Anahtar Kelimeler: Batı, İslam, milliyetçilik, ulus, medeniyet, hümanizma, diriliş, devlet.
Giriş
Batı Medeniyeti, 15 yüzyıl düşünürlerinin Eski Yunan ve Roma dünyasının yıkılmasıyla kendi yüzyıllarında yeniden keşfedilmesi arasında kalan “orta” dönemi, yani Ortaçağ Karanlığı adını verdikleri dönemi, Rönesans sayesinde büyük ölçüde atlatmıştı. Rönesans’ın ilk dışa vurumu olan hümanizma, Tanrı merkezli düşünce yapısından insan merkezli düşünceye bir geçişi ifade eden, insanın herhangi bir üst buyruğa ihtiyaç duymadan kendi doğrularını ve yanlışlarını kendisinin belirleyebildiği seküler bir yaşam tarzını içeren bir yaklaşımdı. Bu yaklaşım, daha sonra coğrafi keşiflere ve Reform’a dolaylı olarak katkı sunmuş “Aydınlanma Çağı” denen bilimsel ve kültürel dirilme döneminin başlamasının da temelini teşkil etmişti. Bu sayede Ortaçağ Karanlığı olarak isimlendirilen dönem sona ermiş ve “özgürlük”, “eşitlik”, “adalet” terimleri daha sık telaffuz edilmeye başlanmıştı.(Çimen,2015; 266) Fransız İhtilali, şüphesiz bu arayışlardan beslenerek ortaya çıkmıştır. Dolaylı veya doğrudan, birçok yeni ulus devletin kurulmasına öncülük ettiği gibi zamanla savaşların ve etnik çatışmaların da müsebbibi olmuştur.
Bu makalede Batı Medeniyetinin silkelenmesi sonucu ortaya çıkan hümanizma, onun filizlendirdiği özgürlük ve eşitlik ilkelerine dayanan Fransız İhtilali ve beraberinde getirdiği “ulus devlet” anlayışından bahsedilerek günümüz toplumlarına nasıl etki ettiği açıklanmaya çalışılmıştır. Ayrıca, Fransız İhtilali’nin beslediği ırkçılık düşüncesinin, aydın kesim tarafından nasıl algılandığı, ihtilal hasebiyle barındırdığı ulusların bağımsızlık hareketleri sonucu yıpratılan Osmanlı İmparatorluğu’na bu fikrin nasıl sirayet ettiğinden de bahsedilmiş ve Osmanlı’nın son dönemlerinde ortaya çıkmış “Türkçülük” akımına temas edilmiştir. Bu çerçevede ulusçuluk düşüncesinin günümüze kadarki süreçte geçirdiği fikri istihaleler ve toplumsal yapıya olan yıkıcı etkileri gözler önüne serilmeye çalışılmıştır. Bu anlayışın ortaya çıkardığı tahribatın nasıl üstesinden geleceğine odaklanılmış, çözüm olarak ise teorisi Sezai Karakoç tarafından yapılandırılmış, hakikat temelli bir medeniyet ideali olan “Diriliş” fikriyatına dikkat çekilmiştir. Amacımız, XXI. yüzyılın -ev sahipliği yaptığı olay ve olgular açısından- büyük bir tempoya sahip olduğu bu dönemde, günümüz ve geçmiş çatışmalarımızın sebepleri ve sonuçlarını irdeleyip çözüm önerisi sunmaktan ibarettir.
Dostları ilə paylaş: |