DİNAMİK-ULUSAL GÜÇ BİRLİĞİ KUVVAYİ MİLLİYE CEPHESİ DOKÜMANI
Söz konusu dokümaN, Veli KÜÇÜK, Doğu PERİNÇEK, Ümit OĞUZTAN ve Tuncay GÜNEY isimli şahıslardan ele geçirilmiş olup (61) sayfadan oluşmaktadır.
Dokümanın yapılan incelemesinde; Dinamik adı verilen bu çalışmada "Ulusal Güç Birliği" gençliğin mercek altına alınarak analiz edildiği, 21.yüzyıl Türkiye'sinin ulusal çıkarlarına ve Kemalist ideoloji ilkelerine uygun biçimde yeniden örgütlenmesinin planlandığı belirtilmiştir.
Mustafa Kemal Atatürk'ün kendi elleriyle kurduğu ne kadar yaşamsal kurum var ise vefatından sonraki süreçte işlemez hale getirilip kapatıldığı,
Atatürk'ün kurduğu kurumlardan birisinin de, 5 Bin şubeli "HALKEVLERİ" olduğu, halkevlerinin kapatılmasının Türk gençliği ve ulusu için en önemli kayıplardan birisi olduğu,
Cumhuriyet devrimlerini yaşatacak kurumlardan bir diğeri olan "KOY ENSTİTÜLERİ"nin işlevsiz kılınması ile Türk gençliğinin ilerlemesinin önüne geçildiği,
Aynca totaliterlik merdiveni ile demokrasiye ulaşmaya yeltenenlerin, önce faşizmin, ardından Nazizmin ve sonuçta emperyalizmin kucağında kendilerini bulduklanm, bazılannm darağacında can verdiğini, bazılarının zincir bozan günlerini yaşadıklarını, bazılarının da kalp krizi kuşkuları ile arkalannda "Ben zengini severim(!)" sloganını bırakarak bu dünyadan göçüp gittikleri belirtilmiştir.
Yine dokümanın devamında; Türkiye'nin bugünkü durumunun 1919 koşullarından daha vahim olduğu, gençliğin siyaset ve inançla birleşmesi durumunda ise; unsurlar ve koşullar gereği Türkiye'nin ve buna bağlı olarak dünyanın mutlak değişmeye gebe olduğu belirtilmiştir.
Dinamik adı verilen bu dokümanda Türkiye Ulusal Güç Birliği Gençlik; Dinamik unsur olarak değerlendirildiği ve Türkiye'nin "ulusal güvenlik" çıkarlanna uygun doğrultuda değişim sürecinin başlatılmasını amaç edindiği,
Aynı düşünceden yola çıkarak "Kuvayı Milliye Cephesi" adıyla sokaklardaki başı boş, amaçsız, işsiz ve umutsuz (lümpen) gençler ile tarikat okullannda rejim düşmanı haline dönüştürülen ve Ülkü Ocaklan'nm etkisindeki gençliğin eğitilerek bilinçlendirilmesi hedeflendiği,
Aynca Ulusal Güç Birliği'ne bağlı olarak Milli Mücadele yıllarında kurulan örgütlerin günümüzde yeniden kurulması ve faaliyete geçirilmesinin uygun görüldüğü,
Ulusal Güç Birliği'nin liderliğini Kemalist ideolojiye gönül vermiş ve liderlik yeteneklerine sahip BİR TÜRK KIZININ üstlenmesinin uygun görüldüğü belirtilmiştir.
Ayrıca Atatürk'ün kurduğu ve ebedi başkanı olduğu CHP'nin ne yazık ki işlevini yitirdiği, bu nedenle Türk siyasal platformunda yeni bir Atatürkçü partinin yer alma zamanının geldiği belirtilmiştir.
"MİLLİ MÜCADELE ÖRGÜTLERİ" başlığı altında;
Türkiye Cumhuriyeti devrimlerinin gerçekleştirilmesi ve tam bağımsız bir ülke yaratılması için, "Kemalist Örgütler"in oluşturulması ve ulusal gençliğin bu Kemalist ideoloji içersinde toplanması gerektiği belirtilmiştir.
Devamında, Atatürk'ün milli mücadeleyi başlatabilmek için çeşitli örgütsel çalışmalar yaptığı, bu örgütsel çalışmalardan özetle bahsedileceği, aynca Atatürk'ün örgütsel çalışmalarının karşısında da kurulan örgütler oldu^u^-Jau^örgütlerden de bahsedileceği
(Ulusal Güçler)" "Kuvayı Seyyare" "İngiliz Muhipler Cemiyeti" "Kuvayı İnzibatiye" vb.
şeklinde başlıklar altında bu oluşumlardan bahsedildiği görülmüştür.
"ÜNİVERSİTE GENÇLİĞİ" başlığı altında;
Öncelikle üniversite gençliğinin durumu hakkında genel bilgiler verildiği, üniversite gençliğinin doğrudan "Ulusal Güç BirliğP'ni oluşturması gerektiği, günümüzde üniversite gençliğinin köktendinci akımlar ve sol ideolojiler tarafından kontrol altına alınmaya çalışıldığı belirtilmiş,
"SONUÇ" başlığı altında;
Bu çalışmada temel amacın "Ulusal Güç Birliği" merkezli Kemalist örgütlerin sağlıklı bir şekilde oluşturulmasının önemini ve gerekliliğini dile getirdiği, 21.yüzyılda Cumhuriyet devrimlerinin ulusal gençliğe Milli Mücadele döneminden daha çok gereksinim olduğu, özetle ulusal çapta Kuvayı Milliye ruhunun canlandırılması, örgütlendirilerek hayata geçirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
"KEMALİST HAREKET" İSİMLİ DOKUMAN
"KEMALİST HAREKET" dokümanı şüpheli Ümit OĞUZTAN'tan ele geçirilmiş olup (18) sayfadan oluşmaktadır.
"KEMALİST HAREKET" dokümanında; Ulusal gençliğin Kemalist hareket doğrultusunda örgütlenebilmesi için, "Kemalist Hareket" adı altında resmi dernek kurulması gerektiği, kurulacak bu derneğin dernek dışında oluşturulacak 5 kişilik GİZLİ bir komite tarafından yönlendirileceği, bu GİZLİ KOMİTE ile dernek başkanı arasında "KÖPRÜ PERSONEL" olması gerektiği belirtilmiştir.
ERGENEKON belgesinin 4/2-a) "KÖPRÜ PERSONEL" başlığı altında;
Seçilecek üç kişinin Ergenekon içinde ve örgüt dışında, örgütü temsilen hareket edebilmelerinin sağlanması gerektiği bu kişilerin örgüt dışında legal bir işte istihdam edilmeleri gerektiği vurgulanmıştır. Kemalist hareket ile ilgili oluşuma baktığımızda da "KÖPRÜ PERSONEL" kavramının kullanıldığı dikkat çekmektedir.
Örgütün amaçlarına ulaşabilmesi için "Kemalizmi" kendi çıkarları doğrultusunda kullandıklan, Kemalizmi bir kalkan olarak kullandıklan görülmektedir. "KEMALİST HAREKET DERNEĞİ" adı altında oluşturacakları yapıda bile örgütün gizlilik prensiplerini uyguladıklan, oluşturulacak derneğin bağımsız bir şekilde hareket etmesini istemedikleri, tamamen kendi kontrol ve yönlendirmeleri ile çalışmasını istedikleri, bu nedenle de derneği yönlendirecek gizli bir komite oluşturmayı planladıklan görülmektedir.
"KEMALİST HAREKET" İSİMLİ DOKÜMANIN YAPILAN İNCELEMESİNDE ÖZETLE;
1961 Anayasasına kadar geçen süreçte Anayasalanmızda "hukuk devleti" kavramının yer almadığı, 1982 Anayasasında yer almışsa da içi boş bir kavram olarak yer aldığı, Türkiye Cumhuriyeti'nin hiçbir zaman "evrensel hukuk devleti" kalıplan içine sığamadığı, devlet örgütünün hukuk kurallan dışına çıktıkça toplumun çeteleştiği, günümüz Türkiye'sinde "evrensel hukuk kurallan" yerine "orman kurallan"nın geçerli hale geldiği belirtilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti devletinin en büyük ihanet çemberi içine çekildiği, ihanet ve çıkar çeteleri fundamentalist örgütler, MAFİA gruplan, GLADİO yapılanması ve uzantılannm devlet içinde kadrolaşabildikleri, bu nedenle ülkenin kurtulması için Türk gençliğinin "Kemalist harekef'ine ihtiyaç doğduğu belirtilmiştir.
Ü
lkenin tüm kaynaklarının yağmalandığı, talaned^jği ve ulusun geleceğinin ipotek altına alındığı, ülkeyi bu durumdan Atatürk'ün Cum^^yet'i^rab^t ettiği "ulusal gençlik"in kurtaracağı, Türkiye Cumhuriyeti'nin yeraltı zeno^iklerini, TujjkJ^lusunun alın teri, emeği ve üretimini "ulusal gençlik"in koruyacağı, Türk ulusunun gelmiş geçmiş ne kadar kültür, bilim ve sanat insanı varsa tümünün yaşamının zindana çevrildiği, Türk ulusunun bilim, sanat ve kültür alanlarında katliam yaşamasına "ulusal gençlik"in son vereceği, bu nedenle "Kemalist Harekef'in kurulmasının ve örgütlenmesinin planlandığı belirtilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti'nde içte yer alan ihanet şebekelerinin dış ülkelerin istihbarat örgütleriyle doğrudan bağlantılı olduğu, bu nedenle "Kemalist Harekef'in çeşitli ülkelerin istihbarat örgütleri ve bunların yerli işbirlikçilerini doğrudan gözetim altında bulundurması gerektiği, Kemalist hareket üyeleri içinden seçilecek olan uygun gençlerimizin çeşitli ülkelerin istihbarat örgütlerine sızması gerektiği belirtilmiştir.
Kemalist hareketin kurulacak yasal bir dernek çatısı altında evrensel sivil toplum örgütü olarak faaliyete geçirilmesi gerektiği, bu çerçevede ülke içinde olduğu gibi tüm dünya ülkelerinde örgütlenmesi gerektiği, Kemalist hareket derneğinin Kemalizm'i uluslar arası platforma taşımak zorunda olduğu belirtilmiştir.
Milli Mücadele yıllarında Türk kadınlarının çok önemli ve özel bir yeri olduğu, Kemalizm ideolojisinin kadınlara büyük önem ve değer verdiği, bu nedenle bu hareketin liderinin erkek değil kadın olmasında büyük yarar olduğu, bu durumun uluslar arası platformda da dikkat çekici bir basan sağlayacağı belirtilmiştir.
"YÖNETİM SEVK VE İDARE" başlığı altında;
*Kemalist hareket derneği merkezinin İstanbul'da olması gerektiği,
*Kemalist hareket derneği merkezinin, üretilen ve üretilecek olan "teorik, stratejik ve doktriner" argümanlann yaşama geçirilmesi için propaganda merkezi olarak faaliyet göstereceği,
*Kemalist hareket derneğinin yönetiminin üretilecek "teorik, stratejik ve doktriner" argümanlar ile sağlanacağı, bu türden üretimlerin dernek dışında oluşturulacak 5 kişilik "GİZLİ" bir komite tarafından üretileceği, söz konusu gizli komite üyelerinin birbirlerini tanımada herhangi bir sakınca olmadığı, fakat müşterek toplantılar düzenlenmesinin gizlilik prensibine aykırı olduğu, komite üyeleri ile dernek başkanı arasında iletişimi sağlayacak olan bir "KÖPRÜ PERSONEL" olacağı, dernek başkanının talimatları köprü personelden alarak uygulamaya koyacağı,
*Dernek faaliyet ve girişimlerinin mevcut yasalara uygun olarak düzenleneceği, hukuka aykm faaliyetlerin meşruluğa gölge düşüreceği, bu nedenle dernek çatısı altında yer alacak yöneticilerin hukuk platformundaki sicillerinin önemli olduğu,
*Günümüzde hemen hemen dünyanın her ülkesinde Türk nüfusunun bulunduğu, bu nedenle yurt dışında dernekler kurularak faaliyete geçirilmesi gerektiği, aynca dünyanın çeşitli ülkelerinde Türklerin kurduğu çeşitli dernek ve lobilerden azami ölçüde yararlanılması gerektiği,
* Kemal ist hareket derneğinin sıradan bir sivil toplum örgütü olmadığı, meşru direnme hakkının en geniş biçimde hayata geçirileceği bir direniş hareketi olduğu,
*Kemalist hareketi derneğini oluşturacak yönetim kadrolannın gizli komite üyeleri tarafından seçilmesi gerektiği,
* Kemal ist hareket derneği liderliğini üstlenecek kişinin süreç içinde çeşitli vesileler ile gizli komite üyeleri ile görüştürülmesi gerektiği, gizli komite üyelerinin çeşitli alanlarda Kemalist hareket derneği liderine "danışman" kadrosu olarak görevlendirilmesinin çok daha uygun olacağı belirtilmiştir.
"SONUÇ" bölümünde;
Dış güçlere kendilerini satmayı içlerine sindircbilmiş olanlar haricinde tüm Türk
başarabilen yalnızca sanatçı ve entelektüel çevreler olduğu, Kemalist hareket derneğinin ivedilikle kurulup hayata geçirilmesi gerektiği, bu hareketin finans kaynağını Türk işadamı, esnaf ve tüccarın yapması gerektiği belirtilmiştir.
Dolayısıyla her iki dokümanın yapılan değerlendirilmesinde, "ERGENEKON" Terör örgütünün halk kitlelerine ulaşabilmesi, toplumda provakatif eylemler gerçekleştirebilmesi ve her türlü toplumsal eylemler yapabilmesi için, Milli Mücadele yularında kurulan örgütleri günümüzde yeniden kurmayı, bu oluşumları "Ulusal Güç Birliği" çatısı altında toplamayı ve bu oluşumun başına BİR TURK KIZI nı getirmeyi planladıkları anlaşılmıştır.
"KUVAYI MİLLİYECİ AYDINLAR HAREKETİ"
Örgüt mensuplarının ev ve işlerlerinde yapılan aramalarda şüpheli Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU'ndan, kapak kısmında "TÜRKİYE CUMHURİYETİ GENELKURMAY BAŞKANLIĞI İSTİHBARAT DAİRE BAŞKANLIĞINA SUNULMAK ÜZERE HAZIRLANAN RAPORDUR. 12 MAYIS 2003" yazan ve içeriğinden H.Ümit SAYIN tarafından hazırlandığı anlaşılan (6) sayfalık doküman ele geçirilmiştir.
Söz konusu dokümanın yapılan incelemesinde; 12 Mayıs 2003 tarihinde Yrd. Doç. Dr. Ümit SAYIN tarafından hazırlandığı, genel olarak biran evvel Kuvayı Milliye örgütlenmelerinin yapılması gerektiğinin anlatıldığı görülmüştür.
Dokümanın ikinci sayfasında, "KUVAYI MİLLİYECİ AYDINLAR HAREKETİ" başlığı altında; Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş ilkeleriyle belirlenmiş olan laik, demokratik, cumhuriyetçi, bağımsız, sosyal eşitlikçi, devletçi ve halkçı yapının ortadan kaldırılmakta olduğu, Anayasamızın varlığı ve güvenilirliğinin tartışılır olduğu, Anayasayı korumakla görevli Türk Silahlı Kuvvetlerinin son gelişmeler karşısında sessiz kaldığı,
Son olarak "Mütareke Hükümeti"nin üniversiteleri ve eğitimi çökertmek ve kendi kontrolleri altında bir medrese yapısına dönüştürmek için Türk tarihindeki büyük kıyım ve kadrolaşma operasyonunu gerçekleştirmeye başladıkları, Türkiye Cumhuriyeti'nin kültürü, ekonomisi, bağımsızlığı, siyasi özerkliği, stratejik kurumları ve üniversitelerin kaybedilmek üzere olduğu, bu nedenle Türk Silahlı Kuvvetleri ve Türk Genelkurmayı ile koordineli olarak örgütlenmek istediklerini,
Milli güçlerin halen bir ordusu olduğunu, mütareke güçlerinin ise bir ordusu olmadığına inandıklarını, onların arkasındaki ordunun işgalci Amerikan ordusu olduğunu,
Bu nedenle Türkiye'nin pek çok yerinde filizlenerek çoğalacağına inandıkları, bir Kuvayı Milliye hareketi başlatmak istediklerini, eğer biraz daha geç kalınırsa bu veya benzeri hareketlerin bile Türkiye'yi kurtaramayacağını, Ülkemizin tamamen elden gittiğini,
"Kuvayı Milliye Hareketi Neden Gerekli?" başlığı altında; beş ayn maddenin işlendiği, bu maddelerde genel olarak Türkiye Cumhuriyeti Devletinin çok büyük bir tehdit altında işgal edilmek üzere olduğu,
"Ne Yapmalı?" başlığı altında; Kuvayı Milliye Hareketinin temel hedefinin
ulusalcı tüm güçleri kısa sürede bir çatı altında toplamak olduğu, bu amaçla
en küçük birimler olan ve periyodik toplantılar yapan 8-10 kişilik çalışma grupları ile işe başlamak istedikleri, bu konuda
ADD gibi sivil toplum kuruluşlarıyla direkt ve güçlü koordinasyonun şart olduğu,
Kuvayı Milliye Hareketinin en temel hedeflerinden birisinin ulusal güçleri aktive etmesi ve düşmana karşı gerek siyasi gerekse hukuki bir mücadele verilmesi, bir işgal altında da silahlı mücadeleyle ülkenin iç ve dış düşmanlardan arındırılması olduğu, diğer taraftan da Kuvayı Milliye Hareketinin bir sivil toplum kuruluşu olan dernek veya vakıflar altında örgütlenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yapılan soruşturma neticesinde; Ergenekon ter^öiTörgutünün hedefe ulaşmak için kullandığı bu yöntemi gerçekleştirdiği,
2005 ve 2006 yıllarında ülkemizin değişik
vilayetlerinde, birden bire çok sayıda Kuvayı Milliye, Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi, Büyük Güç Birliği, Milli Güç Platformu gibi isimler altında dernekler kurulduğu, bir kısım derneklere "Noel Baba" "Ayasofya" gibi değişik isimler verilerek sivil toplum örgütleri oluşumlarına çeşitlilik kazandırmayı amaçladıkları,
Diğer taraftan bir kısım örgüt mensuplarının birden fazla dernekte kurucu olarak görev aldığı, aynca birçok dernek merkezinin de aynı adres üzerinde kurulduğu, yani çok sayıda sivil toplum örgütü kurduklan, bunlara milli mücadele yıllannda kumlan örgüt isimleri veya benzer isimler verdikleri, devamında da dokümanda belirtilen Ulusal Güç Birliği'ne benzer bir isim olarak Milli Güç Platformu ve Büyük Güç Birliği adında platform ve dernek kurarak hepsini bir çatı altında toplamaya çalıştıkları, bu derneğin başına da BİR TÜRK KIZI olarak şüpheli Sevgi ERENEROL'u getirdikleri, böylelikle "ERGENEKON" terör örgütüne ait tüm sivil toplum örgütlerini Sevgi ERENEROL liderliğinde topladıklan anlaşılmıştır.
Soruşturma kapsamında kısa süre içerisinde yapılan araştırmalarda;
14.06.2005 günü Uluslar arası Noel Baba Barış Konseyi'nin kurulduğu, derneğin genel başkanlığını Muammer KARABULUT'un yaptığı, dernek merkezinin Antalya ilinde olduğu,
Dernek başkanı Muammer KARABULUT'un Sevgi ERENEROL ile sıkı ve yoğun ilişkilerinin olduğu, birçok gösteri ve yürüyüşte birlikte hareket ettikleri,
11.11.2005 günü Kuvvayi Milliye Derneği'nin kurulduğu, derneğin genel başkanının Mehmet Fikri KARADAĞ olduğu,
Mehmet Fikri KARADAĞ'ın Sevgi ERENEROL ile ilişkilerinin olduğu ve zaman zaman Sevgi ERENEROL'un Basın sözcülüğünü yaptığı Türk Ortodoks kilisesinde görüştükleri,
15.11.2005 günü Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Derneği'nin
kurulduğu, kuruculannm emekli General Hasan KUNDAKÇI, Taner ÜNAL, Levent GÜRKAN ve diğer şahislann olduğu, derneğin genel başkanlığını Taner ÜNAL'ın yaptığı,
Taner ÜNAL'm Muzaffer TEKİN ve Mehmet Fikri KARADAĞ ile ilişki içerisinde olduğu, hatta bu demeğin kumlusunda Muzaffer TEKİN ve M.Fikri KARADAĞ'ın da bulunduğu, bazı mitinglerde talimatlan Doğu PERİNÇEK'ten aldığı, demeği Veli KÜÇÜK'ün talimatlanyla kurduğu,
04.04.2006 günü Büyük Hukukçular Birliği Derneği'nin kurulduğu, demeğin
başkanlığını Kemal KERİNÇSİZ'in yaptığı ve Sevgi ERENEROL ile sürekli irtibat halinde
olduğu,
10.10.2006 günü Ayasofya Derneği'nin kurulduğu, kurucularının Sevgi ERENEROL, Ergun POYRAZ, Kemal KERİNÇSİZ. Muammer KARABULUT ve diğer şahislann olduğu,
30.10.2006 günü Büyük Güç Birliği Derneği'nin kurulduğu, dernek kuruculannm Sevgi ERENEROL, Kemal KERİNÇSİZ, Oktay YILDIRIM ve diğer şahislann olduğu,
21.12.2006 günü Ulusal Birlik Hareketi Platformu'nun kurulduğu, platformun genel başkanlığını Semih Tufan GÜLALTAY'm yaptığı,
27.12.2006 günü Kuvva-i Milliye Derneği'nin kurulduğu, demek kuruculannm Bekir ÖZTÜRK, Oktay YILDIRIM ve diğer şahislann olduğu tespit edilmiştir.
Bunlann yanı sıra ele geçirilen belgelerden Milli Güç Platformu adı altında farklı
bir oluşum yapıldığı, bu platform altında çok sayıda değişik demeklerin toplandığı, böylelikle
platform altında toplanan sivil toplum örgütlerinin yönlendirilip kontrol altına alınmasının
amaçlandığı, ele geçirilen belgelerden Milli Güç Platformu'nun genel başkanlığını Kemal
KERİNÇSİZ'in yaptığı anlaşılmıştır. ",
Bu derneklerden Büyük Hukukçular Birliği, Ayasofya Derneği ve Büyük Güç Birliği Derneğinin, Fatih ilçesinde aynı adreste faaliyet yürüttükleri tespit edilmiştir. Söz konusu derneklerin 2005 ve 2006 yıllan içerisinde belirli tarih aralıklan ile kurulmuş olmalan dikkat çeken ayn bir noktadır.
Şüpheli şahıslann hangi derneklerin kuruluşlannda görev aldıklanna bakıldığında
ise,
Şüpheli Sevgi ERENEROL'un, Ayasofya Derneği ve Büyük Güç Birliği Derneklerinin kuruculanndan olduğu, Noel Baba Konseyine de üye olduğu,
Şüpheli Kemal KERİNÇSİZ'in, Büyük Hukukçular Birliği Derneği, Ayasofya Derneği, Büyük Güç Birliği Derneği ve Milli Güç Platformu kuruculanndan olduğu,
Şüpheli Muammer KARABULUT'un Uluslar arası Noel Baba Banş Konseyi ve Ayasofya Derneği kuruculanndan olduğu,
Şüpheli Oktay YILDIRIM'm, Büyük Güç Birliği Derneği ve Kuvva-i Milliye Derneği kuruculanndan olduğu,
Şüpheli Ergün POYRAZ'm Ayasofya Derneği kuruculanndan olduğu,
Şüpheli Bekir ÖZTÜRK'ün Kuvva-ı Milliye Derneği kurucusu ve genel başkanı
olduğu,
Şüpheli Mehmet Fikri KARADAG'ın, Kuvayı Milliye Derneği kurucusu ve genel başkanı olduğu,
Şüpheli Semih Tufan GÜLALTAY'ın Ulusal Birlik Hareketi Platformunun kurucusu ve genel başkanı olduğu,
Taner ÜNAL'ın Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Derneği kurucusu ve genel başkanı olduğu tespit edilmiştir.
SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİNİN FAALİYETLERİ