Ebu Râfi' bin Selam bin Ebil-Hakîk'ın Öldürülmesi:
Bu adam, Hayber yahudilerinin liderlerinden ve Arap kabilelerini Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem-’in üzerine yürümeye teşvik eden heyetin fertlerinden, ticaretle iştigal eden İslam düşmanlarından biriydi. Müslümanlar Hendek savaşı ve Kureyza meselesini hallettikten sonra, Hazrec’den beş kişilik bir grup, Evs’in, Kab bin Eşref’i öldürerek elde ettikleri şerefin aynısını elde etmek için gönüllü olarak bu adamı öldürmeye karar verdiler.
Beş kişilik bu Hazrec timi, güneş battıktan sonra bu adamın Hayber civarındaki kalesine geldiler. Tim komutanı Abdullah bin Atik, arkadaşlarına kendisini dışarıda beklemelerini söyleyerek kale kapsına geldi ve nöbetçileri aldatarak kaleye girmeyi başardı.
Abdullah, kendisini gizleyerek insanların uyumasını beledi. Sonra gizlice kaçmak gerektiğinde kullanmak üzere gizlice kale kapısının anahtarlarını aldı ve kapıyı açtı. Sonra doğruca Rafi bin Selam’ın evine yöneldi. Farkedilmesi halinde Rafi’yi öldürmeden düşman tarafından yakalanmamak için geçtiği her kapıyı kilitliyordu.
Böylece Rafi’nin evine geldi. Rafi karanlıkta ev halkıyla beraber oturuyordu. Abdullah, onun nerede olduğunu anlamak için
“Ey Ebu Râfi'!” diye seslendi. Râfi': “Kim o” deyince doğruca sesin geldiği yöne yöneldi ve kılıcını çekerek Rafi’yi orada öldürdü. Râfi’nin inlemesi sonucu ev halkı ayaklandı. Abdullah kapıları teker teker açarak koşmaya başladı.Gece olduğundan etrafı görünmüyordu.Bu yüzden koşarken merdivenlerden düşerek ayağını incitti. Sarığı ile ayağını sararak kale kapısında gizlendi. Sabaha karşı horozlar öttüğünde bir adamın kale duvarına çıkarak Hicaz taciri Ebu Râfi’nin öldüğünü haykırması üzerine Abdullah, arkadaşlarının yanına döndü. Medine’ye dönüp olayı Rasûlullah-sallallahu aleyhi vesellem-’e bildirdiler.Rasûlullah-sallallahu aleyhi vesellem-, eliyle Abdullah’ın inciyen ayağını okşadı. Abdullah sanki ayağından hiç şikayetçi olmamış gibi sağlığına kavuştu.
Yemâme'nin Efendisi Sümame bin Asal'ın Esir Alınması:
Yemame kabilesinin liderlerinden Sümame, İslam’a ve Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem-’e karşı şiddetli düşmanlık gösteren kimselerden biriydi. Hicri 6. yılın muharrem ayında Müseylemetül Kezzab’ın emriyle Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem-’e suikast düzenlemek amacıyla Medine’ye doğru hareket etmiştir. O sırada Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem- Muhammed bin Mesleme komutasında otuz kişilik bir süvari birliğini Medine’ye yedi gece yolu uzaklıkta Basra yolu civarındaki Bekr bin Kilab oğullarını tedip etmeleri amacıyla gönderdi. Bu birlik Bekroğullarına baskın düzenleyip bazı ganimetler elde ettikten sonra Medine’ye dönüş yolunda Sümame’ye rastladı ve O’nu tutuklayarak Medine’ye getirdi. O’nu mescid’in direklerinden birine bağladılar. Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem- gelip O’na hatırını sordu. Sümame
“Ben iyiyim ey Muhammed! Beni öldürürsen asil kan sahibi birisini öldürmüş olursun. Yok iyilik yaparsan, iyiliğin kıymetini bilen birisine yapmış olursun. Benden dilediğin kadar mal iste, veririm” şeklinde cevap verdi. Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem- O’ndan yüzçevirip gitti. İkinci ve üçüncü günde aralarında aynı konuşma geçti. Daha sonra Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem- O’nun salıverilmesini emretti. Sümame özgürlüğüne kavuşunca yıkandı ve sonra da şehadet kelimesi getirerek müslüman oldu. Müslüman olduktan sonra şöyle demiştir.
“Ey Allah’ın Rasulu! Daha önce yeryüzünde senden daha çok nefret ettiğim başka bir kimse yoktu. Şimdi ise, yeryüzünde senden daha çok sevdiğim kimse yok. Yine daha önce yeryüzünde bu dinden daha çok nefret ettiğim başka bir din yokken, bugün yeryüzündeki dinler arasında bu dinden daha çok sevdiğim başka bir din yoktur”.
Sümame memleketine dönmeden önce Mekke’ye uğrayıp, umre yaptı. Kureyş müslüman olduğunu öğrenince O’na hakaret ettiler. Sümame onlara:
“Vallahi Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem- izin vermedikçe bundan sonra size Yemame’den tek bir buğday tanesi dahi gelmeyecektir” diyerek Mekke’yi terketti. Memleketine dönünce Mekkelilere buğday satılmasını yasakladı. Bunun üzerine Mekke halkı sıkıntıya maruz kaldılar. Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem-’e mektup yazarak akrabalık bağları hatırına, Sümame’ye buğday satışına engel olmaması için talimat vermesini istediler. Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem- o’nların bu isteklerini kabul ederek Sümame’ye bu yönde talimat yolladı.
Lahyanoğulları Gazvesi:
Reci’de müslüman tebliğcileri şehid edenler bunlardı. Hicaz boylarında oturmaktaydılar. Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem- bunların işini sonraya bıraktı. Ahzap (hizipler) savaşı sona erip, müslümanlar emniyet ve selamete erince Allah Rasulu -sallallahu aleyhi vesellem- Medine’ye İbni Ümmü Mektum’u bırakıp Hicri altıncı yılın Rebiulevvel ayında Lahyanoğullarına karşı yirmisi süvari olmak üzere ikiyüz kişilik bir birlikle harekete geçti. Hızla Usfan yakınlarındaki Batnı Garan denilen vadiye gelip orada indi. Müslümanlar burada şehid edilmişlerdi. Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem- iki gün boyunca burada bekleyip şehitler için duada bulundu. Lahyanoğulları O’nun geldiğini duyunca kaçıp dağların tepelerine sığınmışlardı. Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem- peşlerine adam salmasına rağmen onlardan kimseyi yakalayamadılar. Sahabelerinden on kişilik bir süvari birliğini Usfan’a göndererek giriştiği harekâtı Kureyş’e de belli edip onlara gözdağı verdi. Sonra toparlanarak Medine’ye geri döndüler. Bu sefer, ondört gün sürmüştür.
Iys Hareketi ve Peygamber -sallallahu aleyhi vesellem-’ın Kızı Zeyneb'in Kocası Ebu'l-As'ın İslam'a Girmesi:
Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem-, hicri altı cemadül-ula ayında Zeyd bin Harise komutasındaki yüz yetmiş kişilik bir birliği Iys mevkiine gönderdi. Amaçları Şam’dan dönmekte olan Kureyş kervanını ele geçirmekti. Bu kervanı Peygamber -sallallahu aleyhi vesellem-’in kızı Zeyneb’in kocası Ebu’l As bin Rebi komuta ediyordu. Müslümanlar, kervanı ele geçirip orada bulunanları esir aldılar. Ancak Ebul As kaçıp Medine’ye geldi ve Zeyneb’e sığındı. O da kendisini kabul etti. Zeyneb, Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem-’den kervanı Ebu’l As’a geri iade etmesini rica etti. O da kızının bu talebini yerine getirdi ve ele geçirilen küçük büyük herşeyi Ebu’l As’a geri iade etti.
Ebu’l As Mekke’nin ileri gelen tacirlerindendi. Ayrıca dürüstlüğü ile tanınırdı. Mekke’ye dönüp kendisinde bulunan tüm emanetleri sahiplerine geri verdikten sonra Müslüman olarak Medine’ye geri döndü. Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem-, ilk nikahları üzere Zeyneb’i ona geri verdi. Bu olay üç seneden fazla süren bir ayrılıktan sonra gerçekleşmiştir. O vakit henüz müslüman hanımların kafir erkeklerle evliliklerini haram kılan ayet inmiş değildi. Dolayısıyla ilk nikahları bozulmadan duruyordu.
Bu dönemde Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem-, düşmanın gözünü korkutmak ve Medine’nin uzak civarlarının da emanet ve güvenliği temin için çeşitli küçük çapta askeri hareketler düzenledi. Bu hareketler gerçekten de düşmanın gözünü korkutmuş ve onları dize getirmiştir. Bu sakin dönemden sonra Mustalıkoğulları gazvesi gerçekleşti.
Dostları ilə paylaş: |