Tez özetleri Astronomi ve Uzay Bilimleri Anabilim Dalı



Yüklə 2,23 Mb.
səhifə28/48
tarix03.11.2017
ölçüsü2,23 Mb.
#28943
1   ...   24   25   26   27   28   29   30   31   ...   48

CEYLAN Savaş
Danışman : Y.Doç.Dr.Naşide ÖZER

Anabilim Dalı : Jeofizik Mühendisliği

Mezuniyet Yılı : 2008

Tez Savunma Jürisi : Y.Doç.Dr.Naşide ÖZER

Prof.Dr.Demir KOLÇAK

Prof.Dr.Bedri ALPAR

Prof.Dr.Niyazi BAYDEMİR

Prof.Dr.Yıldız ALTINOK



Marmara Depremlerinin Kaotik Özellikleri ve Fraktal Analizi

Kendine benzer özellikler gösteren ve ölçekten bağımsız sistemler fraktallar olarak adlandırılır. Eğer bir sistemi tanımlayan karakteristik bir büyüklük veya ölçek yoksa, fraktal analiz ile sistemin davanışını anlamaya çalışmak iyi bir yaklaşımdır. Jeofizikte depremlerin zamansal ve konumsal dağılımları gibi birçok olgu, kaotik davranış gösterir ve fraktal analiz yardımı ile incelenebilir. Fraktal analiz, karakteristik bir büyüklükten daha büyük nesneler ile sözü edilen büyüklük arasında üstel ilişki olmasını gerektirir. Üstel ilişkinin kuvvet değeri fraktal boyutu olarak isimlendirilir ve fraktal yapıyı tanımlar.

Depremselliğin istatistiksel olarak incelenmesinde üstel ilişkilerin kullanımı jeofizikte yeni bir konu değildir. Buna çok iyi bir örnek olan Gutenberg ve Richter’in b-değeri, belirli bir büyüklükten daha büyük depremlerin birikimli oluşum sayısı ile deprem büyüklüğü arasında üstel bir ilişki tanımlar ve depremsellik araştırmalarında yoğun bir şekilde kullanılır. Omori’nin p-değeri de üstel bir ilişkidir ve depremlerin zaman içerisindeki sönüm oranını tanımlar.

Bu çalışmada, depremlerin oluşumunu daha iyi anlayabilmek amacı ile, 38.4º-41.6ºK enlemleri ve 25.2º-32.1ºD boylamları arasındaki alanda oluşmuş depremler kullanılarak fraktal analiz uygulanmıştır. Zamansal ve konumsal analizler sonucunda, bölgesel depremselliğin belirli bir fraktal düzen izlediği ve üç değişik davranış evresinden geçtiği önerilmektedir. Ayrıca, sistemin sürekli şekilde kritik gerilme seviyesinde bulunduğu ve bölgesel depremsellik özelliklerinin genel olarak olağan deprem etkinliği tarafından belirlendiği ispatlanmaya çalışılmıştır. Son olarak, olasılık hesaplanmasına dayanan fraktal bir model kullanılarak, olağan deprem etkinliği, gerilme aktarımı ve fraktal boyutu arasındaki ilişki gösterilmiştir.




Chaotic Properties and Fractal Analysis of The Marmara Earthquakes

The objects, which are self-similar and scale invariant are called as fractals. If a system does not have a characteristic length or scale, it is a good approximation to try to understand its behaviour using fractal analysis. Many phonemena in geophysics such as the spatial and temporal distribution of earthquakes show chaotic behaviour and can be analysed using fractal statistics. Fractal analysis requires that, the number of objects larger than a specified size, has a power-law dependence on the size. The power of the mentioned relation is called as fractal dimension, and is used to define the system.

Using power-law relations in the statistical seismicity studies is not a new subject in geophysics. The b-value of Gutenberg and Richter, which is a good example, defines a power-law relation between the cumulative number of earthquakes larger than a specified magnitude and the earthquake magnitude, and has been widely used in the seismicity studies. The p-value of Omori is also a power-law relation and defines the decay rate of earthquakes by the time.

