Davut, ceninin oluşumunu mükemmel bir biçimde tanımlar. “İç varlığımı sen yarattın, annemin rahminde beni sen ördün.” Tanrı bizim iç varlığımızı yaratmıştır; her birimiz tanrısal mühendisliğin bir harikasıyız. Örneğin, beyni düşünelim; gerçekleri, sesleri, kokuları, görüntüleri, hisleri ve acıyı kaydetme kapasitesiyle, hatırlama yeteneğiyle, hesaplama gücüyle, karar verme ve sorunları çözme anlayışına ilişkin sonsuz bir güce sahipmiş gibi görünür.
Tanrı bizi annemizin rahminde ördü. Bu kasların, kirişlerin, bağların, sinirlerin, kan damarlarının ve iskeletin uygun bir tanımıdır.
Davut, Rab’be övgüler sunar. Tanrı’nın yaratışının mükemmelliğini düşündüğünde, insanın müthiş ve harika yaratıldığını söyler. İnsan bedeninin harikalarını düşündükçe (düzenini, karmaşıklığını, güzelliğini, iç güzelliğini ve kalıtımsal özellikleri) doğal bilimler konusunda eğitilmiş birinin sınırsız bir yaratıcıya nasıl olurda inanamayacağına şaşarız.
139:15 Mezmur yazarı tekrar, bedeninin annesinin rahminde oluşturulduğu zamana geri döner. Burada, embriyo ya da cenine işaret edildiğine dikkat edin. Kutsal Kitap’ın görüşüne göre insan kişiliği doğumdan önce var olur ve bu nedenle önemli tıbbi nedenler dışında kürtaj bir cinayettir.
Davut Tanrı’nın kendisini başlangıçtan beri çok iyi tanıdığının farkındaydı. Gizli yerde yaratıldığında, yerin derinliklerinde örüldüğünde bedeninin Tanrı’dan gizli olmadığını biliyordu. Yerin derinlikleri ifadesi yeryüzünün derinlikleri anlamına gelmez; hiç kimse orada yaratılmamıştır. İfadenin geçtiği koşullarda anlamı yalnızca “anne rahmi” olabilir. Benzer bir ifade Efesliler 4:9’da görülür; burada, Mesih’in yeryüzünün aşağı kısımlarına indiğinden söz edilir. İfadenin geçtiği koşullara göre bu da yine O’nun bir bakirenin rahmine girişini belirtmektedir. Burada söz konusu edilen O’nun beden alışıdır.
Dostları ilə paylaş: |