84:3 Göksel yolcu kendisini bir kuş ve bir kırlangıçla kıyaslıyor. Şu 102. Mezmur’un 7’inci ayetinde kuş yalnızlığın örneği olarak verilmiştir: “Damda yalnız kalmış bir kuş gibiyim.” Kırlangıcı gözlemiş olan herkes, bu kuşun da ne kadar huzursuz bir yaratık olduğunu bilir: Sürekli hava akımıyla karşı karşıya kaldığından ok gibi süzülür ve yükselir. Her iki örnek de geçici olarak çölde kalan Tanrı halkına uygun tanımlardır; Tanrı halkı da yalnız ve huzursuzdur. Kendileri ve aileleri için huzur ve güvenlik bulabilecekleri tek yer, Rab’bin sunağıdır.
Çadırda ve tapınakta iki sunak bulunurdu. Biri pirinçten, diğeri ise altından yapılmıştı. Birincisi İsa’nın ölümünü, ikincisi ise dirilişini simgelerdi. Her ikisi de Kurtarıcımız’ın tamamladığı işi temsil ederler. Rabbimiz’in tamamladığı iş aracılığıyla canlarımızı dinlendirebiliriz. Huzur bulmaları için çocuklarımızı da aynı yere getirebiliriz. “Rab İsa’ya iman et, sen de ev halkın da kurtulursunuz” (Elç.16:31).
84:4 Sürgündeki yazar, özlem dolu şöyle bir ifade kullanır: “Ne mutlu senin evinde oturanlara, seni sürekli överler!” Bu ifade bize, Rab’bin yanına, yuvaya dönmüş olan sevdiklerimizin mutluluğunu düşündürmektedir, onlar için yas tutamayız. Bizim yanımızda olmayışları bir kayıptır, ama Rab’bin yanında oluşları onlar için sonsuz kazançtır. Konumları bizimkinden çok daha iyidir.
84:5 5-7’nci ayetlerde, gökyüzünde Rab’bin yanında olanların sahip olduğu mutluluktan, henüz dünyada olan imanlıların daha az mutlu olduğu duruma geçilir. Yeryüzündeki imanlılarla ilgili çeşitli durumlardan söz edilir. Öncelikle, güçleri Rab’den kaynaklanır; kendi güçlerine güvenmezler. “Rab’de, O’nun üstün gücüyle” güçlüdürler (Ef.6:10). Sonra yüreklerindeki en büyük istek Si-yon’u ziyaret etmektir. Dünya, öz vatanları değildir. Dünyada olsalar da dünyadan değildirler. Akılları hep Siyon’a yapacakları yolculuktadır.
Dostları ilə paylaş: |