In the present study, the fractal analysis is performed using the earthquakes in the area between 38.4º-41.6ºN latitudes and 25.2º-32.1ºE longitudes, in order to contribute to better understanding of occurrence systems of earthquakes. As the result of temporal and spatial analysis, it is proposed that the regional seismicity follows a fractal pattern and has experienced three behavioural phases. Moreover, the study intends to prove that the system is constantly on the critical stress level and background seismicity defines the general properties of regional seismicity. Finally, the relation between stress transfer, fractal dimension and background seismicity is shown, implementing a probabilistic fractal model approach.




KÜÇÜKDEMİRCİ Melda
Danışman : Prof.Dr.Niyazi BAYDEMİR

Anabilim Dalı : Jeofizik Mühendisliği Anabilim Dalı

Mezuniyet Yılı : 2008

Tez Savunma Jürisi : Prof.Dr.Niyazi BAYDEMİR

Prof.Dr.Naci ORBAY

Prof.Dr.Zuhal DÜZGİT

Doç.Dr.Mümtaz HİSARLI

Doç.Dr.Mustafa Kemal TUNCER



Manyetik yöntemle Antandros antik kenti mezar yapılarının belirlenmesi

Bu çalışmada, tarihi ve arkeolojik öneme sahip Balıkesir ilinin Altınoluk ilçesinde bulunan Antandros antik kenti Nekropol alanınında, manyetik yöntem kullanılarak yeraltında saklı kalmış olası arkeolojik yapıların belirlenmesine çalışılmış ve elde edilen bilgiler doğrultusunda arkeologların kazı öncesinde bilgilendirilmesi amaçlanmıştır. Bu amaç kapsamında araziden manyetik ölçümler alındıktan sonra önce baz düzeltmesi yapılmış sonra ise filtreleme, analitik uzanım, türev işlemleri ve yapı sınır analizi gibi veri analizi çalışmalarıyla, manyetik anomali haritaları iyileştirilmiş, rejyonel ve rezidüel kaynaklı belirtiler ayrılmış ve olası arkeolojik yapıya ait yapı sınırları belirlenmiştir. Modelleme çalışmalarında ise, Euler Dekonvolüsyon tekniği ve Talwani modellemesi kullanılarak, yeraltında saklı kalmış olası arkeolojik yapıların derinlikleri, boyutları ve şekilleri elde edilmeye çalışılmıştır. Bütün veri analizi, modelleme çalışmaları ve gözlemlere dayanarak, arkeolojik yerleşim düzeni göz önüne alındığında, birinci olasılık; manyetik yöntemle elde edilen anomalilerin, mezar yapılarının toplu olarak etkisini içermekte olduğu düşünülebilir. Bu bağlamda, nekropol alanı, nekropol alanının daha önceden kazılan kısmından yaklaşık 25 metre doğuya doğru devam etmekte ve buradan sonra çok fazla kayda değer anomali gözlenmemektedir. İkinci olasılık ise, yamaç evlerinin kentin nekropol alanına göre doğusunda olduğu göz önüne alınır ve arkeologlarca bulunan antik yolun, nekropol alanı ile yerleşim yeri ile arasında bağlantı olan bir yol olduğu düşünülürse, modellenen yapıların kuzey güney doğrultulu olarak nekropolün girişinde duran, yer yer yıkılmış ve nekropol ile yerleşim yerini ayıran geniş ve büyük bir giriş kapısı olduğu düşünülebilir. Çalışmanın sonuçlarından emin olmak için, anomali haritasında kuzeydoğu, güneybatı doğrultulu, yatay eksende 30. ve 50. metreler arasında, tüm anomaliyi bu doğrultuda kesecek şekilde, 2 metre genişlikli ve ortalama 1.5 metre derinlikli muayene kazısı önerilmektedir.



The Investigation of Graves of Antandros Antique City By Magnetic Method

The aim of this study is to investigate the antique structures which have been buried under the ground by using magnetic method in the necropole area of Antandros Ancient city, located in Altınoluk, Balıkesir and which has an importance about ıts historical and archaeological past.

Data processing techniques such as filtering, analitic countunations, derivative methods have been applied. Euler deconvolution and Talwani method have been used for modelling process on magnetic data.

According the data processing results, modelling results of this study and the distrubution and elongation of the graves under the ground, main anomaly can be seen between 25 th and 50th meters along the horizontal axis on the magnetic map. Becouse of this, it could be thought that distribution of the graves could finish before 25th meter and probable antique structures under the ground could be seen all together. On the other hand, it can be thought that there could be antique wall between these meters, which is seperating the necropole and Roman villas settelment, considering the antique way directed from west to east which is found by archaeologic excavations before.

According to our results, test excavations offered that the test excavation between the 30 th and 50 th meters on horizantal axis, directed to the north east-south west, which has 20 meters length and 2 meters width and 1.5 meters depth.

GÖRENER Burcu
Danışman : Prof. Dr. Naci ORBAY

Anabilim Dalı : Jeofizik Mühendisliği

Mezuniyet Yılı : 2008

Tez Savunma Jürisi : Prof. Dr. Naci ORBAY (Danışman)

Prof. Dr. Niyazi Baydemir

Prof. Dr. Zuhal DÜZGİT

Doç. Dr. Z. Mümtaz HİSARLI

Doç. Dr. Mustafa Kemal TUNCER



Mağnetik Yöntemle Antandros Antik Kenti Yamaç Evlerinin Belirlenmesi.

Arkeoloji, her ülke insanının geçmişini, kültürünü ve her medeniyetin kendine özgü değerlerinin belirlenmesini sağlayan önemli bir bilim dalıdır. Arkeolojik çalışmalar oldukça zaman alan ve hassas çalışılması gereken bir süreç gerektirmektedir. İşte bu çalışma süresini kısaltmak, daha kısa sürede daha fazla araştırma yapabilmek ve hem bilime hem de insanoğluna daha fazla bilgi sunabilmek için, arkeoloji ve jeofizik bilimlerinden “ARKEOJEOFİZİK” doğmuştur. Yapılan bu arkeo jeofizik çalışma, Balıkesir ili Altınoluk ilçesi sınırlarında, Ege Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Gürcan Polat sorumluluğu altındaki, Antandros Antik Kenti Yamaç Evler bölümünde gerçekleştirilmiştir. Çalışma, yaklaşık 36m x72m’lik bir alanda, profil aralıkları 0.5 m, ölçü aralığı 0.25 m seçilerek mağnetik yöntemle gerçekleştirilmiş ve ölçümler için gradyometrik proton mağnetometresi kullanılmıştır. Arazi çalışması sonucunda elde edilen verilere günlük mağnetik alan düzeltmesi uygulanmış, daha sonra elde edilmiş olan alt ve üst sensör mağnetik anomali haritalarına uygun kesme dalga sayısı değerleri belirlenerek filtreleme işlemi gerçekleştirilmiştir. Daha sonra verilere uygulanan analitik uzanım sonuçlarından aranan yapıların derinliği hakkında fikir edinilmiş ve ardından yapı sınır analizi yapılmıştır. Yorumlamada yardımcı olması için birinci ve ikinci türev yöntemleri de kullanılmıştır. Derinlik tayini için model çalışma ve güç spektrumundan yararlanılmıştır. Araziden alınan örneklerden belirlenen mıknatıslanma katsayısı model çalışmada kullanılmıştır. Tüm bu işlemler sonucunda yer altında bulunan olası arkeolojik nesnelerin yerleri ve derinlikleri konusunda bilgiler edinilmiştir. Bu bilgiler ışığında arkeologlara bir sonraki kazı çalışmaları için önerilerde bulunulmuştur.



The Investigation of “Yamaç Evler” Part of The Antandros Ancient City with Magnetic Method.

Archaeology is an important discipline which enables to define the past of each country’s people, culture and the values peculiar to each civilization. Archaeological studies require a process which entails a great deal of time and a work of delicate kind. In order to curtail the working duration, to make more research in shorter time and to present more information to both science and human beings, “ARCHAEOGEOPHYSICS” is born out from the relationship between archaeology and geophysics. This archaeo geophysical study was realized in around of Altınoluk, the town of Balıkesir, and in the part of “Yamaç Evler” of the ancient city, Antandros, which is under the responsibility of the Asst. Prof. Gürcan Polat, the instructor of Ege University. This study was carried out in the investigation site, approximately 36 x 72 m2 area and the profile directions were chosen with 0.5 m spacings and 0.25 m specings for the measuring points. Magnetic method and gradiometric proton magnetometer was performed for the archaeogeophysical measurements. Daily corrections were applied to the datas, which obtained from the magnetic measurements and some filtering methods was actualized by determining the account of cutting waves which was appropriate to the up and down sensor magnetic anomaly maps during the data processings. After that, with the help of analytical elongation results, which were applied to the data, it was formed an opinion about depth of the wanted constructions and then a structure boundary analysis was carried out. The first and the second derivatives were also used in the aid of interpretation. For depth indication, it was utilized by the study of model and power spectrum. The coefficient of magnetization (susceptibility) which was determined through the samples taken from the investigation site was used in the study of model. At the end of all those processes, it was obtained information about the probable archaeological objects under ground. According to this knowledge acquired in the study, some suggestions are provided for archaelogists for the next digging studies.



YEZİZ Hatice
Danışman : Yard.Doç.Dr. Nurdan SAYIN

Anabilim Dalı : Jeofizik Mühendisliği Anabilim Dalı

Mezuniyet Yılı : 2008

Tez Savunma Jürisi : Yard.Doç.Dr. Nurdan SAYIN

Prof.Dr.Niyazi BAYDEMİR

Prof.Dr.Naci ORBAY

Doç.Dr.Mümtaz HİSARLI

Doç.Dr.Mustafa Kemal TUNCER



Orta Anadolu Bölgesinde Kıtasal Kabuğun Termal Yapısı Belirlenmesi

Orta Anadolu Bölgesi, Alp-Himalaya orojenik kuşağında yer alması nedeniyle farklı metamorfizma ve deformasyon tarihçelerine sahip kıtasal bloklardan ve bu blokları birbirinden ayıran, eski okyanus kabuğu ve mantosunu temsil eden ofiyolitik kenet kuşaklarından oluşmaktadır.

Bölgenin geçirmiş olduğu bu karmaşık evrim onun ısıl özelliklerine de yansımış olup, Orta Anadolu’da çok yüksek ve çok düşük olan ısı akısı bölgeleri yan yana gelmiştir. Bu açıdan bakıldığında Kırşehir ve Nevşehir il sınırları içerisinden geçen çalışma bölgesi, ölçülmüş ısı akısı değerleri açısından da ilginç bir bölgeyi temsil eder.

Çalışma kapsamında, Kırşehir ve Nevşehir arasında kalan 140’ km lik bir hat boyunca 2 boyutlu ısı modeli hesaplanmıştır. Model bölgenin kabuk yapısı dikkate alınarak, derinlik profili 35 km’ ye kadar alınmıştır. Yüzeyde gözlenen ısı akısı değerlerine bağlı olarak 35 km olarak kabul edilen kabuk manto sınırında sıcaklık değerlerinin 1250 oC gibi yüksek değerler aldığı, modelin güney ucuna doğru düşük ısı akısı gösteren bölgede ise yaklaşık 400 oC sıcaklık değerleri aldığı görülmüştür.



Thermal Structure of Continental Crust in Central Anatolia

Central Anatolia Region located in Alp-Himalaya orogenic belt, consist of  continental blocks which have a history of different metamorphism and deformation. These blocks are seperated by ophiolitic suture belts represented old oceanic crust and mantle.

These complex evoluation of the region are reflected to its thermal properties, high and low heat flow regions are located side by side. From these point of view, the region between Kırşehir and Nevşehir provinces indicate interesting thermal structure for the purposes of mesured heat flow values.

In this study, two dimentional heat flow modelling has been calculated along a line of which is about 140 km located in between Nevşehir and Kırşehir provinces. The depth of the model is 35 km and this value is same with Moho discontinuaty. Temparature depending on the surface heat flow value, in the 35 km crustal mantle is higher as 12500C and in the south  part of the model,  is lower as 4000C.   



SAĞCI Nurcan
Danışman :Yrd. Doç. Dr. Hüseyin TUR

Anabilim Dalı :Jeofizik Mühendisliği

Mezuniyet Yılı :2009

Tez Savunma Jürisi : Yrd. Doç. Dr. Hüseyin TUR

Prof. Dr. İbrahim KARA

Prof. Dr. Ali PINAR

Prof. Dr. Hayrettin KORAL

Yrd. Doç. Dr. Ali İsmet KANLI



Çanakkale Boğazı Marmara Denizi Çıkışında Toplanan Sığ Sismik Verilerin Değerlendirilmesi

Bu tez çalışmasında, Çanakkale Boğazı Marmara Denizi çıkışında yeralan şelf alanı ve Şarköy Kanyonu’nda Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, Seyir, Hidrografi ve Oşinografi Dairesi tarafından toplanan sismik verilerin değerlendirilmesi amaçlanmıştır.

Yapılan sismik stratigrafik değerlendirme sonucunda, bölgede Miyosen öncesi bir temel üzerinde yer alan dört sismik ünite belirlenmiştir. Önceki çalışmalar ve kara jeolojisinin yardımı ile bu birimler alttan üste doğru sırasıyla Ünite 1, 2, 3 ve 4’tür. Ünite 1, Çanakkale Boğazı’nın her iki yakasında kara jeolojisinde yaygınca gözlenen Üst Miyosen yaşlı birimlerin deniz içerisindeki devamı olarak belirlenmitir. Paralel iç yansıması ile düşük enerjili bir ortamı işaret eden Ünite 2, Çanakkale Boğazı Marmara Denizi çıkışında ve devamında Marmara Denizi derin havzası içinde son buzul dönemi öncesi veya daha eski buzul arası dönemlerde istiflenmiştir. Ünite 3, Boğazın Marmara Denizi çıkışında temel üzerinde yer alan gömülü vadi içerisinde bir kanal dolgusu olarak yer alır. Bu birim ayrıca, Şarköy Kanyonu’nun güneydoğu yakasındaki şelf düzlüğü üzerinde, Karaburun ile Ekinlik-Türkeli adaları arasındaki alanda, sahip olduğu sigmoidal-oblik iç yansımalarından dolayı bir delta deposu şeklinde gözlenir. Sismik kesitlerde en üstte yer alan Ünite 4 ise, paralel iç yansımaya sahip güncel deniz çökellerinden oluşan çalışma alanındaki en genç birimi oluşturur.

Sismik kesitler üzerinde yer alan yansıma yüzeylerinin bazı zonlar boyunca deforme edilmiş olduğu gözlenmiş ve bu deformasyon zonları fay olarak yorumlanmıştır. Yapılan inceleme sonucunda söz konusu bu fayların bir bölümü, faylara eşlik eden kıvrımlar ve fay zonları boyunca ünitelerde izlenen yükselimler nedeniyle sıkışma bileşenli doğrultu atımlı faylar olarak tanımlanmıştır. Bu fayların etkileri Ünite 3 ve 4 üzerinde gözlenmez. Bu nedenle söz konusu fayların günümüzde aktivitesini kaybetmiş olduğu düşünülmektedir. Sıkışmalı doğrultu atımlı faylar dışında, inceleme alanında sıkışma bileşeni gözlenmeyen ancak etkisi deniz tabanına kadar ulaşan doğrultu atımlı faylara da rastlanılmıştır.

Eldeki veriler, inceleme alanını oluşturan Çanakakle Boğazı Marmara Denizi çıkışı şelf düzlüğü ve Şarköy Kanyonu’nun gelişiminin, bölgeyi kapsayan ve muhtemelen Erdek Körfezi’ni de içine alan geniş bir havzanın evrimi sonucu meydana geldiğini göstermektedir. Söz konusu evrim, Ünite 1 olarak adlandırılan Üst Miyosen yaşlı ve bunun tabanında yer alan Miyosen öncesi birimlerin ortak yüzeyi üzerinde gelişmiş bir havza ile başlar. Coğrafik olarak Erdek Körfezi sınırlarını kapsayan bir alanda gelişmiş olan bu havza, Ünite 2 olarak adlandırılan paralel yansımaya sahip kalın bir denizel çökel istif tarafından doldurulmuştur.

Son buzul dönemi içerisinde düşen deniz düzeyine bağlı olarak kara haline gelen şelf düzlüğü üzerinde ve Çanakkale Boğazı Marmara Denizi çıkışında yer alan kanal içeirinde Ünite 3 bir kanal dolgusu ve delta çökeli olarak istiflenmiştir. Bölge evriminin son aşamasında ise, son buzul dönemi sonrası yükselen deniz düseyine bağlı olarak inceleme alanı su altında kalmış ve günümüz oşinografik dinamiklerin kontrolünde bölgede Ünite 4 olarak adlandırılmış olan güncel denizel çölkeller birikmiştir. Açıklanan bu evrim modeli içerisinde, sismik veri üzerinde gözlenen yapısal unsurlar, havzanın temel morfolojisi ve buna bağlı çökel alanlarının geometrisi üzerinde önemli değişimlere neden olmuştur.

  

 

 



 

 

Interpetation of Shallow Seismic Data From Marmara Sea Entrance of The Strait of Çanakkale

In this thesis, it is aimed to evaluate the seismic data gathered from the survey done by the Office of Navigation, Hydrography and Oceanography (ONHO) connected to Turkish Naval Forces in the shelf area and Sarkoy Canyon placed in the opening of the Dardanelles (Canakkale) Strait towards the Marmara Sea.

In the light of this seismic stratigraphic evaluation, it is designated that in that area there are four seismic units placed on a Pre-Miocene basement. As a result of previous surveys done in here and the continental geology, these units are sequenced from the bottom to the top as Unit 1, Unit 2, Unit 3 and Unit 4. Unit 1 is determined to be submarine continuation of the Late Miocene old units which are seen widespreadly in the continental geology of both of the shores of the Dardanelles Strait. Unit 2, which signalizes a low energy area due to its parallel internal reflection, has settled in the exit of the Dardanelles Strait to the Marmara Sea along with in the deep water basin of the Marmara Sea in the period before the Later Glacial epoch or more previous interglacial epoches. Unit 3 takes place as a cannel fill within buried canyon placed on basement towards the Marmara Sea. Also, this unit is distinguished as delta deposits because of its sigmoidal-oblique inner reflection under shelf plain in southeast hillside of Sarkoy Canyon. Unit 4 composes the youngest unit on work area consisted of recent sea deposits which have parallel inner reflection.

Reflection surfaces over seismic cross sections have been detected as deformed throughout some zones and these strain zones are interpreted such as faults. As a result of this survey, some of these faults are determined as strike-slip faults with compression component because of uplifts along the folds and fault zones following faults. Effects of these faults have not been seen on Unit 3 and Unit 4. As a consequence, it is thought that these faults have lost their activity nowadays. In addition to these strike-slip faults with compression component, strike-slip faults which haven’t got compression component but have an influence arriving up to seabed have been discovered on survey area.

The data in hand show that the development of Sarkoy Canyon and the shelf plain comes into existence as a result of the evolution of a wide basin including the survey area and most probably, also Erdek Gulf. This evolution begins with a developed basin located on the common surface of Late Miocene aged units, which are called as Unit 1, and Pre-Miocene aged units placed at the bottom of these Late Miocene units. This basin which is developed through the area geographically containing the borders of Erdek Gulf has been filled with thick sea deposit stack, which has parallel reflection, called as Unit 2.

Unit 3 has settled down as a canal filling and a delta deposit in the canal placed on the exit of the Dardanelles Strait to the Marmara Sea and above the shelf plain which became a mainland according to the fall of sea level within Later Glacial epoch. At the last stage of the evolution of this region; the survey area has gone under water because of the rising sea level in the period that after Later Glacial epoch, and by the control of current oceanographic dynamics, recent sea deposits named as Unit 4 have accrued in the area. In this evolution model, the structural elements observed on the seismic data have resulted in significant changes on the basic morphology of the basin and on the geometry of sedimentary area associated to the basin.

CANBAY Esra
Danışman : Prof. Dr. Ali PINAR

Anabilim Dalı : Jeofizik Mühendisliği

Mezuniyet Yılı : 24.02.2009

Tez Savunma Jürisi : Prof. Dr. Ali PINAR (Danışman)

Prof. Dr. Yıldız ALTINOK

Prof. Dr. İbrahim KARA

Prof. Dr. Hayrettin KORAL

Prof. Dr. Demir KOLÇAK



Fethiye - Burdur Fay Kuşağının Güneybatı Uzantısının Kinematik Özellikleri

Güneybatı Anadolu’da en belirgin tektonik yapılardan biri Isparta açısıdır. Fethiye-Burdur fay (FBF) kuşağının Isparta açısının batı kanadını oluşturmaktadır. Geçtiğimiz yüzyılda bu fay kuşağı üzerinde M7 sınıfında, 03.10.1914 tarihinde Burdur depremi ve 25.04.1957 tarihinde Fethiye depremi meydana gelmiştir. Bu depremler açıkça göstermiştir ki bu fay kuşağı boyunca önemli bir deformasyon birikimi söz konusudur ve geçmişte olduğu gibi gelecekte de bu bölgede can ve mal kaybına neden olabilecek depremler meydana gelecektir.

Bu tez kapsamında 34o-38,5o K enlemleri ile 25o-31o D boylamları arasında kalan bölgeye ait, 1914 yılından günümüze, büyüklüğü M≥4.0 olan deprem etkinliği incelenmiş ve çeşitli kataloglardan veriler derlenerek odak mekanizması çözümleri elde edilmiştir. Yapılan çözümlemeler bölgenin tektonik olarak aktif olduğunu göstermektedir. FBF kuşağının güneybatı uzantısı ile Helen yayı arasındaki yapısal ilişkiler ve etkin olan fayların kinematiğini incelemek için toplam 252 depremin faylanma mekanizması bilgisine ulaşılarak bir veri kümesi oluşturulmuştur. Bu kümede yer alan depremlerden 26 tanesinin faylanma mekanizması çözümü bu çalışmada elde edilmiştir. FBF zonu boyunca meydana gelen depremlerin faylanma mekanizmalarındaki kayma vektörü ile GPS çalışmalarından elde edilen blok hareket yönleri arasındaki uyumsuzluk dikkat çekicidir. Depremler, FBF zonun kuzeydoğu bölgesinde KB-GD yönlü açılma hareketini gösterirken GPS verisi hareketin GB-KD yönünde sağ-yönlü doğrultu atımlı olduğuna işaret etmektedir. GPS ve deprem verileri arasındaki uyumsuzluk FBF zonun güneybatı kısmında da görülmektedir. Çameli havzasında üst kabukta meydana gelen depremler KKD-GGB yönlü açılma rejimi gösterdiği halde GPS verileri bu bölgenin KB-GD yönlü sıkışma altında olduğunu göstermektedir.

Derlediğimiz veri kümesinde yer alan faylanma mekanizması çözümleri kullanılarak yapılan gerilme tensörü analizine göre güneybatı Anadoluda asal gerilme eksenlerin azimut ve dalımları 1=(123, 65), 2=(278, 23), 3=(12, 10). FBF zonun hemen güneyinde ise doğrultu atımlı rejimin hakim olduğu ve asal gerilme eksenlerin azimut ve dalımları 1=(205, 1), 2=(115, 8), 3=(304, 82) olarak belirlenmiştir.



Yüklə 2,23 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   24   25   26   27   28   29   30   31   ...   48




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin