Topografya ve kayaçlar yerkabuğunu oluşturan taşlar



Yüklə 0,56 Mb.
səhifə2/8
tarix14.01.2018
ölçüsü0,56 Mb.
#37695
1   2   3   4   5   6   7   8

Podzol Toprağı:

Tundra kuşağının güneyinde, soğuk ve nemli bölgelerde iğne yapraklı ormanların yaygın olduğu alanlarda oluşmuşlardır. Aşırı yıkanmaya bağlı olarak besin bakımından fakir, verim değeri düşük olan topraklardır.



Kahverengi Orman Toprağı:

Orta kuşağın nemli, ılıman ve geniş yapraklı ormanlarla kaplı sahalarında oluşmuş topraklardır. Humusça zengin, verimli topraklardır.



Terra-Rossa Toprakları:

Akdeniz ikliminin etkili olduğu bölgelerde, kalkerli araziler üzerinde oluşan topraklardır. Kalkerin içerdiği demir oksit nedeniyle kırmızı renklidirler.



Çernozyomlar (Kara Topraklar): 
Orta kuşakta, yarı nemli step sahalarında görülür. Esmer renkli, humus bakımından zengin çok verimli topraklardır.

Kestane ve Kahve Renkli Step Toprakları:

Orta kuşakta karaların iç kesimlerinde, az yağış alan step sahalarında oluşur. Humus birikimi az, verimi düşüktür. Özellikle tahıl tarımı için uygundur.



Çöl Toprakları:

Humus bakımından fakir topraklardır. Kuraklık ve buharlaşma nedeniyle tuz ve kireç toprak yüzeyini kaplamıştır. Verimsiz topraklardır.



İNTRAZONAL (ANA KAYANIN ETKİLİ OLDUĞU TOPRAKLAR)

Bu toprakların oluşumunda özellikle yer şekilleri ve ana materyal etkili olmaktadır. Bu topraklarda çoğunlukla sadece A ve C horizonları bulunmaktadır.



Halomorfik Topraklar:

Kurak ve yarı kurak bölgelerde yeraltı sularında eriyik halde gelen tuz ve karbonatların, suyun buharlaşması sonucunda birikmesiyle oluşan toraklardır. Yüzeylerinde tuzun meydana getirdiği beyaz bir kabuk bulunur.



Hidromorfik Topraklar:

Su akışının olmadığı bataklık ve sazlık alanlarında toprak sürekli olarak su altında kalır. Su altında hidrojen ve iyon yoğunluğu arttığından topraklarda asitleşme meydana gelir.



Kalsimorfik topraklar:

Kireçtaşı marn gibi kireçli ana kayanın etkisine bağlı olarak

oluşmuş olan topraklardır.

Vertisoller: Killi ve kireçli, işlenmesi zor ve su tutma kapasitesi yüksek olan topraklardır.

Rendzina: Kireç bakımından zengin, koyu renkli ve işlenmesi kolay olan topraklardır.

AZONAL (TAŞINMIŞ TOPRAKLAR)

Toprakların, eğimli sahalarda, oluştuğu ana kaya üzerinden, akarsu, rüzgâr, buzullar ve diğer dış kuvvetlerin etkisiyle taşınarak, eğimin azaldığı yerlerde birikmesiyle oluşur. Alüvyon, lös, moren, kolüvyal, litosoller ve regoseller taşınmış topraklardır. Taşınmış topraklar, organik ve mineraller bakımından zengin topraklardır.



Alüvyon:
Eğimli sahalardan akarsu ve sel sularının aşındırarak taşıdığı ince malzemelerin akarsuların eğiminin ve taşıma gücünün azaldığı alanlarda birikmesiyle meydana gelirler. Mineral bakımından zengin topraklardır. Geniş tabanlı vadilerde, deltalarda ve ova tabanlarında yaygın olarak bulunurlar. Tarımsal değeri büyüktür. Yurdumuzun en verimli tarım alanları alüvyonların bulunduğu alanlardır.

Devamlı olarak taşkın ve millenmeye uğrayan delta sahlarında ve taşkın ovarlarımızda bu topraklara sıkça rastlanır. Buralar Çukurova, Asi, Göksu, Köyceğiz, Büyük ve Küçük Menderes, Gediz, Bakırçay, Sakarya, Bafra, Çarşamba, delta ovaları ile Konya ovasının kenarları Muş, Erzurum, Erba ve Niksar ovalarının merkezi kesimlerinde. Alüvyal topraklar akarsular tarafından taşındıkları için ince ve mil boyutundadır. Bu topraklar dikey yönde çok fazla değişiklik gösterirken yatay yönde pek değişiklik göstermezler.



Lös:

Rüzgârların taşıdıkları kurak ve yarı kurak bölgelerde bulunan topraklardır.



Moren:

Buzulların taşıdığı topraklardır. Yüksek dağlık alanlarda ve kutup bölgelerinde

bulunan topraklardır. En az bulunan toprak çeşididir.

Kolüvyal Topraklar:

Dağlık alanlarda ayrışan materyalin dağ eteklerinde birikmelerine bağlı olarak oluşan topraklardır.

Dağların eteklerinde ve yamaçlarında taşınan toprakların birikmesiyle oluşurlar. Bu topraklar iri taneli bir görünüme sahiptir. Bu topraklar bağ bahçe tarımına uygundur. Üzerlerinde ormanlar yetişebilir.


Litosol:

Kolüvyal alanlarda ince malzemelerin taşınmasıyla geriye kalan taşlı topraklardır.

Dağlık alanların eğimli yamaçlarında aşınmanın sürekli devam etmesi nedeniyle ana materyalin çözünmesinden oluşmuş topraklardır. Bu topraklar her dağlık alanın eğimli yamaçlarında oluşamaz ancak anakayanın kalker mermer gibi taşarlın olması gerekir. Bu topraklar tarım için elverişli değildir ve üzerlerinde bitki örtüsü yoktur. Ülkemizde bu topraklara Akdeniz bölgesinde Taşeli platosunda Boz dağlarda Bitlis dağlarında İç ve Doğu Anadolu’daki volkanik konilerde rastlanır.

Regosol:

Volkanik arazilerde kolüvyal depolar üzerinde oluşan kumlu topraklardır.

Kumlu depolar üzerinde bulunan topraklardır. Çoğunluğu kum boyutunda olan asitik karakter gösteren volkanik arazilerde oluşmuşlardır. İç ve Doğu Anadolu bölgesindeki volkanik arazilarde bu topraklara rastlanır. Bu topraklar kumlu oldukarı için bünyelerinde su barındıramazlar suyu hemen alt tabakaya geçirirler. Bu sebepten dolayı toprakta humuslaşma meydana gelemez ve bununda sonucu olarak toprak verimsizdir. Bu toprakların kumlu olması yumrulu bitkilerin yetişmesi için elverişlidir

 

Bitkiler

DÜNYAYI KAPLAYAN ÖRTÜ:

BİTKİLER


dünya bitki örtüsü haritası

Dünya Bitki Örtüsü Haritası




Yeryüzünde Bitki Örtüsünün Dağılışını Etkileyen Faktörler

1-İklimin Etkisi

a)Yağış Faktörü:

Yağış bir yerdeki bitki yoğunluğunu yani bitkilerin ot, çalı veya ağaç olmasını ve bunların miktarının az ya da çok olmasını belirler.

Her bitkinin istediği su miktarı farklıdır. Yağışlı bölgelerde gür bitki toplulukları görülürken kurak bölgelerde bitki örtüsü seyrekleşir, çöllerde kurakçıl ve seyrek bazı otlara ve çalılara rastlanır.

b)Sıcaklık faktörü:

Bitkilerin gelişebilmesi için belli bir sıcaklığın olması gerekir. Sıcaklık bir yerdeki bitki türlerini belirler örneğin ağaçların iğne yada geniş yapraklı olmasını belirler. Sıcak orta kuşakta her tür bitki yetişme alanı bulabilirken soğuk kutup bölgelerinde ve yükseklerde düşük sıcaklık şartları nedeniyle bir çok bitkiye rastlanmaz.



2-Yer Şekillerinin Etkisi

Dağ sıraları ve dağların uzanışı bitki örtüsünün yayılışını etkiler. Kıyıya paralel uzanan dağlar deniz etkisini iç kesimlere sokmadığı için iç kesimler bitki bakımından fakirleşirken, dağların denize bakan yamaçları daha zengin bitki örtüsüne sahip olur.

Yükseklere çıkıldıkça sıcaklıklar azaldığı için bitki örtüsü türü ve yoğunluğu azalır. Belli bir yükseltiden sonra artık bitki yetişmez.

Eğimli yamaçlarda gür bitki örtüsü görülür çünkü düz alanlar insanlar tarafından işgal edilmiştir.

Bakı bitki örtüsünün yayılışında en önemli faktörlerden birisidir. Güneşe dönük yamaçlar uygun sıcaklık şartları sayesinde hem bitki türü hem de bitki yoğunluğu bakımından daha zengindir.

3-Toprak Faktörü

Bitkiler kökleriyle toprakta tutunur ve gıdalarını topraktan alırlar. Bu nedenle yeterli kalınlıkta toprak örtüsü olmayan yerlerde bitkilerde yaşayamaz.

Toprağın yapısı; Toprağın yapısı, üzerinde yetişen bitki türünü belirleyebilir.

Toprağın dokusu; Toprağın sık ya da gevşek oluşu bitki oluşumunu etkiler



4-Biyotik Faktörler

Tarih boyunca insanlar yaşam faaliyetleri nedeniyle çevrelerindeki bitki örtüsünü sürekli değiştirmişlerdir. İnsanların bitki örtüsü üzerindeki etkileri daha çok olumsuz olmuştur.

İnsanlar, çeşitli açılardan bitki örtüsü üzerinde etkili olmuştur.

Olumsuz etkiler

Savaşlar, Tarım alanı açma, Yakacak ihtiyacı, Orman yangınları, Hayvan

otlatma, Yol yapımı, Orman alanlarını imara açma, Sanayileşme

Olumlu Etkiler

Bitki türlerinin yayılması, Bitki türlerinin korunması, Bitki türlerinin geliştirilmesi, Çeşitli hayvan türleri bitkilerin farklı yörelere taşınması sayesinde bitki yayılışına etkide bulunur. Bitkilerin tozlaşmasına katkıları vardır (Meyve bahçelerinde arı bulundurulması)



Yeryüzünde Oluşan Bitki Formasyonları

 

ağaç formasyonu

Ağaç Formasyonu

Ormanların temel unsuru ağaçtır. Ağaçların oluşturduğu topluluklara orman denir.

Yağış, sıcaklık ve toprak şartlarının elverişli, yetişme devresinin uzun olduğu her yerde ağaç yetişir. Yağış azlığı, şiddetli buharlaşma ağaç yetişmesine engel olur. Ormanların temel unsurudur.

Başlıca Orman Türleri

Yaprak biçimine göre: yayvan yapraklı ormanlar, iğne yapraklı ormanlar




1-Ekvatoral Yağmur Ormanları

2-Muson Ormanları

3-Orta Kuşağın Karışık Ormanları

4-Tayga Ormanları



Çalı Formasyonu

Maki, Garig ve Psödomaki

 

 

Maki



maki bitki örtüsü

Karakteristik özellikleri, kışın yapraklarını dökmemeleri ve yaz kuraklığına dayanıklı olmak için yaprak, gövde ve kök sistemlerinin su kaybını önleyecek yapıda olmalarıdır. Genelde Akdeniz ikliminin hakim olduğu yerlerde ve orman tahribinin yoğun olduğu sahalarda ince göv****, sert, bazen kenarları dikensi, cilalı daimi yeşil yapraklı 2-3 m. boyları olan, çalı görünüşlü ya da ağaççık şeklindeki bitki toplulukları maki formasyonu olarak adlandırılır



Başlıca Maki Türleri

Filarya, Zakkum, Laden, Katırtırnağı, Ardıç Sumak, Harnup (keçi boynuzu),

Sandal, Mersin, Kocayemiş, Pırnal Meşesi, Funda, Defne, Menengiç Sakız ağacı,

Ilgın, Yabani zeytin,(****, ****ce)



Garig

Garig formasyonu, Akdeniz ikliminin hakim olduğu alanlarda ancak toprak şartlarının daha elverişsiz eğimlerin daha fazla ve yağışların daha az olduğu kesimlerde ayrıca makilerin tahrip olduğu sahalarda görülür.. Bunlar son derece kurakçıl bitki topluluklarıdır.


Başlıca türleri kermez meşesi, akçakesme, kekik, adaçayı,laden, katran ardıçı ve gevendir.

garig bitki örtüsü

Psödomaki(Yalancı maki-yalancı çalı)

Ormanların tahrip edildiği yerlerde oluşan yalancı çalı türleridir. Kışın yapraklarını dökerler.



psödamaki

Ot Formasyonu

İklim,toprak ve yer şekilleri gibi şartların ağaç yetişmesine olanak vermediği yerlerde, belirli zamanlarda yağan yağışa veya tamamı toprağın derinliklerine sızmayan suya bağlı olarak yetişen ot cinsinden bitkilerin oluşturduğu topluluktur.



Savan

Savanlar uzun süre yeşil kalan , gür ve uzun boylu ot topluluklarıdır. Savan bitki örtüsü içinde yer altı sularının yüzeye çıktığı yerlerde ve akarsu boylarında ormanlar görülür.

Kurak mevsimin uzun sürdüğü tropikal bölgelerde görülen, tek tük ağaçlar serpili büyük çayırlardan oluşan bitki topluluğu, Güney Afrika’da ve Doğu Afrika’da başlıca bitki topluluğu olan, boyları yer yer iki metreyi bulabilen köksaplı bitkilerden ve buğdaygillerden oluşur.

Step(Bozkır)

İlkbahar yağışlarıyla yeşeren, yaz başlarında kuruyan küçük boylu ot topluluğudur.

 

Bozkır bitki örtüsü içinde geven , deve dikeni, gelincik, çoban yastığı gibi bitkiler yer almaktadır. Yağışların daha az mevsimler arasındaki sıcaklık farklarının daha fazla olduğu alanlar ot formasyonunun geliştiği sahalardır. Steplerin bir kısmı doğal olurken bir kısmı da ormanların insanlar tarafından tahribi sonucu ortaya çıkmıştır. (Bu şekilde oluşan bozkıra Antropojen Bozkır denir)İç Anadolunun orta bölümü (Konya ve Ereğli havzaları, Tuz gölü çevreleri) asıl step sahasıdır.



Step formasyonunun gelişme gösterdiği bu bölümde yağışlar 250 mm. altına düşer.

Bu sahada görülen bitkiler kendilerini kurak şartlara son derece adapte etmişler ve keçe gibi tüylü dikenli, az yapraklıdırlar.



Çayır

Çayırlar genellikle düz ve taban suyu yüksek olan taban arazilerde teşekkül etmişlerdir. Toprak uzun süre nemli olduğundan bitki örtüleri sık ve yüksek boyludur



çayır bitki mrtüsü

Sık ve yüksek boylu olan bitki örtüleri sıkı bir çim kapağı meydana getirerek toprağı sıkıca tutar.

Aktif büyüme döneminde yapraklar tüm yüzeyi kapatır.

Biçilerek değerlendirilen bu alanlardan elde edilen ot kış aylarında hayvanlara verilir.

 

Alpin Çayırlar

Genellikle dağların yüksek kesimlerinde orman örtüsünün üst sınırından sonra ortaya çıkan ot örtüsüdür olarak bilinir. Ülkemizde Alpin çayırlar dağların 2100 m. den sonraki kesimlerde görülmeye başlar.



alpin çayırlar

İlkbahar ve yaz mevsimlerinde karların erimesi ile ortaya çıkan bu çayırlar rengarenk açan çiçekleri yanında yer yer de 1 m.’yi bulan uzun boyları ile dikkat çekerler.



Tundra

Yosun ,ot ve cılız çalılıklardan oluşan bitki örtüsüdür. Tundra, kutba en yakın bitki örtüsüdür.



tundra bilgi örtüsü

Kuzey ülkelerinde rastlanan, yapısına likenlerin de katıldığı bodur ot toplulukları. Tundralar yılın dörtte üçünden uzun bir süre karlarla örtülü kalır. Bunun için kutup bölgesi dışında yetişen bazı ağaçlara burada ancak bodur çalılar halinde rastlanır. Kutup söğüdü ve bodur huş bunlara misal verilebilir.

Hakim bitki topluluklarını karayosunları ve likenler (Ren geyiği likenleri vs.) meydana getirir.

Dünya üzerindeki iklim tiplerine bağlı olarak bitki örtüsü ekvatordan kutuplara doğru

Geniş yapraklı ormanlar

Savanlar


Kaktüs

Bozkır


Maki

Orman-çayır

İğne yapraklı ormanlar

Tayga ormanları

Tundra

Şeklinde sıralanır.



Her bitkinin kendine has bir iklim özelliği vardır. Başka bir ifadeyle benzer iklim şartlarında benzer bitki türleri görülür.(kutup iklimi hariç)

Farklı bölgedeki iklimin benzerliği tabii bitki örtüsünün benzerliğini kanıtlar.

Yer şekillerinin kısa mesafeler dâhilinde değişmesi bitki örtülerinin de kısa mesafeler dâhilinde değişmesini sağlar.

Bitki örtüleri yeryüzüne dağılışlarında aralıksız kuşaklar oluşturmazlar.

Enlem farkı arttıkça ve farklı enlemlerden oluştukça bitki örtüsüde çeşitlenir.

Bitki örtüsü iklimin bir nedeni değil iklimin bir sonucudur.

Bitki Topluluklarının Coğrafi Dağılışı

Ekvatoral yağmur ormanları

Amazon Havzası, Senegal’den Gine körfezine kadar olan saha

Kongo Havzası, Güneydoğu Asya adaları



Muson Ormanları

Güneydoğu ve Doğu Asya’da Hindistan, Japonya, Tayland, Vietnam,Endonezya, Doğu Çin, Kore, Avustralya’nın kuzeybatısı, Filipinler, Güneydoğu Afrika



Orta Kuşağın Karışık Ormanları

Batı Rüzgarları sebebiyle Ilıman Kuşak karalarının batısında görülür (Batı ve K.Batı Avrupa, Amerika’nın batısı). Yurdumuzda ise Karadeniz kıyılarında etkilidir



Tayga OrmanlarıDeniz etkisinden uzak kara içlerinde ve ılıman kuşak karalarının doğu kıyılarında (soğuk su akıntısından dolayı) görülür. Orta ve doğu Avrupa Asya’nın kuzeyi(Sibirya) Kanada ve ABD nin kuzeyinde görülür.

Maki

Akdeniz’e kıyısı olan ülkeler (Libya, Mısır ve Lübnan hariç. Buralarda görülmeme sebebi yer şekillerinin engebesiz olmasıdır.), Avustralya’nın güneybatısı, G. Afrika Cumhuriyetinde Kap bölgesi, Şili’nin orta kesimleri Kuzey Amerika’da Kaliforniya çevresinde etkilidir.

En geniş anlamıyla 30-40 derece enlemleri arasında kıtaların özellikle batı kıyıları

Savan

Güney ve Orta Afrika, Sudan,Güney Amerika‘da Brezilya’daVenezüella, Kolombiya, Peru ve Bolivya’da etkilidir. Ekvatoral iklim ile çöl iklimi arasında

(10-20° kuzey ve güney enlemleri arasında görülür)

Bozkır(Step)

Sıcak ve ılıman kuşak kara içlerinde görülür.

Yurdumuzda İç Anadolu Bölgesinde ve Ergene Bölümünde görülen karasal iklim buna örnektir.

Çayır

Batı Rüzgarları sebebiyle Ilıman Kuşak karalarının batısında görülür (Batı ve K.Batı Avrupa, Amerika’nın batısı).

Alpin çayırlar dağların yüksek kesimlerinde görülür

Tundra

Sibirya, İskandinavya Yarımadasının kuzeyinde, Kanada’nın kuzeyinde,

Grönland adasının kıyı kesimleri.Yaklaşık olarak 70-80 enlemleri çevresinde görülür.Güney yarımküredeki etki alanı KYK dekine oranla çok azdır bunun nedeni GYK de okyanusların geniş alan kaplamasıdır.

Çöl Bitkileri

Kızılkum (Özbekistan), Karakum (Türkmenistan), Gobi (Moğolistan), Taklamakan (Çin) , Arizona (A.B.D) çölleri,Kuzey AfrikaArap yarımadası

Avustralya’nın iç kesimleri

 

Nüfus Sayımları


NÜFUS SAYIMLARI

Nüfus sayımı

Bir ülkenin sınırları içinde yaşayan kişilere yönelik demografik, ekonomik ve sosyal verilerin toplanması ve bu verilerin değerlendirilmesi işlemine nüfus sayımı denilmektedir. (Belli bir ülkede yaşayan insanların belli bir günde sayılması demektir )Sayımın yapıldığı güne “ sayım günü” denir.

Tarih boyunca çeşitli amaçlarla birçok nüfus sayımları yapılmıştır. Ancak yapılan sayımlar bu günkü sayımlarla aynı özellikte olmayıp günümüz sayımlarına göre yapılış, amaç, elde edilen sonuçlar bakımından oldukça yetersiz durumda idi.



20. yüzyıldan önce yapılan nüfus sayımlarının özellikleri

1- Bu sayımlar genel olarak çok dar amaçlara hizmet etmek için ( Asker ve vergi alma işlemleri) yapılmaktaydı.

2- Bu nüfus sayımları belirli aralıklarla yapılan periyodik sayımlar değildi.

3- Bu sayımlarda elde edilen bilgilerin bulunduğu istatistikler yeterince tutulmamış ve değerlendirilememiştir.

4- Bu sayımlarda ülkeler arasında bir birlik ve uygulamada ortaklık yoktu, dünya ülkeleri kendilerine göre değişik sayım yöntemleri kullanıyordu.

5- Bu sayımların sonuçları sıhhatli değildi ve düzenli olmadığı için dünya nüfusu hakkında yeterli bilgiler vermiyordu.

Dünyada ilk modern manada nüfus sayımları İskandinav Ülkelerinde yapılmıştır.


Ülkemizde nüfus sayımları

Osmanlı İmparatorluğu döneminde istatistik çalışmaları, başlangıçta devlete belirli hizmetler yapmakla yükümlü memur ve sipahilere bırakılan gelir kaynaklarının nicelik ve değişmelerini saptamak amacıyla, 30–40 yıl gibi aralıklarla nüfus ve toprak sayımları yapılması şeklinde düşünülmüştür.

Osmanlı Dönemi öncesine ilişkin istatistik çalışmaları hakkındaki bilgilerimiz ise ek******.

İmparatorluk yeni kurulduğu sıralarda nüfusla birlikte tarım ve arazi konularında bilgi toplamaya özel önem verilmiş; 1326–1360 ve 1360–1389 yılları arasında toprak ve nüfus sayımları yapılmıştır.

Daha sonra Padişah Kanuni Sultan Süleyman genel bir sayım yaptırmaya teşebbüs ederek, bunun her yüzyılda bir tekrar edilmesini Kanunname’ye yazdırtmıştır. Tarihçiler bu dönem içinde 1566–1574 yıllarında Genel Nüfus ve Arazi Sayımı, 1608 yılında tekrar bir nüfus sayımı uygulandığını yazmaktadır.

Kemankeş Kara Mustafa Paşa Sadrazamlığı sırasında nüfus sayımlarının ülke için gereğini belirtmiş ve bunların otuz yılda bir tekrarlanmasını karar altına aldırtmıştır. Ancak sayısız savaş nedeniyle, bu süreye gereğince uyulmadığı gibi, sayım girişimleri sonuçlandırılamamış, fakat çalışmalara ve bilgi toplama faaliyetine devam edilmiştir.

19.Yüzyılın başından itibaren Âdemi Merkeziyet sistemine dayalı olarak merkezde her nezarette, taşrada ise vilayet ve kazalarda istatistik büroları açılmış ve bunların çalışmalarını takip ve kontrol etmek için de ayrı bir merkezi organ kurulmuştur.

Başarı ile sonuçlandırılan ilk Nüfus Sayımı 1831 yılında yapılmıştır. Esas amacı askerlik yapabilecek halkın sayısı ve yeni vergi kaynaklarının saptanması olan bu sayımda, Rumeli ve Anadolu’da bulunan tüm İslam ve Hıristiyan erkek nüfus kapsanmıştır.

II. sayım 1844 yılında kadın nüfusu da kapsayan bir nüfus sayımı daha yapılmış, amacı da kimlik verilecek vatandaşları belirlemektir. 1854’te ise yeni bir nüfus sayımına daha girişilmişse de bunun sonuçlandırılması kabil olmamıştır. 1870 yılında yapılmasına karar verilen Genel Nüfus Sayımı da uygulanamamıştır. III. sayım 1874’te yapıldı, Tuna vilayetleri sayıldı, Trablusgarp ve Arabistan nüfusu tahmin edildi. Bu sayıma göre Anadolu’daki nüfus sayısı 12 milyon civarında idi.

Aynı dönemde Nüfus Sicili Nizamnamesi çıkarılmış ve ilk kez Nüfus Müdürlüğü kurularak nüfus tezkereleri ile doğum, ölüm, yer değiştirme olaylarının kaydına başlanmıştır. 1891 yılında Bab-ı Ali’de Merkezi İstatistik Encümeni kurulmuş, istatistik hizmetleri kanuni bir esasa bağlanmıştır.

1918 yılında çıkarılan yeni bir kanunla istatistik faaliyeti sadarete bağlı istatistik Müdüriyet-i Umumiye’ si bünyesinde toplanmış, kanunun uygulamasına bir yıl devam edildikten sonra kaldırılmış ve eski sistem Cumhuriyete kadar devam etmiştir.

Cumhuriyetten Sonra Nüfus Sayımları

“Efendiler, nüfus meselesi bir memleketin en önemli hayati meselelerindendir. İdarî, askerî, malî ve iktisadi meselelerde memleket nüfusunun gerçek sayısını bilmek ne kadar gerekli ise her sene yapılacak istatistiklerle nüfusun artış veya azalış miktarı anlaşılmadan artış nedenlerinin devam ettirilmesi ve azalış nedenlerinin yok edilmesi için tedbir almanın mümkün olmayacağı bellidir. Bundan dolayı yeniden nüfus sayımı yapılmasına pek acil ve kesin bir lüzum muhakkaktır.” Atatürk

Cumhuriyetin ilanından sonra, Türkiye’nin karşılaştığı önemli ihtiyaçlardan biri de ülkemizde yaşayan nüfusun sayısının, sosyal ve ekonomik niteliklerinin bilinmesi olmuştur.

Ülkemizde ilk düzenli sayım cumhuriyet döneminde 1927’ de yapıldı. İkincisi 1935 ‘de yapıldı. Bundan sonra her beş yılda bir yapılarak devam edildi.1990 ‘dan sonra ise her 10 yılda bir yapılması yönünde karar alındı. Seçimler nedeniyle listeleri yenilemek için 1997’de bir nüfus sayımı daha yapıldı. En son sayım 22 Ekim 2000 tarihinde ülkemizde on dördüncü genel nüfus sayımı gerçekleştirilmiştir.

Son sayımda nüfusumuz 67. 844.000 olarak belirlendi. Ülkemizde sayımların yapılması ve sonuçlarını D.İ. E. tarafından yapılmaktadır.

NÜFUS SAYIMLARI NEDEN YAPILIR?

1- Nüfusun sayısını belirlemek,

2- Nüfusun özelliklerini ortaya çıkarmaktır.

Nüfus sayımları ile nüfusun sayısı ile bireylerin doğum tarihleri, doğum yerleri, eğitim durumları, cinsiyetleri, meslek durumları, nüfus artışı gibi bilgiler elde edilir. Buna nüfus istatistikleri denir. Nüfus istatistiklerinden faydalanarak nüfusun ortaya çıkarabileceği problemleri önceden tespit etmek ve bunlara önlem almak mümkündür.

20. yüzyıl öncesi nüfus sayımlarının amaçları
Modern nüfus sayımlarının amaçları

Asker sayısını belirlemek,

Vergi yükümlülerini belirlemek

Devlete belirli hizmetler yapmakla yükümlü memur ve sipahilere bırakılan gelir kaynaklarının nicelik ve değişmelerini saptamak amacıyla,

Tarım ve arazi konularında bilgi toplanmaya çalışılması,
Okuma yazma bilmeyen nüfusun belirlenmesi ve buna göre okuma yazma seferberliğine başlanması,

İşsizlerin sayısının belirlenmesi ve buna göre iş sahalarının açılması,

Okula başlayacak çocuk sayısının belirlenmesi ve ona göre okul ve derslik yapılması,

Ülkelerin ihtiyacı olan öğretmen, doktor, mühendis vb. ihtiyacını belirlemek,

Ülkelerin nüfus artış hızını tespit etmek ve nüfus planlamasının yapılması veya nüfus artırma çalışmalarına başlanması,

Ülke kaynaklarının tespiti ve nüfusa göre kullanımının planlanması,

Ülkelerde meydana gelen nüfus hareketlerini tespit etmek ve bunun ortaya koyacağı sonuçlara gerekli önlemler almak,

Asker sayısı ve askerlik sürelerinin belirlenmesi,

Nüfus sayımının amacı: Sayımın uygulama tarihinde sınırlarımız içinde bulunan nüfusun büyüklüğünü, idarî bölünüşe göre dağılımını ve başlıca demografik, sosyal ve ekonomik niteliklerini tam ve doğru olarak tespit etmektir.

Bir ülkenin kalkınmasında alınan kararların amaçlanan hedeflere ulaşması için ülkenin mevcut kaynaklarının bilinmesi gerekir. Bu kaynakların en önemlisi insan kaynaklarıdır. Bir ülkede nüfusun miktarı, nitelikleri, yaş gruplarına göre, ekonomik faaliyetlere göre dağılımı, cinsiyet yapısı gibi özelliklerin bilinmesi gerekir. Bir ülkenin gerçekçi bir kalkınma planlaması ancak nüfusun niteliklerinin bilinmesi sayesinde yapılabilir. Modern nüfus sayımları da bu nitelikleri ortaya koymak için yapılmaktadır. Ayrıca nüfus artışının ortaya koyacağı sorunları önceden tespit etmek ve bunlara önlemler almak ve sorunları çözmek için gerekli planlamalar bu bilgiler sayesinde yapılabilmektedir.

Nüfus sayımlarında sorulan sorular şu üç özelliği ortaya çıkarmaya yöneliktir.

1- Nüfusun coğrafi dağılışı ortaya koymak,

2- Ev halkının yapısını ortaya çıkarmak

3- Kişilerin sosyal ve ekonomik özelliklerini ortaya çıkarmak.

Nüfus sayımları sonucunda;

1-Nüfusun sayısı,

2-Artış hızı,

3-Kır – kent nüfus özelliği,

4-Yaş gruplarına göre dağılım,

5-Cinsiyet durumuna göre dağılım,

6-Nüfusun eğitim durumu,

7-Nüfus hareketleri (İç ve dış göçler),

8-Aktif nüfus özelliği,( Üretici- tüketici nüfus)

9-Nüfusun meslek gruplarına dağılımı yani sosyo ekonomik yapısı öğrenilir.

Bir ülkenin nüfusunun niteliklerini bilmesi, kalkınma önceliklerini belirlemesi açısından önemlidir. Nüfus bir ülke için önemli bir güç aynı zamanda kaynaktır. İnsan kaynağı planlı ve doğru kullanıldığı sürece ülkelerin kalkınmaları ve gelişmeleri oldukça kolay olmaktadır.

Türkiye’nin nüfusu 1997 yılına göre 62,8 milyon ile Dünya’da 15. sırada ve Avrupa’da Almanya’dan sonra 2. sırada bulunur. Ancak bu haliyle kalabalık olmayan ülkeler arasındadır.

1997 sayımına kadarki sayımlar De Facto (dö faktö) yöntemine göre yapılıyordu.1997 de De Jure (dö jur) yöntemi de kullanıldı.

Nüfus sayımlarının hazırlık çalışmalarından sonuçların yayınlanmasına kadar olan tüm süreçlerin planlanması ve yürütülmesi yoğun ve uzun dönemli bir çalışmayı gerektirmektedir. Bu çalışmaları yürütmek üzere başkanlığını DİE Başkanının yaptığı ve nüfus alanındaki bilim adamları, DİE ve ilgili kurumların temsilcilerinden oluşan “2000 Genel Nüfus Sayımı Komitesi”, Haziran 1998 tarihinden itibaren çalışmalarına başlamıştır.



Yüklə 0,56 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin