R İMÂM-ı Âzam bayrağI


İMRAHOR İLYAS BEY CAMİİ VE TÜRBESİ



Yüklə 1,39 Mb.
səhifə16/49
tarix03.01.2019
ölçüsü1,39 Mb.
#89824
1   ...   12   13   14   15   16   17   18   19   ...   49

İMRAHOR İLYAS BEY CAMİİ VE TÜRBESİ

Arnavutluk1 un Görice kasabasında XV. yüzyıl sonlarında yapılmış cami.

Arnavutluk'un güneydoğusunda Yuna­nistan sınırına yakın bir yerde bulunan Görice'de (Korçe), İmrahor (Mîrâhur) İlyas Bey büyük bir camiden başka imaret, medrese ve sıbyan mektebinden meyda­na gelen bir külliye inşa ettirmiş, ayrıca Piskopiye(Peshkepi) köyünde bir cami (ve­ya mescid) ile imaret ve muallimhâne yap­tırmış. İstanbul'da ela eski Studios Manastırı'nın kilisesini camiye dönüştürmüş­tür.303 İlyas Bey bu hayratını yaşatmak için Pırmeti (Permeti), İstanbul. Langa ve Yanya'da köyler, dükkânlar, hamamlar ve değir­menler vakfetmiştir. Machiel Kiel'in tesbitine göre Görice ve çevresi halkının ço­ğunluğu hıristiyan Arnavutlar idi. İlyas Bey. burada kurduğu külliye ile bir İslâm merkezi meydana getirmeyi düşünmüş olmalıdır. Görice Osmanlı idaresi altında gelişerek küçük bir şehir görünümü ka­zanmıştır. XVII. yüzyıl Osmanlı devlet ada­mı Koçi Bey de buralıdır.

İmrahor İlyas Bey Camii ve yakınında teşekkül eden Melcan Bektaşî Tekkesi ka­sabanın merkezi olarak kalmıştır. Şem-seddin Sami, XIX. yüzyıl sonlarında bu­rada ancak iki caminin mevcut olduğunu belirtmiştir. Aynı yıllarda Görice büyük bir yangın geçirmiş ve Ahmed Eyüp Paşa tarafından yeni bir plana göre ihya edilmiştir. Bu felâketin İmrahor İlyas Bey Külliyesi ve bilhassa cami üzerinde ne gibi iz bıraktığına dair bilgi edinilememekle beraber bir mescid şeklindeki diğer mâ-bed 1878'de çevresindeki mahalle ile bir­likte ortadan kaldırılmıştır. Şemseddin Sami'ye göre İmrahor İlyas Bey Camii bir hıristiyan manastırı yıktırılarak onun ye­rinde inşa edilmiştir. Ancak bu iddiayı destekleyecek bir kaynak veya mimari ipucu yoktur. İddia gerçek olsaydı en azından manastıra ait sütun, sütun baş­lığı gibi bazı mimari parçalar caminin ya­pımında kullanılırdı.

Caminin taçkapısı üstünde bir inşa ki­tabesi yoktur. Bunun yerine buraya 1289 (1872) tarihli beş mısralık bir tamir kita­besi konulmuştur. Kitabede caminin İlyas Bey tarafından 901(1495-96) yılında inşa ettirildiği, 980'de (1572) Mehmed Bey adında bir kişinin kurşunlan yenilediği. 1249'da (1833) Derviş İslâm Bey'in camiyi tamir ettirdiği, 128Ste ise (1868) Salih Bey adında bir kişi tarafından tekrar ona-nldığı bildirilmektedir.

Bina, 11,75 x 11,75 m. ölçülerinde kare plan üzerine inşa edilmiş olup giriş cep­hesinde payelere dayanan üç kemerli ve üç bölümlü bir son cemaat yerine sahip­tir. Her bölüm bir kubbe ile Örtülüdür. Du­varları. XV. yüzyılda Osmanlı-Türk mima­risinde hâkim olan muntazam yontul­muş kesme taş ve tuğladan karma tek­nikte örülmüştür. Heybetli bir dış görü­nüşü olan ve klasik Türk mimarisinin çok ahenkli cephe düzenlemesine sahip bu­lunan yapının cepheleri son cemaat yeri hizasından itibaren bir silme İle ikiye ay­rılmıştır. Her cephede altta sivri boşalt­ma kemerli dikdörtgen ikişer pencere, üstte yine sivri kemerli üçer pencere açıl­mıştır. Silmenin üstündeki bölümlerde ise daha küçük ikişer pencere vardır. Bu bölümler de üstte yine bir silme ile sınır­lanmıştır. Kubbe yuvarlağına geçişi sağlayan trompların üstleri öne doğru meyilli biçimde şekillendirilmiştir. Sekizgen biçi­mindeki kasnağı kurşun kaplı kubbe ör­ter. Kasnağın her cephesinde yuvarlak bi­rer pencere açılmıştır. Yaklaşik9,50 m. öl-çüsündeki harimi örten kubbenin geçiş­lerindeki tromplar mukarnaslarla doldu­rulmuştur. Sağ tarafta olan ve girişi son cemaat yerinde bulunan minare 1960 yı­lındaki depremde tamamen yıkılmış olup sadece kare kesitli kürsü kısmı kalmıştır. Geriye kalan çok az bir parçasından göv­desinin tuğladan olduğu anlaşılmaktadır. Caminin iç süslemesiyle mihrap ve min­beri hakkında bilgi edinmek mümkün ol­mamıştır.

İlyas Bey'in türbesi caminin kıble du­varı önünde bulunmaktadır. Evvelce tür­benin girişinde kıble duvarına bitişik, çok geç bir dönemde belki de türbedar odası olarak yapılmış basit bir mekân yer alı­yordu. Dışarıdan buraya kemerli bir kapı­dan geçiliyordu. M. Kiel, 1967'den az ön­ce bu ek mekânın yıktırılarak türbenin ca­miden ayrıldığını belirtir. Ona göre kur­şun kaplı kubbe ile örtülü olan türbede XIX. yüzyılın mimari üslûbu sezilir. Hatta Kiel, bugünkü biçimiyle caminin 1289'da (1872) yapılan tamir sırasında yeniden inşa edilmiş olabileceğini ileri sürer. Ca­minin etrafındaki hazîrede Koçi Bey'in oğlu Sefer Şah'ın mezarının bulunduğu­nu, hazîrenin manastır yolu kenarında ise Koçi Bey'in kabrinin görüldüğünü yine Kiel belirtmektedir.

İmrahor İlyas Bey Külliyesi'nin diğer un­surları olan hamam, medrese ve imaret­ten hiçbir iz kalmadığı nakledilmektedir. Camiden 20 m. kadar güneyde yer alan ve günümüzde müftülükle cami müte­vellisi tarafından büro olarak kullanılan odaların sıbyan mektebine ait olduğu söy­lenmektedir. Caminin yakınında vaktiyle mevcut olan saat kulesi de 1961 'de yıkıl­mıştır.


Bibliyografya :

İstanbul Vakıfları Tahrir Defteri 953 (1546), s. 375; Ayvansarâyî. Hadîkatü't-ceuâmı4,], 196; a.e.: Camilerimiz Ansiklopedisi: Hadîkatü'l-ceoâmi'(hax. İhsan Erzi), İstanbul 1987,11, 41-42; Mehmed Tevfik, Manastır Vilâyeti Tarihçesi, Manastır 1328, s. 89-90; Gökbilgin. Edime oe Pasa Liuâsı, s. 426-428; belgeler, s. 212-215; Ayverdi. Avrupa'da Osmanlı Mi'marîEserleri IV, s. 396-397; M. Kiel. OttomanArchitecture in Albania (1385-1912), İstanbul 1990, s. 128-129. 164-167, 170-172, 288'den sonraki çizim­ler arasında plan-krokisi; Kâmûsü'i-a'tâm.'V, 3919; Pepo Petrak, "Kater dekrete [fermanel te Sultan Bayazitit II Per Mirahor liyaz Beun", Studime Historike, XX\/3, Tirane 1967, s. 217



İMRÂN

Kur' Hz Merye Kur'ân-ı Kerîm'dc Hz. Meryem'in babasının adı.

