D) Tasarının 9. maddesinin 2. fıkrasında arabulucunun tarafsızlığından şüphe edilmesini gerektirecek durum karşısında nasıl davranacağı düzenlenmiştir. Bu maddenin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun hâkimin yasaklılık şartlarını düzenleyen 34. maddesine ve hâkimin reddi şartlarını düzenleyen 36. maddesine uygun şekilde düzenlenmesi gerekir. Madde bu haliyle her türlü yoruma açık durumdadır.
ÖNERİ: MADDE 9- (1) Arabulucu görevini özenle, tarafsız bir biçimde ve şahsen yerine getirir.
(2) Arabulucu olarak görevlendirilen kimse, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 34 ve 36. maddelerinde ki yasaklılık ve ret sebeplerinden birinin varlığı hâlinde, bu hususta tarafları bilgilendirmekle yükümlüdür. Bu açıklamaya rağmen taraflar, arabulucudan uyuşmazlığı gidermesini yazılı olarak birlikte talep ederlerse, arabulucu bu görevi üstlenebilir yahut üstlenmiş olduğu görevi sürdürebilir.
(3) Arabulucu, taraflar arasında eşitliği gözetmekle yükümlüdür.
(4) Arabulucu, bu sıfatla görev yaptığı uyuşmazlıkla ilgili olarak açılan davada, daha sonra taraflardan birinin avukatı olarak görev üstlenemez.
E) Tasarının 11. maddesinde arabulucunun arabuluculuk faaliyetinin başında tarafları gerektiği gibi aydınlatma yükümlülüğü getirilmiştir. Bu yükümlülüğün yazılı olarak yapılması şartı getirilmesi daha sonra ortaya çıkabilecek uyuşmazlıkları önlemesi açısından önemlidir. Bu sebeple maddeye aydınlatma yükümlülüğünün yazılı olarak yapılması şartı getirilmelidir.
ÖNERİ: MADDE 11- (1) Arabulucu, arabuluculuk faaliyetinin başında, tarafları arabuluculuğun esasları, süreci ve sonuçları hakkında yazılı olarak aydınlatmakla yükümlüdür.
F) Tasarının 12. maddesinde arabuluculara aidat ödeme yükümlülüğü getirilmiştir. Ancak ödenecek aidatların genel bütçeye gelir kaydedileceği hükme bağlanmıştır. Genel bütçeden neyin kastedildiği madde metninden ve gerekçesinden anlaşılamamaktadır. Eğer bir Arabuluculuk Kurulu oluşturuluyorsa ve arabuluculuk eğitimi verilecekse kurulun bağımsızlığı açısından aidat olarak toplanan paranın tahsisi bu kurula bırakılmalıdır. Bakanlık hiçbir şekilde toplanan bu paraya karışmamalıdır.
ÖNERİ: MADDE 12– (1) Arabuluculardan sicile kayıtlarında giriş aidatı ve her yıl için yıllık aidat alınır.
(2) Giriş aidatı ve yıllık aidatlar Türkiye Barolar Birliği Arabuluculuk Kurulu’nun bütçesine gelir kaydedilir.
G) Tasarının 13.maddesinde arabulucuya davanın görülmesi esnasında da başvurulabileceği belirtilmiştir. Yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 139 ve 140. maddelerine göre hâkim ön inceleme duruşmasında tarafları sulh olmaya teşvik etmek anlaştıkları ve anlaşamadıkları konular üzerinde bir tutanak düzenleyip bu tutanağa göre yargılamayı sürdürmek zorundadır. Dolayısıyla tarafları sulh olmaya kanunen davet etmek zorunda olacak olan mahkemenin bir de arabuluculuğu teşvik etmek zorunda bırakılması gerek mahkemelerde yargılamanın uzamasına gerekse bazı hâkimlerin ağır dosya yükünden kurtulmak için arabuluculuğu dosyalardan kurtuluş olarak görmelerine neden olabilir. Ayrıca mahkemelerde görülen davaların arabuluculara yönlendirilmesi arabuluculuğun ücrete tabi olarak yapılacak olması nedeniyle yargının özelleşmesi gibi ağır sonuçlar doğurabilir. Bu sebeple davanın görülmesi esnasında arabulucuya başvurulmasına ilişkin ibare ve hâkimin arabuluculuğu teşvik etmesine ilişkin cümle maddeden çıkartılmalıdır. İkinci fıkradaki arabulucuya başvuru teklifinin cevaplandırılması süresi de günümüz iletişim koşullarına göre uzun tutulmuştur. Bu sürenin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun birçok maddesinde düzenlendiği gibi iki hafta olarak düzenlenmesi gerekir.
ÖNERİ: MADDE 13- (1) Taraflar dava açılmadan önce arabulucuya başvurma konusunda anlaşabilirler.
(2) Aksi kararlaştırılmadıkça, taraflardan birinin arabulucuya başvuru teklifine iki hafta içinde olumlu cevap verilmez ise bu teklif reddedilmiş sayılır.
Ğ) Arabulucunun seçilmesi konusunu düzenleyen 14. maddeye arabulucu seçimi konusunda anlaşamayan taraflara yardımcı olunması için Arabulucular Kurulu tarafından oluşturulacak bir arabulucular tevzi listesi oluşturulmasına ilişkin hüküm eklenmelidir.
ÖNERİ: MADDE 14- (1) Başkaca bir usul kararlaştırılmamışsa, arabulucu veya arabulucular taraflarca seçilir.
(2) Taraflar arabulucu seçiminde anlaşamazlarsa Türkiye Barolar Birliği Arabulucular Kurulu’ndan kendilerine bir arabulucu atanmasını isteyebilirler. Türkiye Barolar Birliği Arabulucular Kurulu atama taleplerini karşılamak için tevzi listesi oluşturur ve atamaları bu listeden yapar. H) Tasarının 15. maddesinin 5. fıkrası 13. maddeye getirdiğimiz eleştirilerin aynı gerekçeleri ile tasarı metninden çıkartılmalıdır.
ÖNERİ: MADDE 15- (1) Arabulucu seçildikten sonra, tarafları en kısa sürede ilk toplantıya davet eder.
(3) Taraflarca kararlaştırılmamışsa arabulucu; uyuşmazlığın niteliğini, tarafların isteklerini ve uyuşmazlığın hızlı bir şekilde çözümlenmesi için gereken usul ve esasları göz önüne alarak arabuluculuk faaliyetini yürütür.
(4) Niteliği gereği yargısal bir yetkinin kullanımı olarak sadece hâkim tarafından yapılabilecek işlemler arabulucu tarafından yapılamaz.
(5) Aksi kararlaştırılmadıkça, taraflardan her biri arabuluculuk müzakerelerine bizzat katılır.
I) Tasarının 16. maddesinin 1. fıkrasının son cümlesi 13. maddeye getirdiğimiz eleştirilerin aynı gerekçeleri ile tasarı metninden çıkartılmalıdır.
ÖNERİ: MADDE 16- (1) Arabuluculuk süreci, dava açılmadan önce arabulucuya başvuru hâlinde, tarafların ilk toplantıya davet edilmeleri ve taraflarla arabulucu arasında sürecin devam ettirilmesi konusunda anlaşmaya varılıp bu durumun bir tutanakla belgelendirildiği tarihten itibaren işlemeye başlar.
(2) Arabuluculuk sürecinin başlamasından sona ermesine kadar geçirilen süre, zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin hesaplanmasında dikkate alınmaz.
İ) Arabuluculuğun sona ermesini düzenleyen 17. maddenin c bendindeki arabuluculuk faaliyetinden çekildiğine ilişkin bildirimin yazılı olarak yapılması ve bildirimin karşı tarafa ulaştığı andan itibaren hukuken hüküm ve sonuç doğuracağına ilişkin ibare konulmalıdır. Maddenin son fıkrasındaki “Genel Müdürlük” yerine de “Türkiye Barolar Birliği Arabulucular Kurulu” yazılmalıdır.
ÖNERİ: MADDE 17- (1) Aşağıda belirtilen hâllerde arabuluculuk faaliyetinin sona erdiği kabul edilir:
a) Tarafların anlaşmaya varması.
b) Taraflara danışıldıktan sonra arabuluculuk için daha fazla çaba sarf edilmesinin gereksiz olduğunun arabulucu tarafından tespit edilmesi.
c) Taraflardan birinin karşı tarafa veya arabulucuya, arabuluculuk faaliyetinden çekildiğini yazılı olarak bildirmesi.
ç) Tarafların anlaşarak arabuluculuk faaliyetini sona erdirmesi.
Bu maddenin c bendindeki yazılı bildirim karşı tarafa ulaştığından hüküm ve sonuç doğurur. (2) Arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaştıkları, anlaşamadıkları veya arabuluculuk faaliyetinin nasıl sonuçlandığı, bir tutanak ile belgelendirilir. Arabulucu tarafından düzenlenecek bu belge, arabulucu, taraflar veya vekillerince imzalanır.
(3) Arabuluculuk faaliyeti sonunda düzenlenen tutanağa, faaliyetin sonuçlanması dışında hangi hususların yazılacağına taraflar karar verir. Arabulucu, bu tutanak ve sonuçları konusunda taraflara gerekli açıklamaları yapar.
(4) Arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi hâlinde, arabulucu, bu faaliyete ilişkin kendisine yapılan bildirimi, tevdi edilen ve elinde bulunan belgeleri, ikinci fıkraya göre düzenlenen tutanağı beş yıl süre ile saklamak zorundadır. Arabulucu, arabuluculuk hizmetlerinin sonucunda düzenlediği belgelerin birer örneğini arabuluculuk faaliyetinin sona ermesinden itibaren bir ay içinde Türkiye Barolar Birliği Arabulucular Kurulu’na gönderir.
J) Tasarının 18. maddesinin 2. fıkrasında arabuluculuk sürecinde anlaşmaya varılması durumunda bu anlaşmanın uyuşmazlık hakkındaki yetki kurallarına göre yetkisi belirlenecek olan icra mahkemesine verilmesi ve bu mahkemenin vereceği anlaşmanın icra edilebilirliğine ilişkin şerh ile ilam hükmünde olacağı belirtilmiştir. Öncelikle varılan anlaşmanın icra edilebilir olup olmadığını ve şerh verilmesi durumunda ilam hükmünde olmasının hukuken doğru olup olmadığının mahkemece sağlıklı incelenebilmesi sadece anlaşmanın değil uyuşmazlık hakkında arabulucunun oluşturduğu bütün dosyanın mahkemeye verilmesi ile mümkün olabilir. Ayrıca verilecek şerh anlaşmanın sadece icra edilebilir olup olmadığını değil anlaşmanın ilam hükmünde olacağını da göstereceğinden uyuşmazlık hakkında yetkili olacak yer adliyesindeki icra mahkemesinin değil doğrudan uyuşmazlık hakkında yetkili olan sulh ya da asliye mahkemesine verilmesi zorunluluğunun getirilmesi gerekir.
Aynı maddenin 3. fıkrasında icra edilebilirlik şerhinin reddi durumunda verilecek karara karşı istinaf yoluna gidilebileceği açıkça belirtilmemekle birlikte istinaf yoluna gidilmesi halinde ne şekilde harç alınacağı belirtilmiştir. İstinaf mahkemeleri henüz göreve başlamadığı için ve göreve başlayıncaya kadar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre istinaf mahkemelerinin inceleyeceği dosyaları Yargıtay ilgili dairesi inceleyeceği için istinaf mahkemeleri göreve başlayıncaya kadar Yargıtay’ın iş yükü bu yolla arttırılmış olunur. Bunun yerine icra edilebilirlik şerhi talebinin reddi kararına karşı yapılacak itirazlara kararı veren mahkemenin bir üst görevli mahkemesinin bakacağı ve itiraz incelemesinin neleri kapsadığının da tasarının birinci maddesine getirdiğimiz öneri gibi açıkça belirtilmesi gerekir.
Aynı maddenin aynı fıkrasının son cümlesinde anlaşmanın icra edilebilirlik şerhi verilmeden bir başka resmi işlemde kullanılması halinde ne şekilde damga vergisi alınacağı düzenlenerek anlaşmanın icra edilebilirlik şerhi verilmeden resmi işlemlerde kullanılmasının yolu açılmaktadır. İcra edilebilir olmayan ve ilam hükmünde olmayan bir belgenin resmi işlemlerde kullanılır hale gelmesi kamu düzenine açıkça aykırıdır.
ÖNERİ: MADDE 18- (1) Arabuluculuk faaliyeti sonucunda varılan anlaşmanın kapsamı taraflarca belirlenir; anlaşma belgesi düzenlenmesi hâlinde bu belge taraflar ve arabulucu tarafından imzalanır.
(2) Taraflar arabuluculuk sürecinin sonunda bir anlaşmaya varırlarsa bu anlaşmayı ve uyuşmazlığa ilişkin bütün belgeleri, asıl uyuşmazlık hakkındaki 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ndaki yetki kurallarına göre yetkisi belirlenecek olan mahkemeye ibraz edip, icra edilebilirliğine ilişkin bir şerh verilmesini talep edebilirler. Bu şerhi içeren anlaşma, ilâm niteliğinde belge sayılır.
(3) İcra edilebilirlik şerhinin verilmesi, niteliği itibariyle bir çekişmesiz yargı işidir ve buna ilişkin inceleme dosya üzerinden yapılır. Bu incelemenin kapsamı anlaşmanın içeriğinin tarafların sulh olmak suretiyle sona erdirebilecekleri ve üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri iş veya işlemlerden doğan özel hukuk uyuşmazlığı olup olmadığı, kamu düzenine ilişkin olup olmadığı ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu kapsamına giren uyuşmazlıklardan olup olmadığı ile cebri icraya elverişli olup olmadığı hususlarıyla sınırlıdır. Anlaşma belgesine icra edilebilirlik şerhi verilmesi için mahkemeye yapılacak olan başvuru ile bu başvurunun reddi üzerine ret kararını veren sulh hukuk mahkemesi ise o yer asliye hukuk mahkemesine, ret kararını veren asliye hukuk mahkemesi ise kararı veren asliye hukuk mahkemesinin numarasını takip eden asliye hukuk mahkemesine, o yer de başka asliye hukuk mahkemesi yoksa en yakın asliye hukuk mahkemesine itiraz edilebilir. İlgili tarafından karara itiraz edilmesi hâlinde, maktu harç alınır. Taraflar anlaşma belgesini icra edilebilirlik şerhi verdirmeden bir başka resmî işlemde kullanamazlar.
K) Tasarının “Arabulucular Sicili” başlıklı 19, 20 ve 21. maddelerinde yer alan “Daire Başkanlığı” ve “Bakanlık” ibarelerinin yerine “Türkiye Barolar Birliği Arabuluculuk Kurulu” yazılmalıdır. Yukarıdaki maddelerin incelemesinde de açıkladığımız gibi arabuluculuk faaliyeti tamamen bürokratik bir kurum olmaktan çıkartılmalı ve bağımsız bir yapıya kavuşturulmalıdır.
Arabulucular siciline kayıt şartlarını düzenleyen 21. maddenin 2. fıkrasının (b) bendinde arabulucu olmak için dört yıllık lisans eğitimi almış olmak şartı getirilmiştir. Dört yıllık fakülte mezunu herkese arabuluculuk yapma hakkının verilmesi ise çok büyük bir hatadır. Arabuluculuk için gerekli eğitim çalışması diğer maddelerde inceleneceği gibi herkese verilebilir ancak hukuk disiplini yüz saatlik bir eğitimle verilemez. Kamu düzenini ilgilendirmeyen uyuşmazlıkların çözümünde görev alacak insanların öncelikle hukuk disiplini almış olmaları gerekir. Çünkü hukuk disiplini kanunları öğrenmekle değil kanunların toplumsal yaşama toplum yararına olacak şekilde nasıl uygulanacağının öğrenilmesi ile edinilir. Bunun içinde hem temel kanunların koruduğu toplumsal menfaati bilmek gerekir hem de bu kanunların temelindeki hukuk felsefesi ve hukuk sosyolojisini bilmek gerekir. Yüz saatlik eğitimle hiç kimseye bu disiplin verilemez. Bu sebeple arabuluculuğun arabuluculuk teknikleri konusunda eğitim almış avukatlara özgülenmesi daha sağlıklı bir yaklaşım olacaktır.
Aynı maddenin (ç) bendinde arabulucu olmak için taksirli suçlar dışında her hangi bir sabıkası bulunmamak şartı getirilmiştir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda taksirli suçlar olarak taksirle öldürme (TCK m. 85), taksirle yaralama (TCK m. 89), taksirli iflas (TCK m. 162) ve taksir sonucu casusluk (TCK m. 338) suçlarının işlenmesi eylemleri bulunmaktadır. Bütün bu suçlar kamu düzenini ilgilendirdiği için kamu adına soruşturulur ve açılacak davalar kamu adına yürütülür. Bu tasarı ile arabulucuların kamu düzenine ilişkin uyuşmazlıklara bakamayacakları en azından 1. maddenin madde gerekçesinde açıkça yazıldığından kamu düzenine ilişkin uyuşmazlıklara bakamayacak olan bir arabulucunun kendisinin de kamu düzenini bozan bir suçtan sabıkasının olmaması gerekir. Bu sebeple tasarı metninden “Taksirli suçlar dışında” ibaresi çıkarılmalıdır.
ÖNERİ: MADDE 19- (1) Türkiye Barolar Birliği Arabuluculuk Kurulu, özel hukuk uyuşmazlıklarında arabuluculuk yapma yetkisini kazanmış kişilerin sicilini tutar. Bu sicilde yer alan kişilere ilişkin bilgiler, Türkiye Barolar Birliği Arabuluculuk Kurulu tarafından elektronik ortamda da duyurulur.
(2) Arabulucular sicilinin tutulmasına ilişkin usul ve esaslar Türkiye Barolar Birliği’nce hazırlanacak yönetmelikte düzenlenir.
MADDE 20- (1) Sicile kayıt, ilgilinin Türkiye Barolar Birliği Arabuluculuk Kurulu’na yazılı olarak başvurması üzerine yapılır.
(2) Arabuluculuk siciline kaydedilebilmek için;
a) Türk vatandaşı olmak,
b) 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’na göre avukatlık hakkını almış olmak, c) Tam ehliyetli olmak,
ç) Herhangi bir sabıkası bulunmamak, d) Arabuluculuk eğitimini tamamlamak ve Türkiye Barolar Birliği Arabuluculuk Kurulu’nca yapılan yazılı ve uygulamalı sınavda başarılı olmak gerekir.
(3) Arabulucu, sicile kayıt tarihinden itibaren faaliyetine başlayabilir.
MADDE 21- (1) Türkiye Barolar Birliği Arabuluculuk Kurulu, arabuluculuk için aranan koşulları taşımadığı hâlde sicile kaydedilen veya daha sonra bu koşulları kaybeden arabulucunun kaydını siler.
(2) Türkiye Barolar Birliği Arabuluculuk Kurulu, bu kanunun öngördüğü yükümlülükleri yerine getirmediğini tespit ettiği arabulucuyu yazılı olarak uyarır; bu uyarıya uyulmaması hâlinde arabulucunun savunmasını aldıktan sonra, gerekirse adının sicilden silinmesine karar verir. (3) Arabulucu, arabulucular sicilinden kaydının silinmesini her zaman isteyebilir.
L) Tasarının “Eğitim ve Eğitim Kuruluşları” başlıklı bölümünde yer alan maddelerde eğitim kuruluşlarının niteliği tanımlanmamıştır. Eğitim kuruluşlarının nasıl bir donanıma sahip olmaları gerektiği kanunda belirtilmese de en azından bir üniversite içerisinde yer alan fakülte, yüksek okul, ya da enstitü ve benzeri bir akademik çerçeve içinde olmaları gerektiği kanunda yazılmalıdır.
Bir önceki yıl içinde gerçekleştirilen eğitim faaliyeti hakkında rapor verme zamanı Ocak ayı olarak değil Eylül ayı olarak belirlenmelidir. Çünkü hem ülkemizdeki bütün üniversite ve diğer eğitim kurumlarının eğitim yılı Eylül ayında başlar hem de Türkiye Barolar Birliği ve ona bağlı barolar adli yılı Eylül ayında açarlar. Bu sebeple verilecek eğitim ve buna ilişkin hazırlanacak rapor adli yıl ile uyumlu olmalıdır.
ÖNERİ: Eğitim ve Eğitim Kuruluşları Arabuluculuk eğitimi MADDE 22- (1) Arabuluculuk eğitimi, serbest avukatlık yapma hakkının elde edilmesinden sonra alınan, arabuluculuk faaliyetinin yürütülmesiyle ilgili temel bilgiler, iletişim teknikleri, müzakere ve uyuşmazlık çözüm yöntemleri ve davranış psikolojisi ile yönetmelikte gösterilecek olan diğer teorik ve pratik bilgileri içeren eğitimi ifade eder.
Arabuluculuk eğitimi bir üniversite içerisinde yer alan eğitim kurumları tarafından akademisyenlerce verilir. Eğitim kuruluşlarına izin verilmesi MADDE 23- (1) Arabuluculuk eğitimi verecek olan üniversiteler, Türkiye Barolar Birliği Arabuluculuk Kurulu’ndanizin almak zorundadır. Türkiye Barolar Birliği Arabuluculuk Kurulu tarafından izin verilen eğitim kuruluşlarının listesi elektronik ortamda yayımlanır.
(2) İzin için yazılı olarak başvurulur. Bu başvuruda eğitim programı, eğiticilerin sayısı ve uzmanlıkları ile eğitim kuruluşu veya eğitim programının finansman kaynakları hakkında gerekçeli bilgi verilir.
(3) Başvuruda sunulan belgelere dayalı olarak, eğitimin amacına ulaşacağı ve eğitim kuruluşlarında eğitim faaliyetinin devamlılığının sağlanacağı tespit edilirse, ilgili eğitim kuruluşuna en çok üç yıl için geçerli olmak üzere izin verilir.
İzin süresinin uzatılması
MADDE 24- (1) Sicile kayıtlı olan bir eğitim kuruluşu kayıt süresinin bitiminden en erken bir yıl ve en geç üç ay önce, sicildeki kaydının geçerlilik süresinin uzatılmasını yazılı olarak talep edebilir. Eğitim kuruluşunun 26 ncı maddeye göre sunduğu raporlardan, arabuluculuk eğitiminin başarılı şekilde devam ettiğinin anlaşıldığı ve 27 nci maddede belirtilen sebeplerin bulunmadığı hâllerde, verilmiş bulunan iznin geçerlilik süresi her defasında üç yıl uzatılabilir. Eğitim kuruluşu, süresi içinde yaptığı başvuru hakkında karar verilinceye kadar listede kayıtlı kalır.
Arabuluculuk yetki belgesi MADDE 25- (1) Eğitim kuruluşları, eğitimlerini başarıyla tamamlayan kişilere arabuluculuk eğitimini tamamladıklarına dair bir belge verir.
Türkiye Barolar Birliği Arabuluculuk Kurulu’na bilgi verme yükümlülüğü MADDE 26- (1) Eğitim kuruluşları, Eylül ayında bir önceki yıl içinde gerçekleştirdikleri eğitim faaliyetinin kapsamı, içeriği ve başarısı konusunda Türkiye Barolar Birliği Arabuluculuk Kurulu’na bir rapor sunar.
Eğitim kuruluşuna verilen iznin iptali MADDE 27- (1) Aşağıdaki hâllerde, eğitim kuruluşuna verilmiş olan izin, Türkiye Barolar Birliği Arabuluculuk Kurulu’nun talebi üzerine Kurul tarafından iptal edilir:
a) İzin verilebilmesi için aranan şartlardan birinin ortadan kalkmış veya mevcut olmadığının tespit edilmiş olması.
b) Eğitimin yeterli şekilde verilememesi.
c) Arabuluculuk yetki belgelerinin düzenlenmesinde sahtecilik veya önemli hatalar yapılması.
ç) 26. maddedeki rapor verme yükümlülüğünün yapılan ihtara rağmen yerine getirilmemesi.
d) Eğitim faaliyetinin devamlılığının sağlanmadığının tespit edilmesi.
M) Yukarıda da belirttiğimiz üzerine arabuluculuk faaliyetini yürütecek ve denetleyecek olan yerin olabildiğince bürokrasiden uzak ve bağımsız şekilde yapılanması gerekmektedir. Bu sebeple tasarının “Kuruluş ve Görevler” başlıklı bölümünün tamamen yeniden ele alınarak düzenlenmesi gerekmektedir. Öncelikle Adalet Bakanlığı içinde oluşturulması planlanan genel müdürlük ve daire başkanlığı tasarıdan çıkartılmalı arabuluculuk kurulunun da Türkiye Barolar Birliği içinde yapılanması sağlanmalıdır. Daire başkanlığına verilen görevler Türkiye Barolar Birliği içinde oluşturulacak Arabuluculuk Kurulu’na verilmeli, tasarıda kurul üyesi olarak belirlenenlerden bürokrat olanlar ile Türkiye Noterler Birliği temsilcisi, YÖK temsilcisi, TOBB temsilcisi, TESOB temsilcisi kurul üyeliğinden çıkartılmalıdır. Bunun yerine bu kurumların arabuluculuk faaliyetine ilişkin katkı sağlayabilecekleri konularda iş birliğini sağlayacak düzenlemeye gidilmelidir. Ayrıca kurul üyelerine huzur hakkı konusunda da düzenleme yapılmalıdır.
Kurulun görevleri arasında sayılan arabuluculuk hizmetlerine ilişkin temel ilkeler ile arabuluculuk meslek kurallarının belirlenmesi ile arabulucuların denetimine ilişkin kurallar kanun metninde açıkça sayılmalıdır.
ÖNERİ:
Kuruluş ve teşkilat MADDE 28- (1) Bu Kanunda belirtilen görevleri yerine getirmek üzere, Türkiye Barolar Birliği bünyesinde Arabuluculuk Kurulu oluşturulur. Arabuluculuk hizmetleri bu kurul tarafından yürütülür.
Arabuluculuk Kurulu MADDE 29-(1) Arabuluculuk Kurulu yedi üyeden asıl yedi yedek oluşur. Arabuluculuk Kurulu arabuluculuk eğitimini tamamlamış avukatlar arasından Türkiye Barolar Birliği Genel Kurulu’nda doğrudan oy esasına göre seçilir.
(2) Kurula ilk toplantısında mesleki yaşı en büyük olan üye başkanlık eder. Kurul ilk toplantısında başkan, başkan yardımcısı ve genel sekreterini gizli oy esasına göre seçer. (3) Başkan ihtiyaca göre Kurul toplantılarına uzman kişileri çağırabilir. Ancak bu uzman kişiler oylamaya katılamazlar.
(4) Kurul, Mart ve Eylül aylarında olmak üzere yılda en az iki kez toplanır. Ayrıca, Başkanın veya en az beş üyenin talebiyle Kurul her zaman toplantıya çağrılabilir. (5) Kurul üye tam sayısının salt çoğunluğu ile karar alır. Mazeretsiz olarak art arda iki toplantıya gelmeyen üyenin üyeliği düşer. Üyeliği düşen üyenin yerine en çok oy almış yedek üye seçilir. (6) Kurulun üyelerinin görev süresi iki yıldır. Görev süresi dolan üyeler yeniden görevlendirilebilir. (7) Kurul üyelerinin ulaşım, konaklama ve diğer zorunlu giderleri Bakanlıkça karşılanır. (8) Kurulun çalışma usul ve esasları kurulun çıkartacağı ve Türkiye Barolar Birliği’nin onaylayacağı yönetmelikle düzenlenir. (9) Arabuluculuk hizmetlerinin yönetimine dair tüm işlem ve uygulamalar ile arabuluculuk eğitim kuruluşları ve arabulucuların denetimiyle ilgili bütün işler bu kurul tarafından yürütülür. (10)Türkiye Barolar Birliği Arabuluculuk Kurulu’na yeteri kadar personel verir. Arabuluculuk Kurulu’nun görevleri: MADDE 30- (1) Arabuluculuk Kurulu’nun görevleri şunlardır:
a) Arabuluculuk hizmetlerine ilişkin temel ilkeler ile arabuluculuk meslek kurallarını belirlemek. b) Arabuluculuk eğitimine ve bu eğitimin sonunda yapılacak olan sınava ilişkin temel ilke ve ölçütleri tespit etmek. c) Arabuluculuk hizmetlerinin düzenli ve verimli olarak yürütülmesini sağlamak. ç) Arabulucu sicilini tutmak, sicile kayıt taleplerini karara bağlamak, 21 inci maddenin birinci ve üçüncü fıkraları kapsamında arabulucunun sicilden silinmesine karar vermek ve bu sicilde yer alan kişilere ilişkin bilgileri elektronik ortamda duyurmak. d) Kurulun çalışması ile ilgili her türlü karar ve işlemi yürütmek ve görevleri ile ilgili bakanlık, diğer kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, kamu yararına çalışan vakıf ve dernekler ile uygun görülen gönüllü gerçek ve tüzel kişilerle işbirliği yapmak. e) Arabuluculuk eğitimi verecek kuruluşlar tarafından bu amaçla yapılan başvuru ile sicildeki kaydın geçerlilik süresinin uzatılması talebini karara bağlamak, arabuluculuk eğitimi verecek eğitim kuruluşlarını listelemek ve elektronik ortamda yayımlamak. f)Eğitim kuruluşlarının eğitim izinlerini iptal etmek. g)Arabulucuların denetimine ilişkin kuralları belirlemek, Denetim görevlilerini seçmek ve denetim görevlileri aracılığıyla arabulucuların denetimini yapmak. Gereken durumlarda Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunmak, ğ)Arabulucular tarafından arabuluculuk hizmetlerinin sonucunda düzenlenen belgelerin kayıtlarını tutmak ve birer örneklerini saklamak. h)Yıllık faaliyet raporunu ve izleyen yıl faaliyet planını hazırlayarak Türkiye Barolar Birliği’nin bilgisine sunmak. Faaliyet plânında yer alan konularla ilgili kurum ve kuruluşların uygulamaya sağlayabileceği katkıları belirlemek. ı) Arabulucuların ödeyecekleri sicile kayıt aidatını ve yıllık aidatları tespit etmek ve yıllık aidatları tahsil etmek. i) Yıllık Arabuluculuk Asgarî Ücret Tarifesini hazırlamak. j) Arabuluculuk kurumunun tanıtımını yapmak, bu konuda kamuoyunu bilgilendirmek, ulusal ve uluslararası kongre, sempozyum ve seminer gibi bilimsel organizasyonları düzenlemek veya desteklemek. k) Arabuluculukla ilgili yayın yapmak, bu konudaki bilimsel çalışmaları teşvik etmek ve desteklemek. l) Ülke genelinde arabuluculuk uygulamalarını izlemek, ilgili istatistikleri tutmak ve yayımlamak. m)Görev alanına giren kanun ve düzenleyici işlemler hakkında inceleme ve araştırma yaparak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne öneride bulunmak.