~ 54 ~
hareketli hale getirdik...1987 seçimlerini kazanmamızın sebebi, referandum kampanyasındaki
başarımızdır. Hayır diyerek kendimizi müdafaa ettik...Eğer bunu yapmasaydık, yüzde 70-80 evet
alırdı. 1980 öncesinin kadroları...Ondan sonra ne bir seçim alabilirdik ne de Türkiye‟deki
yenileşme hareketi devam edebilirdi” [12, s.104.].
İnsan haklarının korunmasına yönelik olarak, Türkiye 18 Mayıs 1954‘te Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi‘ni imzalamış; 28 Ocak 1987‘de ise bireysel başvuru hakkı tanınmıştır. Bir
başka girişim olarak 27 Şubat 1988‘de İşkencenin ve Gayriinsani ya da Küçültücü Ceza veya
Muamelenin Önlenmesine Dair Avrupa Sözleşmesi onaylanmıştır. Kamuoyu tarafından sıkça
eleştirilen Türk Ceza Kanunu‘nun 141, 142 ve 163‘üncü maddeleri 1989‘da değiştirilmiş ve 12
Nisan 1991‘de yürürlükten kaldırılmıştır.
Buraya kadar sırasıyla açıklanan liberalleşmenin boyutları ile bu kapsamdaki Turgut Özal ve
ekibinin çalışmalarının tamamı ekonomi temelli gerçekleşmiş olup Türkiye‘nin kalkınmasını
sağlamaya yönelikti. Yeni ekonomi modeline geçilmesiyle beraber ithalat-ihracattan ve sermaye
yatırımlarından yararlanmak için birçok ülke iç piyasaya çekilmeye çalışılmıştır [8, s.139].
Tablo 1: Yıllara Göre Enflasyon Oranları [21].
Yıllar
1983
1984
1985
1986
1987
1988
1989
1990
1991
1992
Enf.
Or. (%)
37,06 49,68
44,19
30,67
55,05
75,21
64,28
60,41
71,14
65,97
Fakat tabloda görüleceği üzere enflasyonun varlığı tüm çabalara rağmen hafiflememiştir. Bu
husustan dolayı da gerek muhalefet gerek ise kamuoyu tarafından eleştirilen Turgut Özal, daha
sonraları Mehmet Barlas ile yaptığı röportajda bu konuyu şöyle açıklamıştır:
“Esas itibariyle, 1980-
81‟de, enflasyonu yine biz aşağı çektik...1983 sonunda iktidara gelince, enflasyonu aynı metotla
aşağı çekebileceğimizi biliyordum. Kısıtlamak ve bütçeyi denkleştirmekle... Fakat gördüm ki,
altyapısı olmayan bir ülkenin hamle yapması mümkün değil… Enflasyonist baskıyı kaldırmanın
yolu, devlet gelirlerini artırmaktan geçer. Ama bizim politikamız, orta direği güçlendirmek ve
vergileri indirmek üzerine de. Böylece, ücretler içindeki vergileri indirdik…Ama bunun kaçınılmaz
sonucu da enflasyondu... Nitekim enflasyon da, tırmandı işte... Türkiye, 1990‟lardaki enflasyonu
ise, kamu açıklarından, sosyal güvenlik sisteminin iflasından, sübvansiyonlardan ötürü yaşıyor...
Yani demek istiyorum ki, 1984‟ten sonraki enflasyon, bir nevi bedel ödemekti... Transformasyonun
bedeliydi bu... 1990‟lardaki enflasyon ise, devleti küçülememekten ve iyi yönetememekten kaynak
buluyor... Yeni bir transformasyon yahut ikinci bir değişim hareketinin amacı bu olmalı” [12, s.71-
73].
Genel itibariyle Türkiye için liberal-ekonomi merkezli bir gelişim modeli ortaya koyan Turgut
Özal ülkenin mevcut alt yapı ve kaynaklarının yetersiz olmasından dolayı planladığı ilerlemeyi
sağlayamamıştır. Buna rağmen uyguladığı iç politika ile Türkiye, öncesine göre Batı ile daha iyi
entegre olabilen bir duruma gelmiş ve kalkınmada hız kazanmıştır.
Dostları ilə paylaş: