Son büYÜk endüLÜs fâTİHİ Endülüs Emevileri Hâciblerinden ei-mansûr Muhammed İbn Ebî Âmir



Yüklə 264,43 Kb.
səhifə4/4
tarix18.01.2018
ölçüsü264,43 Kb.
#38775
1   2   3   4

C. ESERİ


1. Siyasi, idari ve Askeri Alanda

Mansûr, onuncu yüzyıl Avrupasında III.Abdurra^ı-man'dan sonra en büyük devlet adamı ve en güçlü sa­vaşçıydı. Hâcibliği döneminde devlet adına ger­çekleştirilen bütün başarıların fiili sahibi kendisiydi. Onun Endülüs'teki ilk büyük eseri, Arap askerler yerine daha çok Berberi ve biraz da Hristiyan Ispanyollar'dan yeni bir düzen içinde teşkil ettiği, devamlı ve ücretli güçlü bir ordu olmuştur. Mansûr'un devrinden önce orduda uy­gulanan düzende iki unsur hakimdi. Birincisi, Sakâlibe adıyla bilinen ve düzenli süvari birlikleri olarak sabit maaş alan başkentin devamlı-düzenli ordusudur, ikincisi ise, Ortaçağ'da Avrupa ve islam dünyasında "iktânizam"ı diye meşhur olmuş şekliyle oluşturulan ordudur. Yani, Endülüs'ün fethinde görev almış askerlere hakları karşılığında çeşitli bölgelerde arazi dağıtılmış ve onlar da çağırıldıklarında sefere katılmak üzere hazır durumda bulunmaları istenmiştir. Bu birlikler daha çok Arap-lar'dan, biraz da Mağribiler'den oluşmaktaydı.

İbn Ebî Âmir geldiğinde, daha önce Şelemanka ve Hendek mağlubiyetlerinde olduğu gibi bu ordunun, ye­nilgilere ve fitnelere yol açabilecek bir yapıda olduğunu gördüğü için orduda yeni bir düzenlemeye gitti. Bu yeni düzende ordu, her zaman emre hazır ve ahenkli bir düzen içerisinde yekpare bir güç olarak tasarlandı. Bir­liklerin düzeninde kabile sistemi kaldırıldığı gibi ikta sis­temi de kaldırıldı. Yani o, orduyu pekçok birliklerden olu­şan, her bir birliğin Arap, Berber ve Sakâlibe gibi çeşitli unsurların karışımından meydana geldiği devamlı ve ni­zami bir ordu haline getirdi. Askerlerden herbiri rütbesine


  1. İbnü'l-Hatîb, A 'mâl, s.76-77.

  2. Mansûr'un oğluna vasiyetinin tam metni için bkz. İbn Bessâm, l, 76;
    İbnü'l-Hatîb, A 'mâl, s.81-82; C.Sanchez-Albornoz, s.377-379; inan
    11,581-583.



göre maaş alırdı. Bu yeni düzen, ordu birlikleri ara­sındaki kabilecilik zihniyetini yoketmiş ve Mansûr'un eli altında demirden bir yumruk teşkil ederek özellikle Hris-tiyanlara karşı büyük zaferler kazanmasını sağlamış­tır.115 Ancak, Mansûr ve oğlu Abdülmelik el-Muzaffer zamanlarında devam eden bu düzen bunların ölü­münden sonra bozulmuştur. Devletin bünyesine fesat ka­rışmış, hükümet askerlerin maaşını ödeyemez hale düş­müş ve bu durumda karışıklık ve bozgunculuğa sebep olan ordu zayıflamış ve düşman önünde mağlup olmaya başlamıştır. Bu durum XI. asırda Murabıtlar'ın Endülüs'e gelmelerine kadar böyle devam etmiştir.

Mansûr siyasi ve askeri başarıları yanında, idareci olarak da önemli izler bırakmıştır. O, bir idareci olarak devletin küçük büyük her işiyle bizzat ilgilenirdi. Bu iş onun çok vaktini aldığı için uyku dahi uyuyamaz, ancak parça parça uyuyabilirdi. Hatta bu konuda kendisini ede-bince uyaran bir hizmetçisine şöyle söylemiştir: "Tebaası uyuduğu zaman hükümdar uyumaz. Şayet ben uyursam bu büyük beldenin evlerinde uyuyan bir göz olmaz­dı".116 Mansûr'un bir idareci olarak önem verdiği diğer bir konu da ülkede güven ve huzurun sağlanmasıydı. Ni­tekim kendi devrinde karışıklık ve suç oranı en aza in­miştir. Bunun ile ilgili onun hakkında pek çok hikaye nak­ledilmiştir. Bunların hepsi de Mansûr'un zeki, ince fikirli ve ileri görüşlü olduğunu göstermektedir.117 Mansûr'un önem verdiği bir diğer idari birim de adalet sistemi (el-Kadâ) idi. Adaleti yerine getirme konusunda, kendi ço­cukları ve yakın adamları aleyhine bile olsa çok ka­rarlıydı. Nitekim, isyancılarla işbirliği yapan oğlu Ab­dullah'ı ölümle cezalandırması buna örnek teşkil eder. Mansûr'un siyasi alandaki başarıları ile bu alanda yaptığı işler daha önce ayrıntılı olarak anlatıldığı için burada ye­niden verilmeyecektir. Şu kadar var ki, onun siyasi de­hası sayesinde Endülüs, eşine ender rastlanır bir şekilde istikrara kavuşmuştur. Onun takip ettiği dış siyaset sa­yesinde Hristiyan dünyası ezilmiş ve uzun süre En­dülüs'e zarar verememiştir. Onun devrinde Endülüs, si­yasi, idari ve askeri alanlarda, III.Abdurrahman devri hariç tutulursa tarihinin en parlak devresini yaşamıştır.118



  1. İbn Haldun, IV, 147, inan, II, 569-570.

  2. İbn izârî, II, 298; İbnü'l-Hatîb, A 'mâl, s. 75-76.

  3. Dozy., s.526-533; inan, II, 573-575.

  4. Nüveyri, XXIII, 405; Ibnü'l-Ebbâr, s.269, İbnü'l-Hatîb, A'mâl, s.77;
    VVasserstein, s.43-45; E.Levi-Provençal, "Mansûr", s. 304.

2. Mimari, Ticari, Ekonomik ve Bilimsel Alanda

Mansûr'un yaptırdığı mimari eserlere gelince, bunlar arasında en meşhuru "Medînetü'z-Zâhire" şehri ve bu­rada bulunan saraydır. 980 yılında Kurtuba'nın kuzey do­ğusunda, Emevî idarecilerin hükümet merkezi ve III. Ab-durrahman tarafından Kurtuba'nın kuzey batısında yaptırılmış olan "Medînetü'z-Zehrâ"ya alternatif olarak inşa ettirdiği bu yeni hükümet merkezi, Mansûr'dan sonra iki oğlu zamanında da Âmirîler'in Endülüs'ü yö­nettikleri önemli bir merkez olarak işlev görmüştür. An­cak, bir zaman sonra Mansûr'un oğlu olan ve Sanchol diye tanınan Abdurrahman'a karşı 1009 yılında girişilen ihtilâl hareketleri esnasında tahrip olmuş ve izi kal­mamıştır.119

Mansûr'un ikinci önemli eseri, Kurtuba Camii'nde yaptığı genişletmedir, ilk dönemlerinde yeni oluşturduğu kalabalık ve düzenli ordunun Kurtuba'da yerleşmesi so­nucu nüfusu büyük oranda artan şehrin camisi de artık insanları almaz olmuştu. Bu yüzden Mansûr, doğu ta­rafındaki evleri, sahiplerine bedellerini ödemek suretiyle yıktırmış ve camiye bu yönde uzunlamasına ilave yap­tırmıştır. Cami tavanındaki en güzel ağaç işçiliği ilâvesi de Mansûr devrinde yapılmıştır, iki buçuk yıl süren ve 990 yılında tamamlanan genişletme çalışması sırasında o, Hristiyan esirler de istihdam etmiştir.120 Diğer bir mi­mari eseri de 999 yılında Vâdi'l-Kebîr üzerine inşâ et­tirdiği Kurtuba Köprüsü'dür. Bir diğer köprü olan dağların ortasındaki Şenil (Genil) Nehri üzerinde bulunan Isticce (Ecija) Köprüsü de onun eseridir. Bazı tarihçiler Mansûr'un sadece islâm ülkesinde değil, aynı zamanda sefere çıktığı Hristiyan topraklarında da bazı imar ça­lışmaları yaptığını nakletmektedirler. Hatta, aynı ri­vayette onun seferleri sırasında yaptığı mimari tahribat sebebiyle sonradan pişmanlık duyduğu da anlaşılmak­tadır.121

Endülüs'ün nüfusunun artması üzerine Mansûr, ül­kenin refah seviyesinin yükselmesi için çalışmalar yaptı. Ordunun hareketini kolaylaştırmak ve ticareti geliştirmek için eski yollan genişletti, yeni yollar ve köprüler yaptırdı. Bugün yapılan tahminlere göre, o zaman Kurtuba ve banliyölerinde halka ait ikiyüzonüç bin yetmişyedi adet ev; ileri gelen kimselere ait altmışbin üçyüz adet köşk-saray ile, cami, hastane, kışla gibi kamuya ait binalar ve seksenbin dörtyüz ellibeş adet işyeri mevcıttu. Kur­tuba'nın nüfusu 1009 yılında iç ayaklanmalar



  1. İbn izârî, II, 298-299; İbnü'l-Hatîb, A'mâl, s.76-80.

  2. İbn izârî, II, 287-288; Dozy., s.504.

  3. İbn İzârî, II, 288; Makkarî, II, 408-409.



başlayıncaya kadar artmaya devam etmiş ve bir milyona ulaşmıştır. Endülüs halkı, Müslüman Araplar ve Berberî-ler yanında Müvelledler, Müstâridler, Yahudiler ve Hı-ristiyanlardan oluşmuş durumdaydı. Siyasi, mali ve me­deni bakımdan Mansûr'un elindeki Endülüs, süper güç olmanın zirvesine ulaşmış ve Kurtuba, bütün Hristiyan dünyasının gıpta ile baktığı şehir haline gelmişti.122 Endülüs'te ilim hayatına da büyük katkılar yapan Mansûr sayesinde, islâm bilim ve kültürü gelişmesini sürdürme imkânı bulmuştur. Yabancı ülkelerdeki meşhur bilginler Kurtuba'ya gelmişler ve büyük bir ilgiyle karşılanmış­lardır, islâm fıkıh âlimlerinden Ebu Muhammed el-Bâcîk, Muhammed İbn Ömer İbn Lübâbe, Ahmed b.Hâlid, İbn Futays gibileriyle önemli konuları istişare eder ve onları desteklerdi.123

Bizzat Mansûr, haftalık olarak düzenlediği ilim mec­lislerinde onların derslerine katılmış ve onları himaye et-miştir.124 Seferlerde kendisine en çok tarihçi ve şairler eşlik ederdi. Mesela, Kaştâle Seferinde kırkbir ünlü şair ve tarihçi onun yanındaydı. Bunlar arasında en tanınmışı Bağdatlı Ebu'l-Ulâ Said (0:1019-21) idi.125 ikinci örnek olarak 985 yılında gerçekleştirdiği Berşelûne Seferi es­nasında yanında yine pek çok şâir ve âlim bulunmuştur, işte bunlardan bazıları: Şâir İbn Hüseyin et-Tubnî, Ebu'l-Kâsım Ibnü'l-Ureyf, Ebu'l-Vaddâh b. Şeheyd, Abdurrah-man b.Ahmed, Ebu'l-Ulâ Sâid el-Bağdâdi, Ziyâdetullah el-Yemenî, Ömer Ibnü'l Müneccim el Bağdadî, Ebu'l Hasan Ali el-Kureşî, Abdülazîz Ibnü'l-Hatib, Ebu Ömer Yûsuf ez-Zeyyâdî, Musa b.Ebî Tâlib, Mervan b. Ab-durrahman, Yahya b. Hüzeyl, Sa'd b.Muhammed el-Kâdî, İbn Amrûn el-Kuraşî, Alî en-Nakkâş el-Bağdâdî, Ebu Bekr Yahya b.Ümeyye, Muhammed b.lsmail ez-Zübeydî, Endülüs'ün Mütenebbî'si Ahmed b.Derrâc el-Kastallî, Ebu'l-Ferec Mûnîl el-Eşcâî, Muhammed b.Abdilbasîr, Vezir Ahmed b.Abdülmelik, Muhammed b. Abdülmelik, Muhammed el-Mühenned, Muhammed b. Mutarrif, Said b.Abdillah eş-Şenterînî, Velîd b.Mesleme el-Murâdî, Ağleb b.Said, Ebu'l-Fazl Ahmed b.Abdülveh-hâb, Ahmed er-Rusafî, Muhammed b.Mes'ûd el-Belhî, Ubâde b.Muhammed, Abdurrahman b.Ebî'l-Fehd



  1. inan, II, 575-577.

  2. İbnü'l-Ebbâr, 273-274.

  3. Nüveyri, XXIII, 405; Abdülvâhid el-Merrâküşî, s.75, 83; inan, II, 578
    vd.; Mansûr'un Bağdatlı Saîd ve diğer şâirler ile aralarında ge­
    çenlerin hikâyesi için bkz. M.Abdülmün'im Haffâce, Kıssatü'l-Edeb
    fi'l-Endelüs, Beyrut 1962, s.236 vd.

  4. Sâid ile ilgili geniş bilgi için bk. Muhsin Cemalüddin, "Sâid el-
    Bağdâdî", Mecelletü Külliyeti'l-Âdâb, Bağdad 1963, VI, 265 vd.

el-Elbîrî, Ebu'l-Hasan Ibnü'l-Mudî, Abdülmelik b.Sehl, Vezir Abdülmelik b.ldris el-Cezîrî, Kasım b.Muhammed el-Ceyyânî ve diğerleri.126 Öte yandan, aynı Mansûr fel­sefe, itikâdî ve astroloji konularındaki tartışmaları sev­mez, bunu yapanlara ve dinî konuları hafife alanlara karşı şiddetli cezalar uygulardı. Bu cümleden olarak o, el-Üsaylî, İbn Zekvân, ez-Zübeydî, vb. âlimlerin önün­de II.Hakem'in kütüphanesindeki materyalizm (ed-Dehriyye) ve felsefe içerikli kitapların hepsini yak-tırmıştır. Ayrıca, kendisinin önde gelen dostlarından biri olan şâir Abdülazîz Ibnü'l-Hatîb'in, bir şiirinde kendisine hitaben, "Senin arzu ettiğini felek arzu etmedi. Hükmet, sen mutlak hâkimsin ve hasımlarını kahredensin (el-Vâhidü'l-kahhâr). Sanki sen Nebî Muhammed'sin ve senin yardımcıların da Ensâr'dır" şiirini söylemesi üze­rine ona beşyüz kırbaç vurulmasını emretmiş, sonra onu hapse attırmış, daha sonra da Endülüs'ten sürgün etmistir.127

Buna karşın Mansûr, matematik ve astronomi öğrenimini halka yaydı ve astronomi ile astroloji için özel bir okul kurdu. Burada, astrolog Ebu Kasım Mesleme el-Mecriti (V:1004/1007) hocalık yapıyordu. el-Mecriti, Harizmi'nin Zic'ini tashih etmiş, usturlap ve ticari matematik üzerine birer kitap, Harizmi'nin tabloları için de bir özet yazmıştır. Tıp alanında Mansûr'un özel doktoru Abdurrahman Ishak b.Heytem, müshiller ve omitifler üzerine yazdığı ki­tabı yanında, ikincisini de genel tıp konularına ayırmıştır. Saray doktorlarının şöhreti her yerde duyulmuştu. Bil­ginleri himaye konusunda II. Hakem'in tavrını be­nimsemiş olan Mansûr'un zamanında köleler bile edebî çalışmalara katılmışlardır. Bağdatlı Said, yazdığı el-Fusus adlı kitabını ve Hasan b.Ebi Abdih de yazdığı re­simli bir kitabını Mansûr'a hediye etmişlerdir. Eski ve­sikaları okumada uzman olan büyük tarihçi Ebu'l-Velid Ibnü'l-Kûtiyye'ye, Mansûr ve selefinin kütüphanesinde muhafaza edilen yazmaları tashih etme ve okuma görevi yanında, Âmiri ailesinin tarihini yazma vazifesi de verilir. Daha sonra onbirinci yüzyılda Hüseyin b.Âsim, II. Hakem'in kütüphanesindeki felsefî kitapların ya­kılmasından sorumlu ulemânın etkisiyle "Kitâbu me-nasıri'l-Âmiriyye" adlı kitabında Mansûr'un hayat hi­kayesini yazmıştır.128 İlk zamanlarında ulemayı kendi



  1. Ibnü'l-Hatîb, el-lhâta, II, 106-107.

  2. İbn izârî, II, 292-293; İbnü'l-Hatib, A'mâl, s.77; inan, II, 580.

  3. İbn Hazm, s. 184.



yanına alabilmek için serbest düşünürlere ve fel­sefecilere karşı müsamahasız davranan Mansûr, daha sonra bu tutumundan vazgeçerek onlara cesaret vermiş ve himaye etmiştir. Aslında kendisi de hür fikirli bir in­sandı. Şiir ve edebiyata meyilli idi.129

3. Mansûr'dan sonra Endülüs

Endülüs'te hâciblik görevine geldikten ve iktidarını sağlamlaştırdıktan sonra 1002 yılından ölümüne kadar Mansûr'un, peşinden oğulları Seyfüddevle Abdülmelik el-Muzaffer (1002-1008) ile Abdurrahman Sanchuol'un (22 Ekim 1008-Ocak 1009) hâciblik dönemleri ve daha sonra 1021-1094 yılları arasında Belensiye'de (Valencia) hüküm süren torunlarının Âmirîler hanedanı hep Mansûr'un eserlerinden sayılmaktadır. Endülüs tarihinde önemli yeri olan Âmirî ailesinin mahvına, kendisini Halife Hişâm'a veliaht tayin ettirip hutbelerde adını zikrettirecek kadar ileri giden Abdurrahman sebep olmuştur. Ab­durrahman, kendisine karşı girişilen devrim hareketi so­nucu öldürülürken, Âmirîler iktidarı kaybetmişler, aynı za­manda korkunç bir katliama uğramışlardır.130 Bu sırada kaçıp kurtularak Tucibî Emîri Münzir b.Yahya'nın Sa-rakusta'daki (Saragossa)131 sarayına sığınmış olan Ab-dülaziz b. Abdurrahman halkın isteği üzerine gittiği Be­lensiye'de dedesi gibi Mansûr unvanıyla hükümdar ilan edilmiştir. Sayıları yirmi üçü bulan Mülûkü't-Tavâif'ten biri olan bu Âmirîler hanedanı 1021 yılında kurulmuş ve 1094 yılında sona ermiştir.132 Mansûr'un büyük oğlu Abdülmelik, babasının siyasetini takip etmiş olmakla ül­keye büyük hizmetlerde bulunmuştur. Babasının va­siyetine uyarak halk ile yakından ilgilenmiş, ekonomi ve maliyeyi canlı tutmuş ve Hıristiyanlara karşı cihad si­yasetini sürdürmüştür. Ancak, kendinden sonra gelen kardeşi Abdurrahman, seleflerinin yolundan gitmek ye­rine tedbirsiz ve düşüncesiz adımlar attığı için daha ilk aylarında iktidardan düşürülmüştür.133



  1. inan, II, 581-583, Mansûr'un eseri hakkında geniş bilgi için bkz.,
    Na'naî, s.462 vd.; Mansûr'un dil ve edebiyat alanındaki tesirleri ile
    ilgili daha fazla bilgi için bk. Mutlak, s.92.

  2. İbnü'l-Ebbâr, 270-272; C.Sanchez-Albornoz, s.383 vd.

  3. Çalışmadaki şehir isimlerinin güncel karşılıkları için bk. Selahaddin
    Müneccid, "Mu'cemu eşhuri'l-Müdüni'l-Endelüsiyye", Revue de
    l'Academie Arabe,
    XXXXVII (Dımeşk 1972), s. 294.

  4. Abdülvânid el-Merrâküşî, s.85 vd.; Chejne, s.42 vd.; Âmirîler ha­
    nedanı hakkında geniş bilgi için bk. Abdülkerim Özaydın,
    "Âmirîler", D/A III, 72-73.

  5. Nüveyri, XXIII, 06-407; İbn Hazm, s.196; İbn Bessâm, l, 78 vd.;
    İbnü'l-Ebbâr, 269-270; İbn izâri, II, 298; İbnü'l-Hatib, A 'mâl, s.83-88
    vd.; İbn Haldun, IV, 148 vd.; inan, II, 607 vd., 622 vd.; Na'naî,
    s.469 vd.

D. KiŞiLiĞi

Mansûr hakkında çeşitli fikirler ileri sürülmüştür. Pervasızlığından, hedefine varmak için çoğu zaman baş­vurduğu caniyane metotlardan bahsedilmiştir. Bununla beraber, onun siyasi hayatı muhteşemdir. Batılı bir yazar onun hakkında şöyle demektedir: "Bu diktatör, şüphesiz Müslümanların yetiştirdiği en büyük siyaset adam­larından biridir. Onun zamanında Endülüs büyük devlet idi.134

Ahlâkî değerlere ters düşen yükselme metodunu be­nimsemiş olmasına rağmen o, dindar ve mücahit biriydi. Bunu gösteren delillerden biri şudur ki o, cihada çok düş­kün bir mücahid olarak askeri seferleri sırasında vü­cuduna ve elbiselerine bulaşan toz ve çamurları bir san­dık içinde muhafaza ettirir, her gittiği yere bu sandığı götürürdü. Çünkü onun en büyük arzusu savaş mey­danında ölmek ve biriktirdiği tozlar ile defnedilmekti. Bu sebeple hayatı hep cihad yolunda ve savaşlarla geçmiş, sonunda arzusuna ermiştir.135 Ayrıca, bir keresinde kendi ailesi ve memurların çocuklarından beşyüz ka­darını, fakir çocuklarından ise yüzlercesini sünnet et­tirmiş, bunun için beş gün bin dinar harcamıştır.136 Ke­fenini babasından miras kalan maldan ayırdığı para ile satın aldığı iplerden, kendi kızlarına dokuttu. Yani, kendi kazandığından kaçınması, haram şüphesiyle olsa ge­rektir. Karakter olarak o, güleryüzlü idi. Dindarlığını, gü­nahlarını itiraf ederek, Rabbinden korkarak ve çok cihad ederek göstermişti. Hayatı boyunca bir hükümdarı bo­zabilecek her türlü alışkanlıktan uzak kalmıştı. Ancak, ölümünden iki sene öncesine kadar arasıra içki içtiği rivayet edilmektedir.137

Mansûr, büyük bir yönetici olarak dehasını her alan­da göstermiştir, iktidarı boyunca halkın dertlerini çöz­meye önem vermiştir. Korku verici heybete sahip ol­masına rağmen kendisi adaletli, güzel ahlâklı ve cömert bir insandı. Muhtaçlar için büyük paralar harcamış ve zâlimleri de cezasız bırakmamıştır. Nitekim 985 yılında, dolu olan devlet anbarını kıtlık zamanında dağıtarak bo­şaltmıştı. Adaleti gerçekleştiremeyen hâkimi görevinden almış ve adalet sistemine sızmış olan sûistimalleri



  1. E.Levi-Provençal, "Mansûr", s.304.

  2. Nüveyri, XXIII 406; Abdülvâhid el-Merrâküşî, s.84; İbn izârî, II, 286,
    288; Makkarî, II, 409; İnan, II, 571-572, 577-578.

  3. Nüveyri, XXIII, 405.

  4. İbn izârî, II, 289; Makkarî, II, 409.



ortadan kaldırmıştır. Bu konuda kendisiyle ilgili hikâyeler pek çoktur.138 Malî işleri düzene sokmuş ve sıkı takip altında tutmuştur.139

Sonuç olarak Mansûr, zekâsı, kabiliyeti ve azmi sa­yesinde iktidar merdivenlerini bir bir tırmanarak sonunda devlet yönetimine tek başına sahip olmayı başarmıştır^ Dirayetli ve iyi bir yönetici kişiliği ile düzenli ve adaletli bir yönetim anlayışı sergileyerek Endülüs Emevî Devleti'ni zamanın en güçlü, en müreffeh ve en medeni ülkesi ha­line getirmeyi başardığı görülmektedir.



  1. İbn izârî, II, 289-292; Ibnü'l-Hatîb, A'mâl, s.75 vd.; İbnü'l-Hatîb, el-
    ihâta, II, 103-104; Makkari, II, 409-413; inan, II, 568-569, 584-587.

  2. İbn izârî, II, 298; Mansur'un hayatının hikayesi anlatımı için bk. Alî
    Edhem, Mansûr el-Endelüsi, Kahire 1974; Bessâm el-Aselî, el-
    Hâcib el-Mansur, Beyrut 1980.


BİBLİYOGRAFYA
A. KAYNAKLAR

ed-Dabbî, Ahmed b.Yahya, Buğyetü'l-mültemis, (thk. ibrahim Ebyârî), Kahire 1989.

İbn Bessâm eş-Şenterînî, ez-Zahîra fi mehâsini ehli'l-Cezîra, (thk. ihsan Abbâs), l, Beyrut 1979.

İbn Haldun, Kitaâbü'l-iber ve divânü'l-mübtedei ve'l-haber (3. Bölüm), IV, Beyrut 1979.

İbn Hazm, Naktu'l-arûs f! tevârihi'l-Hulefâ'bi'l-Endelüs, (thk. ihsan Abbâs), Beyrut 1987.

İbn Izârî, el-Beyânü'l-Muğrib, II, Leiden 1951.

Ibnü'l-Ebbâr, el-Hulletü's-Siyerâ, (thk.Hüseyin Munis), Kahire 1985.

Ibnü'l-Hatîb, Lisânüddin, el-lhâta fî ahbâri Gırnata, II, Kahire 1974.

, A'mâlü'l-a'lâm fî men buyla kable'l-ihtilam min



mülûki'l-lslâm, (thk.-nşr., E.Levi-Provençal), Beyrut, 1956.

el-Makkarî, Ahmed, Nefhu't-Tıb min ğusni'l-Endelüsi'r-ratib, (nşr. I.Abbâs), II, Beyrut 1968

el-Merrâküşî, Abdülvâhid, el-Mu'cib lî telhisi ahbâri'l-Mağrib, (nşr.M.S.el-Uryân), Kahire 1963.

el-Nüveyrî, Nihâyetü'l-ereb fî fünûni'l edeb, (thk. A.Kemal Zekî), XXIII, Kahire 1980.

Yakut el-Hamevî, Mu'cemu'l-buldân, (thk. F. VVüstenfeld, ed. F.Sezgin), l, Frankfurt 1994.

B.ARAŞTIRMALAR

el-Aselî, Bessâm, el-Hâcib el-Mansûr, Beyrut 1980.

Buranelli, Vincent, "AI-Mansûr İbn Ebî Âmir", Dictionary of the Middle Ages, New York 1990.

Cemalüddin, Muhsin, "Sâid el-Bağdâdî", Mecelletü Külliyeti'l-Âdâb, Bağdad 1963, VI.

Chalmeta, P., "AI-Mansûr", El2, VI, 431.

Chejne Anwar G., Müslim Spain. Its Histcry and Culture, Min-neapolis 1966.

Dozy, R.P.Anme, Spanish islam. A History of the Moslems in Spain, (trc, ed.J.R.VVİlls), London 1972.

Dunlop, D.M., "Hishâm II", El2, III, 495-496. Edhem, Alî, Mansûr el-Endelüsî, Kahire 1974.

Haffâce, M.Abdülmün'im, Kıssatü'l-Edeb fî'l-Endelüs, Beyrut 1962.

el-Hajji, A.Ali, "Christian States in Northern Spain During The Umayyad Period (138-366/755-976)", The Islamic Ouarterly, 1965, sy.9, s.51-53.

Ibnü'l-Esîr, el-Kâmil fî't-târih, Beyrut 1979, IX.

inan, M.Abdullah, Devletü'l-lslâm fî'l-Endelüs, Kahire 1988, II.

Levi-Provençal, E., "Mansûr", lA, VII, 303.

, Histoire de l'Espagne Musulmane, Paris



1950.

Miranda, A.Huici, "AI-Hakam II", E?, III, 74-75.
, "Ghâlib b.Abd AI-Rahmân", E?, II, 97-98.

Mutlak, E.Habib, el-Hareketü'l-lugaviyye fî'l-Endelüs, Beyrut 1967.

Müneccid, Selahaddin, "Mücemu eşhuri'l-müdüni'l-Endelüsiy-ye, "Revue de l'Academie Arabe, XXXXVII (Dımeşk 1972), s. 294.

Na'naî, Abdülmecid, Târîhu'd Devleti'l-Emeviyye fi'l-Endelüs, Beyrut 1986.

Özaydm, Abdülkerim, "Âmirîler", DlA, III, 72-73. Özdemir, Mehmet, "Hakem II", DlA, XV, 174-175. Özdemir, Mehmet, Endülüs Müslümanları, Ankara 1994, l.

Paredes, L.S. de Lucena, "New Light on the Military Cam-paigns of Almanzor", The Islamic Ouarterly, sy.14, s.126-129.

Salim, Abdülaziz, Târihu ve hadâratü'l-lslâm fî'l-Endelüs, is­kenderiye 1985.

Sanchez-Albornoz, Claudio, l'Espagne Musulmane, Opu/ Publisud 1985.

Sourdel, D., "Hadjib", El2, III, 45-46.

VVasserstein, D.J., The Pise and Fail of the Party-Kings: Po-litics and Sodety in Islamic Spain (1002-1086), N.J. Princeton Univ.Press, New Jersey 1985.

Watt, W.Montgomery-Pierre Cachia, A.Hİstory of Islamic Spain, Edinburgh 1992.


JOURNAL OF ISLAMİC RESEARCH VOL: 11, NO 3-4, 1998


Yüklə 264,43 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin