Bereket burada sonsuz yaşam olarak açıklanır; bunu iki şekilde anlayabiliriz. Tanrı halkı arasında birlik olduğunda, imanlılar yaşamdan gerçek anlamda zevk alırlar. Aynı zamanda yaşamın bereketleri kendileri aracılarıyla diğerlerine akar.
134. Mezmur: Gelin, Rab’bi Övün!
134:1,2 Yeruşalim’deki tapınaktaki günlük işlerini tamamlayan hizmetkârlar, evlerine dönerdi; ama kâhinler ve Levililer gece boyunca nöbet tutarlardı (1Ta.9:33). Buhur yakar, şükran sunar ve Rab’bi överlerdi (2Ta.29:11; 31:2).
Halk tapınaktan ayrılırken belki bu ezginin iki ayetini kâhinlere söylerdi. Bu ayetlerin tapınakta gece nöbeti tutan Rab’bin hizmetkârlarına hitap ettiği açıktır. Bu kişilerin görevi Rab’bi övmek ve dua etmek için tapınağa yönelerek ellerini kutsal yere doğru kaldırmaktı.
134:3 3’üncü ayetin karşılığı, Tanrı bereketini bireysel olarak kişiler için dileyen kâhinlerin bereketlenmesiydi. Bereket hakkındaki dört konuya dikkat edelim.
Bereketleyen – Rab, Yahve, antlaşmasına sadık olan Tanrı:
Büyüklüğü – yeri göğü yarattı.
Bereketlenen – Rab seni bereketlesin (“sen” tekil kullanılmıştır).
Bereketleyenin yeri – Siyon, kutsal yer.
Dostları ilə paylaş: |