ŞEVKİ KOCA
(ARAŞTIRMACI, YAYINCI, BEKTAŞİ DERVİŞİ)
(30 Temmuz 1953, İstanbul / 5 Mayıs 2003, İzmir)
BİRİNCİ SÖYLEŞİ
Koyun beni Hakk aşkına yanayım
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan
Yolumdan dönüp mahrum mu kalayım
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan
Kadılar müftüler fetva yazarsa
İşte kement işte boynum asarsa
İşte hançer işte kellem keserse
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan
Ulu mahşer olur divan kurulur
Suçlu suçsuz gelir anda derilir
Piri olmayanlar anda bilinir
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan
Pir Sultan’ım arşa çıkar ünümüz
O da bizim ulumuzdur pirimiz
Hakk’a teslim olsun garip canımız
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan
Merhaba sevgili Cem Radyo dnleyicileri, merhaba Anadolu’nun, Balkanlar’ın güzel insanları, merhaba Kazakistan’dan Almanya’ya Türk kültürünü, töresini, güzelliklerini yaşatan güzel insanlar, merhaba! Ben Ayhan Aydın bir Dosttan Dosta programında daha sizlerle beraberiz.
Bugün çok heyecanlıyım, çok kıvançlıyım, çok mutluyum, çok duyguluyum bugün sadece İstanbul’a değil bugün tüm Anadolu’ya, bugün tüm Balkanlar’a seslenebilmenin mutluluğunu, güzelliğini yaşıyorum. Aylardır sürdürdüğümüz onlarca dedeyi, babayı, halk ozanını, bilim adamını konuk ettiğimiz bu programa emeği geçen tüm canlara teşekkür ediyorum ve radyomuzu Anadolu sınırlarının dışına taşıyan sevgili Cem Radyo’nun çok kıymetli çalışanlarını, yöneticilerini de canı yürekten kutluyorum.
“Dosttan Dosta” programımız konuklarıyla sazı ile sözü ile deyişleri ile, Alevi - Bektaşi inanç ve kültürünün derinliklerini siz sevgili Cem Radyo dinleyicilerine aktarmayı bir görev biliyor, bir vazife biliyor.
Bugünkü program konuğum ise yine bu yolun, erkanın sürdürücülerinden, değerli bir isim, değerli bir araştırmacı / yazar Bektaşi süreğinin içinden süzülüp gelen güzel bir isim.
Şevki Koca hoş geldiniz programımıza.
Eyvallah, hoş bulduk.
Sevgi, barış, kardeşlik, dostluk insanları ayırmama, yetmiş iki millete bir nazarla bakma bu Hakk - Muhammed - Ali yolunun sürdürücüleri tarafından yüzyıllardır işlendi... Dedeler, babalar, ozanlar tarafından anlatıldı... Pir Sultanlar tarafından dile getirildi, sazlar susmadı, deyişler, türküler söylenmeye devam etti devam da edecek... Siz değerli canlar oldukça, sizin güzel fikirleriniz oldukça bu yol kalmayacak ilelebet sürüp gidecek, demokrasiden, insan haklarından Atatürk devrimlerinden yana bir Türkiye ve bir dünya özlemi ile bu aydınlık gelecek kuşaklara taşınacak. O kadar çok özelliği var ki Şevki Koca’nın bir araştırmacı, bir yazar ve alanında uzman bir isim, aynı zamanda bu yola öyle bir gönül vermiş ki tüm dünya varlığını terk etmiş bu yolun bir neferi, eri olarak yıllardır işin içine girmiş... Hem inancı hem kültürü kaynaştırmış ve gelecek kuşaklara aktarma gibi büyük bir mücadele de veriyor.
Birçok kitabı yayınlandı, birçok dergide makaleleri, araştırma - ları, incelemeleri yayınlandı ve yayınlanmaya devam ediyor.
Bu gelenek ve kültür içerisinden süzülüp gelmek aynı zamanda sorumluluk gerektiriyor çünkü tarihten alınmış olan miras gelecek kuşaklara aktarılırken yaşayan bir inanç ve kültür olarak da gençlere özellikle birçok şeyin verilmesi, doğru şekilde aktarılması gerekiyor.
Bu nedenlerle sorumluluk biraz daha artıyor sizler ve bizler açısından kolay bir yol değil, öyle değil mi?
Son derece haklısınız. Özellikle taşıdığımız Batıni yükün önemine ve içinde yaşadığımız ülke koşullarını da göz önüne alırsak bu yola emek vermiş olanların sadece ilmi değil aynı zamanda siyasi, sosyal, hukuki her alanda bir başka sorumluluk yüklendiği de ortada.
Sizinle şu anda bir güzelliği ve mutluluğu yaşıyorum benim uyduya geçtikten ve tüm dünyaya seslenmeye başladıktan sonraki ilk programım ama diğer arkadaşlarım, dostlarım daha önce de programlarımı yaptılar.
Şimdi birçok kıtaya sesleniyoruz; Kazakistan’dan, Almanya’ya kadar bizi dinleyen canlar var. Beni şu anda televizyonu karşısında diyeceğim çünkü radyolar yanında şimdi uydu marifetiyle televizyonla halka ulaşıyoruz. Bizi şu anda Gümüşhane Şiran Çal Köyü Muhtarı Cemal Gündüz dinliyor, Almanya Berlin’den sevgili dostum Dr. İsmail Engin dinliyor, Bulgaristan Razgrat’tan Veysel Bayram dinliyor, çok sevgili annem de Ankara Mamak’ta beni dinliyor ayrı bir mutluluk çok duygusal bir an benim için, çok sevinçliyim o mutluluğu da aynı zamanda sizinle paylaşıyorum.
Biraz sonra değineceğimiz konularla mutluluğumuz daha da artacak.
Siz araştırmacı lafının arkasını dolduran güzel bir isimsiniz. Araştırmak demek sadece yazılı metinler üzerinde yapılan birtakım fikri jimnastikler, yorumlar, okumalar değil de bir de alan araştırmaları var bunun önemi yadsınamaz. Siz fırsat buldukça olanaklar ölçüsünde birçok ülkeyi de gezdiniz ve en son bugünkü programımızın ana konusunu teşkil edecek son seyahatinizden bahsedeceksiniz... Makedonya, Mısır, Bulgaristan, Girit birçok ülkeye ziyarette bulundunuz. Nasıl doğdu bu fikir, bu geziler nasıl başladı, nerelere gittiniz?
Naçizane söylüyorum bu yola bir çivi çakan kim varsa onun kulu kölesi olurum, öncelikle bunu söylemek arzusundayım. Bu konuşmanın başında da Cem Radyo’nun değerli dinleyicileri, Fakiri tanıyanlara ayrıca saygı, sevgi ve aşkı niyazlarımı iletmek istiyorum. Mesele Fakir burada didaktik olarak bir şeyler anlatmak istemiyor, bu meseleyi hatta sohbeti de aşan muhabbet anlamına getirmek gerekiyor. Çünkü sohbette birisi anlatır birisi de dinler, sanki medrese de hoca var elinde falaka karşı da öğrenci var. Muhabbette karşılıklı iletişim vardır, hüb kökünden gelir Kur’an’ı Kerim’de. Muhabbet karşılıklı olduğu için sohbetten farkı vardır. Kabul buyurursanız analitik bir program yapmaktan ziyade daha muhibbi, daha didari, daha cemali bir program haline getirmek istiyorum ve bunu bir muhabbet formatına indirmek istiyorum.
Eyvallah, bizim programımızın özü de bu aslında.
Dostları ilə paylaş: |