79:2-4 Katliam korkunçtur. Çürüyen cesetlerin kötü kokusu her yere yayılmıştır. Yahudiler’in cesetleri gömülmeden etrafa saçılmıştır. Üzerlerine akbabalar inmektedir ve etobur hayvanlar, avlarını açgözlülükle yutmaktadırlar. Yeruşalim’de her taraftasu gibi kan akmıştır ve istilacılar öldürdükleri kişilerin cesetlerini gömme zahmetine katlanmamışlardır. İsrail’in çevresindeki düşman komşular, İsrail’in başına gelen bu ulusal felaketle sevinmektedirler.
79:5-7Bütün bu olup bitenler, hiç kuşkusuz Rab’bin ateşli hiddetinin ve kıskanç gazabının bir işaretidir. Ama İsrail’e karşı olan bu kıskançlığının ateşi daha ne kadar yanacaktır? Bu gazabın artık diğer uluslara çevrilmesinin zamanı gelmemiş midir? Çünkü bu uluslar Yahve’yi tanımakistememektedirler; özgür iradeleriyle O’nun adını çağırmayı reddetmektedirler. Tanrı’nın halkını boğazladıkları ve ülkeyi yakıp yıktıkları için günahları doruğa ulaşmıştır.
79:8-10 Bu satırlara kadar yazılanlar bir giriş biçimindedir. Mezmur yazarı, ulusun günahının bu felaketin temel nedeni olmadığını fark ettiğinde, konunun özüne gelir: “Atalarımızın suçlarını artık önümüze sürme.”Bu itiraftan sonra, Gücü Her Şeye Yeten’in merhametini uyandırmak için karşı konulmaz nedenler sıralar. Önce Tanrı’nın sevecenliğini vurgular. Halkının buna şimdi her zamankinden daha çok ihtiyacı vardır. Sonra Tanrı’ya yüce adı uğruna yalvarır. Rab yüreği kırık ve pişman kişilere bağışlama ve kurtarış vaat etmiştir. Şimdi adının onuru tehlikededir ve son olarak Tanrı’dan, düşmanın alaylarını susturmasını diler. Düşmanlar, İsrail’in Tanrısı’nın olmadığını söylerler. İşte şimdi varlığını kanıtlaması için sadık hizmetkârlarının kanlarını dökenlerden öç almasının zamanı gelmiştir.