Slanders On Muslims In History


Osmanlı'yı Parçalama Planları



Yüklə 1,58 Mb.
səhifə30/30
tarix31.10.2017
ölçüsü1,58 Mb.
#23310
1   ...   22   23   24   25   26   27   28   29   30

Osmanlı'yı Parçalama Planları

Osmanlı'nın I. Dünya Savaşı'na dahil oluşuyla beraber, İngiltere, stratejik ve siyasi hedef tespitlerini bir kere daha revize etti. 1915'te Sir Maurice Bunsen başkanlığında "Asya Türkiye'sini İnceleme Komisyonu" kuruldu. 8 Nisan 1915'te çalışmaya başlayan Komisyon, 30 Haziran 1915'te hazırladığı raporunda Osmanlı topraklarının Suriye, Filistin, Ermenistan, Anadolu/Türkiye ve Irak adıyla beş büyük bölgeye/özerk vilayete bölünmesini önerdi.1 Ayrıca Akdeniz'den Basra Körfezi'ne uzanan hat üzerinde stratejik noktaların doğrudan veya dolaylı yollarla kontrol altına alınmasını şart koştu. Bunun da yolu Filistin ve Irak'ın tamamen işgal edilmesinden geçiyordu.2 Lord Curzon'a göre İngilizlerin gözünde Hindistan'ın batı sınırları Fırat Nehri boyunca uzanmaktaydı ve ancak Musul vilayeti aracılığıyla denetim altına alınabilirdi. Böylece İngiltere, savaş sonrası, Musul da dahil olmak üzere Asya Türkiye'sinde petrol başta olmak üzere bütün ekonomik imtiyazları ele geçirebilecekti.3

1. Selçuk Ural, "Mütareke Döneminde İngiltere'nin Güneydoğu Anadolu Politikası", Ankara Üniversitesi Türk İnkilap Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, s. 39, Mayıs 2007, s. 426

2. David Fromkin, Barışa Son Veren Barış, çev: Mehmet Harmancı, İstanbul: 1994, s.137-140; M. Kemal Öke, Musul Meselesi Kronolojisi (1918-1926), İstanbul: Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı: 1987, s. 15

3. İhsan Şerif Kaymaz, Musul Sorunu Petrol ve Kürt Sorunları ile Bağlantılı Tarihsel ve Siyasal Bir İnceleme, İstanbul: Otopsi Yayınları, 2003, s. 49; Ersal Yavi, Kürdistan Ütopyası, c. I, İstanbul: Yazıcı Basım Yayın, 2006, s. 63

s.603


(Üstte solda) Berlin'de çıkan 30 Nisan 1916 tarihli Vorwarts Gazetesi'nin manşetinde Kut-ül Amare'de İngiliz ordusunun teslim olduğuna dair haber.

(Altta sağda) Kut-ül Amare'de esir alınan İngiliz askerleri

(Altta solda) Kut-ül Amare Savaşı'nda cephedeki Türk askerleri

s.607


Parçalanan Osmanlı topraklarının manda ve petrol paylaşımının gerçekleştirildiği San Remo Konferansı'na katılan delegeler.

s.608-609



Anadolu'da Kürtleri Kışkırtma Çabaları

Kürt Teali Cemiyeti, Mondros Mütarekesi'nin imzalandığı gün, yani 30 Ekim 1918'de kurulmuştu. Cemiyetin özelliği, İngiliz devlet yetkilileri ile yakın ilişkilerinin olması ve adeta İngiliz casusluk çalışmalarının merkezlerinden biri konumunda bulunmasıdır. Mustafa Kemal, Cemiyetin amacının, yabancı devletlerin himayesinde bağımsız bir Kürt devleti kurmak olduğunu belirtmiştir.1 İngiliz derin devletinin Anadolu toprakları içinde Kürt devleti oluşturma hedefi, kurulan bu paravan dernekler yoluyla da organize edilmiştir. Nitekim İngiliz Yüksek Komiseri Amiral John de Robbeck'in 26 Mart 1920 tarihli ifadeleri, bu planı oldukça açık şekilde ortaya koymaktadır:



Kürdistan Türkiye'den tamamen ayrılıp bağımsız olmalıdır. Ermeniler ile Kürtlerin çıkarlarını bağdaştırabiliriz. İstanbul'daki Kürt Kulübü (Kürt Teali Cemiyeti) Başkanı Seyit Abdülkadir ve Paris'teki Kürt delegesi Şerif Paşa hizmetimizdedir.2

Burada adı geçen Şerif Paşa, İngiliz derin devletinin yönlendirmesiyle, Anadolu topraklarında ayrılıkçı hareketlerin başlangıcını gerçekleştirmiştir. Şeyh Abdülkadir ile birlikte Sevr'e "bağımsız bir Kürt devleti" maddesini koydurmuştur.

