99:2,3 Siyon’daki tahtından yöneten Rab, güç ve yücelikte büyüktür.Yeryüzündeki bütün halklar üzerinde Yönetici olarak yüceltilmiştir. O’nun büyük ve heybetli ismini, suçlanamaz bir kutsallığa sahip olduğu gerçeğini bilerek onurlandırmalıdırlar.
99:4,5 Bu güç Kralı, aynı zamanda adalete aşıktır. Bu, yeryüzü yöneticileri arasında görünmeyen bir özelliktir. “Güç ve adalet sonunda evlendiler” (FWG). O’nun krallığında rüşvet ve ahlâksızlık bilinmez. Eşitlik, adalet ve doğruluk birer istisna değil, kuraldır. Halkı O’nu nasıl da yüceltmeli, ayaklarının taburesi önünde nasıl da tapınmalıdır. Diğer ayetlerde Tanrı’nın taburesi değişik şekillerde tanımlanır: Antlaşma Sandığı (1Ta.28:2), tapınak (Mez.132:7), Siyon (Ağı.2:1), yeryüzü (Yşa.66:1) ya da hatta Tanrı’nın düşmanları olarak (Mez.110:1). Buradaki referans büyük olasılıkla Siyon’daki tapınağa işaret etmektedir.
99:6,7 Bu Kral, geçmişte halkına sadakatle yol gösteren aynı Kral’dır. Musa ve Harun O’nun kâhinlerindendi; Samuel ise O’nun büyük aracılarından biriydi. Teknik olarak ne Musa ne de Samuel bir kâhin değildi, ama her ikisi de Tanrı’nın izni altında kâhinlik görevlerini yerine getirdiler. Burada önemli olan, onların Rab’be feryat ettiklerinde O’nun kendilerini yanıtlamasıdır. Musa ve Harun’la bulut sütunuiçinde haberleşti, onları Sina Dağı’nda verdiği yasadan kurtardı. O’nun buyruklarına itaat ettiler; itaatleri kusursuz değildi. Kısmen de olsa yasayı yerine getirdiler.