Tbmm tutanak Hizmetleri Başkanlığı



Yüklə 414,74 Kb.
səhifə5/9
tarix04.11.2017
ölçüsü414,74 Kb.
#30485
1   2   3   4   5   6   7   8   9

Şimdi, İngilizcedeki “honor” sözcüğünün böyle çok farklı bağlamları var “dignity” değil.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Onur ”şeref” demek.

PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Evet, “şeref.”

“Honor code” dediğimiz zaman -biz de üniversitede “honor code” yapıyoruz örneğin, hem çalışanlar içinde hem de öğrenciler için- etik kuralları kastediyoruz. Yani, kopya çekmesin, intihal yapmasın, çıkar çatışması olan yerde gidip de çalışmasın, önceden bildirsin vesaire gibi. Bu “honor code” örneğin, İngilizce eğer ifade edilirse. Oradaki “honor”ı da biz Türkçede “onur” diye de kastetmiyoruz. Yani, işte “onuruma dokundu” dediği zaman işte “haysiyetime dokundu”yu aslında eski dilde kastediyoruz gibi geliyor.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – O zaman “dignity” nasıl çevireceğiz?

PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – O saygınlık, o haysiyete daha yakın.

FARUK BAL (Konya) – Şöyle yapalım mı, sizin kaygınızı da hani bu iş namusa, töreye, töre cinayetine konu edilmesin noktasındaki kaygıyı dikkate alarak… Rıza Türmen Hocam diyor ki: “Bunun karşılığı şereftir.” “İnsan şeref ve haysiyeti” diyelim isterseniz buraya.

AYLA AKAT ATA (Batman) – Çok riskli bir şey.

PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – “Şeref” de olmaz. Sadece “haysiyet” denebilir.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – “Şeref” İngilizce “honor” karşısı, yani “dignity” olan.

PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – “Dignity” haysiyet.

FARUK BAL (Konya) – “Saygınlığı” olur mu?

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Yok, yok…

AYLA AKAT ATA (Batman) – Onur ve haysiyet.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Bence de ikisi beraber ancak bunu karşılayabilir. Bir önceki oturumda da ifade ettiğim gibi, “onur”, işte mesela “Onurumuza dokundu diyoruz.” dedi Hocam. “Haysiyetime dokundu” pek olmaz çünkü onur kişinin kendi kendisine saygısını ifade eden bir şey aslında, haysiyet ise başkalarının ona saygısını ifade eder ama başkaları ona onur dolayısıyla saygı gösteriyorlar. Dolayısıyla haysiyet onur üzerine bina edilen bir şey ama daha çok itibari bir şey, başkalarının gösterdiği bir şey ama onur, kendimizin de kendimize gösterdiği bir şey haysiyet, itibar anlamında. Dolayısıyla ikisi ancak beraber karşılıyor.

“Şeref” zamanında karşılıyormuş bunu ama işte kelimelerin de bir hayatı var, şimdi tam olarak ona tekabül etmiyor. Yani şeref biraz daha dışsal bir şey.

FARUK BAL (Konya) – O zaman bu böyle kalsın ama ileride dilciler veya sizler bir şey bulabilirseniz…

PROF. DR. HASAN TUNÇ – O ayrı, yeni bir şey çıkarsa, aklımıza gelirse…

PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Sayın Başkan, ikisi birbirini çok güzel tamamlıyor gibi oldu, biz öyle bir hissiyata kapıldık gibi de düşünülebilir: İki kavram böyle iç içe geçti gibi sanki.

YRD. DOÇ. DR. ALİ ERSOY KONTACI – Az önce “Saygınlık olmaz mı?” diye bir şey dediniz. Orada da şu yüzden bir sıkıntı yaşarız: Bu tarz cümlelerin çoğu anayasa terminolojisinde “…saygı duymakla yükümlüdür.” diye biter ya bizde, saygınlığı özneye koyarsak saygınlığa saygı duymak gibi bu sefer bir mantık çelişkisine düşeriz, o yüzden “saygınlık” kelimesini daha ziyade biz fiillere, yükümlülük kısmına atarsak ama değeri başka kavramlara tanımlarsak teknik açıdan rahat ederiz gibime geliyor.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Bu hâliyle iyi ama yeni bir şey gelir aklımıza bizim de…

FARUK BAL (Konya) – O zaman, şimdi bu aklımızda olsun diye şu “onur” kelimesini italiğe dönüştürelim, devam edelim.

AYLA AKAT ATA (Batman) – Bence “onur ve haysiyet” oturdu.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Ben de o kanaatteyim.

AYLA AKAT ATA (Batman) – Hepimizin muradını bence karşıladı. Tek başına “onur” ya da tek başına “haysiyet” bu kaygılara cevap vermez ama ikisi beraber bunu karşılar. O yüzden italik yazmaya gerek olmadığını düşünüyorum.

FARUK BAL (Konya) – “İnsan onur ve haysiyeti”; u’yu sil.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – “Onuru ve haysiyeti”

FARUK BAL (Konya) – O onu kapsıyor. “Onur ve haysiyeti”

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – “Onur ve haysiyet” daha doğru bence de.

FARUK BAL (Konya) – “Onur”ları italik yap, geçelim.

AYLA AKAT ATA (Batman) – Hâlâ ben ikna olmadım niye “onur”u italik yaptık diye.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Temel hak ve hürriyetlerin niteliğine geçelim.

AYLA AKAT ATA (Batman) – Geçmeden önce bir öneride bulunabilir miyim Başkanım? Bizim o kavramla ilgili aklımıza yeni bir şey gelirse ekleriz diyorsak, o zaman ikisini de, “insan onur ve haysiyeti”ni italik yapalım, tamam, daha sonra değerlendirirsek yeniden değerlendiririz ama sadece “onur”u italik yapmanın bir anlamı yok. Gerek yok ama hani böyle bir kaygı varsa MHP’de…

FARUK BAL (Konya) – Hayır, hayır, üst kurulda, Anayasa Uzlaşma Komisyonunda dil ile ilgili görüşleri, sonra dilcilerin görüşünü alacağız dedik ya, onun hatırlatmak için.

AYLA AKAT ATA (Batman) – O zaman, işte tam da ondan dolayı söylüyorum Başkanım. Yani, o zaman “insan onur ve haysiyeti” kısmını, onur ve haysiyeti, ikisi birden italik yapalım, onu karşılayan başka bir kavram varsa kullanalım.

FARUK BAL (Konya) – Tamam, tamam, dediğiniz doğru. Onur ve haysiyeti, ikisini de italik yapın.

YRD. DOÇ. DR. ALİ ERSOY KONTACI – Sayın Başkanım, ben bir şey sorabilir miyim? Bu dil bilimciler meselesinde, acaba bu “onur” kelimesi dil bilimcinin düzeltebileceği bir şey mi? Bu “zilyetlik” gibi yani, dil bilimden ziyade…

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Biz de olacağız herhâlde, olur mu öyle şey?

FARUK BAL (Konya) – Dil bilimci dediğimiz insanlar alıp eline bizim dediklerimizi kafalarına göre yazacak insanlar değil. Biz anayasayı yazdık, bitirdik farz edelim -ki inşallah olacak- oldu, burada kelimelerin hangi anlamda farklı farklı kullanılması neticesinde çıkabilecek çelişkileri dikkate alacaklar. Terminoloji bir terim birliğini sağlayacak, yani biz sağlayacağız da onlardan destek alacağız.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Terim birliği, kavram birliği, dil bilgisi, virgül, nokta, bir sürü şey var.

FARUK BAL (Konya) – Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’ndaki milletvekili yemininde, çıkan milletvekilleri niye kem küm edip geri dönüyor? Türkçe ifadeye aykırı olduğu için, cümle yapısına aykırı olduğu için. Ezberleyen ezberleyemiyor, okuyan okuyamıyor, yani beynin kompüterize olmuş şekliyle yazım arasında fark var.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Şu temel hak ve hürriyetlerin niteliğine geçiyoruz.

FARUK BAL (Konya) – Geçtik.

Bu konuda Sayın Hasan Tunç söz istedi.

Temel hak ve hürriyetlerin niteliğine geldik.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Saygıdeğer heyet, temel hak ve hürriyetlerin niteliğiyle ilgili olarak herhâlde böyle çok uzun kavram veya muhteva tartışmasına girmenin gereği olmadığı düşüncemle şöyle bir teklifte bulunmak istiyorum: “Herkes insan olmaktan kaynaklanan, kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir.” Hemen hemen bütün tekliflerde var. “Temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasında herkes başkalarının hak ve hürriyetlerine saygı göstermekle yükümlüdür.” desek, iki maddelik bir şeyle, iki cümlelik bir yaklaşımla bunu halledebilir miyiz diye arz olunur efendim.

FARUK BAL (Konya) – Buyurun.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Şimdi, maddenin başlığı “Temel hak ve hürriyetlerin kaynağı, niteliği ve bütünlüğü” mü?

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Niteliği...

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – “Niteliği” ama “bütünlüğü” de eklendi ona dün itibarıyla bildiğim kadarıyla. “Bütünlüğü” de var burada.

FARUK BAL (Konya) – Kaynağı, niteliği, bütünlüğü orada yazılı olan.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Bizim önerimiz olarak şöyle diyoruz mesela: Herkes, insan onurundan kaynaklanan yine dokunulmaz, vazgeçilmez, devredilmez… Fakat “doğuştan sahiptir” ibaresi önemli doğal haklar teorisi açısından. Yani, kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez ve vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere doğuştan sahiptir.

Bir de sizin ikinci fıkrayı okuyabilir misiniz Hocam tekrardan?

PROF. DR. HASAN TUNÇ – “Temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasında herkes başkalarının hak ve hürriyetlerine saygı göstermekle yükümlüdür.”

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Şöyle bir öneri biz düşünüyoruz, bu biraz daha işte 24 Anayasası’ndaki özgürlük anlayışının sonucu: “Hürriyet -veya özgürlük- başkasına zarar vermeyecek her şeyi yapabilmektir.” Yani, bu daha özgürlükçü bir açılım olarak düşünülebilir.

FARUK BAL (Konya) – Sayın Hocam, bir saniye… Şimdi, tabii, bu görüşmelerimiz kayda alınıyor. Kayda alındığı için aradaki konuşmaları kaydedenler kimin ne konuştuğunu bilemiyor. İzninizle, bunların kayda doğru geçmesi açısından herkes kendi önerisini bir söylesin, ondan sonra karşılıklı görüşeceksek kapatalım, görüşelim, bir noktada buluştuğumuz zaman da açalım.

Buyurun Hocam.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – İkinci fıkra olarak, daha doğrusu o cümleye ek olarak birinci fıkrada…

Birden başlayayım o zaman, en baştan: “Herkes, insan onurundan kaynaklanan kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez ve vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere doğuştan sahiptir. Hürriyet, başkasına zarar vermeyecek her şeyi yapabilmektir.” Bu bir.

İkinci fıkra olarak şunun yer almasını biz önemsiyoruz: “Bir hakkın Anayasada yer almamış olması -veya buna söz gelimi “düzenlenmemiş olması” da diyebiliriz- onun insan haklarından sayılmasına engel teşkil etmez.” “Bir hakkın Anayasada yer almamış onun insan haklarından sayılmasına engel teşkil etmez.”

Üçüncü fıkrada da: “Temel hak ve hürriyetler….

PROF. DR. HASAN TUNÇ – O sınır…

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Hayır, sınır değil Hocam. Anayasa’da bütün özgürlükler düzenlenir mi? Düzenlenmez, o açıdan söylüyoruz.

Üçüncü fıkra olarak da temel hak ve hürriyetlerin bütünlüğü konusunda şöyle bir önerimiz var: “Temel hak ve hürriyetler aralarında hiçbir ayrım gözetilmeksizin bir bütündürler. Temel hak ve hürriyetler birbirleriyle bağımlı olup, tümü aynı değerdedir.” Yani, insan hakları arasında da bir hiyerarşi olamayacağı, öncelik sonralık veya önemlilik önemsizlik sıralaması olamayacağı anlamında da böyle bir önerimiz var, üç fıkralık öneri.

Teşekkür ediyoruz.

FARUK BAL (Konya) – Evet, şimdi ekrana yazıldı mı bunlar?

KANUNLAR KARARLAR BAŞKANLIĞI BAŞKAN YARDIMCISI İBRAHİM HALİL TAVAŞ – Metinleri aldık, yazıyoruz efendim.

FARUK BAL (Konya) – Bertil Hanım, sizin öneriniz var mı? Siz de verin yazılsın.

PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Var, evet.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – “Doğuştan sahiptir” demeye gerek var mı?

PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Bizimkinde “doğuştan” ifadesi yoktu, şöyle vardı: “Herkes insan onuruna dayanan” diyordu, bu kalabilir de çıkabilir de, gerek yok herhâlde insan onurunu saydığımız için. “Herkes dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahiptir.”

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Yani, herkes insan olmaktan kaynaklanan… Çünkü onu yukarıda tanımladık zaten.

PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Biz de onu çıkaralım diye düşündük.

FARUK BAL (Konya) – Öneriler yazılsın da…

PROF. DR. HASAN TUNÇ – “Doğuştan”a da bence gerek yok çünkü yukarıda tek tek…

PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – Evet, öyle oluyor. Onu çıkaralım diye düşündük.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – “Doğuştan” demek… Doğru tabii…

PROF. DR. HASAN TUNÇ – İnsan olmaktan kaynaklanan…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Orada şu tartışma var tabii: Ceninin insan hakları var mıdır? Doğmayanın insan hakları…

YRD. DOÇ. DR. ALİ ERSOY KONTACI – Miras hukukunda olduğu gibi hakkı korunur muydu ceninlerde?

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Doğmamış, doğuştan derseniz o zaman…

FARUK BAL (Konya) – Evet, sorun oluyor.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – “İnsan” dediğiniz zaman onu engelliyorsunuz işte.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – “Doğuştan” dememek lazım.

PROF. DR. BERTİL EMRAH ODER – “Doğuştan”ı çıkarmakta fayda var. Bu bütünlük bakımından da değerlendirme yaptık.

Zaten insan olmaktan kaynaklananı insan onurunda vurguladık, yani onu kastediyor aslında. Diğer bütünlükte de daha yalın bir formülasyon var bizde “Temel hak ve özgürlükler, bölünmez ve birbirinin tamamlayıcısıdır.” şeklinde. Ancak, diğer bu başkalarının özgürlüklerine gönderme yapan veya başkasının özgürlüğünü zedelemeden her şeyi yapabilmektir ifadesini biz sınırlama rejimi içinde, yani bugünkü 13’üncü…

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Burada gerek yok, ben de sınırlama maddesinde olmalı diye düşünüyorum.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – O sınırlama maddesinde başka şeyler de var.

YRD. DOÇ. DR. ALİ ERSOY KONTACI – Hocam, bir de bu tarz şeyler, hani halkın halk tarafından halk için üretimidir gibi demokrasi tanımı var ya, yani çok şiirsel, edebî ama yani…

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Şiirsel bir şey.

YRD. DOÇ. DR. ALİ ERSOY KONTACI – Çıkartamayız, zor o yüzden.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Burada somut, oturmuş kavramlarla işi ele almak daha doğru gibi geliyor bana.

FARUK BAL (Konya) – Sırrı Süreyya Bey -zapta geçsin diye ifade ediyorum- salonumuzu teşrif etmiştir, kendilerine hoş geldin diyoruz. Yalnız kıyafet itibarıyla heyetin bir üyesi olarak mı, yoksa nakliye işlerinde memur bir kardeşimiz olarak mı?

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Yükünüzü taşımaya geldim.

FARUK BAL (Konya) – Arkadaşlar, şimdi partilerimizin “Temel hak hürriyetlerin kaynağı, niteliği ve bütünlüğü”yle ilgili bölümde görüşleri ekrana yansıdı.

Öncelikle “Temel hak ve hürriyetlerin kaynağı, niteliği ve bütünlüğü” bunda mutabık mıyız, yoksa “Kaynağı yukarıya yazıldı, çıkaralım.” diyenler de var?

RIZA TÜRMEN (İzmir) – “Kaynağı” çıkarabiliriz.

AYLA AKAT ATA (Batman) – Bizce de ilk maddemizde kaynağına dair düzenlemeyi gerçekleştirdiğimizi düşünüyoruz ama niteliği, bütünlüğü kadar, korunmasının da önemli olduğunu değerlendiriyoruz. Bilmiyoruz sizlerin bu konuda bir çalışması var mı temel ve hak ve özgürlüklerin korunmasına dair? Niteliği, bütünlüğü ve korunması…

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Korunması ayrı bir madde ama.

AYLA AKAT ATA (Batman) – Ayrı bir madde, evet. Bizde bitişik ama sonrasında mı ele alacağız korunmasını?

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Korunmayı biz sonra düşündük ama heyet neye karar verir, onu bilemem. Yani, temel hak ve hürriyetler yukarıda…

AYLA AKAT ATA (Batman) – Yani, kaynağı, niteliği ve bütünlüğü tartıştıktan sonra hâliyle korunmasına dair de bir söz söylememiz gerekiyor yaşam hakkına geçmeden önce ya da eşitlik ve ayrımcılık yasağına geçmeden önce. Bizim şu an programımızda eşitlik ve ayrımcılık var.

FARUK BAL (Konya) – Peki, şimdi, temel hak ve hürriyetlerin kaynağını…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Şimdi, 1’inci maddenin ikinci fıkrasında aslında koruma var genel olarak bir tane. Zaten topluca onu koruyan bir ifade orada var.

FARUK BAL (Konya) – Sayın Hocam, isterseniz adım adım gidelim.

Şimdi, birincisi, madde başlığındaki “kaynağı” kelimesi fazladır diyenler var, çıkaralım mı? CHP çıkaralım diyor, Barış ve Demokrasi Partisi çıkaralım diyor, MHP çıkaralım diyor, AKP çıkaralım diyor, çıktı.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – AK PARTİ…

FARUK BAL (Konya) – AK PARTİ, pardon.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Niye MHP diyoruz da AKP demiyoruz Hocam? CHP diyoruz…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Şöyle, bizim parti tüzüğümüzde, partinin bir ismi, bir de kısaltılırken kullanılacak ismi yazılmış.

FARUK BAL (Konya) – Neyse, sizin tüzüğe uzlaşma adına uyalım bugün.

Şimdi, arkadaşlar, ben biraz tabii böyle light Başkanlık yapıyorum, bu kadar da light değilim yani, işi ciddiye alalım biraz, sohbeti, ara veririz ihtiyaç duyulduğunda.

Adalet ve Kalkınma Partisinin bu konuyla ilgili önerisini okuyoruz: “Herkes, insan onurundan kaynaklanan kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez ve vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere doğuştan sahiptir. Hürriyet, başkasına zarar vermeyecek her şeyi yapabilmektir.

Bir hakkın Anayasada yer almamış olması onun insan haklarından sayılmasına engel teşkil etmez.

Temel hak ve hürriyetler, aralarında hiçbir ayrım gözetilmeksizin bir bütündürler. Temel hak ve hürriyetler birbirleriyle bağımlı olup, tümü aynı değerdedir.”

Evet, tabii bu tartışılabilir, biraz kulağı tırmalayan yerler filan var ama şey olarak, yazılış tarzı itibarıyla…

Cumhuriyet Halk Partisinin ki: “Herkes dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahiptir.

Temel hak ve özgürlükler…”

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Efendim, AK PARTİ’nin birinci şeyiyle bizimki arasındaki tek fark… “Doğuşu” şundan belki koymakta sakınca var, doğmayan ceninin de işte…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Doğuş ama anne karnından doğmak anlamında değil tabii…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Nereden, güneş doğar gibi mi?

FARUK BAL (Konya) – Evet, değerli arkadaşlar, ikinciyi okuyalım. Cumhuriyet Halk Partisinin ikinci fıkrası: “Temel hak ve özgürlükler, bölünmez ve birbirinin tamamlayıcısıdır.” demiş

Bölünmez ve birbirinin tamamlayıcısıdır.” demiş.

Milliyetçi Hareket Partisinin ki:

“Herkes insan olmaktan kaynaklanan, kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir.

Temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasında herkes başkalarının hak ve hürriyetlerine saygı göstermekle yükümlüdür.”

Barış ve Demokrasi Partisininkine geçelim:

“(1) Herkes insan onurundan kaynaklanan kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez hak ve özgürlüklere sahiptir.

(2) İnsan hak ve özgürlükleri, onurlu bir insani yaşamın vazgeçilmez unsurları olarak bir bütün oluşturur.

(3) İnsan hak ve özgürlüklerinin korunması, gerçekleştirilmesi ve geliştirilmesi bireyin, toplumun ve devletin temel görevidir.”

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Onları çıkaralım isterseniz.

FARUK BAL (Konya) – Olduğu gibi dursun, sonra… Dursun bakalım, bir okuyalım.

“(4) İnsan hak ve özgürlükleri ihlal edilen herkes yetkili makamlara başvurma hakkına sahiptir.

(5) Devlet, işlem ve kararlarında gerekçe göstermek ve bunlara karşı başvuru yollarını, mercilerini, sürelerini belirtmek zorundadır.

(6) Devlet, hak ve özgürlükleri ihlal eden kamu görevlilerinin eylemlerini etkili bir biçimde soruşturmak ve ihlal sonucu doğan maddi ve manevi zararı tazmin etmekle yükümlüdür. Devletin sorumlu olan kamu görevlisine rücu hakkı saklıdır.”

Şimdi, değerli arkadaşlar, verimli gitmesi açısından, biraz da zaman tasarrufu açısından ifade ediyorum: Dört ayrı öneri var burada. Benim anlayabildiğim kadarıyla dördü de birbirini tamamlayan nitelikte ve birbirleriyle çelişen noktalar da çok asgari düzeyde olan bir öneriyle karşı karşıyayız. Burada en kısa öneri Cumhuriyet Halk Partisinin önerisi, en uzun öneri Barış ve Demokrasi Partisinin önerisi. Tabii onların değerlendirilmesini belki yapabiliriz ama ben bunlar tartışma mevzuu olmasın diye söylüyorum. 6’ncı fıkradaki, 5’inci fıkradaki, 4’üncü fıkradakiler başka alanları da ilgilendiriyor. Yani hak arama hürriyetini ilgilendiriyor. Orada belki hepimizin ittifak edebileceği hususları ifade ediyor ama yeri burası değil. Yani hak arama hürriyetinde…

AYLA AKAT ATA (Batman) – Ama biz başlangıcı böyle belirlediğimiz için…

FARUK BAL (Konya) – Yani onları orada değerlendirmek üzere not edelim. Burada temel hak ve özgürlüklerin niteliği ve bütünlüğü kapsamında eğer aynı metne dönüştürebilecek bir başarıyı danışmanlarımız gösterebilirlerse onlara bir yarım saatlik çalışma mühleti verelim.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Burada yapalım efendim.

FARUK BAL (Konya) – Çok kişi olursa herkese söz hakkı veririz, danışmanlar bu işi daha kısa yoldan yaparlar diye düşünüyorum.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Burada yapabiliriz.

FARUK BAL (Konya) – Siz de danışmanlara dâhil olun efendim, biz de gidelim…

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Sayın Başkanım, ben söz isteyebilir miyim efendim?

FARUK BAL (Konya) – İstersiniz efendim ama vermiyorum.

Buyurun Hocam.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Şimdi, saygıdeğer arkadaşlar, burada “insan onurundan kaynaklanan” derken biraz daha şey yapmıyor muyuz? Zaten yukarıda o genel çerçeveyi çizdik. Burada temel hak ve hürriyetlerin özellikle niteliği ve bütünlüğünü ortaya koyduğumuz için “insan olmaktan kaynaklanan” dediğimizde alanı biraz daha genişletmiyor muyuz bu manada?

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Az önce Faruk Bey aslında herkese sordu, o birinci fıkrayı çıkartabiliriz.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Kaynağı kaldırdığımız için onu da kaldırabiliriz.

FARUK BAL (Konya) – Kaynağı çıkardık.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Kaynağı çıkardık mı? Tamam. “Herkes kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir.” bizimki. Arkadaşlar, MHP’nin önerisinde “insan olmaktan kaynaklanan”ı çıkaralım, öbürlerinde de “insan onurundan kaynaklanan”ı çıkarmamız gerekir. “Herkes kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak...” O zaman biz böyle diyoruz, kaynağı yazmıyorsak, ki yazmayacağız dedik; doğru, böyle.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – CHP’ninkinde…

FARUK BAL (Konya) – O zaten kısa. “Herkes dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahiptir.”

Şimdi o zaman, Ayla Hanım sizin 4, 5, 6’ncı fıkraları da yeri geldiği zaman değerlendireceğiz. Onları da o zaman çıkaralım.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Korunmada söylersiniz onu.

FARUK BAL (Konya) – 3’üncü fıkra da dâhil. O zaman aşağı yukarı mutabakat oldu. Hemen bunu kelimeye döktünüz bana göre. Tamam mı?

RIZA TÜRMEN (İzmir) – O 1’inci fıkrayla ilgili.

FARUK BAL (Konya) – 1’inci ve 2’nci fıkrayla…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hayır, 2’nci fıkrayla ilgili bizim söylemek istediğimiz bir şey var efendim.

FARUK BAL (Konya) – Evet, arkadaşlar, müzakereye dönelim. Yani ya müzakereye dönelim veya danışmanlara görev tevdi edelim.

AYLA AKAT ATA (Batman) – Başkanım, şunu ifade edeyim, sorduğunuz soruya…

FARUK BAL (Konya) – Buyurun efendim.

AYLA AKAT ATA (Batman) – Sonuç itibarıyla biz korunmasının da anayasal anlamda bir madde olarak değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Belki 4, 5, 6’da yapmış olduğumuz düzenlemeler ilk madde başlığıyla uyuşmayabilir. Yani niteliği ve geliştirilmesi noktasında bu yapmış olduğumuz açıklamalar ya da bütünlüğü konusunda yapmış olduğumuz açıklamalar madde başlığıyla uyumlu olmayabilir. Ama aynı zamanda korunmasının da bir madde başlığı olarak ele alınması gerektiğini düşünüyoruz.

FARUK BAL (Konya) – İlerde belki yeri geldiği zaman Milliyetçi Hareket Partisinin de önereceği çok ciddi koruma maddeleri olacaktır. Örneğin, biz, şimdiden ifade edeyim, kim bunu ihlal ediyorsa devlet yetkisini kullanarak, yetkisini aşar veya suiistimal ederse şahsi sorumluluğuna devletle beraber gidilsin. Niye rücu etsin ki devlet? Önereceğiz biz bunu.

Doğru mu Hocam?

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Doğru.

AYLA AKAT ATA (Batman) – Yani bizim de kaygımız şu: Kaldı ki temel hak ve özgürlüklerin ihlali noktasında…

FARUK BAL (Konya) – Yani oralarda, hak arama hürriyetinde güçlü bir şekilde buraları yapalım ama burası onun yeri değil. İsterseniz burada hiç…

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Başkanım, bölüyorum ama 24’üncü şey hak arama hürriyeti olarak taslakta var.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Başkanım isterseniz 1’inci fıkradan başlayalım.

FARUK BAL (Konya) – Başlayalım.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – 1’de “Herkes kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir”e hemfikir miyiz?

AYLA AKAT ATA (Batman) – Biz de “insan onurundan kaynaklanan”ı çıkarıyoruz.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Kaynağı çıkardık ya, kaynağı çıkardığımız için onu çıkardık.

AYLA AKAT ATA (Batman) – Tamam.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Biz de çıkarıyoruz.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Kaynağı çıkarıyoruz, tamam oraya geçtik.

2’ye geçelim.

FARUK BAL (Konya) – “Herkes kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir.” Tamam mı?

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Tamam.

FARUK BAL (Konya) – 2’ye geçelim.

PROF. DR. HASAN TUNÇ – Biz “Temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasında herkes başkalarının hak ve hürriyetlerine saygı göstermekle yükümlüdür.” demişiz. Sizin dediğiniz bir şey vardı…


Yüklə 414,74 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin