Peygamberlerin;hayat ve şahsiyetlerini, görüş ve talimatlarını öğrenirler ve onların asla yalan söylemeyecekleri sonucuna ulaşırlar.
Vahyin; akıl ve bilimle çatışmadığını, kendi içinde tutarlı olduğunu ve aklın cevaplayamadığı konularda tatmin edici bilgiler verdiğini görürler.
Bilimin alanı dardır, aklın alanı ondan daha geniş olmakla beraber, bütün bilinmezler karşısında o da yetersiz kalır. Din, aklın ve bilimin yeterli olduğu konularda teyit ve irşad edici olur, yetersiz kaldığı konularda ise aydınlatıcı bilgiler verir, bunlar da bilim ve akılla çatışmaz, çelişmez.
Dini bilginin kavranıp hayata aktarımında aklın ve vicdanın rolü önemlidir. İnsan, aklı ile dinin bildirdiği gerçekleri görür ve bu gördüklerini vicdanıyla onaylar. Örneğin akıl ve vicdan sahibi bir insan, (kendisine hiçbir vahiy bilgisi ulaşmasa bile) evrendeki herhangi bir varlığın özelliklerini incelediğinde bunun üstün bir akıl, ilim ve kudret sahibi tarafından yaratıldığını anlar. Dünyada yaşamın meydana gelebilmesi için gereken binlerce koşuldan sadece birkaçını görmesi bile, dünyanın insanların yaşayabilmeleri için bir yaratıcı tarafından özel olarak hazırlanmış (yaratılmış) bir gezegen olduğunu kavrar. Akıl ve vicdan sahibi bu insan, dünyanın tesadüfen oluştuğu gibi bir iddianın saçmalığından kolayca kendini kurtarabilir. Kısacası aklını ve vicdanını kullanarak düşünen her insan Allah'ın varlığının ve birliğinin delillerini tüm açıklığı ile görebilir. Bu sebeple Allah Kuran'da yaratılış delillerini düşünmeye ve incelemeye çağırmakta ve bu şekilde düşünen insanları övmektedir.262