Sovyetler biRLİĞİ tariHİyle iLGİLİ notlar



Yüklə 90,63 Kb.
tarix23.01.2018
ölçüsü90,63 Kb.
#40194

SOVYETLER BİRLİĞİ TARİHİYLE İLGİLİ NOTLAR
Bu ders notları Karşılaştırmalı İktisadi Sistemler dersi için Kaynaklarda belirtilen materyallerden derlenmiştir. İ.Y.

1917 yılında gerçekleşen iki ihtilal Rus İmparatorluğu topraklarında çarlık rejimini devirmiş ve SSCB’nin oluşmasına yol açmıştır.



  • Mart 1917’de gerçekleşen Şubat Devrimi monarşiyi devirmiş ve geçici hükümetin kurulmasına yol açmıştır.

  • Kasım 1917’de gerçekleşen Ekim Devrimi geçici hükümeti devirerek Lenin’in liderliğindeki Bolşevikleri iktidara getirmiştir.

Bolşeviklerin ilk önemli kararı toprakların kamulaştırılması ve köylüler arasında paylaştırılması olmuştur (Kasım 1917). Bu sayede Rusya tarihinde ilk defa büyük toprak sahipleri yerine köylüler tarımsal üretimin düzeyini ve piyasaya sürülecek tarımsal ürünün miktarını belirleyecekti. Bu karar Bolşevikleri destekleyen köylülerin sayısının artmasına yol açmıştır.


Sanayide başlangıçta yalnızca en önemli alanlarda kamulaştırmaya gidilmiştir:

  • bankacılık

  • tahıl alımı ve stoklanması

  • ulaşım

  • petrol

  • savaş endüstrisi

Özel sektöre ait işletmelerde sendikalar ve işçi sovyetleri kurulmuştur.


Devrimin ilk dönemlerindeki bu uygulamalar devletin anahtar sektörleri kontrol altına almasına ve Rusya’da devlet kapitalizminin kurulmasına yol açmıştır.
1918 ortasında iç savaş başladı. Dış güçler tarafından da kısmen desteklenen Beyaz Rus ordusu Uralları, Sibirya’yı, Kuzey Kafkasya’yı ve diğer önemli bölgeleri işgal etti. Bu dönemde ayrıca Ukrayna Alman işgali altındaydı.

SAVAŞ KOMÜNİZMİ (1918–1921)
Savaş Komünizmi terimi iç savaş şartları ve eski düzenin yıkılması nedeniyle ortaya çıkan sorunların çözümü için uygulanan bir dizi acil önlemleri belirtmektedir.
İç savaş sırasında Bolşevikler savaşı finanse edebilmek için para basma yoluna gitmişler ve bu da hiperenflasyona yol açmıştır. 1917–1921 döneminde fiyatlar 8000 kat artmıştır. Paranın bu derece değer kaybetmesi, köylülerin, zanaatkarların ve diğer üreticilerin ürünlerini para karşılığı satmaktan vazgeçmelerine yol açmış ve trampa usulü yaygınlık kazanmıştır. Bu şartlar, Bolşevikleri Savaş Komünizmi olarak bilinen yöntemleri uygulamaya itmiştir.

Savaş Komünizmi dönemindeki uygulamalar:

  • Durumu iyi olan bütün köylülerin ürünlerine el koyuldu. Bu uygulama polis örgütü (Çeka) ve parti eylemcileri vasıtasıyla yürütüldü.

  • 1920’ye kadar 37,000 işletme kamulaştırıldı.

  • Özel ticaret yasaklandı. Devlet ilke olarak bütün tüketim mallarının tek arz edicisi oldu. Pratikte ise karaborsa yaşandı.

  • Endüstri işçilerinin hareketleri sınırlandırıldı. İşten kaytaranlara ağır cezalar verildi. Devlet işletmelerindeki işçiler askeri disiplin altına sokuldu. Çalışabilir durumda olanların çalışması zorunlu hale getirildi. Emeğin mobilizasyonu işi büyük ölçüde Kızıl Ordu’nun kurucusu olan Lev Trotskiy tarafından gerçekleştirildi.

  • Ücretler yapılan işin ve çalışma şartlarının zorluk derecesine göre belirlenmeye başlandı. Ağır ve tehlikeli işlerde çalışanların, işsizlerin ve serbest mesleklerde çalışanların aldıkları ücretin 4 katını alması kararlaştırıldı. Fakat bu kuralın uygulaması pek gerçekleştirilemedi.

  • Para kullanımı elimine edildi. Şehirlerle kırsal kesim arasındaki alış verişler trampa usulü yapılmaya başlandı. Devlet işletmeleri arasındaki işlemler muhasebe kayıtlarına indirgendi. 1920’de posta, petrol, elektrik, gaz ve toplu taşıma bedava hale getirildi.


Savaş Komünizminin sonuçları:

  • Savaş Komünizminin tarımdaki baskıcı yöntemleri köylülerin Bolşeviklere düşmanca duygular beslemelerine yol açtı. Rasyonel davranan köylüler üretim düzeylerini gizlemeye ya da hayvanlarını kesmeye başladılar.

  • Sovyet sanayisi koordinasyonsuz çalıştı. Koordinasyonu gerçekleştirecek bir yönetim yapısı oluşturulmadan kamulaştırmalar yapıldı.

  • Ekonominin bütün kesimlerinde üretim düşüşü yaşandı. 1920 yılında endüstri ve ulaşım 1913’teki düzeyin ancak % 20’si kadardı.

  • Üretkenliğe dayanan bir ücret sistem uygulanmadığı için en iyi işçiler fabrikaları terk ettiler. Kentlerden kırsal alana doğru göç yaşandı. 1917-1920 yılları arasında şehirlerin nüfusu 2.6 milyondan 1.2 milyona düştü.

Tablo–1: Savaş Komünizminin ve NEP’in Üretim ve Ticaret Endeksleri Üzerindeki Etkisi







Endüstri

Tarım

Ulaşım

İhracat

İthalat

1913

100

100

100

100

100

1920

20

64

22

0.1

2.1

1928

118–143

111

?

38

49

Kaynak: Gregory, P. R., Stuart, R. C. (1998), s. 48

1921 yazında Volga nehri ve Urallar arasındaki bölgede yaşanan kuraklık milyonlarda insanın açlıktan ölmesine yol açtı. Rusya’da zaman zaman kuraklığın yaşandığı bölgelerde halk geleneksel olarak kuraklık zamanlarında ellerindeki tahıl stoklarını kullanarak hayatta kalmaktaydılar. 1921 yazında köylülerin elinde hiçbir ürün stoğu yoktu. Tamamına devlet el koymuştu.
Açlıktan toplu ölümlerin yaşanması ve genel olarak kırsal kesimdeki hoşnutsuzluk NEP olarak adlandırılan Yeni Ekonomi Politikasının uygulanmasına yol açtı. NEP’in başlatılması Lenin’in ölmeden önceki son önemli icraatıdır.

YENİ EKONOMİ POLİTİKASI (1921–1928)


Lenin hem Savaş Komünizmini hem de Yeni Ekonomi Politikasını (NEP) geçici çözümler olarak tanımlamıştır.
NEP’in siyasal temeli Sovyet rejimi ile köylüler arasındaki ittifaktır. Bu dönemde tarımda zorunlu ürün teslimi yerine aynî vergiye geçilmiştir. Belirli şartlar altında köylülere topraklarını kendi mallarıymış gibi işletme ve ücretli işçi kullanarak ekip biçme, kiralama hakları verilmiştir. Köylülerin ürün fazlalarını piyasaya özgürce satmalarına ve diledikleri sanayi ürünlerini alabilmelerine izin verilmiştir. Bu durum tarımda üretim artışının yanı sıra üretken köylülerin zenginleşmesine ve kırsal alanda sınıflaşmalara da yol açmıştır. Artan oranlı vergi oranları (%5 - %17) bu durumu engelleyememiştir.

Sanayide yalnızca anahtar sektörler devlet elinde tutuldu. Diğerleri kiralama yoluyla özel sektöre veya kooperatiflere kiralandı.


Anahtar sektörler:

  • petrol, metalürji

  • savaş endüstrisi

  • ulaşım

  • bankacılık

  • dış ticaret

Bu dönemde ayrıca para yeniden sirkülasyona geçti. Dış ticarete yeniden başlandı. Özellikle teknoloji ithalatına önem verildi.


İstatistiklere göre NEP ekonominin iyileşmesi görevini başarıyla gerçekleştirmiştir.
NEDEN NEP TERK EDİLDİ?


  1. NEP baştan beri geçici bir çözüm olarak düşünülmüştü. Piyasaya güven sosyalizmin ruhuna aykırıydı. NEP geriye doğru atılmış bir adım olarak görülüyordu.

  2. NEP’ten kazançlı çıkanlar (zenginleşen çiftçiler ve aracılar) potansiyel iç düşman olarak görülüyordu.

  3. Savaş sonrası ekonomik iyileşmenin sınırlarına yaklaşıldığı ve daha fazla üretim artışı için yeni yatırımlar yapılması gerektiği düşünülüyordu.

  4. Yüksek miktarda yatırım piyasa koşullarında yapılırsa kısa vadede endüstri mallarında kıtlık ve enflasyon yaşanabilirdi. Ekonominin (fiyatların) denetlenmesi gerektiği düşünülüyordu.


STALİN’İN İKTİDARA GELMESİ
NEP’in yürürlüğe konması Lenin’in ölmeden önceki son önemli icraatıydı. 1922 yılında felç geçiren Lenin 21 Ocak 1924 tarihinde öldü.
Daha Lenin ölmeden önce ve özelikle hastalığı zamanında partinin en üst seviyelerine doğru daha önce pek bilinmeyen birisi – İosif V. Djugaşvili (Stalin) – yükselmeye başladı. Lenin’in son yıllarında Stalin Komünist Parti Merkez Komitesi Birinci Sekreteri görevini üstlendi ve Lenin’in bütün emirlerini yerine getirdi. Lenin ise Halk Komiserleri Sovyeti Başkanı idi. Stalin bu yıllarda parti içindeki bütün yönetim makamlarına kendi yandaşlarını doldurmaya başlamıştı.
Lenin öldüğünde Stalin herkese devlet ve ülke içindeki en önemli makamın KP Merkez Komitesi Birinci Sekreterliği olduğunu gösterdi. Dolayısıyla Lenin’in boşalttığı Halk Komiserleri Sovyeti Başkanlığı makamını dolduran Aleksey Rıkov’un otoritesi daha önemsizdi. Zaman içinde Stalin aşama aşama, sabırla ve dikkatle ülke içinde ve parti içinde kendi konumunu güçlendirdi.
Lenin sadece KP’nin yöneticisi değil aynı zamanda kurucusuydu. Komünistlerin gözünde Lenin devrimci mücadelede taktik ve strateji dâhisiydi. Stalin devrim sırasında Lenin’inkiyle karşılaştırılabilecek düzeyde hiçbir şey yapmamıştı. Çok iyi bir konuşmacı değildi. Üstelik Rusça’yı Gürcü aksanıyla konuşuyordu. Teorik çalışmaları yoktu, entelektüel ve eğitim düzeyi Lenin’inkinin çok altındaydı.
Parti içerisinde Stalin’den daha çok davaya hizmet etmiş, daha fazla tanınan, daha yetenekli insanlar vardı: Kızıl Ordu’nun kurucusu ve iç savaşın kazanılmasında en büyük payı olan Lev D. Trotskiy, partinin teorisyeni ve “Komünizmin Alfabesi” adlı yapıtın yazarı Buharin, Lenin’e partinin organizasyonu konusunda uzun yıllar yardımcılık yapmış olan Kamenev, Zinovyev, Rıkov vs. Partide birinci adam olmak konusunda Stalin’in hiç bir şansı yokmuş gibi görünüyordu. Buna karşın, NEP döneminin sonunda 1930’lu yıllara gelirken Stalin KP Birinci Sekreterliği görevini korumakla kalmadı, ayrıca parti içinde ve ülkede mutlak bir diktatör oldu.
Lenin partiyi kurarken, onu çok katı bir disiplin içine sokmuş ve her türlü parti içi hizbi yasaklamıştı. Bununla birlikte, bütün temel kararlar parti kurultaylarında ve merkez komite toplantılarında (plenum) katılımcıların özgürce düşüncelerini dile getirebildikleri tartışmalardan sonra oy çokluğuyla alınıyordu. Fakat 1928-29 yıllarına kadar bu tür özgür tartışmalara Stalin tarafından son verildi. Bu tarihten sonra kurultaylarda ve plenumlarda daha önceden verilmiş kararlar onaylandı ve sadece bu kararların en iyi nasıl uygulanabileceği tartışıldı. Bir kaç yıl sonra da herkesin görevi bu kararları mümkün olduğu kadar övmek oldu. Stalin bunu nasıl başardı?
Bu başarının temelinde Stalin’in Lenin öldüğünde Komünist Partisi Merkez Komitesi 1’inci Sekreteri olmuş olması yatıyordu. Lenin Stalin’i bu makama parti içi ilişkilerdeki uzmanlığı ve partinin önde gelen yöneticilerini şahsî olarak tanıması nedeniyle getirmişti. Fakat Stalin bunların dışında ayrıca parti içi entrikaların da ustasıydı. Bu konuda kural tanımaz ve acımasızdı.
Kısa bir süre (bir-iki yıl) içerisinde Stalin bütün rakiplerini itibar kaybına uğrattı. Rakiplerinin hepsinin geçmişte hataları olduğu ve partiye karşı işledikleri suçlar olduğu ortaya çıkarıldı. Stalin’in kontrolü altında olan basın sürekli, sözde parti çıkarları adına, bu hataları, bunların nedenlerini ve sonuçlarını analiz etti. Aynı zamanda Lenin’in ve onun sadık yardımcısı Stalin’in nasıl bu hataları düzeltmek için çalıştıkları yine devlet kontrolündeki basın tarafından sürekli gündemde tutuldu.
Bundan sonra iyice belli oldu ki, Stalin hiç bir zaman yanlışlık yapmamıştı ve yapmayacaktı(!) Kısa bir süre içinde bütün ülke Stalin’in daha önceden kimsenin bilmediği ve tahmin etmediği başarılarını ve hizmetlerini öğrendi(!) 1919’da Amiral Kolçak’ın Beyaz Ordusunun yenilgiye uğratılmasının sadece Stalin sayesinde olduğu ortaya çıktı(!) Ayrıca yine sadece Stalin sayesinde General Yudeniç komutasındaki Beyazların Petrograd’ta 1919 Kasımında imha edilmelerinin de mümkün olduğu anlaşıldı(!)
Üç-dört yıl içinde Sovyetler Birliği içerisinde herkes anladı ki, Stalin olmasaydı iç savaş kızıllar tarafından kazanılamazdı(!) Bunu kanıtlamak için daha önce “halk düşmanları” tarafından yazılmış olan üç ciltlik iç savaş tarihi yeniden yazıldı(!) Tabii, bu durumu iç savaş sırasında Bolşeviklerin safında savaşmış olan yüzlerce komutan hiç anlamadı. Bunların büyük bölümü 1937 yılında kurşuna dizildi.

Belirtmek gerekir ki, iktidarının ilk yıllarında Stalin son derece dikkatliydi. Parti mensupları içinde hata yapanlar kurşuna dizilmiyor ya da hapse atılmıyorlardı. Stalin’in baş düşmanı Trotskiy bile iki yıllık Almaty’daki ev hapsinden sonra 1929 yılında ülke dışına sürgüne gönderilmişti.

Fakat bütün bunlar 1934 yılından sonra değişti. Tarımdaki kolektifleştirme tarımda büyük üretim düşüşlerine yol açtı. Bu durum sadece halk arasında değil parti üyeleri arasında da büyük hoşnutsuzluklara yol açtı. O zaman Stalin parti üyelerine karşı da büyük bir terör uygulamaya başladı. Bu terör 1937-38 yılları arasında doruğa ulaştı. Stalin bu dönemde iktidarını korumak için partinin en bilinen ve yeteneklilerinden yarım milyon insanı toplama kamplarına gönderdi ya da kurşuna dizdirdi. Bunların dışında milyonlarca parti üyesi olmayan insan da aynı kaderi paylaştı.

Daha sonraları, 1953 yılındaki ölümüne kadar, Stalin’in iktidarı tamamen teröre dayandı. En gözde yardımcıları, Politbüro ya da MK (Merkez Komitesi) üyeleri genellikle aileleriyle beraber arkalarında iz bırakmadan ortadan kayboldular ve hiç kimse onların neden kaybolduğunu bilmedi.

Lenin, kendi zamanında KPMK 1’nci Sekreterliği makamının ne anlama geldiğini ve Stalin’in karakterini çok iyi anlamıştı. Bu nedenle, ölümünden önce MK’ye yazdığı bir mektupta, Stalin’in yerine daha sadık ve tutarlı bir parti üyesinin geçirilmesini tavsiye etti. Stalin, önce bu mektubu MK’den sakladı, iktidarını perçinleştirdikten sonra ise bu mektuptan sadece alayla söz etti.
SOVYET SANAYİLEŞME TARTIŞMALARI
20’nci yüzyılın başlarında ekonomik kalkınma literatüründeki genel yaklaşım ekonomiyi iki sektörlü (kırsal-tarımsal ve kentsel-endüstriyel) bir şekilde modellemek ve ekonomik kurumlarla ekonomik politikaların bu iki sektör arasındaki ilişkileri nasıl etkilediğini araştırmak şeklindeydi. Ekonomik kalkınma sürecinde tarım kesiminin göreli öneminin azalacağı, sanayi kesiminin ise artacağı kabul edilmekteydi.
Marx’ın ekonomik gelişme analizi:
Sektör I : üretim malları

Sektör II : tüketim malları


V1 = c1 + v1 + s1

V2 = c2 + v2 + s2


V : sektör üretim değeri

c : sermaye maliyeti (amortisman)

v : değişken maliyetler (ücret)

s : artı değer


Eğer V1 > c1 + c2 ise ekonomi büyür, aksi halde büyümez. Bu nedenle hızlı ekonomik gelişme için üretim malları üreten birinci sektöre önem verilmeli.


  • Marx en gelişmiş kapitalist ülkelerde sosyalist devrimlerin gerçekleşeceğini düşünüyordu.




  • Lenin ise sosyalizmin kapitalizmin en zayıf halkası olan azgelişmiş ülkelerde yıkılacağını düşünüyordu. Rusya’da kurulan devlet kapitalizminin, Marx’ın tanımladığı kapitalizmin ilk aşamalarındaki faydaları sağlayacağı kanısındaydı. Ayrıca Rusya’daki devrimin kısa sürede gelişmiş batılı ülkelere de sirayet ederek dünya çapında sosyalizmin kurulacağı beklentisi içindeydi.




  • Bolşevik devriminin dünya devrimine yol açmaması ve Rusya ile sınırlı kalması ortaya önemli bir tartışma konusu attı: Tek bir ülkede sosyalizmin kurulması mümkün mü?




  • Lev D. Trotskiy, Rusya’da sosyalizmin diğer ülkelerin yardımı olmaksızın kurulmasının mümkün olmadığını düşünüyordu. Bu nedenle sürekli devrim fikrinden yanaydı. Yani, Sovyetlerin bütün dünyadaki devrimci hareketleri destekleyen bir dış politika izlemesi gerektiği kanısındaydı.




  • Nikolay Buharin ise İosif Stalin’le birlikte Sovyetler Birliği’nin kaynaklarının Sosyalizmin kurulması için yeterli olduğu kanısındaydı.



Sanayileşme Tartışmalarında Taraflar:


  • NEP sayesinde yeni yatırım yapmadan ulaşılabilecek olan sınıra ulaşıldığı düşünülüyordu. Yeni yatırımların enflasyona yol açarak iç ticaret hadlerini tarım ürünleri aleyhine çevirip çiftçileri hoşnutsuzluğa sevk edebileceği tartışılıyordu.



  • Lenin’in 1924 yılında ölümünün ardından KP içinde iki kanat belirdi: “Sol Kanat” ve “Sağ Kanat”




  • Sol Kanat: Lev Trotskiy, Preobrajenskiy... Hızlı-endüstrileşme taraftarı ve NEP’e karşılar. Sanayi kesimine çok fazla yatırımın köylülerin ürün fazlalarına el konularak kısa sürede yapılmasından yanalar. Bunu da devletin fiyatları kontrol ederek, köylülerden tarım ürünlerini ucuza alıp onlara sanayi ürünlerini pahalıya satarak gerçekleştirilebileceğini savunuyorlar. Dolayısıyla kafalarında eşitsiz değişim yoluyla tarımdan sanayiye kaynak aktarımı var. Bu şekilde kısa sürede sanayileşebileceğini ve kapitalist dünyaya karşı Sovyetler Birliği’nin kendisini koruyabileceğini düşünüyorlar. Dış politikada dünyadaki devrimci hareketlere destek sağlanmasından yanalar.




  • Sağ Kanat: Buharin... NEP’in devamından ve tarımla sanayinin dengeli bir şekilde büyütülmesinden yanalar. Buharin’e göre sosyalist mülkiyet kapitalist mülkiyetten üstün. Kolektif mülkiyete dayanan işletmelerde üretim artışı gerçekleşecek ve köylüler bunu görüp kendileri üretici ve tüketici kooperatiflerine katılacaklar. Ona göre eşitsiz değişim ekonomik kalkınmanın temellerini yok edebilir. Dolayısıyla tarımdan sanayiye fiyatları manipüle ederek kaynak aktarılması yanlıştır. Buharin bütün bunların yanında kendi önerdiği politikanın sosyalizme doğru yavaş bir ilerleme olduğunun farkında. Dış politikada kapitalist dünya ile çatışmaktan uzak durulmasını savunuyorlar.




  • Stalin 1927’ye kadar önce sağ kanatla ittifak halinde sol kanadı tasfiye etti. Sağ kanadı da daha sonra Kasım 1928’de etkisizleştirdi.




  • 1929’da 1’inci 5 yıllık Plan uygulanmaya kondu. Bu plan sol-kanadın sanayileşme programına dayanıyordu. Yüksek hedefleri vardı. 5 yıl içinde sermaye stokunun iki katına çıkarılması ve hafif endüstrinin % 70 oranında büyümesi öngörülüyordu.



TARIMIN KOLEKTİFLEŞTİRİLMESİ VE İLK BEŞ YILLIK PLAN
1929 yılına gelindiğinde dünyadaki gelişmeler Bolşeviklere komünist hareketin büyümesi ve dünya devrimine yol açması konusunda iyimserlik telkin ediyordu. Bu gelişmeler şöyle idi:


  • 1929 dünya iktisadî bunalımı kapitalist ülkeleri sarmıştı. Kapitalist ülkelerde ekonomik daralma yaşanmakta, işsizlik artmakta, toplumsal huzursuzluklar baş göstermekte idi.




  • Coğrafî olarak SSCB’ye fazla uzak olmayan Almanya’da KP üyelerinin sayısı 4 milyona ulaşmıştı. KP Almanya’da önemli bir güç olmuştu.




  • Çin’de komünist ve devrimci güçler büyüyor ve SSCB’den yardım talep ediyorlardı.

1920’lerin sonlarında SSCB, politik ve askeri alanda uluslararası ağırlığı olmadığı için bu olumlu koşullardan yararlanamıyordu. SSCB’nin askeri kuvvetleri zayıftı. Çarlık ordusundan kalan silahlara sahipti. Doğru dürüst hava kuvvetleri ve tank birlikleri yoktu. Dahası bunları üretmek için kurulmuş fabrikaları da bulunmuyordu.


1928’de Sovyet ekonomisinin % 70’ini tarım kesimi oluşturuyordu. NEP döneminde tarımda özel mülkiyete dokunulmamıştı. Devlet tarımdan sadece çok da ağır olmayan bir vergi almakla yetiniyordu. Bu vergi de endüstri sektörünü geliştirmek ve büyütmek için yeterli değildi.
1928’de NEP dönemi Stalin tarafından sona erdirildi. Tarımda özel mülkiyete son verilip kamu mülkiyetine geçilmesine karar verildi. Bu nedenle bütün köylülerin devlet otoritesinin tam denetimi altındaki büyük kolektif şirketlerde (kolhozlarda) toplanmasına karar verildi. Bunu yaparken Bolşevikler, kırsal alanda kolhozların özellikle makineleşmeyle birlikte tarım üretiminde büyük ve hızlı bir artışa yol açacağına inanıyorlardı.
Bütün ülkede özel mülkiyetin ortadan kaldırılmasıyla sosyalizme geçilmiş olacağı düşünülüyordu. 1928 yılı sonunda Kremlin 1929’u kolektifleştirmenin ve planlı sanayileşmenin ilk yılı olarak ilan etti.
5 yıllık plan hazırlanırken 1928 yılının sonlarına gelindiğinde şehirlerde özel ticaret ve küçük işletmeler sona erdirilmişti. Bütün dükkân, mağaza, restoran, küçük fabrika vs. sahiplerine ödeyemeyecekleri büyüklükte ağır vergiler konmuştu. Sonuç olarak bütün bu işletmelere içindeki mallarla birlikte devlet tarafından el konuldu. Bu işletmelerin sahipleri de tutuklanarak ya toplama kamplarına gönderildi ya da kurşuna dizildiler. Özel ticaretin yerini devlet eliyle ticaret veya kooperatiflerin ticareti aldı. Bu arada, tabii ki, Sovyet propagandası kolhozlarda insanların eskiden olduğundan çok daha iyi şartlar altında yaşadıklarını söylüyordu.
Lenin’in Stalin hakkındaki fikirlerinin ne kadar gerçekçi olduğu özellikle tarımın kolektifleştirilmesi sırasında uygulanan acımasız yöntemlerle açıkça ortaya çıktı.
Stalin’in emri ile kolektifleştirme için şehirlerde Stalin’e ve KP’ye aşırı derecede sadık 25,000 işçi toplandı. Bunların büyük kısmı düşük eğitimliydi. Tarımsal üretimle ilgili temel bilgilerden yoksundular. Her birine 100–200 küçük köylü işletmesini/hanesini 4–5 kış ayı içerisinde büyük bir kolektif tarımsal işletmeye dönüştürme görevi verildi. İlkbahardan itibaren bu kolektif tarımsal çiftliklerin üretime geçerek yüksek ürün fazlası sağlayacağı düşünülüyordu.
Deneyimli bir ziraat mühendisinin bile uygulayamayacağı bir görev söz konusuydu. Bu eğitimsiz 25,000’liklerden ne beklenebilirdi? 25,000’liklerin tamamı parti MK’sına çağrıldı ve emirler verildi. İlk önce köylerde kolektifleştirmeye en fazla karşı olan zengin köylülerin ve orta köylülerin acımasızca köylerden atılmaları gerektiği bildirildi. Kararlı ve acımasız olmak gerekiyordu. Gerektiğinde iç güvenlik örgütü GPU’ya ve köylerdeki en yoksulların desteğine dayanılmalıydı. Yoksullara Kulakların mallarının verileceği söylenerek bu kesimin desteği sağlanmalıydı.
Kolhozlarda eskiden köylülerin özel mülkiyetinde bulunan üretim araçları (tarım aletleri, makineler, büyük ve küçükbaş hayvanlar) kamu mülkiyetine alınacak, Kolhoz üyelerinin özel mülkiyetinde sadece içinde yaşadıkları ev ve ev içindeki tüketim araçları kalacaktı.
1929 Sonbaharında komünistler kırsal alana yayılıp 2–3 hafta içinde toplantılar düzenlediler ve köylüleri kolhoz kurmaları ve kolhozlara katılmaları yönünde ikna etmeye çalıştılar. Bundan sonra önce Kulakların ve orta halli köylülerin yerlerinden ve mallarından edilmeleri işine girişildi. 5 milyon civarında aile (15 milyondan fazla erkek, kadın ve çocuk) bütün mal varlıklarını kaybetti. Erkeklerin bir kısmı kurşuna dizildi, kalanları toplama kamplarına sürüldü. Aile üyelerinin diğer fertleri ülkenin kuzey ucundaki kolhozlara gönderildiler.
Bundan sonra kolhozların oluşturulması işine girişildi. Bütün atlar 100’den fazlası bir arada olmak üzere açık alanda yağmur ve kar altında etrafları çitlerle çevrili şekilde tutuldular. İnsanlarda mülkiyet duygusunu ortadan kaldırmak için kimseye eskiden kendisine ait olan hayvanlara bakma izni verilmedi. Büyük ve küçükbaş hayvanların tamamının akıbeti atlarınki gibi oldu. Bütün bu hayvanların barınması ve beslenmesi için hiç bir ön hazırlık yapılmamıştı. Kimse kimin ne zaman bu ortak hayvanların beslenmesiyle uğraşacağını bilmiyordu. Herkesin tek amacı kendisine zor olmayan bir görev verilmesini sağlamaktı.
Kısa zamanda hayvanlar salgın hastalıklara yakalandılar ve teker teker telef olmaya başladılar. Bahar başladığında bütün kolhozlarda tam bir kaos ortamı hüküm sürüyordu. Sonuçta SSCB’de toplam büyük ve küçükbaş hayvan sayısında dramatik düşüşler yaşandı (% 50’ni üzerinde). 1929’da 36 milyon olan toplam at sayısı 1932 ortasına gelindiğinde 14 milyonun altına düştü. Ülkede doğru dürüst yollar ve otomobiller olmadığı için, demiryollarından sonra atlar en önemli ulaşım aracıydı. Dolayısıyla ülke içi ulaşım da büyük darbe yedi.
Bu arada Bolşevikler kolektifleşmeyle birlikte pek çok fabrika ve elektrik santrali inşa etmeye başladılar. Plana göre bütün kaynakların % 80’i ağır endüstriye ve yalnızca %20’si gıda endüstrisine ve hafif endüstriye gidiyordu.
Yurt dışından binlerce yabancı mühendis ve işçi (Alman, İngiliz, Amerikan vs.) ülkeye davet edildi. Bunların ücretleri Sovyet mühendis ve işçilerine ödenenden kat kat fazla idi. Bu yabancılar kendileri için özel hazırlanan mağazalardan alışverişlerini yapıyor ve yine kendileri için hazırlanan restoranlarda yemek yiyorlardı. Kendileri için inşa edilen yerlerde yerel halktan tecrit edilmiş bir şekilde yaşıyorlardı. O dönemde yabancılara yaptırılan yatırımların bazıları şunlardı: Amerikan Ford şirketinin Gorkiy’de inşa ettiği otomobil fabrikası, Dnyepr nehri üzerinde kurulan ve zamanının dünyadaki en büyük hidroelektrik santrali...
Sovyetler ayrıca yurtdışına pek çok makine ve materyal siparişi verdiler. Bütün bunlar için yüksek miktarda ödeme yapmak gerekiyordu. Bunlar için gereken kaynağı tarımdan elde etmeyi planlamışlardı. Fakat kolektifleştirme tarımda büyük bir üretim düşüşüne yol açtı. Devlet kolhozlara asgarî bir geçimlik düzeyi bırakıp geri kalan bütün tarım ürünlerine el koydu. Fakat yine de devletin eline geçen miktar planlananın çok gerisindeydi. Devlet 1930–31 döneminde yalnızca 6.1 milyon ton tahıl ihraç edebildi. Kaynak kıtlığı nedeniyle sanayileşme planlarının revize edilmesi ve hedeflerin küçültülmesi gerekti.
1931 yılında Sovyetlerin hiç beklemedikleri bir şey oldu. Japonya Mançurya’yı işgal etti. Mançurya’da daha önce Çinli generaller birbirleriyle savaşırlarken SSCB’nin korkması için hiç bir neden yoktu. Fakat şimdi güçlü ve sanayileşmiş bir ülke olan Japonya’nın tehdidi söz konusu idi. Amur nehrinin güneyinde Japon birlikleri konuşlanmıştı. Kuzeyinde ise SSCB’nin doğusunu batısına bağlayan demiryolu bulunuyordu. Burada sadece 5 zayıf Sovyet tümeni vardı. Orada da güçlü bir ordu kurmak, yeni yollar yapmak gerekiyordu. Bütün bunlar için de yeni kaynaklar gerekiyordu. Bu durumda plan gözden geçirilip askerî yönünün yeniden düzenlenmesi gerekiyordu.
Plandaki hedef küçültmelere karşın kaynaklar yetmiyordu. 1931 Sonbaharında Stalin Ukrayna’da ve Kuban nehri kıyısında bulunan tahıl yönünden zengin bölgelerdeki köylülerden bütün tahıl ürünlerinin toplanması emrini verdi. 1932 ilkbaharında bu bölgelerde fecî bir açlık başladı. Ukrayna’da 4 milyon kişi1, Kuban nehri kıyısında ise 1.5 milyon kişi açlıktan öldü. Bu arada Orta Asya’da Kazakistan’da 1 milyondan fazla Kazak öldü.
Kısa bir süre içinde sanayileşmenin ve kolhoz sisteminin etkileri şehirlere de yayıldı. Şehirlerde tüketim malları ve gıda malları kıtlığı baş gösterdi. Her şey karneye bağlandı. İşçilere günde 800 gr., memurlaraysa 400 gr. ekmek verildi. Ekmeğin kalitesi çok kötüydü. Et, yağ ve şeker çok ender olarak ve çok az miktarda dağıtılıyordu. Sonuçta yine karaborsa oluştu ve para 8–10 kat değer kaybetti.
1932 yılı sonunda Kremlin 1’inci 5 yıllık planın bir yıl öncesinden tamamlandığını duyurdu. Aslında orijinal plandaki hedefler ancak % 75 oranında tutturulabilmişti ve % 25’lik bir açık vardı. Gerçekleşmeyen hedefler plandan çıkarılmıştı. 1933 yılı 2’nci 5 yıllık planın başlangıç yılı olarak ilan edildi.

Kasım 1917 Rusya’da Ekim Devrimi gerçekleşti.

Mart 1921 KP NEP’i kabul etti.

1922 SSCB kuruldu.

21 Ocak 1924 Lenin öldü.

1928 NEP sona erdirildi.

1929 Planlı dönem ve tarımda kolektifleştirme başladı.

1932–33 Sovyetler Birliği’nde açlıktan toplu ölümlerin yaşandı.

1939–45 İkinci Dünya Savaşı

1953 Stalin öldü. Hruşçov Komünist Parti Birinci Sekreteri oldu.

1956 Macaristan’da Sovyet karşıtı ayaklanma gerçekleşti ve SSCB askerleri bu ülkeyi işgal etti.

1957 SSCB uzaya uydu gönderdi (Sputnik I ve II)

1961 Yuriy Gagarin uzayda bulunan ilk insan oldu.

1964 Hruşçov düşürüldü ve Brejnev Birinci Sekreter oldu.

1968 Çekoslovakya’daki reformlara karşı bu ülke işgal edildi.

1979 SSCB Afganistan’ı işgal etti.

1982 Brejnev öldü.

1985 Gorbaçov Genel Sekreter oldu.

1989 Berlin Duvarı yıkıldı.

1991 Sovyetler Birliği resmen dağıldı.





SOVYETLER BİRLİĞİNDEKİ EKONOMİK SORUNLAR

Sovyetler Birliği’nde, nedenleri nasıl tanımlanırsa tanımlansın sorunların somut olarak ortaya çıkış biçimlerini şu şekilde ele almak mümkündür:



  1. Ekonomik büyüme hızının giderek yavaşlaması: Gorbaçov ekonomide durağanlaşmanın başlangıcı olarak 1970’lerin sonu ve 1980’lerin başını gösteriyordu. Ekonomik reform programının mimarı olarak kabul edilen Abel Aganbegyan ise 1980–1985 yılları arasında büyümenin durduğunu, nüfusun üçte ikisinin yaşamının kötüye gittiğini ve kumanda ekonomisinin tam anlamıyla iflas ettiğini açıklamaktadır.

  2. Fiyat sisteminin işlevini yerine getirememesi: Merkezi olarak saptanan fiyatlar, ekonomideki mal ve faktörlerin göreli kıtlık derecesini yansıtmaktan uzaktır. Bu ise iktisadî etkinliği, kaliteli üretimi ve teknolojik gelişimi engellemektedir. Bazı mallarda yetersizlik görülür, kuyruklar oluşurken, bazı mallar satılamamaktadır.

  3. Üretimin gereksinmeleri karşılamaktan uzaklaşması: 1980’lere gelindiğinde Sovyet ekonomisinin önemli bir sorunu, üretimin önemli bir bölümünün “gereksinmelerden kopması”dır. Planın kotalarını doldurma çabası içinde, üretilen malların özellikleri, tüketicilerin gereksinimlerinden uzaklaşmıştır. Bu sorun, mizah öykülerine dahi konu olacak biçimde sık sık dile getirilmektedir. Örneğin plan, adet olarak yıllık çivi üretimi hedefini belirlemekte ve hedef gerçekleştirilmektedir. Ancak fabrikalar işin kolayına kaçıp, üretim hedefine mümkün olduğu kadar küçük çivilerle ulaşınca, neredeyse toplu iğne büyüklüğünde çiviler bol miktarda bulunurken, değişik boy ve kalınlıkta çivilerin kıtlığı yaşanabilmektedir. Benzer durumlar ampul, ayakkabı, ... vb. için de görülebilmektedir.

    Yedek parça sıkıntısı da büyük boyutlardadır. Örneğin oto sahipleri, cam sileceklerini otomobillerin içinde saklamakta, ancak yağmur yağdığında takmaktadırlar. Çalınması çok kolay ancak yenisini bulmanın çok zor olması cam sileceklerini otomobilin dışında bırakılamayacak kadar değerli hale getirmiştir.



  4. Hizmet kesiminde yetersizlik ve kayıt dışı ekonomi: Yukarıda sözünü ettiğimiz gibi, üretimin gereksinimlerinden kopması ve tüketicilerin hoşnutsuzluklarını yansıtma olanaklarının çok sınırlı olması, tüketicilerin beğenmedikleri malları satın almayarak bir tür protestosuna neden olmuştur. Bunun sonucunda SB’de ekonomik büyüme oranı yavaşlamakla birlikte harcanabilir gelirler tüketim olanaklarının üzerinde artmıştır. Bu nedenle insanlar, otomobilini tamir ettirmek veya saçını kestirmek için uzun süreler beklemek zorundaydılar. Öte yandan yetenekli bir teknisyenin evinin bir bölümünü otomobil tamirine ayırması ve mesai saatleri dışında kendi adına çalışması mümkündü. Dolayısıyla harcanabilir gelirleri tüketim olanaklarının üzerinde olan Sovyet insanı, devlet tamirhanesinde veya kuaföründe sıra beklemektense yasal olmayan bu “özel sektör”e yönelmekteydi.

    Hizmet kesimindeki yetersizlik, bir yandan Sovyet yurttaşının yaşamını güçleştirirken, diğer yandan kayıt dışı bir ekonomi yaratarak haksız kazançlara ve önemli vergi kayıplarına neden olmaktaydı. Örneğin 1982 yılına ait resmi rakamlara göre SB’ de kamusal işletmeler, otomobil bakım ve onarım gereksiniminin yalnızca %38’ini karşılayabilmektedir. Öğrencilere özel ders ve ren eğitimcilerin beş yıllık bir süre içinde bu hizmet karşılığı elde ettikleri gelirin ise yaklaşık olarak genel eğitim bütçesine denk olduğu hesaplanmıştır.



  5. Teknolojik gerilik: Önemli bir bölümü 1930’lardaki hızlı sanayileşme döneminde kurulan Sovyet sanayisi, 80’li yılların başlarında, teknolojik açıdan önemli ölçüde geri kalmıştır. Örneğin, 1986’da Başbakan Nikolay Rıjkov’un Yüksek Sovyet toplantısında yaptığı açıklamaya göre, makine parçaları sanayisinde toplam üretimin ancak yüzde 14’ü ölçü aletleri yapımı, otomasyon araçları ve kontrol sistemleri sanayisinde ise toplam üretimin ancak yüzde 17’si dünya standartlarındadır.

  6. Ödemeler Bilançosu Açıkları ve Döviz Sıkıntısı: Önemli bir petrol üreticisi olan SB’de, 1974’den sonra uluslararası piyasalarda petrol fiyatlarının yükselişi ve altın satışı ile ödemeler bilançosu sorunu görülmüyordu. Ayrıca petrol şoku sonrasında Batılı piyasa ekonomilerindeki daralma nedeniyle uluslararası piyasalarda bir kredi arzı bolluğu yaşanıyordu ve Batılı ülkeler SB ‘ne kredi vermek için adeta yarışıyorlardı. Batı ile ticari ve ekonomik ilişkilerde de genişleme vardı. Ancak bu tablo i 980’lerde tersine dönmüştür. Dünya piyasalarında petrol ve altın fiyatları düşüyordu. Tarımda ise üst üste kötü hasat dönemleri yaşandı ve SB yılda 7–8 milyar dolarlık tahıl ithal etmek zorunda kaldı. Dış kredilerin de kısılması ile birlikte döviz rezervleri büyük ölçüde azaldı ve ödemeler bilançosu açıkları yükseldi. Bütün bunların yanında, Brejnev döneminde izlenen yayılmacı politikanın bir uzantısı olarak bazı ülkelere yaptığı dış yardımlar da Sovyet ekonomisi için gittikçe ağırlaşan bir yük olmaktaydı.

  7. Ekonominin askeri harcamaların yükünü kaldırmada zorlanması: 1980’li yılların başlarında askeri gücü ile hala bir “süper devlet” olan SB ekonomisi, silahlanma yarışını ve askeri alandaki rekabeti sürdürmede giderek zorlanıyordu. Ekonomik gelişme hızı düştüğü için askeri harcamaları sürdürmek, birikim ve tüketimden kısmayı gerektiriyordu. Oysa SB’de zaten tüketim mallarında yetersizlik söz konusuydu. Silahlanma yarışına aynı tempoda devam etmesi giderek güçleşiyordu. Bu koşullarda Brejnev’in “sınırlı egemenlik ve müdahale” doktrininin yerini, Gorbaçov’un “barış ve işbirliği” doktrini alıyordu.

  8. Tarımda verim düşüklüğü ve istikrarsızlık: SB’de tarım kesim’i başlangıçtan itibaren sistem ile bütünleşmekte direnmiştir. Ağır iklim koşullarının da eklenmesiyle Sovyet tarımı, sürekli olarak sorun yaratan bir görünümdedir. 1980’li yıllarda tüm sovhoz ve kolhozların üçte biri zarar etmiş ve zarar devlet bütçesin den karşılanmıştır.

  9. Yönetici kadroda yetersizlik: Yönetici kadroların atanmasında uygulanan Nomenklatura sistemi, memur kadrolar yaratmıştır. Nomenklatura, liste ya da kadro anlamına gelmektedir. Ancak uygulamada partinin tüm yönetici kadrolarına atama yapma ya da bu kadrolar için öneride bulunma, atanmış kadroyu onama yetkisini ifade etmektedir. SB’de 80’li yıllarda bu türden 750 bin kadar kadro vardır ve ekonomiyi bunlar yönetmektedir. Bu sistem, heyecansız, dinamik işletme yöneticileri olabilmek için yeterli özendiricilere sahip olmayan kişilerin işletmelerin başına geçmesine yol açmıştır.

  10. Siyasal yapıda kalıtım yokluğu, düşünce üzerindeki baskılar ve muhalefete karşı hoşgörüsüzlük: Gorbaçov’a göre, sanayileşme süreci içinde şekillenmeye başlayan ve kolektifleşme kampanyası ile pekişen idari buyruklar düzeni, ülkenin tüm toplumsal-siyasal yapısı üzerinde etkili olmuştur. Bu buyurucu yapı bir kez ekonomiye ilişkin olarak oluştuktan sonra üst yapıya da sıçrayıp sosyalizmin demokratik olanaklarının gelişimini sınırlamış ve sosyalist demokrasinin gelişimini geciktirmiştir.


KAYNAKLAR

Defense Language Institute Foreign Language Center (1971) Kratkaja Istorija Rossii i Sovetskogo Sojuza, [http://www.gumer.info/bibliotek_Buks/History/ShortHist/_index.php Center]


Gregory, P. R., Stuart, R. C. (1998) Russian and Soviet Economic Performance and Structure, Addison-Wesley Educational Publishers, Inc.
Ölmezoğulları, N. (2003) Ekonomik Sistemler ve Küreselleşen Kapitalizm, Ezgi Kitabevi Yayınları


1 28 Kasım 2006’da Ukrayna Parlamentosu Sovyet dönemince 1932–33 yıllarında gerçekleştirilen bu planlanmış açlığın Ukrayna Halkına karşı girişilmiş bir soykırım olduğunu kabul etti.




Yüklə 90,63 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin