Rehber ansiklopediSİ 1



Yüklə 3,06 Mb.
səhifə92/133
tarix21.10.2017
ölçüsü3,06 Mb.
#8653
1   ...   88   89   90   91   92   93   94   95   ...   133

AHMED MUHİB DRANAS


Asrımız şair ve tiyatro eseri yazarlarından. Sinop’ta 1909 yılında doğdu. İlk ve orta tahsilini Ankara’da tamamladıktan sonra, önce Hukuk sonra Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümüne devam etti. Fakat ikisini de tamamlayamadı. 1938 yılından itibaren 4 sene kadar Halkevleri Kültür ve Sanat Yayın Müdürlüğü, daha sonra Çocuk Esirgeme Kurumu Yayın Müdürlüğü yaptı. Bir ara siyasetle de uğraşan Muhib Dranas, 1957 yılında Çocuk Esirgeme Kurumunun başkanı oldu. 1960 yılında ise Anadolu Ajansı yönetim kurulu başkanlığı görevinde bulundu.

Edebiyatta güzelliği ön planda tutan Dranas, az fakat öz şiirleri ile kendisinden söz ettirmiştir. İlk şiirini 15 Eylül 1926 tarihinde yayınlayan Dranas, Fransız şairlerinden Baudelarie’nin etkisinde kalmıştır. Şair, lirik bir şiir anlayışla hece veznine yeni bir anlayış getirmiştir. İlhamına modern resmin rehberlik ettiği şair, ilk şiirlerinde, konu bakımından Necib Fazıl ve Faruk Nafiz tesirindedir. Şiirleri insanı stepe çeker ve ekseriya hatıralara dayanır. Açık ve akıcı bir dili vardır. Üslubu tabii olup  yapmacıktan uzaktır. Eserlerinde samimi ve konuşma lisanına yakın bir üslup kullanmaktadır. Halk şiir geleneğine fazla bağlı kalmakla beraber, hece akımını kendine göre değiştirerek, kendine has bir ifade tarzı ortaya koymuştur. Hecede yaptığı yeniliklerden biri durakları kaldırması ve gelenekte görülmeyen vezinleri kullanmasıdır. Fransızca’dan çevirdiği O Böyle İstemezdi adlı piyesi şehir tiyatrosunda oynandı. Şiirleri bir kitapta toplanmıştır. Ayrıca Gölgeler adlı tiyatro eseri ile piyes armağanını kazanmıştır. Şair 1980’de vefat etmiştir.



TESTİ

Dolu bir testi idim ben

Başaşağı ettiniz beni

Eh boşalıverdim derken

İyi mi ettiniz yani!

 

Sevgiler vardır içimde



Ezgiler vardı, iyilikler...

Boşaltıverdiniz, hem de

Düşürüp kırmaktan beter.

 

Hoş yine bir testiyim ben,



Yine varım ama bomboş

 

AHMED MUHTAR PAŞA


93 Harbinin doğu cephesi kumandanı ve Osmanlı sadrazamı. 1839’da Bursa’da doğdu.

Bursa Askeri Lisesini bitirdikten sonra, İstanbul’da Harbiye’ye devam etti. Buradan 1861’de kurmay yüzbaşı olarak orduya katıldı. Hersek isyanının bastırılmasında ve Karadağ savaşlarında bulundu. Ostrok muharebesinde yaralandı. 1864’te Kozan’daki isyanı bastırmakla görevlendirildi. Bu görevden döndükten kısa bir süre sonra Sultan Abdülaziz Hanın oğlu Yusuf İzzeddin Efendinin öğretmenliğine memur edildi. Sultan Abdülaziz’in Avrupa seyahati sırasında Yusuf İzzeddin Efendi ile beraber Padişahın maiyyetinde bulundu.

1870’te Yemen’in merkeze bağlanması için gönderilen ordunun başına geçirildi. Yemen’deki başarılarından dolayı mareşalliğe yükseltildi ve Yemen valiliği verildi. 1873’de kısa bir süre Nafia nazırlığı yapan Ahmed Muhtar Paşa, meşhur 93 Harbi başladığı sırada Erzurum’daki 4.Ordu Kumandanlığı vazifesinde bulunuyordu.

93 Harbi esnasında Zivin, Gedikler ve Yahniler muharebelerinde Rusları yendi. Kazandığı bu zaferler sebebiyle Sultan İkinci Abdülhamid tarafından “Gazi”lik ünvanı ve Murassa Osmani Nişanı verildi. Bu arada çok kıymetli altın bir kılıç da hediye edildi. Ahmed Muhtar Paşa, Yahniler Savaşından on bir gün sonra vuku bulan Alacadağ Muharebesinde kısmi başarılar elde ettiyse de, neticenin aleyhte olacağını düşünerek orduyu geri çekmiştir. Aynı harbin devamı  esnasında Tuna cephesinde tehlikenin artması üzerine İstanbul’a davet edilerek, Çatalca hattı kumandanlığına getirildi. Bu görevden sonra Erkan-ı Harbiyye-i Umumiyye Reisliğine (Genelkurmay Başkanlığına) tayin edildi ve 1892’de Mısır fevkalade komiserliğine getirildi.

1908’de Meşrutiyetin ilanıyla Ayan Meclisi üyeliğine getirildi. Bu görevindeki ilk icraatı Mebuslar Meclisi toplantısında Sultan Abdülhamid Hanın hal’ edilmesini teklif etmek oldu. Nitekim bu teklifin neticesinde Sultan tahtından indirildi. 1911’de Ayan Meclisi reisliğine tayin olan Ahmed Muhtar Paşa, 22 Temmuz 1912’de sadrazam oldu. Kurduğu kabinede, üç eski sadrazam nazır olarak bulunduğu için, “Büyük kabine” olarak zikredilir. Bu kabinede bulunan eski sadrazamlar; Kamil Paşa, Avlonyalı Ferid Paşa ve Hüseyin Hilmi Paşadır. Aynı zamanda kabinede, oğlu Mahmud Muhtar Paşanın bulunmasından dolayı “Baba-oğul kabinesi” olarak da anılır. Sadareti sırasında Balkan Savaşı başladı. Başarısızlıkları yüzünden sadaretten çekilmek zorunda kaldı.

1919 yılında İstanbul’da vefat eden Ahmed Muhtar Paşa, Fatih Camii avlusunda medfundur. Matematik, takvim ve astronomi alanlarında çalışmalar yapan Ahmed Muhtar Paşanın yazdığı eserlerden bazıları şunlardır:



Riyaz-ül-Muhtar ve Mirat-ül-Mikat ve’l- Edvar ve bu eserin zeyli Mecmuay-ı Eşkali, Islahü’t-Takvim, Takvimü’s-Sinin, Takvim-i Mali, Sergüzeşt-i Hayatım’ın cildi sanisi, 1294-Anadolu’da Rus Muharebesi.

AHMED NAİM BEY


Asrımız ilim ve fikir adamlarından. Babanzade ailesinden Mustafa Zihni Paşanın oğludur. 1873 (H. 1290) yılında Bağdat’ta doğdu. 1934 (H. 1352)te İstanbul’da vefat etti.

İlk tahsilini Bağdat’ta yaptıktan sonra İstanbul’a gelerek Galatasaray Lisesine girdi. Buradan sonra Mülkiye Mektebini bitirdi. İlk olarak Hariciye Nezareti tercüme odasına girerek memuriyete başladı. İkinci Meşrutiyetin ilanından sonra, Maarife (Milli Eğitim) geçerek Yüksek Tedrisat Müdürlüğü yaptı. 1912 yıllarında Galatasaray Sultanisinde Arapça okuttu. 1914’te Darülfünun’a geçerek felsefe grubu dersleri okuttu. Felsefe üzerinde Fransızcadan tercümeler yaptı. Darülfünunda 22 yıl profesörlük yaptı. 1933 senesinde Darülfünun lağv edilince, kıymeti bilinmeyerek açıkta bırakıldı. Bunun üzerine emekliye ayrıldı. Evinde ilmi çalışmalar ile meşgul olmaya başladı. 13 Ağustos 1934 (H. 1352)te namaz kılarken kalp sektesinden vefat etti. Kabri, Edirnekapı Kabristanındadır.

Ahmed Naim Bey, dinine bağlı tam bir Müslüman idi. Arapça ve Fransızcayı iyi bilirdi. Felsefe alimi idi. Felsefi tabirlerin Türkçe karşılıklarını bulmakta benzeri yoktu. Tevfik Fikret ile Abdullah Cevdet’in İslam düşmanlıklarını hiç beğenmez, onları reddederdi. 1928 yılında bazı profesörlerin hazırladığı dinde reform isteyen, camilere sıra, sandalye konulmasını, müzik çalınmasını teklif eden raporu imzalamayan iki profesörden biriydi. Tevfik Fikret için; “Manevi en büyük destekten mahrum, bedbaht ölmeye mahkum bir kimsedir.” derdi. Ahmed Naim Bey, kuru bir mütercim değil, aynı zamanda mütefekkirdi. İlmi tercüme hareketini başlatmıştı. Garb filozoflarından iki-üçü dışında hiçbir filozofun, Allahü tealanın varlığını inkar etmediğini söylerdi. Tevfik Fikret’in niçin dalalete düştüğüne şaşardı.

Eserleri:

1) Buhari Muhtasarı Tecrid-i Sarih Tercümesi (Dördüncü cilde kadar tercüme ve iki cildini neşretti. Ancak tamamlamadan vefat etti. Kalan ciltleri tamamlayanlar kendi şahsi görüşlerini esere sokmuşlardır.) 2) Ahlak-ı İslamiyye Esasları, 3) Dava-yı Kavmiyyet, 4) Felsefe Dersleri, 5) Hadis-i Erbain Tercümesi, 6) İlm-ün-Nefs (psikoloji), 7) Mantık, 8) Temrinat’tır.


Yüklə 3,06 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   88   89   90   91   92   93   94   95   ...   133




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin