EYÜP
Giriş
“İnsanın durumu ve Tanrı’nın insana nasıl yön verdiği... İşte hiçbir zaman bitmeyecek olan sorunun ilk ve en eski anlatımı. Üzüntülerin en soylusu, barışmanın en yücesi; koro için yazılmış, insanlık yüreği kadar eski bir melodi. Bir yaz gecesi kadar yumuşak, denizleri ve yıldızlarıyla dünya kadar büyük! Ne Kutsal Kitap’ta ne de Kutsal Kitap dışında bu kitabın edebi değerine eşit bir eser yazıldığını sanmıyorum.”
– Thomas Carlyle
I. KUTSAL YAZILAR’DAKİ YERİ
Eyüp, Kutsal Kitap’ta kendine özgü bir yere sahip tek kitaptır: Uzun ve şiirsel düzende yazılmış etkileyici bir diyalog, tarihi bir önsöz ve sonsöz arasında, düz yazı halinde yer alan, çok yüzlü geniş bir pırlantaya benzer. İbranice yazılmış olup 1, 2, 32:1-6a ve 42:7-17 bölümleri dışında bütünüyle şiirsel bir kitaptır.
Samuel Ridout, Eyüp Kitabı’nın Kutsal Yazılar’daki yerine ilişkin şu yorumu yapar:
Eyüp Kitabı’nın uzunluğuna ve kapsamına baktığımızda, bu kitabın Tanrı sözünün çok önemli bir bölümü olduğuna karar veririz. Yine de, birçok kişi tarafından ihmal edilmiştir; içeriğini çok yakından tanımamız bile, kuralı bozmayan bir istisnadır.1
Muhteşem anlatımı, Hıristiyan olmayanların bile dikkatini çeker. Liberaller, yıkıcı teorilerini desteklemek için genellikle “kaynaklar”, “düzeltilmiş yeni baskı” ve “ek metinler” gibi konuları eleştirmeye her zaman hazırdırlar.
Yetenekli bir yazar ve çevirmen olan büyük reformcu Martin Luther, Eyüp Kitabı’nın Kutsal Yazılar’daki, “en muhteşem ve en hayranlık uyandırıcı” kitap olduğunu söylemiştir. Alfred Lord Tennyson, İngiltere’de sarayın resmi şairliği payesine erişmiş bir şair olarak, iyi şiiri fark etme özelliğine sahipti. Eyüp Kitabı için, “Eski ve yeni edebiyatın en büyük şiiridir” demiştir.
Eyüp Kitabı’nın üstün biçimi ve insan koşullarına gösterdiği anlayışa bakarak, günlük konuşmamızın bu kitap aracılığıyla zenginleştirildiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Aşağıdaki ifadeler, Eyüp Kitabı’nın yazıldığı dilden alındığı oldukça açık olan sözcüklerin bazılarıdır. Bunların çoğu, çeşitli dillerde günlük konuşmanın bir parçası haline gelmiş olup doğrudan Eyüp Kitabı’ndan alınmışlardır:
Tüylerim ürperdi (4:15b).
Yaşamımın bir soluk olduğunu anımsa (7:7a).
Canım zora düşecekse düşsün (13:14b).
“Eyüp’ün avutucuları.” (16:2’de Eyüp arkadaşlarından “sıkıntı veren avutu-cular” olarak söz eder.)
Adalet yok (19:7).
Bir deri bir kemiğe döndüm (19:20).
Sıkıntının kökü (19:28).
Elinizi ağzınıza koyun (21:5b).
Yaşayanlar diyarı (28:13b).
Körlere göz, topallara ayak (29:15).
Yüzüne tükürmek (30:10b).
Akıl yaşta değil baştadır (32:9).
Bilgisizce konuşmak (35:16b).
Buraya kadar... öteye geçmeyeceksin, gururlu dalgaların şurada duracak (38:11).
Ölüm kapıları (38:17a).
Savaş kokusunu... uzaklardan duyar (39:25).
Toz ve kül içinde tövbe etmek (42:6b).
“Oysa ben kurtarıcımın yaşadığını... biliyorum” (19:25) ifadesinin iyi bilinmesinin nedenlerinden biri de, Handel’in Mesih adlı yapıtındaki sözlerin müziksel düzenlemesinde yer alışıdır.
“Eyüp sabrı” (Yak.5:11’de “Eyüp’ün nasıl dayandığını duydunuz” olarak geçer) ifadesi Eyüp Kitabı’nda bulunmasa da, günlük konuşmamızın bir parçası haline gelmiştir.
Kitabın içeriğinde ise, Eyüp’ün yaşam, ölüm, sıkıntı ve ölümden sonraki yaşam hakkında ortaya attığı derin soruların tümünün, özlediği Aracı Rab İsa Mesih’te yanıtlandığını görürüz.
II. KİTABIN YAZARI
Yahudi geleneklerine göre yazarı Musa olarak kabul edilse de, Eyüp Kitabı’nın yazarı kesin olarak bilinmemektedir. Bu kitabı, Elihu, Süleyman, Hizkiya, Ezra, İ.Ö. 500-200 yılları arasında yaşadığı sanılan, adı bilinmeyen bir Yahudi ya da Eyüp’ün kendisinin yazdığı düşünülür. Eyüp, kitaptaki olayların ardından yüz kırk yıl daha yaşadığı, olayların ve konuşmaların tümü kendisinin başından geçtiği için, kitabın yazarının o olması olasılığı yüksektir.
III. TARİH
Kitaptaki olaylar ölçü olarak alındığında, Eyüp’ün İbrahim’den önce yaşadığına inanılır. Böylece Eyüp Kitabı’ndaki olaylar, Yaratılış’ın on birinci bölümünün sonlarında başlar. Eyüp’ün, tarihin bu döneminde yaşadığının saptanmasının çeşitli nedenleri vardır. Her şeyden önce, kitapta onun bir Yahudi olduğuna dair hiçbir kayda rastlamayız. Mısır’dan Çıkış Kitabı’ndan ya da Musa’nın Yasası’ndan hiç söz edilmez. Aslında Eyüp’ün kendi ailesinin kâhini (1:5) olduğu açıktır. Bu tür aile kâhinliği, Atalar döneminde görülürdü. Zenginliğin, sığırlara ve diğer hayvan sürülerine göre belirlendiği yaşam biçimi de büyük ölçüde Atalar dönemine aittir. Eyüp iki yüz yıldan fazla yaşadı. Bu süre, İbrahim’den hemen önceki dönemin özelliklerini taşımaktadır. Bilim adamları, aynı zamanda Eyüp Kitabı’ndaki müzik aletlerine (21:12) ve para türlerine (42:11) dikkati çekerek, bu dönemi tarih sırasına göre düzenlerken Yaratılış’ın ilk bölümünde yer aldığını belirtmişlerdir.2
Yazıldığı tarihe gelince; bilim adamları tarafından Atalar döneminden (İ.Ö. yaklaşık 2100-1900 ) başlayarak, İ.Ö. 2. yüzyıla kadar uzanan bir zaman dilimi içine yerleştirilmiştir (Bu son görüşün sahipleri aşırı liberallerdir ve bu görüşü Eyüp’le hemen hemen aynı döneme ait olan Ölü Deniz Tomarları’yla uzlaştırmak imkânsızdır).
En olası iki dönem, Atalar dönemi ve Süleyman’ın dönemidir. Günümüz Batılı düşünürlerine göre, böyle uzun ve karışık konuşmaların en iyi biçimde saklanabilmesi için konuşulduktan hemen sonra yazılmaları gerekirdi. Yine de, Doğu ve Sami dillerinde ağızdan ağza aktarılan anlatılar, güvenilir oluşlarıyla ünlüdürler.
Kitabın Süleyman’ın dönemine ait olduğuna ilişkin en iyi kanıt, içeriği ve üslubudur: Eyüp Kitabı da Kral Süleyman’ın eserlerinden çok farklı olmayan bir bilgelik yazınıdır. Franz Delitzsch ve Merrill F. Unger gibi tutucu Eski Antlaşma araştırmacıları, kitabın Süleyman’ın dönemine ait olduğu görüşünde birleşirler. Ama eski ve titiz bir sözlü geleneğin dikkate alınmasına izin verdikleri de açıktır. Yazın alanındaki böyle olağanüstü bir durum doğuda anlaşılırken, aynı şeyi batılılardan beklemek zordur.
IV. ÖN OLAYLAR VE KONULAR
Eyüp Kitabı’nın yazarı bilinmese de, tanrısal esinle yazıldığına ya da tarihsel kesinliğine ilişkin şüphe bulunmaz. Elçi Pavlus, 1.Korintliler 3:19’da, Eyüp 5:13’ten alıntı yapar: “O, bilgeleri kurnazlıklarında yakalar.” Hezekiel 14:14’te, Eyüp’ten kurgusal bir karakter olarak değil, tarihi bir kişilik olarak söz edilir. Yakup 5:11’de de adı geçmektedir: “Eyüp’ün nasıl dayandığını duydunuz. Rab-bin en sonunda onun için neler yaptığını bilirsiniz. Rab çok şefkatli ve merha-metlidir.”
Kitabın konusu, insanın çektiği sıkıntının gizemi ve acı çekme sorunudur. Neden tüm insanlar zaman zaman acı çekerler ve özellikle neden doğrular sıkıntı yaşarlar? Eyüp, bir gün içinde, İsa Mesih’in dışında şimdiye kadar yaşamış olan insanların hepsinden daha çok felakete uğramıştır. Rab, Eyüp’ün Kendisi’yle ilişki kurabilme kapasitesini genişletmek için bu acıların Eyüp’ün yaşa-mına girmelerini sağlamıştır. Belki kitap, Yahudi halkının çektiği acıları özel bir biçimde ima etmeyi de amaçlamıştır.
Yahudiler kahraman bir Mesih yerine acı çeken bir Mesih’i kabul edeceklerse, o zaman acının yalnızca bireysel günahların karşılığı olarak çekilmediğinin gösterilmesi gerekirdi. Doğru olan Mesih, biz doğru olmayanlar uğruna acı çekti.
Bu kitaptaki çeşitli bölümleri Rab İsa’ya uyarlayabiliriz:
1. 9:33 – “Keşke aramızda bir hakem olsa da, elini ikimizin üstüne koysa!” (Mesih, Tanrı’yla insan arasındaki uçuruma köprü olan Aracı’dır).
2. 16:8-19 – Eyüp’ün acıları. Bu bölümdeki ifadelerin çoğu Mezmurlar’da Mesih’in çektiği acılara uyarlanmıştır.
3. 16:21 – “Tanrı kendisiyle insan arasında insanoğluyla komşusu arasında hak arasın diye.” (Rab İsa Mesih, Baba’nın önünde davamızı savunan avukatımızdır).
4. 19:25,26 – “Oysa ben kurtarıcımın yaşadığını... biliyorum.” (Mesih’in Kurtarıcı ve gelecek olan Kral olarak üstlendiği roller açıkça tanımlanmıştır).
5. 33:24 – “Onu ölüm çukuruna inmekten kurtar, ben fidyeyi buldum.” (Buradaki “fidye” sözcüğü, “kefaret” sözcüğüyle aynıdır. Mesih’in kefareti aracılığıyla, imanlılar cehennem çukurundan kurtarılmışlardır).
Eyüp Kitabı’ndaki çeşitli ifadelerin bilimsel konuları işaret ettiği söylenir:
-
Buharlaşma – yağış döngüsü (36:27,28).
-
Rüzgâr ve hava yönleri (37:9,17).
-
İnsan bedeninin bileşimi (33:6).
-
Dünyanın boşlukta durması (26:7).
-
Okyanus dibi fenomeni (38:16).
-
Bulut-şimşek ilişkisi (37:11).
-
Gök cisimlerinin yörüngesi ve yeryüzü üzerindeki etkileri (38:32,33).
ANA HATLAR
I. ÖNSÖZ: EYÜP’ÜN DENENMESİ (1,2. Bölümler)
A. Birinci Sahne: Ûs Ülkesi (1:1-5)
B. İkinci Sahne: Cennet – RAB’bin Huzuru (1:6-12)
C. Üçüncü Sahne: Ûs Ülkesi – Eyüp’ün Malı ve Soyu Üzerine Gelen Felaket (1:13-22)
Ç. Dördüncü Sahne: Cennet – RAB’bin Huzuru (2:1-6)
D. Beşinci Sahne: Ûs – Eyüp’ün Kendisine Gelen Felaket (2:7-13)
II. EYÜP VE ARKADAŞLARI ARASINDAKİ FİKİR TARTIŞMASI
(3-31. Bölümler)
A. Konuşmaların Sırası (3-14. Bölümler)
1. Eyüp’ün Açılış Ağıtı (3. Bölüm)
2. Elifaz’ın İlk Konuşması (4,5. Bölümler)
3. Eyüp’ün Karşılığı (6,7. Bölümler)
4. Bildat’ın İlk Konuşması (8. Bölüm)
5. Eyüp’ün Karşılığı (9,10. Bölümler)
6. Sofar’ın İlk Konuşması (11. Bölüm)
7. Eyüp’ün Karşılığı (12-14. Bölümler)
B. Konuşmaların İkinci Bölümü (15-21. Bölümler)
1. Elifaz’ın İkinci Konuşması (15. Bölüm)
2. Eyüp’ün Karşılığı (16,17. Bölümler)
3. Bildat’ın İkinci Konuşması (18. Bölüm)
4. Eyüp’ün Karşılığı (19. Bölüm)
5. Sofar’ın İkinci Konuşması (20. Bölüm)
6. Eyüp’ün Karşılığı (21. Bölüm)
C. Konuşmaların Üçüncü Bölümü (22-31. Bölümler)
1. Elifaz’ın Üçüncü Konuşması (22. Bölüm)
2. Eyüp’ün Karşılığı (23,24. Bölümler)
3. Bildat’ın Üçüncü Konuşması (25. Bölüm)
4. Eyüp’ün Karşılığı (26. Bölüm)
5. Eyüp’ün Kapanış Konuşması (27-31. Bölümler)
III. ELİHU’NUN MÜDAHALESİ (32-37. Bölümler)
A. Elihu’nun Eyüp’ün Üç Arkadaşıyla Konuşması (32. Bölüm)
B. Elihu’nun Eyüp’le Konuşması (33. Bölüm)
C. Elihu’nun Eyüp’ün Üç Arkadaşıyla İkinci Konuşması (34. Bölüm)
Ç. Elihu’nun Eyüp’le İkinci Konuşması (35-37. Bölümler)
IV. RAB’BİN AÇIKLAMASI (38:1 - 42:6)
A. Rab’bin Eyüp’e İlk Meydan Okuyuşu (38:1 - 40:2)
1. Sunuş (38:1-3)
2. Cansız Yaratılış Harikalarıyla Meydan Okuma (38:4-38)
3. Canlı Yaratılış Harikalarıyla Meydan Okuma (38:39 - 40:2)
B. Eyüp’ün Karşılığı (40:3-5)
C. RAB’bin Eyüp’e İkinci Meydan Okuyuşu (40:6 - 41:34)
1. Eyüp’ün Bir Erkek Gibi Karşılık Vermeye Davet Edilişi (40:6-14)
2. Eyüp’ün Behemot’u Düşünmeye Davet Edilişi (40:15-24)
3. Eyüp’ün Livyatan’ı Düşünmeye Davet Edilişi (41. Bölüm)
Ç. Eyüp’ün Alçakgönüllü Karşılığı (42:1-6)
V. SON SÖZ: EYÜP’ÜN ZAFERİ (42:7-17)
A. Eyüp’ün Arkadaşları Azarlanır ve Yenilenir (42:7-9)
B. Eyüp Yeniden Bolluğa Kavuşturuluyor (42:10-17)
VI. SONUÇ: EYÜP KİTABI’NDAN ALINACAK DERSLER
YORUM
I. ÖNSÖZ: EYÜP’ÜN DENENMESİ (1,2. Bölümler)
A. Birinci Sahne: Ûs Ülkesi (1:1-5)
1:1-3 Eyüp, Ûs ülkesinde yaşayan zengin bir adamdı. Ağıtlar 4:21’e göre Ûs, Filistin’in güneydoğusunda, Edom bölgesindeydi.3 Doğru bir adam olan ve Tanrı’dan korkan Eyüp’ün yedi oğlu, üç kızı vardı. Çiftlik hayvanları ve malları öylesine çoktu ki, Eyüp doğudaki en varlıklı adam olarak anılırdı.
1:4,5 Eyüp’te anlatılan olayların Atalar döneminde geçtiğine dair en güçlü kanıt, Eyüp’ün aile babası olarak kâhinlik yaptığı ve oğulları için yakmalık sunular sunduğu gerçeğidir. Tanrı’ya adanmış insanlar bile şölenlerde anlamsız, hatta kutsal kavramlara karşı küfre varan konuşmalar yapma tehlikesiyle karşı karşıyadırlar. C. H. Spurgeon, Doğuş Bayramı döneminde tövbeye ilişkin düşüncelerini şu sözlerle dile getirir:
Ailesinin Doğuş Bayramı için verdiği şölenlerden sonra, Eyüp’ün sabahları erkenden yaptıklarını, imanlının da bu gece uyumadan önce yapması kendisi için yararlı olacaktır. Ev halkının birlikte geçirdikleri neşe dolu dakikalar sırasında, günah içeren uygunsuz şakalar yapmak ve bir Hıristiyan olarak sergilememiz gereken tutumu unutmak, düşündüğümüzden çok daha kolaydır. Böyle olmaması gerekir, ama genellikle böyle olur. Şölen günlerimizde ender olarak kutsal bir ortam oluşursa da, genellikle bu şölenler kutsallıktan uzak eğlencelere dönüşürler... Tanrı’ya duyduğumuz minnettarlık, üzüntü kadar arıtıcı bir unsur olmalıdır. Ne yazık! Zavallı yüreklerimiz! Gerçekler, yas evinin sevinç evinden daha iyi olduğunu kanıtlar. Gel, ey imanlı! Bugün hangi konuda günah işledin? Diğerleri gibi boş sözler sarf ettin mi? O zaman günahını itiraf et ve senin uğruna kurban olana git. Kurban kutsal kılar. Kurban Kuzusu’nun değerli kanı, bilgisizlik ve dikkatsizlik sonucu işlediğimiz günahlardan bizi arındırır.4
B. İkinci Sahne: Cennet – RAB’bin Huzuru (1:6-12)
Öykü bize, Tanrı oğulları5 (melekler) RAB’bin huzuruna çıktıkları sırada cennette geçen bir sahneyi açıklar. Şeytan da (İbranice’de, “Suçlayıcı” anlamına gelir) aralarındadır. Tanrı, Şeytan’a kulu Eyüp’ün doğruluğundan söz ettiğinde Şeytan, Eyüp’ün Tanrı kendisine çok iyi davrandığı için O’ndan korktuğunu ima eder. Şeytan’a göre, Tanrı Eyüp’ün sahip olduğu her şeyi çitle çevirip korumamış olsaydı, Eyüp Yaratıcısı’nın yüzüne karşı söverdi.
C. Üçüncü Sahne: Ûs Ülkesi – Eyüp’ün Malı ve Soyu Üzerine Gelen Felaket (1:13-22)
1:13-19 RAB bunun üzerine Şeytan’a, Eyüp’ü denemesi için sahip olduklarına saldırmasına izin verdi. Ancak, Eyüp’ün kendisine dokunmasını yasakladı.
Sonra korkunç felaketler hızla birbirini izledi:
1. Sabalılar beş yüz öküz, beş yüz eşek çaldılar ve bu hayvanlardan sorumlu olan uşakları öldürdüler.
2. Şimşek yedi bin koyunu ve onlara bakan uşakları yok etti.
3. Kildaniler üç bin deveyi çaldılar ve deve bakıcılarını öldürdüler.
4. Şiddetli bir rüzgar Eyüp’ün oğullarının ve kızlarının yemek yiyip şarap içtiği evi yıktı ve hepsi öldü.
1:20-22 Bu korkunç kayıplara rağmen, Eyüp yine de Tanrı’ya tapınıyordu: “Bu dünyaya çıplak geldim, çıplak gideceğim. RAB verdi, RAB aldı, RAB’bin adına övgüler olsun!”
Ç. Dördüncü Sahne: Cennet – RAB’bin Huzuru (2:1-6)
İkinci bölümde, Şeytan’ın tekrar RAB’bin önüne çıktığını görüyoruz. Şeytan bu kez, Tanrı kendisine Eyüp’ün bedenine dokunma iznini verirse, onun Tanrı’ya olan sadakatinin kaybolacağını ima etmektedir. Şeytan’a bunu yapması için izin verilir.
D. Beşinci Sahne: Ûs – Eyüp’ün Kendisine Gelen Felaket (2:7-13)
2:7-10 Bunun üzerine Eyüp’ün bedeninde tepeden tırnağa kadar kötü çıbanlar çıktı. Durumu öylesine kötüydü ki, karısı bile ona, “Tanrı’ya söv de öl bari!” diye ısrar etti. Ama Eyüp şöyle yanıt verdi: “Tanrı’dan gelen iyiliği kabul edelim de kötülüğü kabul etmeyelim mi?” Harold St. John, aşağıdaki paragrafta, Eyüp’ün karısına ilişkin şunları yazar:
Erkek yorumcuların Eyüp’ün karısı hakkında yazdıkları tüm zalim ve tek yanlı sözleri düşündüğümde, cinsiyetim konusunda umutsuzluğa kapılır gibi oluyorum; bir kadını anlamak için kadın olmak gerekir ve bir kadın yazar (Adı sanırım Louise Haughton’du) bunu başarmıştır. Eyüp’ün karısı, Eyüp’ün üzüntülerini onunla paylaştığı sürece, başlarına gelenlere cesurca katlanmıştı. Ama Eyüp yeni bir sıkıntıyla karşılaşıp karısını bu ‘sıkıntı odasının’ dışında bıraktığında, karısı yıkıldı. Çünkü onun için katlanılmaz tek acı, kocasıyla paylaşmasının yasaklanışıydı.6
2:11-13 Bundan kısa bir süre sonra, üç arkadaşı Eyüp’ün uğradığı felaketi duydular ve teselli edici sözlerle onu rahatlatmak için ziyaret etmeye karar verdiler. Arkadaşları Elifaz, Bildat ve Sofar’dı.
Ancak, Eyüp’ün acınacak ve sefil durumunu gördüklerinde öylesine dehşete düştüler ki, yedi gün yedi gece onunla konuşamadılar!
II. EYÜP VE ARKADAŞLARI ARASINDAKİ FİKİR TARTIŞMASI
(3-31. Bölümler)
3’üncü bölüm, Eyüp ve arkadaşlarının karşılıklı konuşmalarıyla başlar. Bu, kitabın en geniş ve en karışık bölümüdür. Ridout bu konuda şöyle bir yorum yapar:
Bu bölüm için en iyi başlık, karışıklık olurdu. Çünkü bölüm bir tartışma, kınama, suçlama, şüphe, yarı doğru teoriler ve birden parlayan iman ve umut kümesinden oluşmaktadır. Her şey üstün bir şiirsel güzellikte, doğuya ait o muhteşem mecaz zenginliğiyle yazılmıştır. Dikkatsiz bir okuyucu için bölümde gelişme yokmuş gibi görünebilir, ama gerçek bunun tam tersidir. Tanrı halkının bu bölümlerden birkaç tanıdık, güzel ve sık alıntı yapılan ayetin çok ötesinde şeyler kazandığı itiraf edilmelidir.7
Bu karşılıklı konuşmalar üç kısma bölünebilir: Önce Eyüp konuşur, sonra arkadaşlarından biri onu yanıtlar; Eyüp karşılık verir, arkadaşlarından biri derhal Eyüp’ü yanıtlar; zavallı Eyüp kendisini tekrar savunmak zorunda kalır – üçüncü arkadaşı tarafından azarlanana kadar!
Üç bölümden oluşan karşılıklı konuşmalar aşağıdaki gibi gösterilebilir:
İlk Bölüm
Eyüp: 3. Bölüm
Elifaz: 4 ve 5. Bölümler
Eyüp: 6 ve 7. Bölümler
Bildat: 8. Bölüm
Eyüp: 9 ve 10. Bölümler
Sofar: 11. Bölüm
İkinci Bölüm
Eyüp: 12-14. Bölümler
Elifaz: 15. Bölüm
Eyüp: 16 ve 17. Bölümler
Bildat: 18. Bölüm
Eyüp: 19. Bölüm
Sofar: 20. Bölüm
Üçüncü Bölüm
Eyüp: 21. Bölüm
Elifaz: 22. Bölüm
Eyüp: 23 ve 24. Bölümler
Bildat: 25. Bölüm
Eyüp: 26-31. Bölümler
(Sofar bir daha konuşmaz.)
Üç arkadaşın suçlamaları şöyle özetlenebilir:
Elifaz, deneyimi ya da genel gözlemi vurgular: “Gördüm...” (4:8,15; 5:3; 15:7; 22:19).
Bildat, geleneğin ve ataların yetkisinin sesidir (8:8). “Konuşmaları özdeyişlerden oluşmasına ve gerçekleri dile getirmesine rağmen, herkesin yavan ve tatsız bulduğu dindar sözlerden öteye gitmez (9:1-3; 13:2).”8
Sofar yasacı ve dindar öğütler verir (11:14,15). “Tanrı’nın herhangi bir konuda ne yapacağını, bunu niye yapacağını ve bu konuda neler düşündüğünü bildiğini söylemeye cüret eder.”9 Fikirleri dogmatik varsayımlardan oluşur.
Kitabın geri kalan bölümünde, Elihu adındaki genç adam uzun bir konuşma yapar (32-37. bölümler). Daha sonra Tanrı’yla Eyüp arasında bir diyalog başlar (38-42. bölümler). Eyüp bölümü önsözle uyuşan, düz yazı biçimindeki bir sonsözle biter.
A. Konuşmaların Sırası (3-14. Bölümler)
1. Eyüp’ün Açılış Ağıtı (3. Bölüm)
3:1-9 Bu bölüme, “Mutsuz Doğum Günü” adını vermek yerinde olurdu, çünkü Eyüp bu bölümde doğduğu günü lanetler, ölümün bereketlerini över ve ölemediği için yakınır! “Bir oğul (kendisi) doğdu” denen gecenin yok olmasını ister.
3:10-12 Ana rahmine düşüp doğan Eyüp, neden doğduğu gün ölememiştir? (Burada, Eyüp’ün çektiği korkunç acı ve üzüntüye rağmen, tarihte sık rastlanılan ve günümüzde uygulanmaya devam eden kötülüklerden biri olan kürtajdan ya da yeni doğan bir çocuğu öldürmekten söz etmediğini belirtmemizde yarar var).
3:13-19 Eyüp, ölümü yorgunların dinlendiği, küçük büyük herkesin bir arada bulunduğu ve kölenin efendisinden özgür kılındığı bir yer olarak över.
3:20-26 Sonra yaşam ışığının kendisi gibi sefalet içinde olanlara neden verildiğini sorgular ve adeta bir define ararcasına ölümü özler.
25’inci ayet çok ünlüdür:
Korktuğum, çekindiğim başıma geldi.
Bu, Eyüp’ün mutlu ve zengin günlerinde bile sahip olduklarını kaybetme korkusu yaşadığı anlamına gelebilir mi? Bu, çok zengin kişilerin ortak niteliğidir: Zenginliklerini kaybetme ve sade bir yaşam sürmek zorunda kalma konusunda duydukları büyük korku. Zenginlik, gerçek güvenliği sağlamaz; gerçek güvenli-ği sağlayabilen, yalnızca Tanrı’dır.
2. Elifaz’ın İlk Konuşması (4,5. Bölümler)
Dördüncü bölüm, Eyüp’ün arkadaşlarıyla yaptığı konuşmalar ve onlara verdiği yanıtlarla başlar. Ridout onların mesajının özünü aşağıdaki şu sözlerle özetler:
Üç arkadaşın tartışmasında, ortak bir ilkeyi temel alan düşünce birliği mevcuttur. Bu ilke, tüm acıların eğitici değil, cezalandırıcı bir doğaya sahip olmalarıdır. Acı, Tanrı’nın sevgisinden çok, adaletinden kaynaklanır – Tanrı’nın sevgisi ve adaleti, Tanrı’nın bütün yollarında birlikte hareket etseler bile. Aslında, böyle bir ilke doğruların ve kötülerin çektikleri sıkıntılar arasında ayırım yapmayı başara-maz.10
4 ve 5’inci bölümlerde Elifaz konuşur. Elifaz (Tanrı güçlüdür ya da Tanrı saf altındır anlamına gelebilir) dindar, seçkin, Tanrı’nın yüceliğine ilişkin görüşlerinde sadık bir kişiydi. Ama ne yazık ki, şefkatten yoksundu. Konuşmalar ilerledikçe Elifaz daha da sertleşti. Üç arkadaşının gösterdiği anlayış azaldıkça, Eyüp’ün anlayışının arttığına dikkat ediniz. Elifaz’ın konuşmalarından ve Rab’le yüz yüze görüştükten sonra Eyüp, Tanrı’nın yollarını ve isteğini gerçek bir al-çakgönüllülükle kabul eder.
4:1-11 Elifaz aslında şunu söylemek istemektedir: “Sen başkalarına yardım ettin (Tökezleyeni senin sözlerin ayakta tuttu; 4:4), ama şimdi kendine yardım edemiyorsun” (Bu sözler ve çarmıhtaki İsa’yla alay edenlerin sözleri arasındaki benzerlik dikkat çekicidir: “Başkalarını kurtardı, kendini kurtaramıyor”). Elifaz-ın gösterdiği neden, Eyüp’ün kendi doğruluğuna güvenmesidir. “Senin güven-diğin Tanrı’dan korkun değil mi, umudun kusursuz yaşamında değil mi?” (4:6). İnsanlar kötülükleri nedeniyle acı çektiklerinden, Eyüp’ün günah işlemiş olması gerekiyordu (7-9. ayetler).
4:12-21 Elifaz sonra gece gördüğü bir görümü anlatır. Bu görümde bir ruh ona şu soruyu sorar: “Tanrı karşısında insan doğru olabilir mi? Kendisini yaratanın karşısında temiz çıkabilir mi?” (17. ayet). Bu, insanın Tan-rı’ya yanıt verme hakkına sahip olmadığı anlamına gelmektedir. Eğer biri acı çekiyorsa bu, Tanrı’nın değil, kendisinin hatasıdır. Tanrı hizmetkârlarına gü-venemeyecek kadar büyüktür ve Kendisi’yle kıyaslandığında, Tanrı’nın melekleri de hataları nedeniyle suçludurlar. Gerçek bu olduğuna göre, bir güve kadar geçici olan ölümlü insanlar kim bilir ne denli güvenilmez ve hataya eğilimlidirler!
5:1-7 Elifaz, insanları ya da melekleri (kutsalları) çağırarak günahı yargının izlediği düşüncesinin yanlışlığını kanıtlaması için Eyüp’e meydan okur. Konuşmacı kötülük ve ceza arasındaki değişmez bağlantıyı gözlemlemiştir. Sıkıntı asla nedensiz değildir. Günahlı olduğu için insanın yazgısı sıkıntıdır.
5:8-16 İnsana düşen, Tanrı’yı aramak ve davasını O’nun eline teslim etmektir, çünkü Tanrı tüm bilgelik ve güce sahip Olan’dır. Doğayı kontrol edişinde ve insanlara sağladıklarında bilgeliği ve gücü görülür. 1.Korintliler 3:19’da Pavlus, bu dünyanın sahte bilgeliğinin maskesini düşürmek için buradaki 13. ayeti kullanmıştır.
5:17-27 Elifaz insanların, Her Şeye Gücü Yeten’in azarlamasına boyun eğerek, kıtlık, savaş, iftira, bireysel sorunlar, tehlike, kuraklık, vahşi hayvanlar ve ürün ziyanından kurtulduklarını söyler. Böylece evlerinde esenlik, güvenlik, verimlilik ve uzun yaşamın tadını çıkartacaklardır.
3. Eyüp’ün Karşılığı (6,7. Bölümler)
Dostları ilə paylaş: |