5- KCK/TM Yapılanması Üzerinden Demokratik Özerklik Stratejisi Terör örgütü 31 Mayıs 2010 tarihinden itibaren Dördüncü Dönem olarak adlandırdığı, ve Topyekûn Savunma adını verdiği ve dayanak noktasını ise Demokratik Özerkliğin teşkil ettiği bir strateji izlemektedir. Örgüt lideri tarafından Demokratik Özerklik “yerel birimlerin daha güçlü hale getirilmesini, idari yapıda özerk yönetim birimleri olarak yapılandırılacak bölgesel meclislerin kurulmasını, tüm yerel birimlerde, meclis sistemini esas alan bir modelin geliştirilmesini, bölgede emniyet ve adalet hizmetlerinin ortak yürütülmesini” içeren bir politik-idari yapılanma modeli olarak ifade edilmektedir. Hâlbuki bahse konu modelin ilk anda özerk, uzun vadede de Birleşik Bağımsız Kürdistan hedefinin alt yapısı olduğu açıktır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın Yürütme başlıklı ikinci bölümünde İdarenin kuruluşuna (madde 126 ve 127), yerel yönetim sisteminin işletimine ve kamu hizmetinin sunulmasına ilişkin hususlar düzenlenmiş ve Üniter Devlet sisteminde yerel otoritenin iş ve işlemlerine imkân verilmiştir. Yerel yönetim sisteminde karşılaşılan sorunların bu maddeler üzerinden ve Meclis iradesiyle giderilmesi yolu demokratik sistemde zaten mümkündür ve değişiklikler için özerklik talebini dile getirmek daha farklı bir planlamanın sonucudur.
Bu plan çerçevesinde terör örgütü, Devletin idari yapılanmalarına paralel örgütlenmeler ve kent meclisi yapılanmaları oluşturmayı hedeflemekte; BDP yöneticileri ve belediye başkanları aracılığıyla Demokratik Özerklik kavramını yandaş kitleye anlatmaya çalışmakta; bazı illerde belediyeler tarafından, Yerel Yönetimler Akademisi - Demokratik Siyaset Akademisi gibi isimler altında Demokratik Özerkliğe ilişkin eğitimler vermektedir.
31 Mayıs 2010 tarihinden itibaren örgüt yanlısı basın yayın organlarında örgütün üst düzey kadrolarına dayanarak “yakın bir zamanda demokratik özerkliğin ilan edileceği” haberlerine yer verilmiş ve bu yönde şiddet ve kitlesel eylemlerin tırmandırılması amaçlanmıştır. Terör örgütünün eylemleri, örgüte müzahir yapılanmaların faaliyetleri de örgütün bu yöndeki çabalarını doğrulamıştır. Son olarak Demokratik Toplum Kongresi tarafından 07-08 Ağustos 2010 tarihinde Diyarbakır’da gerçekleştirilen Kongrede Demokratik Özerkliğin ilan edildiğine dair ifadelere yer verilmiştir.
Demokratik Özerklik stratejisinin hayata geçirilmesinde KCK/TM, BDP, DTK, DYG-M ve DÖKH aktif faaliyetler yürütmektedir.
Demokratik Özerklik çalışmaları kapsamında, 07-08 Ağustos 2010 tarihlerinde Diyarbakır’da örgüte müzahir Demokratik Toplum Kongresi’nin 4.Konferansı - aralarında BDP’li Milletvekilleri, İl ve İlçe Yöneticileri, Belediye Başkanları ile kapatılan DTP eski milletvekilleri Ahmet TÜRK ve Aysel TUĞLUK’un da bulunduğu 600 kişinin katılımıyla gerçekleştirilmiştir.
Konferans öncesinde “Demokratik Özerkliğin ilan edileceği” şeklinde kamuoyu oluşturulmaya çalışılmış, konferans esnasında Demokratik Özerklik lehinde konuşmalar yapılmış, “Demokratik Özerkliği Selamlıyoruz” ibareli pankartlar açılmış ve sloganlar atılmıştır.
ÖZETLE DEMOKRATİK ÖZERKLİK, TERÖR ÖRGÜTÜNÜN BİRLEŞİK BAĞIMSIZ KÜRDİSTAN KURMA HEDEFİNE YÖNELİK STRATEJİSİNİN GÜNÜMÜZE YANSIMASIDIR. “Yerel birimlerin güçlendirilmesi ve idari yapıda özerk yönetimlerin tesisi, bölgede emniyet ve adalet hizmetlerinin ortak olarak yürütülmesi vb.” taleplerin arka planında önce özerk daha sonra Birleşik Bağımsız Kürdistan’ın kurulması hedefi açıkça görülmektedir.
Terör örgütü açısından Demokratik Özerkliğin sürekli olarak gündemde tutulması, örgüt üst yönetimi tarafından ilan edileceği vb. açıklamaların yapılması, BDP ve bazı gruplarca masumane politik talepler gibi sunulması, özellikle müzahir kitlelerin zihni hazırlığı ve kamuoyunun meseleyi içselleştirmesi açısından önem arz etmekte, bu nedenle sürekli olarak kamuoyu meşgul edilmektedir.
Terör örgütünün son dönemdeki stratejisi, eylemleri, hedefleri ve örgütün potansiyeli dikkate alındığında:
18 Ağustos 2010 tarihinde, örgüte müzahir Fırat Haber Ajansı’nın internet sitesinde Öcalan’ın avukatlarıyla yaptığı görüşmenin notları yayınlanmıştır. Teröristbaşının değerlendirmesinde: “Demokratik Özerkliğin Kürtlerin çözüm projesi olduğu; siyasi, hukuki, ekonomik, kültürel, öz savunma ve diplomasi boyutu bulunduğu; Demokratik Özerklik için topyekun bir seferberlik başlatılması gerektiği; Demokratik çalışmaların DTK’nın alanı olduğu ve bu nedenle de DTK’nın seçimlere kadar bu konuda somutlaştırıcı adımlar atması gerektiği; Demokratik Özerkliğin ekmek su kadar lazım olduğu bu nedenle ibadet eder gibi gece gündüz çalışmaların yürütülmesi gerektiği” gibi hususlara yer verilmiştir.