Ancak İngiliz derin devletinin bu planı, boşa çıkmıştır.

Nisan 1919'da Binbaşı Noel'in İngiltere tarafına çekmek istediği aşiretler, Osmanlı Devleti'nin yanında yer alacaklarını ve işgalcilere karşı kanlarının son damlasına kadar savaşacaklarını açıklamıştır. İngiliz Yüksek Komiserliği'nden Londra'ya gönderilen bir telgrafta, Kurtuluş Savaşı'nın başlaması ile 30 bin Kürdün Mustafa Kemal Paşa ile birlikte savaşa gireceği yazılmıştır. Aynı dönemde Kürt aşiret liderleri, Erzurum Kongresine katılmış ve Heyet-i Temsiliye'ye seçilmişlerdir.

İngiliz derin devletinin ajanı ve yancısı konumundaki Şerif Paşa ve Şeyh Abdulkadir, Kürtlerin Osmanlı'dan ayrılmak istediği yönünde propagandalar yapmışlardır. Bu propagandalar sonucunda, son Osmanlı Meclisi Mebusanı'na, daha sonra da TBMM'ye, yurdun dört bir tarafındaki Kürt önderleri tarafından bağlılık telgrafları yağmıştır.3

Meclisi Mebusan'a gönderilen 26 Şubat 1920'deki telgrafta, "Vatan haini ve din düşmanı Şerif Paşa'nın Kürtler için ayrılıkçı faaliyetleri bilgisini aldık. Türklük ve Kürtlük birdir. Kürtler ve Türkler, öz kardeş ve din kardeşidirler; vatanları ortaktır. Kürtler Osmanlı camiasından ve İslam Birliği'nden ayrılmayı hiçbir zaman düşünmemektedir. Dünyanın sonuna kadar İslam camiasında yaşamak istemektedirler. Şerif Paşa ve benzer tüm faaliyetleri nefretle reddettiğimizi ve Hükümetimize bağlı olduğumuzu insanlık alemine ilan ederiz." yazmaktadır. Telgrafın imza sahipleri:

Belediye Reisi Ali Rıza, Keçel Aşireti Reisi Yusuf, Abbasi Aşiret Reisi Seyit Ali, Kelani Aşiret Reisi Hüseyin, Balanlı Aşiret Reisi Paşa Bey, Baratlı Aşiret Reisi Çiçek, Aşranlı Aşireti Reisi Yusuf, Ulemadan; Şeyh Saffet, Şeyh Hacı Fevzi, Müftü Osman Fevzi, Tüccardan; Arapzade Ahmet, Ruhzade Halis, Tavşanzade Recep, Hacı Eşbehzade Şükrü, Müftüzade Hakkı, Eşraftan; Hacı Mehmet, Çapıkzade Münir, Ahmet Paşazade Şemsi, Beyzade Sami'dir. 4

Benzer telgraflar da TBMM'nin açılması ile Ankara'ya gönderilmiştir. Meclis zabıtlarına göre Solhan, Çemişkezek, Hasankeyf, Kangal, Palu, Bitlis, Adıyaman, Kahta, Ahlat, Hizan, Şirvan, Şırnak bölge halkından gelen ve ayrılık hareketlerini protesto eden ve Meclis'e bağlılık bildiren telgraflar okunmuştur. Aşiret reislerinin toplu telgrafı Kürtlerin birlik kararını açıkça göstermektedir:



"Misak-i Milli içinde barışı sağlamak için bütün varlığımızla hükümetimize yardım edeceğimizi Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti dahilinde Kürtlüğün ayrı bir unsur olarak değerlendirilmesini hiçbir zaman işitmek istemediğimizi bilgilerinize sunar, başarılar diler ve en derin saygılarımızı sunarız." İmza sahipleri:

İzoli Aşireti Reisi Hacı Sebati, Aluçlu Aşireti Reisi Mehmet, Bariçkan Aşireti Reisi Halil, Bükrer Aşireti Reisi Hüseyin, Zeyve Aşireti Reisi Halil, Deyukan Aşireti Reisi Hüseyin, Cürdi Aşireti Reisi Mehmet, Ulemayı Ekrattan; Bekir, Sıtkı, Rüştü, Avni, Halil, Hafız Mehmet, Eşrafı Ekrattan; İzdelili Fehim, Hüseyin, Bulutlu İbrahim, Nail, Zabunlu Halil, Sadık.5

Görülebildiği gibi, I. Dünya Savaşı sonrası dönemde İngiliz derin devleti, sadece Musul'da ve Irak sınırları içinde değil, Anadolu topraklarında da Kürtler ve Türkler arasında ayrılık çıkarmaya çalışmıştır. Bu sinsi çabaya en büyük ders, yine Kürt halkımız tarafından verilmiştir. TBMM Mebusları ve Kürt halkı, Kürtler ve Türklerin bir ve bütün olduğunu dünyaya ve özellikle de İngiliz derin devletine ilan etmiştir. Şerif Paşa'yı kullanarak başarılı olamayan İngiliz derin devleti, Lozan sonrasında bir hamle daha yapacak ve bu defa Şeyh Said'i kullanacaktır.

1."Kürdistan Teali Cemiyeti", Wikipedia, https://tr.wikipedia.org/wiki/K%C3%BCrdistan_Teali_Cemiyeti

2. "Kürdistan Teali Cemiyeti", a.g.m.

3. Van Bruinessen, Ağa, Şeyh ve Devlet, çev. Banu Yalkut, İstanbul: İletişim Yayınları, 2004, s. 279

4. Meclis-i Mebusan Zabıt Ceridesi, Devre LV, c. 1, s. 208

5. Sibel Özel, "Anayasa M. 66/I Hükmünde Yer Alan Türk Tanımı Üzerine Bir Değerlendirme", Baro Dergisi, c. 86, sayı 2012/6, 2012, s. 48

s.611

İngiltere'yle sürdürülen Musul görüşmeleri sırasında Berlin'deki Türkler, "Musul Türk kalacak" sloganı atıyorlar. (22 Ekim 1925).



s.612

27 Aralık 1919'da Ankara'ya gelen Mustafa Kemal, bir gün sonra yaptığı konuşmada, Musul, Kerkük ve Süleymaniye'yi Milli Sınırlar içinde saymıştır.

s.615

Lozan görüşmelerinde Lord Curzon



s.617

(Solda) Lozan Görüşmeleri'nde İsmet İnönü ve Türk delegeleri

(Altta) Lozan Görüşmeleri sırasında Türk delegelerinin kaldığı otel.

s.620


Kürtlerle Türkler yaklaşık bin yıldır birlikte, kardeşçe yaşayan iki millettir. İstiklal Savaşı'nda büyük kahramanlıklarla mücadele eden Kürt Reşo'nun hikayesi bunun canlı örneklerinden sadece biridir.

s.623


Lozan'da Musul meselesinin görüşüldüğü yıllarda Musul'dan manzaralar

s.628


1902 yılında Osmanlı İmparatorluğu'na bağlı olan Musul'da yaşamı gösteren fotoğraflar. Musul halkı, tarihindeki en huzurlu dönemi, Osmanlı'ya bağlıyken yaşamıştır. İngiliz derin devleti, bu beldeye sayısız bela getirmiştir.

s.629


İngiliz derin devletinin getirdiği zulüm sistemi, Musul üzerinde halen devam etmektedir. Musul halkı, bugün bile, Osmanlı idaresindeyken yaşadığı barış dolu günlerin özlemini çekmektedir.

s.631


1920'de Musul'da bir Ortodoks ayini sırasında farklı dinlerden insanlar bir arada.

s.633


(Sağda) İngiltere işgali sonrası Irak

(Altta) 1914 yılında Irak'ta İngiliz askerleri

s.634

İngiliz derin devleti, hem Avrupa hem de Ortadoğu'ya hakim, güçlü bir Türk hakimiyetini asla istememiş, tüm gücüyle bunu engellemeye çalışmıştır.



s.637

Lozan Görüşmeleri'nin yapıldığı, Ouchy (Uşi) Şatosu.

s.639

(Üstte) İsmet Paşa Lozan Antlaşması'nı imzalarken (1923)



(Altta) Lozan Görüşmeleri'nin yapıldığı salon

s.643


(Solda) 1899 Yılında Cudi Dağı'ndaki Nasturiler.

(Üstte) Nasturi Ayaklanmasına dair bir resim. Nasturiler, İngiliz derin devleti tarafından petrol bölgelerini kontrol altına almak amacıyla kışkırtılmışlardır.

s.646

Musul, zengin petrol yataklarına sahip bir beldedir. Bu nedenle tarih boyunca İngiliz derin devletinin hedefinde olmuştur.



s.649

(Solda) Şeyh Said ve diğer isyancılar tutuklandıktan hemen sonra. (Altta) Şeyh Said, idamdan bir saat önce. Bu isyan, İngiliz derin devletinin kontrolünde gerçekleşmiştir.

s.650

Musul şehri



s.653

TÜRKİYE


MUSUL

İRAN


IRAK

İSRAİL


MISIR

SUUDİ ARABİSTAN

Kendi toprağımız olan Musul üzerinde, sinsice suni bir Kürt sorunu üretilmiştir.

s.655


PKK'nın ilk bayrağı, üzerinde orak çekiç sembolleri olan kızıl komünist bayraktır.

PKK toplantıları Marks, Engels ve Lenin posterleri altında yapılmaktadır.

s.656

KUŞADASI


s.657

Mü'minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını bulup-düzeltin ve Allah'tan korkup-sakının; umulur ki esirgenirsiniz. (Hucurat Suresi, 10)

s.665

Osmanlı'ya büyük bir yük olan kapitülasyonlar, 1914 yılında kaldırılmış, fakat I. Dünya Savaşı'ndan yenik çıkmamız kapitülasyonları yeniden karşımıza çıkarmıştır.



(Yanda) I. Dünya Savaşı'nın bittiği yıl, yoksul düşen Osmanlı halkına bir hayırsever ekmek dağıtıyor.

s.666


BURGAZ ADASI, İSTANBUL

s.667


Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz gider. Sabredin. Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir. (Enfal Suresi, 46)

s.672


Lord Curzon ve eşi, İngiliz derin devletinin günümüzde de önemli sembolleri arasında bulunan "fil" üzerinde gezinti yaparken.

s.677


İngiliz Yüksek Komiser Vekili Neville Henderson

ARKA KAPAK

Dünyanın son 200 yıllık tarihi yakından incelendiğinde, dünya çapında gerçekleşen radikal değişimlerin; kurulan veya yıkılan devletlerin; milyonlarca cana mal olan savaşların; komünizm, vahşi kapitalizm, anarşizm, Darwinizm gibi belaların; ahlaki çöküntü ve dejenerasyonların arka planında bir “üst aklın” olduğu hemen fark edilmektedir. Ancak gariptir ki hemen hiç kimse, bu yapılanmanın adını koyamamıştır. Bu gizli yapılanma, İNGİLİZ DERİN DEVLETİ’dir.

İngiliz derin devleti, İngiliz halkı veya yönetiminden tamamen farklı olan tam bir mafya sistemidir. Esasen bu yapılanma, İngiliz bayrağı ve Parlamentosu'nun temsil ettiği İngiliz Devleti’nin de, İngiliz halkının da baş düşmanıdır; İngiltere’ye büyük zararlar vermiştir ve halen vermektedir. İşte bu gerçeği vurgulamak amacıyla İngiliz Bayrağı ve İngiliz Parlamentosu resimlerine kitabımızda sıklıkla yer verilmiştir.

Kitabın eleştiri konusu kesinlikle İngiliz devleti, İngiliz hükümeti, İngiliz bayrağı veya İngiliz halkı değildir. İngiliz halkı, değerli, kaliteli ve dost bir halktır. Kitapta konu edilen “derin yapı”, İngiliz halkı da dahil olmak üzere tüm dünyaya bela getirmiş olan karanlık bir organizasyondur.

Elinizdeki kitap, bugün dünyayı sarsan pek çok korkunç senaryonun mimarı olan bu eli kanlı yapılanmanın zihniyetini ve son iki yüzyılı kapsayan faaliyetlerini detaylandırmakta, özellikle yakın tarihimizde milletimize ve vatanımıza yönelik kirli planlarını ortaya koymaktadır.

İçinde bulunduğumuz Ahir Zaman, bu mafya yapılanmasının korkunç faaliyetlerini artırdığı şaşırtıcı bir dönemdir. Ancak şu bilinmelidir ki, bu sinsi planlar, Hz. Mehdi (as)'ın zuhuru ile mutlaka yıkıma uğrayacaktır.




Yüklə 1,58 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   22   23   24   25   26   27   28   29   30




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin