Şehir Plancısı Kentsel Dönüşüm Nedir?



Yüklə 54,82 Kb.
tarix27.01.2018
ölçüsü54,82 Kb.
#40833



Güzelbahçe Atatürk Mahallesi Kentsel Dönüşüm Projesi

Hazırlayan: M.Can ÇAKAR

Şehir Plancısı

Kentsel Dönüşüm Nedir?

Kentsel dönüşüm, çökme ve bozulma olan kentsel mekanın ekonomik, toplumsal, fiziksel ve çevresel koşullarını kapsamlı ve bütünleşik bir yaklaşımla iyileştirmeye yönelik uygulanan strateji ve eylemlerin bütünüdür.


Türkiye'de Kentsel Dönüşüm

1950'li yıllarda sanayileşme ile birlikte hızlanan kentleşme süreci beraberinde özellikle yoğun göç alan İstanbul, Ankara ve İzmir gibi kentlerin kontrolsüz bir şekilde büyümesini getirmiştir. Kentlerimizdeki kontrolsüz gelişimin önemli etkenlerinden biri de, hızlı kentleşmeye cevap verecek yeterli konut sunumunun olmaması nedeni ile gelişen gecekondu alanları olmuştur.


1970'lerde bir taraftan kentleşme devam ederken, ulaşım sistemlerinin gelişmesiyle bir taraftan da uydu kentler oluşmaya başlamıştır.
1980'lere gelindiğinde, kentleşme hızı azalırken, kent merkezlerinin ve gecekondu alanlarının dönüşümü, sanayi alanlarının kent dışına çıkması gibi oluşumlar görülmeye başlanmıştır. 1980'ler, birçok konuda olduğu gibi kentsel dönüşüm konusunda da önemli değişikliklerin olduğu bir dönemdir. “kentsel yeniden yapılandırma” (urban redevelopment) politikasının yaygın olarak kullanılması, bu dönemin kentsel dönüşüm projelerinin en önemli özelliğidir.
1990 sonrası günümüzde kentsel dönüşümde kullanılan en yaygın müdehale biçimi, “kentsel yenileşme” (urban regeneration) 'dir. Bu dönemin önde gelen özellikleri, çok aktörlü, çok sektörlü işbirliklerine bağlı kentsel dönüşüm süreçlerinin var olduğunun kabul edilmiş olmasıdır.
Ülkemizde farklı dönüşüm problemlerine karşı verilen cevaplarda, genelde dönüşüm sorunları fiziksel mekanın dönüşümüne indirgenmiş; dönüşümün toplumsal, ekonomik ve çevresel boyutları göz ardı edilmiştir. “Kentsel dönüşüm”, özellikle plansız ve kontrolsüz biçimlenmiş kentler ve metropoliten alanlar söz konusu olduğunda başlangıçta olumlu anlamlarla yüklü olan bir kavramdır. Kentsel dönüşüm denilince ilk etapta, insanın aklına tarım dışı alanlardaki yapılı çevrenin yine tarım dışı başka bir yapılı çevreye bilinçli bir müdehaleile dönüşmesi gelir. Ama sorun bu kadar basit değildir, önce sosyo-politik bir mesele ile uğraşmak gereklidir. Kentsel dönüşümü, “toplumsal adalet” ilkesi içinde ele alabilmek önemlidir. Kentsel dönüşüm projelerinde kamusal mekandaki geniş mülkiyet ve kullanım hakları daha sınırlı belli bir sınıfa transfer edilerek, kentsel toprağın özelleştirilmesi ile kamusal mekan daraltılmaktadır.
Projelerin uygulanması aşamasında, mülkiyetlerin el değiştirmesi ile yaşanan sorunların en önemlisi, yerinden etmedir. Projeler bunu amaçlamasalar da, mevcut koşullar itibariyle bu durumlar yaşanabilir, çünkü;


  • Dönüşüm alanlarında yaşayanların büyük çoğunluğu, düşük gelirli çalışanlar ile işsizlik vb. sorunları çok sık yaşayan yoksullardır.

  • Mülk sahibi olmak, bu koşullarda yerinden edilmeyi önleyen bir durum olamamaktadır. İçinde yaşadıkları konutu yenileyecek bir birikime sahip olamayan mülk sahipleri, konutlarını satmak zorunda kalacaklardır. Bu satma bedeli, onlara başka bir yerde konut sahibi olabilmeyi çoğu zaman sağlayamayacak ise, yaşanacak olan durum yerinden etmedir.

  • Kiracılar açısından ise her durumda yerinden etme söz konusudur. Bunun için önerilen bir sosyal politika yoktur. “Uzun vadeli ödemelerle konut sahibi yapma” politikası ise gayrimenkul piyasasının ekonomik beklentilerini karşılamaktan öteye gitmeyecek bir öneridir.

  • Bu projelerin sağlayacakları yeni istihdam olanakları iş olanakları ortadan kalkan kesimlerin ihtiyaçlarını karşılamada yeterli olamayabilir. Olası mağduriyetler için bir güvence söz konusu olmalıdır.

  • Mimarlık literatürüne “Türk Evi” olarak işlenen bir kültür zenginliğimiz olmasına rağmen, devlet eliyle yapılan konutların beton yığını şeklinde gözüken apartmanlar olması doğru değildir. İnşaatlar, İzmir'e uygun mimariyi yaratabilecek mimarlar tarafından hazırlanmalı, Ankara'ya da , Erzurum'a da, İzmir'e de aynı tip yapıları aktaran TOKİ projeleri tarzında olmamalıdır. Herkesi ev sahibi yapmak adına, yaşam standartartlarına uygun olmayan evlerde insanları yaşamak zorunda bırakmak yanlıştır. (Otoparka at arabası konulması, şöminenin gözleme yapılmak için kullanılması vb.)

  • Kent içinde olan ve köhneleşmeye başlamış alanlarda dönüşüm projelerinin gerekliliği aşamasına gelinmeden de bazı temel sorunların bugüne kadar çözümsüz kalması ise tartışılması gereken bir konudur.

Giderek serbestleşen ve yatırımları ile kenti bir “mübadele değeri” olarak algılayan sermayenin, kenti ve kent merkezini yeniden keşfetmesi, soylulaştırma sürecinin sosyo-ekonomik arka planı ile oldukça yakından ilgilidir. İzmir'de, üst ve geleneksel orta-üst sınıflar kent merkezini terk ederken ve kapalı siteler ile kendilerini kentsel yaşamdan soyutlarken, yeni orta sınıfın ise farklı bir hayat seçtiği her geçen gün daha da belirginleşmektedir.


Kentsel Dönüşüm Nasıl Uygulanır?

  • Rehabilitasyon (rehabilitation): Tarihi bir bina, ayakta ama örneğin elektrik tesisatı yok, iyileştirilebilir.

  • Canlandırma (revitalization): Hayat yetini kaybetmiş alanlara yaşam kazandırılır.

  • Yeniden Yapılandırma (redevelopment): Mevcut köhne yapı yıkılıp yeniden yapılır.

  • Adapte ederek yeniden kullanma (adaptive re-use): Yerinde esnek olan binalar, her kullanıma açılabilir, otantik cafe, pansiyon vs gibi.

  • Yeniden oluşturma (regeneration): Yeni bir yaşam alanı oluşturulur.

  • Komple Değişim (transformation): Eskiye ait iz bırakılmıyor.

  • Koruma (preservation): Ne pahasına olursa olsun korunmalı.

  • Soylulaştırma (gentrification): Soylulaştırma aynı zamanda yerinden etmedir. Sanayiden arındırılmış kentin veya kent merkezinde yerleşmiş bulunan işçi sınıfının konutlarını, gönüllü veya gönülsüz olarak yeni orta sınıflara terk edilmesini içermektedir.

Yapılacak olan bilimsel uygulama seçilmeden önce, fiyat-fayda analizi yapılmalı ve ona göre müdahaleye başlanılmalıdır. Plancının işi, kamu yararını gözeten, katılımcı ve ikna edici bir planlama anlayışı ile kenti ele almaktır.



Proje alanımız için amaç: Güzelbahçemiz'in Atatürk Mahallesi'nde tarihi ve kültürel değerleri bina ve parsel ölçeğinde koruyup, bu özelliklere uyumlu açık ve yeşil alanlar yaratmak, dolu-boş dengesini göz ardı etmeden dokuyla uyumlu konutlarla konut ihtiyacını gidermek, parsel kullanımı, ulaşılabilirlik ve servis sunumunu kontrollü bir şekilde üst düzeye çıkararak, Güzelbahçe'ye eklemlenebilir, sağlıklı bir çevre yaratmaktır.

Proje Alanı Hakkında Analizler











  • Bölgede 1 Çok İşlevli B.H.A. , 4 Eğitim Tesis Alanı, 1 Resmi Tesis (Müftülük) Alanı, 2 Cami Alanı, 1 Sosyal Kültürel Tesis Alanı, 1 Spor Tesisi Alanı, 1 Rekreasyon Alanı, 1 Meydan Alanı, 1 PTT Alanı, konut ve merkezi iş alanları bulunmaktadır.

  • Bölge, İzmir sınırları içerisinde manzara bakımından eşsiz bir konuma sahiptir.

  • Bölgedeki konutların bir çoğu rehabilitasyon açısından uygun değildir, yıkılıp yeniden yapılması gereklidir.

  • Bölge, merkez alanı, Belediye binası ve tarihi Vali Kazım Paşa İlköğretim Okulu ile özgün bir konuma sahiptir.

  • Bölgede, kentsel dönüşüm açısından konut stokunun yetersizliği göze çarpmaktadır.

  • Bölgenin kendi kendine yetebilirliliği de üzerinde durulması gereken bir konudur. Bölge içinde yeterli sayıda dükkan ve mağaza bulunduğu gibi, üst gelir grubuna hitaben cafe, şarap evi, lokanta tarzı dükkanlar bulunmamaktadır. Merkeze prestij projesi hazırlanmalıdır.

  • Araba ile ulaşım açısından ana akslar yeterli genişliktedir. Ancak otopark problemi bulunmaktadır.


Atatürk Mahallesi İçin Neler Yapılabilir?


  • Çok kötü durumda olan, jeolojik sakıncalı alana isabet eden yapılar tespit edilerek yıkılmalı ve bu konutlarda yaşayanlar için, bölge mimarisine uygun yeni yapılar inşaa edilmelidir.

  • Bölgede meydan bulunduğundan, meydan projesi yaratılması, kentsel tasarım projesi olarak ele alınmalıdır.

  • Sosyal donatı alanları yaratılmalıdır. Toplum merkezleri, sosyal mekanlar, yaşlılar evi kütüphane, sağlık merkezi vs kurulmalıdır.

  • Otopark problemi, merkezi iş alanı girişinde yer ayrılarak veya yer altı otoparklarıyla çözülebilir.

  • Altyapı, tüm elektrik, su ve gaz tesisatlarının düzenlenmesi gerekli olduğundan yenilenerek modernleştirilmelidir.

  • Alanda yaşayan ve dönüşümden en çok etkilenecek, baskı altındaki yoksul ev sahiplerinin alanı terkedip; alanın el değiştirmesine engel olmak ve sınıfların bir arada yaşamasını sağlamak için “toplumsal rehabilitasyon birimi” kurulmalıdır.

  • Plan hazırlanırken, çalışma ekibinin mekansal strateji planı tekniğinde hazırlanarak, arazi kullanım kararlarını, yani kentteki müdehale alanlarını belirtmek yerine temel hedefleri, yasal ve yönetimsel altyapıyı, uygulama araçlarını ve bir bütün olarak süreci planlamayı öne alması ve katılımcı bir yöntem benimsemesi gerekmektedir.

Amaçlarımızdan biri de; kirlilik etkenini ortadan kaldırarak, yeni mekan tasarımları ve peyzajı ile önemli bir kentsel imaj alanı oluşturmaktır.


Olası plan ilkeleri;

  • Merkezilik

  • Aktivite Odakları

  • Esneklik

  • Eğitim Ve Yenilik Merkezleri

  • Gelişmiş Altyapı Sunumu

  • Yeni Konut Sunumu

  • Çekim Noktaları Yaratılması vb. olabilir.





PROBLEMLER
Genel Görünüm:

  • Eski ve yeni binalar arasındaki tasarım uyumsuzlukları

  • Organik plan düzeni nedeniyle oluşan planlama problemleri

  • Açık alanlardaki peyzaj tasarımı eksiklikleri

  • Meydandaki fonksiyon belirsizlikleri



Binalar:

  • Kötü dış görünüşler

  • Dar bina cepheleri

  • Bakımsız bahçeler

  • Devamlı oturulmayan mülkiyetler

İşaretlendirmeler:

  • İşaretlendirmedeki eksiklikler


Caddeler:

  • Caddelerin, sokakların belli bölgelerde dar olması

  • Uyumsuz kaldırım taşları

  • Yetersiz ışıklandırma

Trafik:

  • Dar, tek yön sokak ve caddelerin varlığı





Otopark:

  • Yetersiz otopark alanı

  • Cadde üstü park sorunu olması



Yaya Aktiviteleri:

  • Yetersiz yaya kaldırımları

  • Yetersiz sokak merdiveni

  • Yetersiz sokak yangın tertibatı




Toplum:__Özel-kamu_birlikteliği_olmaması___Planlama'>Toplum:

  • Özel-kamu birlikteliği olmaması


Planlama:

  • Aktif bir planlama bürosu olmaması

  • Hazırlanan planların uygulamaya konulamaması

  • Yetersiz plan düzenlemeleri

  • Mevcut planın içeriğinin yetersiz olması ve buna rağmen kullanılması


Alan Eğilimleri:

  • Kararsız istihdam varlığı



POTANSİYELLER
Genel Görünüm:

  • Açık alanlarda çevre düzenlemesi potansiyelinin olması

  • Binalar arası tasarım konseptlerinin mümkün olması

  • Açık alanlardaki peyzaj tasarımı eksikliği, gelişme potansiyeli

  • Meydanın canlandırılabilmesi potansiyeli



Binalar:

  • Binalarda mimari detayların olması

  • Tarihsel önemi olan binaların varlığı

  • Düşük kat oranının insan ölçeğine yakın olması




İşaretler:

  • Konulacak olan tabelalar için müsait alanların olması

  • İşaretlendirilecek özel alanların varlığı


Caddeler:

  • Caddelerin korunmuş olması ve temizliği





Trafik:

  • Kışın yeterli olan yol kapasitesi

  • Bazı alanlarda trafiğin kısıtlanabilme imkanının olması



Otopark:

  • Otopark alanı için uygun alanların olması


Yaya Aktiviteleri:

  • Yayalar için bankların olması, eklenebilecek alanların olması

  • Çeşme, meydanlar gibi kamu alanlarının olması

  • Araç kullanımını azaltmak için yaya yollarının açılabilmesi



Arazi Kullanımı:

  • Tarihi binaların restore edilebilme potansiyeli

  • Boş arazilerin kent dokusu için değerlendirilebilmesi

  • Boş, bakımsız konut alanları ve arsaların değerlendirilebilme potansiyeli



Kamu Hizmetleri:

  • Elektrik tellerinin yer altına alınabilmesi

  • Sokak ışıklandırılmalarının geliştirilebilmesi

  • Sokak yangın tertibatının arttırılabilmesi

Toplum:

  • Projelere halk katılımının sağlanabilmesi

  • Halkın projeleri sahiplenmesi ve yüksek katılımın olması


Yasal Çerçeve
Projelerin uygulanabilmesi, yasal bir dayanağı gerektirmektedir. 1 Mart 2005 günü TBMM'ye getirilen “Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Kanunu” adını taşıyan yasa taslağı, Meclis Komisyonlarında isim değişikliğine uğrayarak “Yıpranan Kent Dokularının Yenilenmesi, Korunması ve Kullanılması Hakkında Kanun Tasarısı” adını almış ve tasarı Haziran 2005'te yasallaşmıştır. Bu yasa ile belediyeler, projeye katılmayan yapıları kamulaştırabilir, projeye onay verecek özel koruma kurulları oluşturup, inşaat harçlarından muafiyetle, maliyeti %30 azaltabilmektedir.
16 Mart 2012 itibariyle yeni düzenlenen “Kentsel Dönüşüm Yasası”nın 12 maddesi onaylanmıştır ve diğer maddelerin mecliste görüşülmesine devam edilmektedir. Van depreminin ardından afet riski taşıyan bölgeler için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanan kentsel dönüşüm yasa tasarısı 14 Mart günü mecliste görüşülmeye başlanmıştır. Yasayla ilgili olarak;

Yasayla birlikte sel, deprem, erezyon gibi durumlarda bölgelerin “afet bölgesi” ilan edilme durumu ortadan kalkıyor. Meclise sunulan yasayla tüm afet riski bölgelerindeki binaların Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Başbakanlık Toplu Konut İdaresi (TOKİ) tarafından tespit edilerek yıkılacağı hükmü yer alıyor. 10 yıl içinde bitmesi öngörülen projede, halkın gönüllüğü esas alınacağı iddia edilirken yasada tespit edilen yerlerin anlaşma sağlanamadığı takdirde 30 gün süre tanınarak tahliye etmeleri isteniyor. Ayrıca yasada, verilen süre içinde tahliyesi gerçekleşmeyen binaların Bakanlık tarafından yıktırılacağına, yıkıma direnenlere de ceza uygulanacağına yer veriliyor. Tespit yapıldıktan sonra anlaşma sağlanamayan binalara kamu hizmetleri verilmeyeceği de yasanın maddeleri arasında yer alıyor. 



Kentsel Dönüşüm Yasası Neler Getiriyor?

 
1) Afet bölgesi kalkacak, yağma bölgesi gelecek: Türkiye’de bir bölgenin “afet bölgesi” sayılıp sayılamayacağı 7269 sayılı kanunla düzenleniyordu. Hükümet ise bir bölgenin afet bölgesi ilan edilmesinin normal hayatın akışını aksattığını, olağanüstü bazı tedbirlerin alınmasını gerekli kıldığını ve çok fazla mali külfeti de beraberinde getirdiğini öne sürüyordu. Özellikle, afet bölgesi ilanı durumunda devletin eğitim, sağlık, barınma, beslenme ve yeni kamu binalarının inşa etme sorumluluğunu parasız yerine getirmesi gerekliliği hükümeti rahatsız etmekteydi. Kentsel dönüşüm yasasıyla hükümetin bu rahatsızlığı ortadan kaldırılıyor. 7269 sayılı kanundaki “kanuni mecburiyet (afet riski bölge ilan etme)” kaldırılıp afet riski taşıyan bölgeler ve yapılar kentsel dönüşüm yasasıyla yıkılacak. 

2) Evin sağlamsa da başına yıkılabilir: Bu kanun sadece riskli yapı veya bölgelerde uygulanmayacak. Riskli bölgede bulunmayan ancak proje gereği bakanlıkça yıkılması zaruri görülen yapılara da bu kanun uygulanacak. 

3) Hem evsiz kalacaksın hem borçlu olacaksın: Binaların risk tespitini halk kendisi başvurarak yaptıracak. Yıkımda anlaşma sağlanan bina sahiplerine geçici konut ve işyeri sağlanacak. Gecekondu Kanunu’na göre yoksul veya dar gelirli olarak kabul edilenlere konut veya işyerleri, borçlandırma suretiyle de verilebilecek. 

4)Kendi paranla evin yıkılacak: Bu kanuna uymayanların (anlaşma yoluna gidilemeyenlerin) yapılarına bakanlık veya idarece el konularak yıkım ve tahliye işlemleri yapılacak. Yıkım için tanınacak süre 30 gün. Bu süre zarfında tahliyesi gerçekleşmeyen binaların yıkımı bakanlık ve belediyeler tarafından gerçekleşecek. Masraflar ise bina sahiplerinden tahsil edilecek. 

5) Evsiz kalmaya direnene hapis seçeneği: Yıkıma direnenlere hapse varan cezalar uygulanacak. 

6) Elektriğin, suyun kesilecek: Tespit edilen riskli bölgelere ve yapılara kanuna uyulmadığı-tahliyesi gerçekleşmediği takdirde elektrik, su, ulaşım kamu hizmetleri verilmeyecek, verilen yerlerde de durdurulacak. 

7) Anlaşma yoksa acele kamulaştırma: Yıkım yapıldıktan sonra, yapılacak projeyle ilgili karar verilirken hissedarların 3’te 2’sinin onayı yeterli olacak. Karara katılmayanların arsa payları açık arttırmayla diğer hissedarlar arasında satışa çıkarılacak. Diğer paydaşlar almazsa bakanlık tarafından rayiç bedel ödenecek. TOKİ, ihale edilecek arsanın bedelini Sermaye Piyasası Kurulu’na bağlı ekspertizlerle belirleyecek. Eğer bir ay içinde ortak anlaşma sağlanıp karar verilemezse acele kamulaştırma yoluna gidilecek 



8)Kimi kime şikayet edeceksin: Afet riski tespitine itirazlar bakanlıktan ve üniversiteden öğretim görevlilerin yer aldığı 7 kişilik bir heyet tarafından karara bağlanacak. Ancak heyetin verdiği karar yıkım kararını etkilemeyecek. Bu kanun kapsamındaki işlemlere açılan davaların yargının yürütmeyi durdurma kararını ortadan kaldırıyor. Bu durum, Anayasa’nın 125. maddesinde yer alan “olağanüstü hallerde, kamu düzeni, genel, sağlık gibi durumlarda yürütmenin durdurulması kararını sınırlayabilir hükmüne” dayandırıyor. (http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=43712)
Yüklə 54,82 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin