Tekel I Ö n s ö Z



Yüklə 0,51 Mb.
səhifə2/3
tarix08.01.2019
ölçüsü0,51 Mb.
#93317
növüYazı
1   2   3

T E K E L İ B E Y L İ Ğ İ İ S Y A N I

Bağımsızlık hazırlığı, Hacı Osman TEKELİ tarafından 1770 yılında başladığını söyleyebiliriz. Hacı Osman, Savaşlarda değerlendirmek için Osmanlı Devleti’nin talep ettiği askeri güç göndermiyordu. Ayrıca Osmanlı Devletine verilmesi gereken vergi ve parasal sorumluluğunu yerine getirmiyordu. İlerde çıkacak karşılıklı askeri çatışmada gereksinme de kullanabilme birikimi yapıyordu. Bu isyan hazırlığı içindeyken, 1778 yılında Osmanlı Devleti tarafından babasının öldürülmesi karşısında, oğullarından Deli BEKİR, babasının intikamını almak yine 1778 yılında Osmanlı Devletine olan isyanı için yaptığı girişim üzerine Osmanlı, Yeteri kadar askeri kuvvet gönderilmesi üzerine, sınırlı olan kuvvetleri ile birlikte Menteşe’ ye kaçar. Ancak belli bir süre sonra, kendisini af ettirir. Tekrar Tekeli Beyliğine döner. Bu dönüşüm kendisi için yeni bir gelecek hazırlar. Bunun karşılığında ( 6 yıl sonra ) 1784 yılında ‘’TEKELİ BEYLİĞİNDE‘’ mütesellim ‘’ yani beyliğin sancak başı muhafızı olarak görevlendirilir. Yine BEKİR, içindeki intikam duygusunu unutamaz. Babasının öldürülmesi ile babası ile aile birliğinin hedef politikası olan bağımsızlık duygusu gündeme gelir. Osmanlı Devleti, kendisinden istediği askeri birliği hazırlayıp, göndermiyor. Osmanlı Devleti, mütesellim BEKİR Paşa’yı, 1811 yılında görevden alarak, yerine kardeşi HACI MEHMET AĞA getirilir. Bu eylem karşısında Deli sıfatlı Bekir Paşa, Antalya Kalesini işgal ederek, yine Osmanlı Devleti’ne isyan eder. İsyanın bastırılması kardeşi Hacı Mehmet Ağa’ dan istenir. Osmanlı Devleti ile kardeşi Bekir arasında kalır. Osmanlı Devleti, Hacı Mehmet Ağa’ya terfi etme olanağı sağlar. Buna göre, Hacı Mehmet, hem Teke Beyliğinin Yönetimi olarak Mutasarrıf ( Vali ) sıfatını verdiği gibi, kendisine bağlı askeri birliğinin başına getirerek PAŞA ünvanı da verilir. Bu iki yönlü sıfatları alan Hacı Mehmet Ağa, ‘’ TEKELİ HACI MEHMET PAŞA ‘’ ünvanını alır. Tekeli Hacı Mehmet Paşa, iki ateş arasında kalır. Ancak tercihini, ailesi lehine kullanır. Çünkü bağımsızlık ile ailesiyle birlikte aldığı kararı tercih eder. Bu kararın alınmasında elbette, Osmanlı Devletine karşı isyanları da değerlendirme yapmak zorunda kalır. İşte bu kişisel hatta aile kararlarını da değerlendirerek, Osmanlı Devleti’nin talep ettiği her türlü emir ve istekleri zaman zaman gevşeterek ağırlığını hissettiriyordu.

Osmanlı Devleti’nin her türlü taleplerini oyalama yöntemi ile yerine getirmeyen Tekeli Yönetime, merkezden Kadı ( hakim ) ve Naip ( hükümdar adına ülkeyi yöneten ) göndererek, müfettiş olarak Tekeli Beyliğini denetlemek için en fazla üç ay kadar kalmalarına rağmen, istenilen inceleme görevlerini yerine getiremiyorlar. Tekeli Yönetimi, kendilerini denetlemeye gelenleri iş yapamaz duruma getiriyorlardı. Tekeli Yönetiminde görevli üst düzey yönetimler için yapılacak atamalarda, talep edilen kişilerden para talep edilmesi nedeniyle, üst düzey görevlere yeteneği olmayanlar görevlendiriliyordu. Bu atamalar sonucunda da cami ve mescitler kapanmaya başladı. Üst düzey yöneticileri uzmanlık görevlerini yapmaları yerine, TEKELİ BEYLİĞİ tarafından talimatları yerine getirir durumda oldular. Verilen talimatlar yerine getirilmedikleri zaman ya görevden alınıyor, yada bir başka yere tayin edilirlerdi. Üst Düzey yöneticiler, durumu Osmanlı Devletine yapacakları şikayetler de etkisiz kalıyordu. Osmanlı Devleti- nin yapacağı tepki üzerine, Tekeli Beyliği elindeki askeri güç ile baş kaldırarak Osmanlı Devletinin eleştirmelerine fırsat vermiyordu.

Her geçen gün Osmanlı Devlet Yönetimin etkinliği azalırken, Tekeli Beyliği’nin gücü daha kuvvetleniyordu. Hacı Mehmet Ağa, ekonomik gücünü artırmak ve askeri kuvvetini de etkin duruma getirmek için her olanağı değerlendiriyordu. Örneğin, emrindeki ( 2.000 ) ikibin civarındaki askerlerin giderlerinden tasarruf edebilmek için zorunlu giderleri azaltmak amacıyla, günlük harcamalarını azaltıyordu. Askerler zorunlu giderlerini de karşılamak için, halkın mal ve mülklerine zorla sahip olmaya yöneliyordu. Bu tür zorlama sicil defterlerinde tespit edilemiyordu. Osmanlı Devleti, merkezden her yıl, beyliklere gönderdiği yetkililerle kontrol elemanlarıyla sicil defteri iki nüsha olarak düzenlenirdi. Bu sicil defterlerinde, insan sayısı dışında büyük baş, küçük baş hatta kümes hayvanların sayılarına kadar her türlü değerlerin sayısal değerleri belgelenirdi. Bu nedenle, Hacı Mehmet Ağa yaptıkları eylemler için açık vermeden planlar yapıyordu. Bir başka örneği de vermemiz gerekiyor. Örneğin; Antalya’ nın batısında, Kaş İlçesinin uç kısmında yer alan KALKAN yerleşim yeri, 4.cü MURAT döneminde ‘’Haremeyn-i Muhteremeyn ‘’ evkafına ait olduğunu bilinmesi ve burayı Havass-ı Terkemiş Beyliği tarafından uzun süredir yönetildiği halde, Hacı Mehmet Ağa, kendine özgü çeşitli hilelerle, burasını Tekeli Beyliği’ne bağladı. Hacı Mehmet Ağa, geleceğe dönük olarak, bağımsız bir devlet kurması için kendisine özgü projeleri olması doğaldır. Bunu olumsuz olarak değerlendirmek haksızlık olur. Beyliğin bu zorlama gelirinden farklı olarak, deniz ticaret aracılığı ile geliride var. Hatta deve kervanları ile karasal ticaret dahi yapılıyordu. Hacı Mehmet Ağa, halka karşı haşin ve sert davranışları olduğu söylenir. Antalya, FALEZ üzerinde oturan bir kent. Bu kent doğu - batı doğrultusunda uzanır. Falezlerin batısında Konyaaltı düzlüğü yer alır. Ayrıca Konyaaltı kıyıları yarı bataklık oluşu ile denizden gelen saldırılara karşı koymak ve düşman saldırılarına karşı koymak için elbette disiplinli ve kuvvetli bir orduya gereksinim var. Ayrıca, Falez’in doğusundaki Aksu - Belek ve Serik düzlükleri elbette denizden gelecek saldırılar karşısında savunmanın da dikkate alınması önemli. Bu arazi düzeyinde savunma yöntemi dikkate alınınca, Hacı Mehmet Ağa’nın bağımsızlık politikası içinde şartların getirdiği gereksinmesi eleştiri değil, zamanın koşulları dikkate alınarak eleştiri yapmanın ölçülü olması gerekir. Ancak şunu da dikkate alınması gereken diğer bir gereksinmesi için, Beyliğin bağımsız- lığın sembol’ü olan BAYRAK olmalı. İşte TEKELİ BEYLİĞİN kendisine özgü olan bayrağı var. BAYRAK; 1997 Basımı İslâm Ansiklopedisi ‘’ TEKE - OĞULLARI ‘’ başlıklı ve 130. cu sayfasının son kısımlarında ‘’ Teke Bey’ in Antalya’nın burçlarına astığı söylediğimiz BAYRAĞI, beyaz zemin üzerinde kırmızı mühr-i Süleyman ( altı Köşeli Yıldız ) taşıyan ve ucunda iki tane zikzaklı yeşil çizgi bulunan bir sancak olduğu yazılı. Demek ki, bağımsızlık için gerekli her şey hazırlanmış oluyor.

Tekeli Mehmet Paşa, çocuklarından 1861 doğumlu Mustafa’yı Konya’ya ‘’İnce Minare Medrese’sine’’ eğitime gönderir. Mustafa Tekeli, Konya ‘da ( Antalya, Konya şehrine bağlı bir sancak durumunda ) eğitimini bitirdikten sonra Hocasının sevgisini kazanınca, hocası buna karşı kızı Hasibe ile evlendirir. Mustafa TEKELİ belli bir süre sonra Konya’da Müderris olarak görevlendirilir. Antalya ‘ya geri dönmez. Konya da yaşamını sürdürür. 01.04.1922 günü Konya da vefat eder.

Tekeli Mehmet Paşa, 40 yıldan fazla süren yönetimin de Hacı Mehmet Ağa sayısız servetle, hayır ve hasenat işlerinde de etkin yatırım yaptı. Bazı kişiler, yorumları haksız ve yersiz olduğunun bilinmesi gerekir demeleri keyfi olmadığını biliyoruz. Bilinmeli ki, başarıya ulaşmak için fedakârlık ve sermaye zorunluydu. İşte Tekeli Mehmet Paşa, halktan fedakarlık, askerlerden disiplin, yönetimden de sermaye birikimi olmalıydı. Bu arada halkın gerekli gereksinmesi içinde hayır ve hasenat olarak yorumlana değerler, halkın hizmetine sunulmalıydı. Hacı Mehmet Ağa’nın ölümünden sonra oğlu İbrahim, yönetimi eline aldı. Babasının günlük çalışmalarını aynen uyguluyordu. Osmanlı Devleti, İbrahim Paşa’dan ağnam ( halkın elinde bulunan koyun ve keçi vergisi) vergisini istedi. İbrahim Paşa, Osmanlı Devletine gereken vergiyi vermemek için, halkın elinde koyun ve keçi olmadığından, istenen vergiyi veremeyeceğini bildirdi. Elbette, halkın elinde yeteri sayıda koyun ve keçi olmalıydı. Osmanlı Devleti’nin görevlendirdiği Vahit Paşa, İbrahim Paşa’nın şantaj ve tehdit ile hazırlamış olduğu raporda, Bölgede 1813 ve 1814 yıllarında yoğun kuraklık nedeniyle, halk yokluk ve sefalet karşısında, Toros Dağlarına çıkmak zorunda kalması sonucunda; Beyliğin gerekli askerin ihtiyaçları karşılanamayacak durumda kalacak… şeklinde rapor düzenlendi.

Tekeli Mehmet Paşa’nın, halka verdiği baskı ve zulüm karşısında yaptığı yorum ile olumsuzlukları karşısında, topluma verdiği hayır ve hasenat karşısında farklı yorum karşısında nasıl davranışları tartışılması gerekir. Ama kişisel görüşüm daha önce söylediğim gibi Bağımsızlık için toplumsal fedakarlık yapılması olağan olarak karşılamak gerekir. İstiklal Savaşımız için yaptığımız fedakarlık dikkate alınmasını öneriyorum.

Tekeli Beyliğinin isyanı ön plana çıkmasının ana temelinde Alanya Kadısı Abdurrahman Paşa’nın Devletine karşı tutumu olduğunu daha önceki yazılarımızda söz etmiştik. Bu konuyu bir parça hatırlamamız gerekir. Şöyleki; Yeniçerilerin, Nizam-ı Cedit’e taraftar olanların ve özellikle Kadı Paşa’nın cezalandırılması konusundaki ısrarı üzerine, 2.ci MAHMUT, bu baskılara karşı koyamaz. Bunun üzerine, Alanya Beyliğinin kadısı Abdurrahman Paşa’nın ölü yada diri olarak yakalanması için Tekeli Mehmet Paşa’yı görevlendirilir. Çok ilginç olanı, geçmişte Osmanlı Devletinin tüm isteklerine olumsuz görüş bildirmesine karşılık, konu Kadı Abdurrahman Paşa olunca, hemen harekete geçer. Tekeli Mehmet Paşa, yanına ( 10.000 ) on bin kadar asker alarak Kadı Paşa’nın üzerine hareket eder. Bu saldırı takriben 6 – 7 ay kadar bir süre, kuşatmadan sonra 27 Ocak 1809 günü İbradı da bir medrese önünde idam eder. Kadı Paşa’nın uhdesinde bulunan mal varlığına el koyabilmek için, Kadı Paşa’nın idam edilmesinden birkaç sonra, ‘’Mutasarrıf’’ ve ‘’Müderris’’ olan 2 oğlunu da idam eder. Oysa Kadı Abdurrahman Paşa’nın oğulları hakkında herhangi bir eylem planı yoktu. Hatta, 2.nci Mahmut, yenileşme ( reformlar ) planında Kadı Abdurrahman Paşa’nın bu oğullarından yararlanıyordu.



Hacı Tekeli Mehmet Paşa’nın planında ise, Osmanlı Devleti 2.ci Mahmut Sultan’ın çalışmalarını engellemek. Dadı Paşa’nın çok zengin bir hazineye sahip olduğunu bildiğinden bu hazineye el koymayı istiyordu. Ayrıca bölgenin doğusundaki büyük bir kuvveti, temelinden ortadan kaldırmaktı. Gücünü hem Osmanlıya hem de bölgesindeki diğer beyliklere kabul ettirmenin dışında güneydeki Kıbrıs Rum Devletine karşı bir gövde gösterisi yapmış oldu. 2.nci Sultan Mahmut, kendi bilgisi ve talimatı dışında hareket eden Tekeli Mehmet Paşa’ya karşı duyulan tepki her geçen gün artıyordu. Tekeli Mehmet Paşa’ya emir dinlemeyen davranışları karşısında gerekli dersi vermek istiyordu. Hatta öldürülen Kadı Abdurrahman Paşa’nın mal varlığını ister. Ancak, Tekeli Mehmet Paşa, Osmanlı Devleti’nin bu talebi üzerine, Kadı Paşa’nın mal varlığının görünürde saklandığı söylenen binada yangın çıkartılır. Osmanlı Devletine de, Kadı Paşa’nın tüm mal varlığı halk tarafından yağmalandığı bir yazı ile Osmanlı’ya bildirir. 2.nci Mahmut, kendisine bildirilen yağmalama ve yangın olayına inanmaz. Bu konuda, 1809 Mayıs yaptırdığı tahkikatta Kadı Paşa’nın 7 – 8 bin kese altın ile hububat ve hayvancılık olmak üzere iki bin altının olduğunu tespit eder. 2.ci Mahmut, defalarca Kadı Abdurrahman Paşa’ya ait mal varlığını isterse de, Tekeli Mehmet Paşa, her seferinde, bu gün vereceğim….. yarın vereceğim….. diyerek. 2.nci Mahmut’u oyalar. Bu davranışa tepki gösteren 2.ci Mahmut, büyük bir ordu hazırlayarak Tekeli Beyliğinin civarındaki Beyliklere gerekli talimatlar verilerek, Büyük bir ordu ile karadan ve denizden saldırıya hazırlanır. Ancak Tekeli Mehmet Paşa yaşlılık nedeniyle, 90 yaşında eceli ile vefat eder. 2.nci Mahmut, Tekeli Beyliğine askeri harekete geçmeden önce, Tekeli Mehmet Paşa’nın oğlu İbrahim Beye, yetkililer göndererek, babası Tekeli Mehmet Paşa’ ya ait mal varlığını Osmanlı Devletine verilmesini ister. İbrahim Paşa, babasından kalan servetini Osmanlı Devletine vermeyeceğini gelen görevlilere 26 Kasım 1812 tarihinde bildirir. Böylece Tekeli Beyliğinin, Osmanlı Devletine karşı Resmen İsyan etmesi başlamış oldu. Osmanlı Devletinin askeri hareket yapacağını tahmin ederek, Antalya Kalesini onarır. Dış Ülkelere ihraç edilen yiyecek maddelerini göndermeyerek, kale içinde depolar. Saldırıya karşı koyacak, kendine sadık askerleri belirleme çalışmasını yapar. Kaleden, denizdeki gemilere ateş atılması için, denize yerleştirilen varilleri hazırlar. Osmanlı’dan, karadan ve denizden gelecek her türlü saldıranlara hazırlıklıdır. Osmanlı’nın talimatı doğrultusunda Karaman Valisi Hacı Ali Paşa askeri hazırlıkları yaptıktan sonra, askerin başında kendisi değil, yerine Derviş Mehmet Paşa’yı görevlendirir. Karaman Valisi Hacı Ali Paşa, Konya da müderrislik yapan kardeşi Mustafa Tekeli ile işbirliği sonucunda, sembolik olarak ordunun başında kendisi gitmedi. Osmanlı Devletinin baskısı üzerine, Karaman’dan hareket ederek, Isparta ve Burdur’a geldi. Buradan gelerek, isyan edilmesini önledi. Devletine gönderdiği yazılı bilgide, Antalya kuşatmasına, Türkmenlerin ihanetine uğradığını bu nedenle geri çekilmek zorunda kaldığını 21 ocak 1813 günlü yazılı olarak, geri çekildiğini bildirdi. Osmanlı, bunun üzerine 1813 Aralık ayında Limni Adasına sürgün edildi. İbrahim Paşa, Osmanlı Ordusuna karşı koyabilmesi için, Müftüden fetva ister. Ancak Antalya Müftüsü, kendisinden istenen fetvayı vermedi. İbrahim Paşa, kendisine fetva vermeyen müftüyü öldürtür. Halkı, Osmanlı Ordusuna karşı koymasının dinsel bir suç olmadığına inandırmak için, istenilen Fetvayı, kendisine yakın olan Mevlevi Şeyh’inden alır. Böylece, Antalya’ya karşı savaşan karşı güçlere, halk olarak karşı savaşabilecek.

1-Bu arada, denizden Rodos Mutasarrıfı ( en büyük mülki amiri ) Hasan Paşa, çok yoğun kış şartları karşısında, kaleye karşı herhangidir harekette bulunamadı. Sonuçta geri döndü. Kış nedeniyle, Rodos gemilerinin geri dönüşü ile Karaman Ali Paşa’nın ileri sürdüğü Türkmenlerin düşmanlığını ileri sürerek, davranışlar elbette Tekeli İbrahim Paşa’nın da lehine gelişen olaylar oldu. Yabancı saldırgan orduların bu davranışları karşısında kendisini derleme ve toparlanma olanağı bulmuş oldu. Bu arada Tekeli İbrahim Paşa, araya dostları koyarak, Tekeli Beyliği olmayı istemini bildiriyordu. Osmanlı Devleti, bu tür girişimleri kabul etmiyordu. Bu arada 2.ci Mahmut, Hüsrev Paşa’yı 1814 Ocak ayında Osmanlı Devleti ile Tekeli Beyliği arasında karadan ve denizden karşılıklı savaş başlattı. 26 Mayıs 1814 günü yoğun saldırı 15 gün devam etti. Bu saldırı ile Antalya Kalesi 15 günlük kuşatılması üzerine, kale içinde Tekeli İbrahim Paşa’ya karşı isyan başladı. Kale içindeki halk, yerel yönetime karşı tepki göstermek için, kalenin kapılarını içerden açarak Osmanlı Ordusu kolaylıkla kale içine girer. Sonuçta, Tekeli İbrahim Paşa, canlı olarak tutuklanır. Tutuklandıktan sonra, Hüsrev Paşa’ya götürülür. Hüsrev Paşa, İbrahim Paşayı idam ederek, kesik başını İstanbul’a gönderir. Takriben 19 ay süren İbrahim Paşanın isyanı son bulur. Antalya da kadı bulunmadığı için, İstanbul’dan Vahit isimli biri görevlendirilir. Kale’nin fethi ile İbrahim Paşa’nın ölümünden sonra Beyliğin tüm mal varlığının korunması görevi, Hüsrev Paşa’ya verilir. Yine kayıtlara göre, 1814 Haziran ayında, Beyliğin para ve değerli mal varlıkları sandıklara konularak mühürlenir. Osmanlı Devleti, Antalya’dan getirilen parasal değerler 9 Temmuz 1814 günü, Darphane-i Amire’ye teslim edilir. Osmanlı, yıllardır sorun olan Tekeli yönetiminden kurtulmak için, Tekeli aile fertlerinin ilerde yine sorunlar yaşamamak için, tüm aile fertlerini, Selanik’e sürgün eder. Tekeli ailesinden 51 kişi gönderilir. Osmanlı Devleti, sadece Selanik’e Antalya’dan değil, Osmanlı Devletinin sınırları içindeki, her toplumdan, sürgün sadece Selanik’e gönderilirdi. Böylece, ülke içindeki sürgün edilenler Selanik’te toplanmış oldu. Selanik’te isyancıların kontrolü kolaylaşmış olasıydı.

2-Tekeli Aile fertlerinin tamamı 1814 Eylül ayında Selanik’e sürgün edilmesinden sonra, Tekeli coğrafi bölgesi yeni baştan imar edilir. İmar çalışmalarının tespiti ve başlaması 24 yıl sonra 1830 yılında başlayabildi. Bölgenin imarı için yeteri sayıda teknik eleman olmaması ile Osmanlı Devleti’nin bu konuda yeteri bütçe olanağı yoktu. İsyanın bastırılması için Antalya Kalesinde meydana gelen zararlar için imar çalışması ilk önce yıkılan kısımları tamir edilir.

S O N U Ç:

2. MAHMUT saltanatının ilk yıllarında imzalanan belirli bölgelerin yerel yönetimlerinde etkili olamadığı belgelenmiş oluyor. Gerekçe göstermesi ne derece doğru olacağı tartışılır. Osmanlı Devletinin yönetim zayıflığı ile balkanlarda ve diğer coğrafi bölgelerde bağımsızlık hareketlerinin etkili olduğunu kabul edilmesi kişisel görüşümdür. Daha önce söz ettiğim 12 coğrafi bölgenin bağımsızlık mücadelesi ile Yunanistan’ın bağımsızlığı için İngiltere, Fransa ve Rusya’nın da olayların içine girmeleri etkin oldu. Bağımsızlık elde etmenin girişimleriyle TEKELİ Beyliği de etkili oldu. Bu konuda Mısırda yarı bağımsız bir yönetime sahip olan Kavalalı Mehmet Ali Paşa etkin rol oynadığına fazlası ile inanıyorum. Tekeli Beyliği ile Mısır arasındaki siyasi ve ekonomik ilişkiler bize bu konuda bizim için inkar edilemez bir ikili ilişkilerin sürekli sıcak olması . Ayrıca, Tekeli Beyliği, ekonomik birikim ile halkın üzerinde disiplin uygulaması, bununda ötesinde bağımsızlığının sembolü olarak kabul edilen BAYRAK oldu. Bir kez daha hatırlatmak gerekirse; Beyaz zemin üzerinde kırmızı mühr-i Süleyman (altı köşeli yıldız) taşıyan ve ucunda 2 ( iki ) tane zikzaklı yeşil çizgi bulunan bir SANCAK. ( Ek: 6 ) Bayrak, Antalya Kalesinde sürekli asılı olduğu kayıtlarda görülür.



BEYLİĞİN MAL VARLIĞI

Beyliğin, halktan topladığı vergilerin; büyük bir kısmını, Osmanlı Devletine sözleşme gereği vermek zorundaydı. Ayrıca Osmanlı Devletinin, istediği askeri güç için sürekli hazır bulundurduğu silahlı gücün zorunlu giderleri elbette büyük bir parasal değer ifade eder. Birde bunların dışında yönetim görevlilerinde aylık ücretleri de eklenirse, ortaya çıkacak miktarı dikkate alınmasını da bilginize sunmak gerekir. Sevgili dostlar, Beyliğin birde bağımsızlık için kullanması gereken tasarruf da eklemek gerekir. Beylik Yönetimi, Osmanlı’ya vermesi gereken vergi ve taahhütlerinin ötesinde gerekli değerleri nereden tasarruf edeceğini yorumunu sizlere bırakıyorum. Bunun için tek kaynak halkın üzerinde zorunlu baskı yapmak. Bu baskı, denizden ve karadan gelecek düşman saldırılarına karşı koyacak, disiplinli bir halk ile bağımsızlık için, Osmanlı Devletine karşı ekonomik gücünü kuvvetlenmesi gerekir. İşte bu günlük ve gelecek günler için yaptığı planları uygulaması sonucunda, Tekeli Mehmet Paşa, Osmanlı Devletine vermesi gereken vergi ve benzeri ödemeleri geç vermek yada vermemek için birtakım zorlamalar yapması sonucunda; yaşının da 90 nı geçmesi ve hastalığını da dikkate alarak, Bağımsızlık için parasal durumunu oğlu İbrahim Bey’ i bilgilenmesinde;

1- Tekeli Mehmet Ağa , Sorumluluğu aldığı yıllarda, Mısır da kıtlık nedeniyle, gönderdiği darı, çavdar ve mısırdan elde ettiği 45 (kırkbeş) bin Fransız lirasını ve bununla ilgili yasal belgeleri, yatağın altında sakladığı demir sandığın anahtarını,

2- Tekeli Mehmet Ağa, 22 yıl süresince, Osmanlı Devletine gönderdiği (sözleşme gereği yaptığı ) ödemelerin dışında 120 (yüz yirmi) bin mahmudiye altınında bulunduğu yasal belgeleri (resmi kayıtları) demir kasayı ve anahtarını ;

3- Tekeli Mehmet Ağa, bir başka büyük sandığı açarak,

a- İrili ufaklı 400 ( dört ) parça yüzük , çelenk , kahve fincanı takımı, iki büyük ( işlemeli ayna ) murassa ayine ve mücevherli çubuk takımları, altı kılıç , dokuz çift altın işlemeli tabanca , mücevherli palaska, bunların dışında bir milyon kuruştan daha fazla olan değerlerin bulunduğu sandığın anahtarını;

b- Mücevherat dahil her türlü değerler, annenin.


  1. Tekeli Mehmet Ağa, taşınmaz mallarının da listesini,

a- Üç ( 3 ) Hamam

b- 12 ( on iki ) kahvehane

c- 90 dükkan

d- Dört bap han

Bunların tamamı annenin. Bunların tüm parasını annen verdi. Bunların benimle hiçbir ilgisi yok. Beyliğin ekonomisini yöneten kişinin muhafaza ettiği yasal defterlerde bir milyon kuruş kayıtlı olduğu görülür.

Tekeli Mehmet Ağa, oğlu İbrahim’e ‘’ - Benim sağlığımda , bu kayıtlara sahip çık. Vefatımdan sonra, hileye kalkışıp inkâr veya yanlış yapma.’’ Diyerek gerekli uyarılarını yapar.

Taşınmaz Malların Listesi


  1. Tekeli Mehmet Paşa, 1795 yılında MÜSELLİM CAMİİ yaptırdı. Halen bu cami, vakıf olarak günümüzde bakımlı olarak ayakta duruyor.

  2. Kale dışında; Bali Nam mahalde ve çevresinde, Apostol Bahçesi - Berber Luka Bahçesi – Zekeriya Yalısı olan yıllık kira geliri 100 kuruş olan bahçe

  3. Küçük Yalı mahallesinde, Emir Ahmed Oğlu Ahmed ait bahçe - Emir Ahmedoğlu Ali’ye ait bahçe - Hacı Ali Efendi’ye ait bahçesi - Kozakçıoğlu’na ait bahçesi ile sınırlı bahçe.

  4. Değirmenönü yakınında Manavoğlu bahçesi olarak bilinen Kaygusuz oğluna ait bahçe - Sığıroğlu bahçesi - Hacı Ali Efendi bahçesi ve Hacı Musluoğlu bahçesi olarak bilinen yıllık kira geliri 125 kuruş olan bahçe

  5. Değirmenönü yakınında Kaygusuz’a ait - Basmaz’a ait arazi ile Kanlıhalk ait arazi ile çevrili bahçe.

  6. Değirmenönü yakınında Basmacı bahçesi - Türkmenoğlu bahçesi - Sadık Müftü bahçesi ve Çay ile çevrili bağımsız arazi

  7. Urum kuş ismi bilinen yerde, Sağır bahçesi, Şarampol Harkı - Halil bahçesi ile Tarık ve Mahmut Kıtmıroğlu bahçesi ile çevrili bağımsız arazi

  8. Yalı da Kardıç Ağası oğluna ait Dereli Bahçesi, Kale Keyhudası oğluna ait bahçe ile Dervişoğlu bahçesi ve İbrahim Efendi oğluna ait bahçesi ile çevrili bağımsız arazi

  9. Bey harkı içinde Kavukçu Ali Efendi oğlu bahçesi - İbrahim Efendi oğlu bahçesi - Zayaniloğlu bahçesi ile Dereli bahçesi ile çevrili bağımsız bahçe

10-Bey Harkı alanında, Kavukçu Ali Efendi bahçesi - İbrahim efendi oğlu bahçesi - Zayaniloğlu bahçesi - Dereli bahçesi içerisine bağımsız bahçe

11- Bey Harkı alt kısmında Lâtif bahçesi ile bilinen tarafında Manavoğlu bahçesi Ve Seyitoğlu bahçesi, diğer oğlu paşa bahçesi ile taraf olan Hark ile belirtilen Bağımsız arazi

12- Paşa Kavağı isimli semtte, Kasapoğlu bahçesi olarak belirtilen Aleksiye Zimmi bahçesi ve diğer tarafı Şehitler Mezarlığı - Kavukluklu bölük başının bahçesi ile çevrili bahçe

13- Büyük Yalı sınırları içinde Vaki Emir Ahmetoğlu bahçesi olarak bilinen Acıkara bahçesi - Hacı Muslu bahçesi - acı su harkı tarafırabbii hastaca efendi ile sınırlı bahçe

14- Şehitler Mezarlığı ile Emir oğlu bahçesi - Sarıoğlu bahçesi - Kıtmıroğlu bahçesi ve Kerimler alanı ile sınırlı bağımsız bahçe

15- Şehitler Mezarlığı - Kıtmıroğlu bahçesi - Manavoğlu bahçesi ile sınırlı ve yıllık 70 kuruş kira getiren bahçenin 40 kuruş hissesi olan kısmı

16- Meydan mahallesinden, Osman efendi bahçesi – Postalcızade bahçesi - Basmacılar Yemez Ali bahçesi ve tarik-i âm ile sınırlı bahçe

17- Meydan Mahallesinde, Koca Mustafa bahçesi - Kıtmır Kazığı bahçesi - Dağdelenoğlu bahçesi ve tariki âm ile sınırlı bağımsız bahçe

18- Mezküre Mahallesinde, Mollasular bahçesi - Manavoğlu bahçesi – Taciroğlu bahçesi - Kocaoğlan harımı ile sınırlı bağımsız bahçe

19- Paşakavuğu ile bilinen vakfıharim bahçesi - Hamamcı Sarıoğlan bahçesi ile Yiğitbaşıoğlu bahçesiyle bilinen bağımsız bahçe

20- Sığırlı olarak bilinen yerde, Koç oğlan harimi - Mustafa ağa tarlası sınırlı bağımsız bahçe

21- Türbeli Mezarlık isimli semtte, Zukundanoğlu bahçesi - Nasuh Hafız bahçesi - İmamoğlu bahçesi - Türbeli Mezarlık arasında kalan bağımsız bahçe

22- Konutlar semtinde, Taşlı alan - Hamamcı Sarıoğlu bahçesi - tariki âm ile sınırlı tarla

23- Meydan Mahallesinde, Yiğitoğlu bahçesi - Türbeli kabristan - Çobanoğlu harımı ile tarik-i âm sınırlı tarla

24- Meydan Mahallesinde, Eyyüb Zeki bahçesi - Gök Mehmet bahçesi - Tomasoğlu Zimmi bahçesi tariki has ile sınırlı, 15 kuruş kira geliri olan yer

25- Dükkan Önü ismi ile bilinen yerde, Manavoğlu bahçesi - Değirmen harkı ve tarik-i âm ile sınırlı bağımsız bahçe

26- Değirmenönü semtinde, Gemici efendi bahçesi – Müftü efendi bahçesi ve tarafeyni tarik-i âm ve Mahmut bahçesi olan 25 kuruş hisseli bahçe

27- Değirmenönü semtinde, Ambarlı bahçesi - tarafeyni tarik-i âm ve tarafirabii değirmen harkı ile sınırlı bahçe

28- Meydan Mahallesinde, Efendioğlu bahçesi - Eyyubun Mehmed bahçesi arasında bahçe,

29- Değirmenönü semtinde, Ambarlı bahçe olarak tanınan bahçede bâhucceti şeriyye 40 kuruş kira getiren hisseli bahçe

30- Karakoyunlu Bölgesinde, Kara Mehmedten alınan bahçe - tariki âm ile tarafeyni tarlalarımızla sınırlı bağımsız bahçe

31- Kızılharım mahallesinde olan Celan bahçesi - Şehitler harkı - Kör Odabaşı bahçesi - tarafeyni kanlı hark bilinen bağımsız bahçe

32- Karakoyunlu sınırlarına, Yağlıoğlu bahçesi - Nasuh Hafız bahçesi ve tariki âm ile bilinen bahçe

33- Karakoyunlu sınırlarında Yağlıoğlu bahçesi ve tarlası ve tariki âm ile bilinen bağımsız bahçe

34- Karakoyunlu sınırları içerisinde, Yağlıoğlu bahçesi ve tarla ile tariki âm olarak bilinen bağımsız bahçe

35- Dükkanönü olarak bilinen semtte, Sarı İmamoğlu bahçesi - Hakimoğlu bahçesi – Hasan Efendi dutluğu - Çatık kaş efendi medresesi ile bilinen bahçe

36- Dükkan Önü olarak bilinen yerden - Zanailoğlu bahçesi - Kasap Hacı Mustafa bahçesi - Vakıf doğrultusundaki Sancaktar evi ile bilinen bağımsız bahçe

37- Kızıl harım, bir tarafı Şanlı hark - Topçu bahçesi - Karaalioğlu bahçesi - Boyacıoğlu bahçesi olarak bilinen bağımsız iki bahçe

38- Urum kuş ismi olarak bilinen yerde, Sarıoğlu bahçesi - İbrahim Paşaoğlu bahçesi - Salihler bahçesi - Şaranpol olarak bilinen yerler arasında yer alan bağımsız bahçe


Yüklə 0,51 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin