çocuklarımızı çok fazla etkilediğini düşünüyoruz. Reyting kaygılarından dolayı eğitim ve insanları bilgilendirme konusunda belgesel olsun ve bilgisel olsun yayın yapmayıp, magazin veya dizilerde bulunan zenginlik yönünden ve aile içindeki değişik ilişkileri çok iyi bir şeymiş gibi gösterilmektedir.
Medyanın yozlaşmasının en büyük sebeplerinden biri aslında, alt sınıf, orta sınıf, üst sınıf şeklinde bölünen insanların sadece alt sınıf ve üst sınıfa ait olmalarıdır. Orta sınıfta kimsenin bulunmaması bu şekilde yozlaşmaya neden olabilir.
14Türk Televizyonları Gerçeği Yansıtmıyor Mu ?
Bazen günümüzün büyük bir kısmını televizyonla geçiriyoruz, bunu haftalar aylar ve yıllar olarak hesaplarsak hayatımızın büyük bir kısmını televizyonların ele geçirdiğini göreceğiz.
Peki ya madem bu kadar iç içeyiz, neyin içindeyiz acaba ? Türk televizyonları hep gerçekleri mi yansıtıyor, yoksa bazen farklı dünyalara mı dalıyoruz.
Bazen zaman geçirmek, bazen yorgunluk atmak, bazen gündemden haberdar olmak için hepimiz zamanımızın bir kısmını televizyonda harcarız. Acaba zamanımızı geçirirken bilinçaltımıza neler giriyor, hangi yönde gelişiyoruz, neyiz nereye gidiyoruz ve nereye gideceğiz.
Acaba ülkemizde hep doğru programlar mı yapılıyor yoksa her şey bir oyundan ibaret ve perdenin arkasında çok başka şeyler mi dönüyor.
Boş vaktimizi geçirmek için televizyonu açtığımızda bile çok farklı durumlarla karşılaşabiliyoruz bazen.
Haberlerden başlayalım. Herhangi bir haber kanalında dikkatimizi bir haber çekiyor ve dinliyoruz bize bu haber çok inandırıcı geliyor ve aklımızda hemen bir fikir oluşuyor ve sonra a, b, c, d kanallarını açıyoruz yine aynı haber karşımıza çıkıyor ama 4 farklı versiyon da.
Hangisine inanacağımızı bilemiyoruz. Bir siyasi olay olduğunda çeşitli kanallarda olaylar farklı aksettirilebiliyor. Hepsi kendi görüşüne göre yorumlayabiliyor bir haberi ve bu bağlamda düşünüyorum, acaba Türk televizyonları gerçeği yansıtıyor mu ?
Televizyon çok güçlü bir kitle iletişim aracıdır, çünkü insanlar çoğunlukla araştırma yapmaksızın duyduklarına ve gördüklerine inanırlar ve doğruluğunu çoğu zaman sorgulamazlar o yüzden bu konuyu düşünmeden geçemiyorum.
Gelelim stil programlarına İşte acı gerçekler, sabahtan akşama kadar bir kanalın birbirlerinin kıyafetlerini eleştiren kadınların görüntülerini verdiğini düşünelim.. Hayal mı ettiniz, hayır hayır bu bir hayal değil gerçek. Böyle programlar fazlasıyla mevcut. Programların amacı; birbirlerinin kıyafetlerini eleştirirken kavga ettirip reyting yükseltmek sonra araya iki neşeli parça koyup olayı bağlamak.
Oradaki yarışmacı arkadaşların bir instagram hesaplarına girelim mi acaba ? İki dakika önce birbirini yiyen, hakaret dolu sözler söyleyen bu insanlar hiçbir şey olmamış gibi arkada instagram için fotoğraf çektirip yarışmadan sonra hemen yüklüyorlar.
Sanki burada bir tezatlık yok mu o halde bunun adı şov değildir de nedir ? Şimdi aklıma yine bir soru takıldı bunları yazarken, acaba Türk televizyonları gerçeği yansıtıyor muydu ?
Stil programlarını geçtik, evlendirme programlarına geldik. Bir televizyoncu olarak milli programlarımız olduğunu düşünüyorum, bizim ülkede her televizyon kanalına bir tane evlendirme programı düşüyor neredeyse. Ne kadar bekar varmış ülkemizde diye düşünmeden edemiyorum sonra içten içe bir gülümseme alıyor beni. Sanırım bunu da hemen hemen hepimiz duymuşuzdur. Bunların çoğu kurgulanmış hikayeler. Bu insanları alıp cast ajanslarından getiriyorlar ve diyorlar ki, senaryonun belli kısımlarında kavga edeceksiniz, bir gün nişanlanacak yarınsa gün ayrılacaksınız, yeri gelecek burada nikahınızı yapacağız ve nikah masasından kalkacaksınız böylece reytingler tavan yapacak.
Gerçekten bir evlendirme programını baştan sona kadar izleseniz olanlara sizler bile inanamayacaksınız.
Tabii kurgusal olmayan programlarda var ama onlarda bile fiyasko denilebilecek kadar değişik olaylara rastlayabiliyoruz bazen.
Dizilere gelirsek, çoğu tarih dizisi gerçeği yansıtmıyor bence. Özellikle Osmanlı’yı anlatan çoğu diziden bir Türk vatandaşı olarak utanıyorum diyebilirim. Bu diziler bence Osmanlı’yı tekrar günümüze getirmek ve tarihimizi doğru aksettirmek yerine birileri tarafından bilinçli olarak kötü bir Osmanlı imajını kafalara empoze etmek için yapılmış çalışmalar ve işin kötüsü bu diziler çok izleniyor ve insanlar bunlara inanıyorlar daha kötüsü de bu diziler yurt dışına satılıyor ve tüm dünya bunu böyle algılıyor.. Diğer dizilere gelirsek, dizilerde hep birilerinin hayalleri var. Her dizide bir yalı, zengin ve mutsuz insanlar, yalan dolan ve ulaşılmaz bir aşk var. Bazen bu unsurlar toplumun yapısını bozabilen bir hale geliyor.
Şuana kadar kötü eleştirilerde bulunduk fakat Türk televizyonları gerçeği hiç yansıtmıyor, hepsi kurgusal olaylar hiçbir şey samimi ve gerçekçi değil, daha hiç güzel bir yapıta rastlamadım dersem yalan olur. Birazda iyi eleştiriler yapabiliriz.
Bunların arasından ayıklarsak, birkaç tane tarihe çok yakın ve gerçekçi, topluma kökenlerini doğru bir şekilde anlatan dizi, sonra bu dizilerin konularını ele alan eski Türk tarihini inceleyen araştırma programları, tarafsız birkaç tane haber sunan televizyon kanalı, el becerilerimizi ve yemek kabiliyetlerimizi geliştiren el işi ve yemek programları var.
Bunlar benim gördüğüm en çok gerçeği yansıtan televizyon programları bence.
Bazen sırf boş vaktimizi geçirmek için televizyon izliyoruz ama vaktimizi geçirirken bazı şeyleri de göz ardı etmememiz diyor, bir elmayı kıpkırmızı ve parlak gördüğümüzde bu elma çok güzel diyemeyiz, desek de yanılmış oluruz çünkü belki de o elma içten içe çürüktür. O yüzden bazen ortak sorunlarımızı aşmamız gerekebilir.
Ön yargılarımızı, sabit fikirlerimizi yok edip yeni ufuklara yelken açabilir araştırmacı kişiliğimizi ortaya koyabilir ve bir şeyi izlerken veya dinlerken körü körüne dinleyip algılamamamız gerektiğini hayatımızın bir parçası haline getirebiliriz.
İnsanlar çeşit çeşittir, beş parmağın beşi de bir değildir derler büyüklerimiz. Sonuçta bu televizyonları, kanalları, programları, dizileri, yarışmaları insanlar kurguluyor ve bizlere sunuyor ve bu insanların hepsinin algılaması, yetişmesi, kültür yapısı farklı ve haliyle böyle farklılıklar çıkması gayet normal. İşte bu yüzden gerçeği yansıtan şeyler izlemek istiyorsak bunları bir elekten geçirip kalanlarla boş vakitlerimizi değerlendirebiliriz ya da gerçeği yansıtmayan kurgulanmış bir hayatın içerisine girip ömrümüzün büyük bir kısmını orada geçirebiliriz seçim sizlere kalmış.
Dostları ilə paylaş: |