Osmanlılar, kuruluş döneminde devlet teşkilatını oluştururken, Türk-İslam devletlerini ve Anadolu Selçuklularını örnek aldılar. Ancak ülke sınırlarının genişlemesine paralel olarak devlet teşkilatlarını genişlettiler. Osmanlı Devleti’nin uzun süre varlığını devam ettirebilmesinin en önemli nedeni iyi bir devlet yönetimine sahip olmasıdır.
Osmanlılardan önce kurulan Türk devletlerinde “ ülke toprakları hanedanın ortak malıdır” anlayışı vardı. Bu anlayış Osmanlılarda değişmiş, “ülke toprakları devletin malıdır” anlayışı hakim olmuştur. Bu da merkezi otoriteyi daha da güçlendirmiştir.
Osmanlılara sırasıyla Söğüt, Bilecik, Yenişehir, İznik, Bursa, Edirne, İstanbul şehirleri başkentlik yapmıştır.
Padişah
٭Devletin başında Osman Bey’in soyundan gelen bir padişah bulunurdu.
٭Tahta çıkan padişahlar, tören ile kılıç kuşanırlardı. Bu törene Cülus Töreni denirdi. Tahta çıkan padişah kendi adına para bastırır ve hutbe okuturdu. Bunlar hükümdarlık alameti sayılırdı. Padişahın koyduğu kurallar kapsamındaki hükümlere “ferman” denirdi.
٭Padişahlar, Bey, Gazi, Han, Hakan, Sultan, Hünkar, Halife gibi sıfatlar kullanmışlardır.
٭Padişahlar geniş yetkilere sahipti. Fakat onlar yetkilerini kanun ve törelere uygun olarak kullanırlardı.
Padişahın çocuklarına Şehzade denirdi. Şehzadeler küçük yaşlarda “Lala” denilen eğitmenlerin yanında sancaklara yönetici olarak gönderilirlerdi. Sancaklarda devlet yönetimi, askerlik, ilmi yönden yetiştirilirlerdi.
٭Padişahlık babadan oğla geçerdi. Fatih, taht kavgalarını önlemek için, kardeş katlini yasal hale getirdi. Kardeşlerin öldürülmesini engellemek için I.Ahmet döneminden sonra sancağa çıkma yasaklandı, ailenin en büyüğünün ve sağlıklısının tahta çıkması usulü getirildi (Kafes Usulü veya Ekber ve Erşed Sistemi)
|