‘Kabilecilik’ düzeni doğrultusunda “şehir devlet yönetimi” ve “ feodal düzen” (Kölelik düzeni, güçlülerin sözünün geçtiği düzen) hakimdi.
İdareciler seçimle belirlenir ve yaptıklarından sorguya çekilirlerdi. Bu düzen İslam sonrası da devam etmiştir.
EKONOMİK HAYAT
Tarım, hayvancılık ve özellikle ticaretle uğraşılır.
Özellikle Mekke şehri, önemli ticaret yollarının kavşak noktasında bulunması ve ‘Kabe’ yi barındırması açısından ayrı bir önem taşır.
SOSYAL HAYAT
SOSYAL HAYAT
Sosyal hayatın temelinde ‘kabile’ vardır.
Toplum ‘hadari’(yerleşik) ve ‘bedevi’ (çölde yaşayanlar) olmak üzere iki kısımdır.
AHLAKİ YAPI
Kabilecilik anlayışı ‘asabiyet’e(ırkçılık) dayanır. Asabiyet arapların en belirleyici özellikleridir.
İnsan haklarının çiğnenmesi, soylarla ayıplama ya da övünme, kız çocuklarının toprağa gömülmesi, kan davası, kadın haklarının hiçe sayılması gibi durumlar sebebiyle İslam öncesi döneme ‘”Cahiliye Dönemi”, Araplara ‘”Cahiliye Arapları” denir
EDEBİYAT
Şiir ve hitabet çok gelişmişti
Ukaz panayırı’nda şiir yarışmaları yapılır, en güzelleri Kabe duvarına asılırdı.
35 yaşında ‘Hacer-ül Esved’ taşının yerine yerleştirilmesi için yaptığı ‘Kabe hakemliği’ önemlidir. Bu olay ve Hz. Muhammed’in dürüstlüğü sebebi ile ona ’Muhammed-ül Emin’ denilmiştir.
Kıble, henüz Kâbe tarafına çevrilmeden önce idi. Mescid-i Nebevî’nin kuzey duvarında, hurma dallarıyla bir gölgelik ve sundurma yapıldı. Buna Suffa denilirdi. Burada kalan Müslümanlara da “Ashâb-ı Suffa” ismi verildi. Mescid-i Şerifin Suffasında kalan bu Sahabîlerin, Medine’de, ne evleri, ne de kabile ve akrabaları, hiç bir şeyleri yoktu. Âileden uzak, dünya işlerinden uzak ve tam mânâsı ile ilim öğrenmeye kosantre olmuşlardı. Kur’an ilmi tahsil eder, Resûl-i Ekrem Efendimizin va’z ve derslerini dinleyerek eğitim görürlerdi. çoğunlukla, oruçlu bulunurlardı.
Kıble, henüz Kâbe tarafına çevrilmeden önce idi. Mescid-i Nebevî’nin kuzey duvarında, hurma dallarıyla bir gölgelik ve sundurma yapıldı. Buna Suffa denilirdi. Burada kalan Müslümanlara da “Ashâb-ı Suffa” ismi verildi. Mescid-i Şerifin Suffasında kalan bu Sahabîlerin, Medine’de, ne evleri, ne de kabile ve akrabaları, hiç bir şeyleri yoktu. Âileden uzak, dünya işlerinden uzak ve tam mânâsı ile ilim öğrenmeye kosantre olmuşlardı. Kur’an ilmi tahsil eder, Resûl-i Ekrem Efendimizin va’z ve derslerini dinleyerek eğitim görürlerdi. çoğunlukla, oruçlu bulunurlardı.
Resûl-i Ekremin medresesine Allah için nefsini vakfetmiş fedakâr, ilim aşığı talebeler idiler. Peygamber Efendimiz tarafından tespit edilen öğretmenler, kendilerine Kur’an öğretirlerdi. Bunlardan yetişenler, Müslüman olan kabilelere Kur’an öğretmek ve Sünnet-i Resûlullahı beyân etmek için gönderilirlerdi. İçlerinden evlenenler, Suffe’den ayrılırlardı. Fakat, yerlerine başkaları alınırdı. Bu güzîde Sahabîler ne ticâretle, ne bir sanatla meşgul olmazlardı. Geçimlerini PeygamberEfendimiz ve Sahabîlerin zenginleri tarafından temin edilirdi.
Resûl-i Ekremin medresesine Allah için nefsini vakfetmiş fedakâr, ilim aşığı talebeler idiler. Peygamber Efendimiz tarafından tespit edilen öğretmenler, kendilerine Kur’an öğretirlerdi. Bunlardan yetişenler, Müslüman olan kabilelere Kur’an öğretmek ve Sünnet-i Resûlullahı beyân etmek için gönderilirlerdi. İçlerinden evlenenler, Suffe’den ayrılırlardı. Fakat, yerlerine başkaları alınırdı. Bu güzîde Sahabîler ne ticâretle, ne bir sanatla meşgul olmazlardı. Geçimlerini PeygamberEfendimiz ve Sahabîlerin zenginleri tarafından temin edilirdi.
HUDEYBİYE BARIŞ ANTLAŞMASINA GÖRE:
HUDEYBİYE BARIŞ ANTLAŞMASINA GÖRE:
1- Müslümanlar, o yıl Kabe’yi ziyaret etmeden geri dönecekler,
2- Ertesi yıl, 3 gün sureyle Kabe’yi ziyaret edebilecekler, bu ziyaret esnasında Müslümanlar yanlarında kılıçtan başka silah bulundurmayacak,
3- Mekkeli bir Müslüman, Medineye sığınma talebinde bulunursa bu isteği kabul edilmeyecek; Medineli biri eğer Mekke’ye sığınma talebinde bulunursa bu hak kendisine verilecek,
4- Diğer Arap kabileleri, istedikleri taraf ile antlaşmaya katılma hakkına sahip olacak.
SONUÇLARI:
1-HUDEYBİYE ANLAŞMASIYLA MÜŞRİKLER MÜSLÜMANLARI RESMEN
3- MÜSLÜMANLAR BİR YIL SONRA DA OLSA AMAÇLARINA ULAŞIP KABE’Yİ ZİYARET ETTİLER
.
Ey İnsanlar!
Ey İnsanlar!
Sözümü iyi dinleyiniz! Bilmiyorum, bu seneden sonra sizinle burada belki de bir daha hiç buluşamayacağım!
İnsanlar!
İnsanlar!
Bugünleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mukaddes bir şehir ise, canlarınız, mallarınız, namuslarınız da öyle mukaddestir, her türlü tecavüzden korunmuştur.
Ashabım!
Ashabım!
Yarın Rabbinize kavuşacaksınız ve bugünkü her hal ve hareketinizden muhakkak sorulacaksınız. Sakın benden sonra eski sapıklıklara dönüp de birbirinizin boynunu vurmayasınız.
Bu vasiyetimi burada bulunanlar, bulunmayanlara bildirsin! Olabilir ki bildirilen kimse, burada bulunup doğrudan işitenden daha iyi anlayarak muhafaza etmiş olur.
Bu vasiyetimi burada bulunanlar, bulunmayanlara bildirsin! Olabilir ki bildirilen kimse, burada bulunup doğrudan işitenden daha iyi anlayarak muhafaza etmiş olur.
Ashabım!
Ashabım!
Kimin yanında bir emanet varsa onu sahibine versin! Faizin her çeşidi kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Lakin borcunuzun aslını vermeniz gerekir. Ne zulmediniz, ne de zulme uğrayınız. Allah'ın emriyle faizcilik artık yasaktır.
Cahiliyeden kalma bu çirkin adetin her türlüsü ayağımın altındadır. İlk kaldırdığım faiz de Abdülmüttalib'in oğlu (amcam) Abbas'ın faizidir.
Cahiliyeden kalma bu çirkin adetin her türlüsü ayağımın altındadır. İlk kaldırdığım faiz de Abdülmüttalib'in oğlu (amcam) Abbas'ın faizidir.
Ashabım!
Ashabım!
Cahiliye devrinde güdülen kan davaları da tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası Abdülmüttalib'in torunu (amcazadem) Rebia'nın kan davasıdır.
İnsanlar!
İnsanlar!
Bugün şeytan, sizin şu topraklarınızda yeniden tesir ve hakimiyetini kurmak gücünü ebedi surette kaybetmiştir. Fakat siz, bu kaldırdığım şeyler dışında, küçük gördüğünüz işlerde ona uyarsanız bu da onu memnun edecektir.
Dininizi korumak için bunlardan da sakınınız.
İnsanlar!
İnsanlar!
Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah emaneti olarak aldınız; onların namuslarını ve iffetlerini Allah adına söz vererek helal edindiniz.
Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, onların da sizin üzerinde hakları vardır.
Sizin kadınlar üzerindeki hakkınız, onların aile yuvasını sizin hoşlanmadığınız hiçbir kimseye çiğnetmemeleridir. Eğer razı olmadığınız herhangi bir kimseyi aile yuvanıza alırlarsa, onları te'dib edebilirsiniz.
Sizin kadınlar üzerindeki hakkınız, onların aile yuvasını sizin hoşlanmadığınız hiçbir kimseye çiğnetmemeleridir. Eğer razı olmadığınız herhangi bir kimseyi aile yuvanıza alırlarsa, onları te'dib edebilirsiniz.
Kadınların da sizin üzerinizdeki hakları, meşru bir şekilde, her türlü yiyim ve giyimlerini temin etmenizdir.
Mü'minler!
Mü'minler!
Size bir emanet bırakıyorum ki ona sıkı sarıldıkça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanet Allah'ın kitabı Kur'an'dır.
Mü'minler!
Mü'minler!
Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman müslümanın kardeşidir, böylece bütün müslümanlar kardeştir. Din kardeşinize ait olan herhangi bir hakka tecavüz helal değildir. Meğer ki gönül hoşluğu ile kendisi vermiş olsun.
Ashabım!
Ashabım!
Kendinize de zulmetmeyiniz. Kendinizin de üzerinizde hakkı vardır.
İnsanlar!
İnsanlar!
Cenab-ı Hak her hak sahibine hakkını (Kur'an'da) vermiştir. Varise vasiyet etmeye lüzum yoktur. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa ona aittir. Zina eden için mahrumiyet vardır.
Babasından başkasına ait soy iddia eden soysuz, yahut efendisinden başkasına intisaba kalkan nankör, Allah'ın gazabına, meleklerin lanetine ve bütün müslümanların ilencine uğrasın!
Babasından başkasına ait soy iddia eden soysuz, yahut efendisinden başkasına intisaba kalkan nankör, Allah'ın gazabına, meleklerin lanetine ve bütün müslümanların ilencine uğrasın!
Cenab-ı Hak, bu gibi insanların ne tövbelerini ne de şehadetlerini kabul eder.
İnsanlar!
İnsanlar!
Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz?
"-Allah'ın elçiliğini ifa ettin, vazifeni yerine getirdin, bize vasiyet ve öğütte bulundun, diye şehadet ederiz" cevabını verdiler.
Bunun üzerine Hz.Muhammed (sav):
Bunun üzerine Hz.Muhammed (sav):
Şahit ol Ya Rab! Şahit ol Ya Rab! Şahit ol Ya Rab! dedi.
SEN ELBETTE YÜCE BİR AHLAK ÜZERESİN…
SEN ELBETTE YÜCE BİR AHLAK ÜZERESİN…
( Kalem Suresi – 4.ayet
)
8 HAZİRAN 632 YILINDA MEDİNE’DE
8 HAZİRAN 632 YILINDA MEDİNE’DE
HER FANİ İNSAN GİBİ VEFAT ETMİŞTİR.
.TELAŞLANAN MÜSLÜMANLARI HZ. EBUBEKİR
SKİNLEŞTİRMİŞ. PEYGAMBERİMİZİN BİR
İNSAN OLDUĞUNU HATIRLATMIŞTIR .
KABRİ MESCİDİ NEBEVİ’NİN İÇİNDEDİR.
KABRİNİN BULUNDUĞU YERE
RAVZA-İ MUTAHHARA
‘’ÇİÇEKLİ CENNET BAHÇESİ’’ DENİR.
1-Güvenilir olmakla peygamberlik arasında
1-Güvenilir olmakla peygamberlik arasında
Nasıl bir ilişki vardır?
2-Peygamberimiz ilk çağrıyı kimlere yapmıştır? Niçin?
3- Darul Erkam nedir?
4-Açık davet nerede olmuş, nasıl tepki göstermişlerdir?