Savunma doktrinimiz; güvenliğin, sadece askeri yöntemlerle değil, aynı zamanda siyasi, ekonomik ve sosyolojik unsurlarla beraber sağlanabileceği öngörüsünden hareket etmektedir. Geleneksel savunma ve güvenlik anlayışının gereklerinin yanı sıra su, gıda, çevre, nüfus, sanal ortam, enerji arz güvenliği ile iklim değişikliği ve sınır aşan suçlar gibi yeni risk unsurlarını da kapsayan bir bakış açısı ile etkin ve kapsamlı bir savunma politikası izlemeye devam edeceğiz.
Türkiye, kendi güvenliğini sağlamanın yanı sıra bölgesinde güvenlik, barış ve istikrara katkı için çaba göstermektedir. Bölgemizde korku ve tedirginliğe yol açmayan, umut ve güven veren bir savunma politikası yürütmekteyiz.
Ülkemiz ile Suriye arasında yıllardır sorun olan mayınlı arazileri temizliyoruz.
Kritik hudut noktalarında görev yapacak profesyonel sözleşmeli er istihdamı ile ilgili yasayı çıkardık.
Türkiye’nin Bosna-Hersek, Afganistan, Kosova, Lübnan, Sudan ve Aden Körfezi’nde barışı koruma ve destekleme harekâtlarına iştirak ederek uluslararası barışın tesisine etkin katkı sağlaması, Türkiye’nin uyguladığı dış siyaset ve savunma politikasının en somut göstergesidir. Barışı koruma ve destekleme harekâtlarında, insani yardım öncelikli bir yaklaşım benimsenmekte, bulunulan ülke insanları hedef alınmamakta, onların hayatlarını kolaylaştıracak yardım ve projelere öncelik verilmektedir.
Ülkemiz, Karadeniz Deniz İşbirliği Görev Grubu ile Güneydoğu Avrupa Barış Tugayı’nın oluşmasına öncülük etmiş ve aktif katılım sağlamıştır. Karadeniz Uyumu Harekâtına katkıda bulunulmakta, Akdeniz’de deniz güvenliğine ilişkin Akdeniz Kalkanı Harekâtı icra edilmektedir.
Hızlı harekât kabiliyetini haiz, yüksek teknolojik donanıma ve iyi eğitimli personele sahip olmayı etkin ve etkili savunma kapasitesinin temel bileşenleri olarak kabul etmekte, savunma kapasitesinin geliştirilmesi ve artırılmasını aynı zamanda caydırıcılığın devamı ile barış ve güvenliğin muhafazası için gerekli bir unsur olarak görmekteyiz.
Dostları ilə paylaş: |