İmrân kelimesinin aslının İbrânîce Am-ram olduğu söylendiği gibi Süryânîce'den geldiği de ileri sürülmektedir. Öte yandan Arapça amr kökünden türediği, İslâm'­dan önce Arabistan'da kullanıldığı, Safe-vî kitabelerinde bu isme rastlandığı nak­ledilmektedir. Ancak Meryem'in babası­nın adı olması sebebiyle kelimenin İbranî menşeli olduğunu kabul etmek daha isa­betli görünmektedir.

Âl-i İmrân sûresinin 33. âyetinde Âdem'in. Nuh'un. İbrahim ailesiyle İm­rân ailesinin seçilip âlemlere üstün kılın­dığı belirtilmektedir. Aynı sûrenin 35. âyetinde İmrân'ın karısının doğacak çocu­ğu rabbe adadığını ve ona Meryem adını verdiğini bildiren kısımdan ve Tahrim sû­resinde (66/12) "İmrân kızı Meryem" ifa­desinden anlaşıldığına göre İmrân ailesin­den maksat Hz. Meryem ile oğlu îsâ'dır. Tevrat'a göre İmrân (Amram) Hz. Mûsâ, Hârûn ve kız kardeşleri Meryem'in Miriam-Miryâm babası olup îsâ'nın annesi Meryem'le bir alâkası yoktur. Amram, Ya'küb'un torunu Kohat'ın oğludur.304

Kur'an'da adı geçen İmrân'ın kim oldu­ğu hususunda İslâm âlimleri tarafından farklı görüşler ileri sürülmüştür. Mukâ-til. "İmrân ailesi" ifadesindeki İmrân'm Mûsâ ve Harun'un babası olup şeceresi­nin Hz. Ya'küb'a dayandığını söylemekte, Kelbî ise Meryem'in babası ve Hz. Süley­man'ın soyundan olduğunu nakletmek­tedir.305 Ancak aynı adı ta­şıyan sûrede Âl-i İmrân ile alâkalı olarak anlatılanlar dikkate alındığında İmrân'ın Hz. Musa'nın değil Hz. Meryem'in babası olduğu anlaşılır. Zemahşerî, Âl-İ İmrân hakkında bilgi verirken bunların, İmrân b. Yashur'un çocukları Mûsâ ve Hârûn veya İmrân b. Masan'ın kızı Meryem ile oğlu îsâ olduklarına dair rivayetleri nak­lettikten sonra bu iki İmrân arasında 1800 yıl bulunduğunu belirtir ve âyette­ki İmrân'ın Hz. Meryem'in babası oldu­ğunu kaydeder.306

Hıristiyanlara göre Meryem'in babası Ahd-i Cedîd'de zikredilmemekte, apokrif kabul edilen İnciller'den Protovengeli-um'da isminin Yoakim (Joachim) olduğu belirtilmektedir. Yine bu apokrif İncil'de Meryem'in dedesi Mathan'ın Meryem, So­be ve Hannah adlarında üç kızı olduğu, kızlardan Sobe'nin Zekeriyyâ'nın hanımı Elisabeth'in annesi, Hannah'ın da Bakire Meryem'in annesi olduğu nakledilmekte­dir.

Kur'an'da Meryem ayrıca Harun'un kız kardeşi olarak tanıtılmış, îsâ'yı dünyaya getirdikten sonra kavmi kendisini. "Ey Harun'un kız kardeşi! Senin baban kötü bir insan değildi; annen de iffetsiz değil­di" diyerek babasız bir çocuk dünyaya ge­tirdiği için kınamıştır.307

Kitâb-ı Mukaddes literatürü çerçeve­sinde bilinen yegâne Hârûn, Hz. Mûsâ ile Meryem'in kardeşi Harun'dur. İmrân da (Amram) bunların babası olduğu için hı-ristiyanlar. İslâmî kaynaklarda bir taraf­tan Hz. îsâ'nın annesi Meryem'in Hârûn'un kız kardeşi olarak takdim edilme­sini 308 diğer taraftan İm­rân'ın Hz. Mûsâ, Hârûn ve kız kardeşleri Meryem'in babası iken Hz. îsâ'nın annesi Meryem'in babası olarak gösterilmesini iki Meryem'in karıştırılması olarak değer­lendirmektedir. Müslümanlara göre ise iki İmrân. iki Hârûn ve iki Meryem'in mevcudiyeti görüşünden hareketle birinci grup, Hârûn ve kız kardeşi Meryem ile ba­baları İmrân'dan. ikinci grup İmrân. kızı Meryem ve Meryem'in erkek kardeşi Hâ-rûn'dan oluşmaktadır. Mûsâ, Hârûn ve Meryem ile babaları Amram Tevrat'ta yer almakta, dolayısıyla yahudiler ve hıristi-yanlarca bilinmektedir. Ancak Hz. Mer­yem'in babası yalnız Kur'an'da İmrân diye adlandırılmakta ve hiçbir hıristiyan kay­nağında Meryem'in babasının adı olarak yer almamakta, yine Hz. îsâ'nın annesi Meryem'in Hârûn adında bir kardeşinin mevcudiyeti bilinmemektedir. Böylece müfessirler biri Musa'nın, diğeri Mer­yem'in babası olmak üzere iki İmrân bulunduğunu. Kur'an'da adı geçen İmrân'ın Meryem'in babası olduğunu kaydetmek­tedir. Hz. Musa'nın babası İmrân'ın şece­resi İmrân b. Yashur b. Kahes (Fahas) b. Levi b. Ya'küb b. İshak; Hz. Meryem'in ba­bası İmrân'ın şeceresi de îsâ b. Meryem b. İmrân b. Masan (Matan) b. Süleyman b. Dâvûd b. İşa b. Yehuza b. Ya'küb b. İshak olarak verilmektedir.309

Muhammed Hamîdullah'a göre Kur'an'-daki "imreetü İmrân" ifadesi "İmrân'ın soyundan gelen kadın" anlamındadır ve burada İmrân bir şahıs adından çok ka­bile adı olarak anılmaktadır. Hamîdullah, "Ey Harun'un kız kardeşi" olarak tercüme edilen âyeti 310 "Harun'un kızı, ey kız kardeş" şeklinde çevirmekte ve Harun'un soyundan gelen kız kardeş diye anlamaktadır. Zira Arapça'da "uht" kelimesi bir kabilenin mensubu için de kullanılmaktadır.311

Batılı âlimlerin yukarıda zikredilen ten­kitleri kutsal kitaplarındaki ifadelerle çe­lişmektedir. Luka İncili'ne göre Zekeriy-yâ'nın eşi Elisabeth, Hz. îsâ'nın annesi Meryem'in akrabası olup Hârûn kızlanndandı.312 Meryem'in annesiy­le Yahya'nın annesinin kardeş oldukları kabul edilmektedir.313 Zekeriyyâ, Abiya ailesinden bir kâhin 314 eşi Elisabeth de ruhban sınıfından bir aileye mensup olup babası yoluyla Harun'un soyundan ve Levi kabilesindendir, dolayısıyla Hz. Harun'un kızlarındandır.315 Bu ge­leneğe sahip bulunan halkın, böyle bir aileden gelen ve mabede adanan Mer­yem'e "Harun'un kız kardeşi" demesi ta­biidir.



Bibliyografya :

Mustafavî, et-Tahkik. "camr" md.;Taberî. Câ-mi'u'i-beyân (Şâkir). VI, 328-329; Zemahşerî. e/-Keşşâ/"(Beyrut), I, 185; Kurtubî. el-Câmic, IV, 62-63; E Vigouroux. "Anne", DB, l/l, s. 629; E. Levesque. "Elisabeth", a.e., 11/2, s. 1689; J. Ho-rovitz. Koraniscfıe Üntersuchungen, Berlin-Leipzig 1926, s. 128; A. Jeffery. The Foreign Vocabulary of The Qur'ân, Cairo 1938, s. 217; R. Blachere. Le Coran: Traduction nouuelle, Pa­ris 1949,1, 229-230; R. Arnaldez. Jesus /(/s de Marie prophete de I'İslâm, Paris 1980, s. 23-38;Muhammed Hamidullah, Le saint Coran, Pa­ris 1989, s. 50, 54, 307; Günay Tümer, Hıristi­yanlıkta ue Islâmda Hz. Meryem, Ankara 1996, s. 65-68, 153-156; J. Eisenberg - [G. Vajda], '"Imrân". E/2(Fr.), ]|], 1204; E. E. Halevy. "Am­ram", EJd., II, 890.




Yüklə 1,39 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   12   13   14   15   16   17   18   19   ...   49




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin