TüRKİye büYÜk millet mecliSİ fethullahçi teröR ÖRGÜTÜNÜN (fetö/pdy) 15 temmuz 2016 tariHLİ darbe giRİŞİMİ İle bu teröR ÖRGÜTÜNÜn faaliyetleriNİn tüm yönleriyle



Yüklə 5,1 Mb.
səhifə32/51
tarix08.04.2018
ölçüsü5,1 Mb.
#47918
1   ...   28   29   30   31   32   33   34   35   ...   51

a) 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa tabi personelin, ilgili Kuvvet Komutanının teklifi, Genelkurmay Başkanının inhası, Milli Savunma Bakanının onayı ile,

b) 2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanununa tabi personelin Jandarma Genel Komutanının teklifi, İçişleri Bakanının onayı ile,

c) 2692 sayılı Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanununa tabi personel Sahilin Güvenlik Komutanının teklifi ve İçişleri Bakanının onayı ile,

ç) Milli Savunma Bakanına bağlı personelin Milli Savunma Bakanının onayı ile,

d) 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanununa tabi personelin, Yükseköğretim Kurulu Başkanının teklifi üzerine Yükseköğretim Kurulunun kararıyla,

e) Mahalli idareler personelinin, valinin başkanlığında toplanan ve vali tarafından belirlenen kurulun teklifi üzerine İçişleri Bakanının onayıyla,

f) 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile bu Kanun Hükmünde Kararnamenin 3. maddesinde belirtilenler hariç diğer mevzuata tabi her türlü kadro, pozisyon ve statüde (işçi dâhil) istihdam edilen personelin, ilgili kurum veya kuruluşun en üst yöneticisi başkanlığında bağlı, ilgili veya ilişkili bakan tarafından oluşturulan kurulun teklifi üzerine ilgisine göre ilgili bakan onayıyla,

g) Bir bakanlığa bağlı, ilgili veya ilişkili olmayan diğer kurumlarda her türlü kadro, pozisyon ve statüde (işçi dâhil) istihdam edilen personelin, birim amirinin teklifi üzerine atamaya yetkili amirin onayıyla,

kamu görevinden çıkarılması öngörülmüştür.

Ayrıca sadece bu şekilde bir uygulama ile yetinilmemiş, bundan sonra çıkarılan 668, 670, 672 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile de bu tür personelin kamu görevinden çıkartılması yoluna gidilmiştir.

29 Ekim 2016 tarih ve 29872 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 675 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 15. maddesi hükmü ile; gerek değerlendirme kurulu kararıyla gerekse Kanun Hükmünde Kararnameler ile kamu görevinden çıkartılan kişilerin 15 gün içinde Devlet Personel Başkanlığına bildirilmesi öngörülmüştür.

Komisyon olarak 11.11.2016 tarih ve 24301011-66504 sayılı yazı ile bu tür personele ilişkin istatistiki analiz raporları Devlet Personel Başkanlığından istenilmiştir.

Devlet Personel Başkanlığınca 25.11.2016 tarih ve E.6874 sayılı yazısı ekinde kamu kurum ve kuruluşlarınca Başkanlığın e-Uygulama sistemi üzerinden girilen bilgilerden derlenerek elde edilen analiz raporları Komisyona gönderilmiştir.



Bu raporlardan; cinsiyet ve istihdam şekline göre kamu görevinden çıkarılan görevli sayıları şu şekildedir:

Tablo 4: FETÖ İle Mücadele Kapsamında Kamu Görevinden Çıkarılan Sayıları

İstihdam Şekli

Kadın

Erkek

Genel Toplam

Memur

14.187

44.525

58.712

Hakimlik Savcılık

7

147

154

Öğretim Elemanları

545

3.091

3.636

Sözleşmeli Personel

147

1.312

1.459

Sürekli İşçi

86

734

820

Sürekli İşçi - Kapsam Dışı

4

89

93

Geçici İşçi

4

14

18

Geçici Personel

29

47

76

Askeri Personel

40

4.887

4.927

Genel Toplam

15.049

54.846

69.895

Bu rakamlar, 24.11.2016 tarihine kadar kamu kurum ve kuruluşlarınca Devlet Personel Başkanlığının sistemine giriş yapılan bilgileri yansıtmakta olup halen verilerin sisteme girilme işlemleri devam etmektedir. Ayrıca yine bu tarih itibariyle Başbakanlık OHAL Merkezine bildirilmiş Adalet Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarından toplam 6.479, Milli Savunma Bakanlığı’ndan da 5.684 personel bulunmaktadır.

Tablodaki rakamlar 24.11.2016 tarihi itibariyle sadece sisteme girilen bilgileri yansıtmaktadır.

Kaldı ki bu rakamlar 15 Temmuz sonrası OHAL kapsamında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler ile kamu görevinden çıkarılanlara ilişkin bilgilerdir. Örgüt mensuplarının kamudan tasfiye süreci 15 Temmuz sonrası başlayan bir süreç değildir. Nitekim 17/25 Aralık Yargı Darbesi Girişimi sonrası bu örgütün bir terör örgütü olduğu ve kamu kurumlarını ele geçirerek ülke yönetimine el koymayı amaç edindiğinin anlaşılması üzerine birçok kamu kurum ve kuruluşunda Örgütle irtibatlı olanlar pasif görevlere çekilmeye çalışılmış, hatta bazı kurumlarda yasal düzenlemeler yoluyla erken emekliye sevk işlemi dahi gerçekleştirilmiştir. Nitekim bu kurumların başında gelen Emniyet Genel Müdürlüğünde 15 Temmuz öncesi üst düzey emniyet personeli değerlendirmeye tabi tutularak 2.207 personel resen emekliye sevkedilmiştir. Bunun 1.394’ü FETÖ şüphelisidir. Bunlardan 734’ünün ise 15 Temmuz sonrası çıkarılan 675 sayılı OHAL Kanun Hükmünde Kararnamesi ile rütbeleri de geriye alınmıştır. Keza yine 15 Temmuz öncesi Polis Koleji ile Polis Akademisi ve Polis Okulları da kapatılarak bu okullardaki mevcut öğrenciler okula giriş puanı ve branşlarına uygun sivil okullara aktarılmıştır.

Kamu kurum ve kuruluşlarında bu kadar yaygın bir örgütlenme yoluna gitmiş örgüt mensuplarının kamudan tasfiyesi Devletimizin ve anayasal düzenin bekası için ne kadar önemli ise örgütle ilişkisi olmayan ancak bu süreçte zarar görme ihtimali bulunan kamu personelini ayrı tutabilmek de o kadar önemlidir. Bu nedenle kamu görevlileri tüm Bakanlıklarda oluşturulan komisyonlar tarafından Sayın Başbakan tarafından açıklanan;



  • 17/25 Aralık'tan sonra Bank Asya ve Paralel Yapı'nın diğer şirketlerine parasal katkı sağlamak.

  • FETÖ'nün sendikaları ve derneklerinde yönetici veya üye olmak.

  • By Lock ve benzeri özel şifreli yazışma programını kullanmak.

  • Kimse Yok Mu Derneği'ne bağışta bulunmak.

  • Emniyet ve MİT ve MASAK raporlarının olması.

  • Kapsamlı sosyal medya taraması.

  • Örgütün sivil toplum kuruluşları adı altında sohbet ve toplantılarına katılmak.

  • Doğal akış dışında kısa sürede terfi etmiş veya özel görevlere getirilmiş olmak.

  • Örgüte ''himmet'' adı altında para aktarmak.

  • Güvenilir ihbarlar, ifade ve itiraflar bulunması.

  • Takip ettikleri sitelerin incelemesinden elde edilen edilen sonuçlar.

  • FETÖ üyesi şirketlerin normal olmayan işlemlerini yapmak, koruyup kollamak.

  • Yargıda ve emniyette örgüt lehine hareket ettiği tespit edilen kişiler arasında yer almak.

  • Paralel Yapı'nın ev ve yurtlarında kalanların sonraki yıllarda gösterdiği davranışlar.

  • İşyerinde diğer çalışanlardan, tanıyan kişilerden elde edilen bilgiler.

  • Örgütün gazete, dergi aboneliği ve çocuğunu okullarına göndermeyi 17/25 Aralık'tan sonra sürdürmek.

şeklindeki (16) kriter açısından değerlendirmeye tabi tutulması öngörülmüştür.367 Bütün bunlara rağmen tasfiyeler sırasında suça bulaşmamış ve örgütle organik bağı olmayan kişilerden zarar gördüğü anlaşılanları hakkında ise hatanın düzeltilmesi yoluna gidilmektedir.

23 Temmuz 2016 tarihinde yayınlanan ilk Olağanüstü Hal Kararnamesi ile 934 okul, 109 öğrenci yurdu, 15 üniversite olmak üzere toplam 1058 özel eğitim kurumu ile 35 özel sağlık kuruluşunun kapatılmasını da FETÖ’nün kamudan tasfiyesi kapsamında değerlendirmek gerektir.

Yine 31 Temmuz 2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 669 sayılı OHAL Kararnamesi ile de mevcut askeri okullar kapatılmıştır.

FETÖ ile mücadele kapsamında yükseköğretimde de önemli adımlar atılmıştır. Yükseköğretim Kurulu Başkanlığınca Komisyona sunulan 28.12.2016 tarihli ve 82444403-299-6066 sayılı cevabi yazıda aşağıdaki bilgilere yer verilmiştir:

Fetullahçı Terör Örgütü ile mücadele kapsamında 15 Temmuz Darbe Girişimi öncesinde ve sonrasında bugüne dek YÖK tarafından yürütülen faaliyetler ve yapılan işlemlere ilişkin olarak; Kurul’da Başkanvekilinin Başkanlığında OHAL Komisyonu kurulmuş ve yöneticiler, öğretim elemanları ve diğer çalışanların durumlarının ivedilikle değerlendirilerek işlem yapılmıştır. Ayrıca yurtdışına öğretim elemanı görevlendirilmemesi, halen yurtdışında bulunan öğretim elemanlarının en kısa sürede yurda dönüşleri sağlanmıştır. Fetullahçı Terör Örgütü ile mücadele kapsamında 3.834 akademik ve 947 idari olmak üzere toplam 4.781 kişi kamu görevinden çıkarılmıştır. 4.841 personelle ilgili inceleme ve soruşturma işlemleri devam etmektedir.”


      1. FETÖ’nün Ekonomik Gücünün Tasfiyesi

15 Temmuz 2016 tarihli Darbe Girişimi öncesi ve sonrasında FETÖ'nün mali gücünün tasfiyesine yönelik Maliye Bakanlığı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, Hazine Müsteşarlığı, Borsa İstanbul, Sermaye Piyasası Kurulu ve Dışişleri Bakanlığı başta olmak üzere birçok kurum tarafından bir dizi çalışma gerçekleştirilmiştir. Komisyonumuz tarafından bu kurumlara gönderilen bilgi ve belge talebini havi yazılara cevaben kurumlardan gelen yazılarda yürütülen faaliyetlerle ilgili ayrıntılı bilgiler sunulmuştur. Bu bilgiler ışığında, darbe girişimi öncesi ve sonrasında FETÖ’nün ekonomik gücünün tasfiyesi amacıyla alınan çok sayıda karar ve önlem hakkında bilgiye bu bölümde yer verilmiştir.

        1. Asya Katılım Bankası A.Ş. (Bank Asya) Süreci

Darbe girişiminin ardından alınan acil tedbirlere geçmeden önce, örgütün finansmanında önemli bir rol üstlenen Asya Katılım Bankası A.Ş. (Bank Asya/Banka) ile ilgili olarak alınan bazı kritik kararların hatırlatılmasında fayda bulunmaktadır. Örgütün ekonomik gücünün tasfiyesi için gerekli mücadele 15 Temmuz öncesinde başlamış olmakla birlikte, 15 Temmuz sonrasında daha etkin hale gelmiştir.

Bank Asya Sürecinde Yaşananlar ve BDDK'nın FETÖ ile Mücadele Kapsamındaki Çalışmaları:

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunca (BDDK) Komisyonumuza sunulan 21 Aralık 2016 tarihli ve 90102173-645[21473]-E.20814 sayılı cevabi yazıda, Bank Asya süreci detaylı olarak anlatılmış ve bu süreçte BDDK'nın aldığı kararların yanı sıra, Bank Asya'da FETÖ ile ilgili olabileceği düşünülen birtakım hususlar ve kurumsal yönetim ilkeleri ile örtüşmeyen çok sayıda uygulama çarpıcı bir şekilde anlatılmıştır. Bu bilgiler ışığında, FETÖ’nün Bank Asya üzerinden örgüt şirketlerini finanse ettiği ve bankacılık düzenleme ve teamüllerine aykırı uygulamaları hayata geçirdiği anlaşılmaktadır.

BDDK denetim elemanlarınca Asya Katılım Bankası A.Ş. nezdinde yapılan incelemelerde Bankanın aktif kalitesine, kârlılığına, likiditesine, bilanço dışı risklerine, sermaye yeterliliğine ve özkaynağına ilişkin olarak tespit edilen sorunlar karşısında faaliyetine devamının mevduat ve katılım fonu sahiplerinin haklarıyla mali sistemin güven ve istikrarı bakımından tehlike arz ettiğinin tespit edilmesinin yanı sıra, Bankanın ortaklarının, yöneticilerinin ve çalışanlarının FETÖ yapılanmasından kaynaklanan; yönetimsel, kurumsal nitelikte birçok bankacılık teamüllerine aykırı uygulamalarla karşılaşılmış ve bu kapsamda anılan Banka ve ortakları hakkında 5411 sayılı Bankacılık Kanunu kapsamında öngörülen tedbirler uygulanmıştır.

Bu çerçevede, Bankanın likidite ve kredi portföyünde yaşanan gerilemeye bağlı olarak varlık kalitesinde yaşanan bozulmanın 2014 yılı içinde artarak devam etmesi sonucunda likidite durumu, Bankanın yükümlülüklerini vadesinde yerine getirememe riski, varlık kalitesindeki bozulma ve özkaynak yapısı değerlendirilmek suretiyle 28.08.2014 tarih ve 5982 sayılı Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (Kurul) kararıyla 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 67. Maddesi kapsamında "önlem alınmasını gerektiren" durum oluştuğu gerekçesiyle Bank Asya, Bankacılık Kanunu’nun "kısıtlayıcı önlemlerin alınmasını" düzenleyen 70. maddesi kapsamına alınmıştır. Mezkur Kararın iptali ve yürütmesinin durdurulması talebi ile Banka tarafından açılan davada, "davanın reddine" karar verilmiş olup, söz konusu Karar müdahiller tarafından temyiz edilmiştir.

Ayrıca, 2014 yılında Bankada A grubu nitelikli pay sahiplerinin Bankacılık Kanunu'nun 18. maddesinin beşinci fıkrasında, Kanunun 8. maddesinde belirtilen kurucularda aranan nitelikleri güncel durumda taşıyıp taşımadıklarının tespitine yönelik olarak söz konusu ortaklardan bilgi ve belge talep edilmiş, ortakların mali güç, itibar ve Kanunda belirtilen diğer şartlar açısından yeterliliklerinin tespiti amacıyla ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının bilgilerine başvurulmuştur. BDDK'nın söz konusu talimatına rağmen belgeleri onaylayacak noter bulunamadığı, resmi kurumlardan çok kolaylıkla temin edilebilecek belgelerin temin edilemediği gibi gerçekçi olmayan sebeplerle birçok ortak istenilen bilgi ve belgeleri vermekten kaçınmıştır.

Bu çerçevede, 03.02.2015 tarihli ve 6187 sayılı Kurul Kararı ile imtiyazlı pay sahipleri açısından BDDK'nın etkin denetimini engelleyecek şeffaf ve açık bir ortaklık yapısının Banka tarafından sunulamaması nedeniyle Bankada nitelikli pay sahibi olan 185 ortaktan verilen süreye rağmen bilgi ve belge vermeyen 122 ortak hakkında temettü dışındaki ortaklık haklarının Kanunun 93. maddesi ve Kanunun 18. maddesinin beşinci fıkrası çerçevesinde Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) tarafından kullanılmasına karar verilmiştir. Anılan Kurul Kararının iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle Ankara İdare Mahkemeleri nezdinde açılan davalarda, Kurul’un 03.02.2015 tarihli ve 6187 sayılı Kararında hukuka aykırılık bulunmadığına hükmedilerek davanın reddine karar verilmiştir. Davacıların temyiz istemleri Danıştay tarafından reddedilerek ilk derece mahkemesi kararları onanmıştır.

Fon Kurulunun (TMSF) aldığı 03.02.2015 tarih ve 2015/27 sayılı kararıyla, ortaklık haklarının Fon tarafından kullanılmasını teminen, Bank Asya’da görevli yönetim kurulu başkan ve üyelerinin tamamı ile Genel Müdürün görevden alınmaları ve Yönetim Kurulu Başkanlığı ve üyeliği görevlerine yeni atamaların yapılmasına karar verilmiş, buna istinaden gerekli atamalar yapılarak Banka yönetimi Fon tarafından devralınmıştır.

Ayrıca, ortaklara yönelik BDDK nezdinde yürütülen çalışmalar sırasında Bankada (A) grubu nitelikli paya sahip Sürat Basım Yayın Reklamcılık ve Eğitim Araçları San. Tic. A.Ş. ile Forum İnşaat A.Ş.’de kontrol gücünü elinde bulunduran Kaynak Holding A.Ş.’nin hisselerinin tümünün Hollanda’da mukim bir özel limited şirket olarak 16.01.2015 tarihinde kurulan INL Partners B.V. şirketine devredildiği tespit edilmiş ve Kurulun 27.02.2015 tarih ve 6207 sayılı Kararı ile bu devir işleminin 29.11.2012 tarihli ve 5054 sayılı Kurul Kararına aykırı şekilde izin alınmaksızın yapılması nedeniyle, Bankacılık Kanunu'nun 18. maddesinin yedinci fıkrası hükmüne istinaden Kaynak Holding A.Ş.’nin kontrol gücüne sahip olduğu Sürat Basım Yayın Reklamcılık ve Eğitim Araçları San. Tic. A.Ş. ile Forum İnşaat A.Ş.’ye ait Banka pay defterine kayıtlı (A) grubu hisselerin temettü dışındaki ortaklık haklarının TMSF tarafından kullanılmasına karar verilmiş olup, mezkur Karara karşı açılan davalarda; Mahkemece davanın reddine karar verilmiş olup, söz konusu kararlar kesinleşmiştir.

Diğer yandan, Banka ile ilgili olarak yapılan denetimler neticesinde, Banka’nın mali bünyesi, ortaklık ve yönetim yapısı ile faaliyetlerinde yaşanan sorunların katılım fonu sahiplerinin hakları ve mali sistemin güven ve istikrarı bakımından tehlike arz ettiğinin ortaya çıkması nedeniyle Kurulun 29.05.2015 tarih ve 6318 sayılı Kararıyla, Banka’nın temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetiminin, zararın mevcut ortakların sermayesinden indirilmesi kaydıyla, kısmen veya tamamen devri, satışı veya birleştirilmesi amacıyla Kanunun 71. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi hükmü gereğince TMSF’ye devredilmesine karar verilmiş, Fon Kurulunun 29.05.2015 tarih ve 2015/134 sayılı kararı ile Bankanın yönetim ve denetim yetkisi bu kapsamda Fon tarafından kullanılmaya başlanmıştır.

Mezkur kararının iptali ve yürütmesinin durdurulması talebiyle açılan davalarda; davacıların tüm talepleri reddedilerek mezkur davaların reddine karar verilmiştir. Bununla birlikte, bir kısım dosya yönünden halihazırda temyiz incelemeleri devam etmektedir.

Son olarak, Bankacılık Kanunu'nun 107. maddesi kapsamında faaliyetlerine devir tarihinden itibaren TMSF’nin kontrolü altında devam eden Bank Asya'ya ilişkin çözümleme süreci olumsuz neticelendiğinden, 23.07.2016 tarihli ve 29779 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Kurul’un 22.07.2016 gün ve 6947 sayılı Kararı ile de, TMSF’nin talebi üzerine Kanunun 107. maddesinin son fıkrası uyarınca Bankanın faaliyet izninin kaldırılmasına karar verilmiş olup, mezkur kararın iptali istemiyle BDDK aleyhine açılan dava halihazırda dilekçelerin teatisi aşamasındadır.

Yukarıda bahsi geçen 5411 sayılı Bankacılık Kanununu çerçevesinde öngörülen tedbirler ve BDDK denetim elemanlarınca tespit edilen hususlar dışında Bankanın Fon’a devrine sebep olan bir çok tespitin yanı sıra, FETÖ ile ilgili olabileceği düşünülen birtakım hususlara aşağıda yer verilmektedir.



Bu kapsamda; yıllar itibarıyla Asya Katılım Bankası mali bünyesindeki bozulmanın artarak devam ettiği,

  • Banka’nın ortaklık yapısının şeffaf olmadığı, banka nitelikli pay sahiplerinin, sahipliğe ilişkin iradelerini kim olduğu bilinmeyen kişi ya da kişilere teslim etmiş olduğunu açık bir biçimde gösteren hususlara rastlanıldığı,

  • Banka kaynak yapısı ve likiditesinin sürdürülebilir bir yapı arz etmediği, Banka varlık kalitesinin bozulduğu ve bozulma trendinin artarak devam ettiği,

  • Banka’nın mali yapısı ve likiditesinin kırılgan bir yapı arz etmesi, kar üretememesi, zarar rakamının yüksek tutarlara ulaşması, ortaklık yapısındaki şeffaf olmayan hususların netliğe kavuşmamış olması ve Moody’s tarafından Bankanın kredi notunun aşağı yönlü revize edilmesi gibi sebeplerden ötürü iç ve dış kaynaklar kullanılarak sermaye artırma imkânının bulunmadığı,

  • Bankanın gelir – gider dengesinin bozulduğu, Banka’da kârlılık düzeyi ve yönetimi ile kârın kalitesinin yetersiz düzeyde olduğu, yüksek montanlara ulaşan Banka zararının artış trendinde olduğu ve yapısallığa dönüşme eğilimi taşıdığı,

  • Bankacılık ilke ve teamülleri ile bankacılık mevzuatı hükümlerine aykırı çok sayıda kredilendirme işleminin gerçekleştirildiği, bu uygulamaların Banka’nın donuk alacak portföyünün sektörden keskin bir şekilde negatif ayrışmasında etkili olduğu,

  • Yurtdışında mukim vakıf dernek vb. isimlerle kurulu ve genel mahiyeti eğitim kuruluşu olan yapılara bankacılık ilke ve teamüllerine ayrıca meri mevzuata uygun olmayacak şekilde kredi verildiği,

  • Söz konusu kuruluşlara kullandırılan kredilerin normal bir bankacılık işlemi olmadığı, yasal düzenlemelere ve Banka’nın iç düzenleme ve süreçlerindeki gerekliliklere uyulmaksızın kullandırıldığı, bu kuruluşların kredi geri ödemelerinin ağırlıklı olarak yurtiçindeki gerçek ve tüzel kişilerden sağlanan bağış, yardım vb. mahiyetteki tutarlarla finanse edildiği,

  • Gelecekteki bağış tutarlarını defaten (topluca) Banka’dan kredi adı altında temin etmeye, alınan kredinin de gelen bağış tutarları ile Banka’ya geri ödenmesini sağlamaya dönük bir özel finansman şekli oluşturulduğu, söz konusu kuruluşların faaliyetlerinin yurtdışında bulunduğu, şeffaf olmadığı, mali durumları gösterir belgelerin ibraz edilmediği ve/veya alınan kredileri ödeyebilecek mali güce sahip olmadıkları dikkate alındığında ve sektörde başka bankalarda kredilerinin olmaması gibi unsurlar dikkate alındığında, bu kuruluşların Bank Asya dışında başka kredi kuruluşlarından fon temin etmesinin olası görülmediği,

  • Dolayısıyla, söz konusu kuruluşlardan mevzuat gereğince alınması gereken belgelerin alınmamasının ve kredi kullandırım süreçlerindeki aksaklıkların, söz konusu kuruluşların FETÖ olarak adlandırılan yasa dışı organizasyon ile organik bağı nedeniyle olabileceği, bu işlemleri normal bir bankacılık faaliyeti olarak değerlendirmenin mümkün görünmediği,

  • Katılım bankacılığı prensiplerine aykırı olarak çok sayıda mudiye başlangıçta anlaşılan katılma payı oranlarını aşacak şekilde kâr payı ödendiği,

  • Bankanın yasal likidite rasyolarının muvazaalı işlemler ile karşılanmış gibi BDDK’ya yanıltıcı raporlamalar yapıldığı, dolayısıyla Kamu Otoritesinin ilgili dönemde Banka hakkında alması muhtemel ilave tedbirlerin alınmasına engel olunduğu,

  • Bankanın, yoğun mevduat çıkışının yaşandığı dönemde çıkan mevduatları karşılamak amacıyla, 01.08.2014 ve 15.08.2014 dönemlerinde Türk Lirası, 28.02.2014, 15.08.2014 ve 29.08.2014 dönemlerinde ise yabancı para zorunlu karşılık tutarları için Merkez Bankası nezdinde eksik zorunlu karşılık tesis ederek Merkez Bankası'na olan yükümlülüklerini ilgili dönemde karşılayamadığı için eksik tesis edilen tutarlar üzerinden yaptırım uygulanmış ve bu yaptırımlar konusunda Merkez Bankası Kanunu'nun ilgili maddeleri gereğince BDDK'ya bilgi verilmiştir368,

  • Banka risk grubuna kullandırılan kredilerin tutarının bankacılık mevzuatında belirtilen yasal sınırı aşmasına rağmen yasal rasyonun altında BDDK’ya raporlandığı,

  • BDDK’nın Bankacılık Kanunu'nun 70. maddesi kapsamında verdiği talimatlara aykırı uygulamaların olduğu

tespit edilmiştir369.

Ayrıca; Banka’da kurumsal yönetim ilkeleriyle örtüşmeyecek şekilde bir takım uygulamaların olduğu yönünde;



  • Banka organizasyon yapısında ve personel listesinde herhangi bir şekilde yer almamakla birlikte Bankanın irtibatlı olduğu FETÖ yapılanmasında “Abi” olarak tanımlanan ve FETÖ adına Banka personelinden kurban, himmet, gazete aboneliği topladığı iddia edilen kişilere Banka üst yönetimince Banka içinde bu faaliyetleri gerçekleştirmeleri için izin verildiği,

  • Banka’nın kurumsal yapısının (organizasyon, bilgi işlem sistemi, şube ağı, personel vb.) kullanılmak suretiyle kurumsal yönetim anlayışıyla bağdaşmayacak şekilde siyasi faaliyetler içerisinde olduğu, dolayısıyla Banka'nın Kanun kapsamında kendisine verilen faaliyet izinleri dışında başka faaliyetler içerisinde organize bir şekilde yer aldığı, konuya ilişkin olarak inceleme yapıldığı dönemde personele bir siyasi parti aleyhinde oy hedefi verildiği, bu konunun tüm Banka genelinde gündem yapıldığı,

  • Yapı ve misyon itibarıyla Banka kurumsal yapısının dışında, Banka Yönetim Kurulu kararlarına etki etme potansiyeli taşıyan ve düzenleyici ve denetleyici kamu otoritesi olan BDDK’nın bilgisi haricinde varlığını sürdüren bir İstişare Heyeti olduğu, söz konusu İstişare Heyeti'nin Banka’da bir yönetim zafiyeti oluşturduğu,

  • 15.01.2014 tarihinde ulusal medyada, 14.01.2014 tarihinde video paylaşım sitesi olan www.youtube.com’da yayımlanan ve Fetullah Gülen’e ait olduğu iddia edilen 25.12.2013 tarihli bir telefon konuşmasında370; mezkur şahısla konuşan kişinin Banka’nın likidite durumuna ilişkin olarak bilgi verdiği ve FETÖ içerisindeki kişiler ile bu kişilerin çevrelerinin Banka’ya yönlendirilmesi noktasında mezkur şahıstan onay talep ettiği ve mezkur şahsın da bu talebe onay verdiği, ayrıca Banka tarafından bazı basın ve yayın organlarında yayınlanan haberlerin tekzip edilmesi amacıyla Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yapılan özel durum açıklamalarında bu haber ve paylaşımlar için bir açıklama yapılmadığının anlaşıldığı371, Fetullah Gülen’e ait olduğu iddia edilen bu konuşmanın içeriği ile Banka’dan mevduat çıkışının yoğun bir şekilde yaşandığı Aralık 2013 – Haziran 2014 arasındaki döneme ilişkin yapılan incelemeler neticesinde olağan bankacılık faaliyetleri ile bağdaşmayacak şekilde Banka’ya mevduat yönlendirilmesi yapıldığı,

  • Banka üst yönetiminin; personel atamalarında FETÖ aidiyetini göz önünde bulundurduğu, A Grubu hisse değişiminin hissedarların iradeleri dışında yapıldığı ve Banka’nın rutin faaliyetlerindeki anlaşmazlıklarda Banka yöneticileri ile hissedarlar arasında Fetullah Gülen’in refere edilmesi, Bankaya mevduat yönlendirilmesindeki verdiği şifahi talimat ile birlikte değerlendirildiğinde, Fetullah Gülen’in Banka yönetiminde gayri resmi anlamda önemli bir güç merkezi olduğunun anlaşıldığı

tespit edilmiştir372.

Diğer taraftan, Cumhuriyet Savcılıkları ve diğer kamu kurumlarından gelen inceleme talepleri, BDDK denetim elemanları tarafından yapılan denetimlerde elde edilen tespitler ve BDDK'ya iletilen ihbar ve şikayetler çerçevesinde Bankanın geçmiş dönemdeki işlemleri incelenmeye devam edilmektedir. Bu kapsamda, FETÖ’nün finansmanına yönelik yurtdışı para hareketleri, kullandırılan krediler, örgütle bağlantısı olan kişilerin hesap hareketleri vb. hususlar incelenmekte, elde edilen bilgiler ilgili kurum ve makamlara iletilmekte ve bankacılık mevzuatı kapsamında yapılması gereken işlemler (suç duyurusunda bulunma, imza yetkisini kaldırma, idari para cezası) ivedilikle yerine getirilmektedir.

Yine, yukarıda belirtildiği üzere, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun 22.07.2016 gün ve 6947 sayılı Kararı ile; Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun talebi üzerine Kanun’un 107. maddesinin son fıkrası uyarınca Asya Katılım Bankası A.Ş.’nin faaliyet izni kaldırılmış olup, Banka’nın tasfiye süreci TMSF tarafından gerçekleştirilmektedir. Bu bağlamda, Asya Katılım Bankası A.Ş. nezdinde hesabı bulunan müşterilerin (bireysel, ticari veya kurumsal) hesap bilgileri, hesap hareketleri vb. nitelikte bilgi ve belgelerin doğrudan Asya Katılım Bankası A.Ş. veya TMSF’den talep edilmesi mümkün bulunmaktadır.

Diğer taraftan, bir banka nezdindeki hesaplar üzerinde FETÖ’ye finansal destek sağlanması, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerinin aklanması, kara paranın aklanması vb. suçların işlendiği şüphesine ilişkin bildirimler ile bu hesaplara ilişkin diğer şüpheli işlem bildirimlerinin 18.10.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun ve ilgili mevzuat hükümleri kapsamında Mali Suçları Araştırma Kurulunun görev ve yetki alanına girmektedir.

Ayrıca, yine BDDK gözetim ve denetimi altında bulunan Türkiye Finans Katılım Bankası A.Ş.’nin (Türkiye Finans) ortakları arasında %22,34’lük hisse oranı ile Boydak Grubu yer almaktadır. Bu hissedar grubu 35 gerçek ve tüzel kişiden oluşmakta olup, Mahkeme kararı uyarınca söz konusu ortaklardan Boydak Holding A.Ş.’nin yönetimi TMSF tarafından gerçekleştirilmekte olup, ayrıca 8 kişinin mal varlığına ise el konulmuştur. 

Öte yandan, BDDK’nın Komisyonumuza ilettiği 18 Ocak 2017 tarihli cevabi yazıya göre ; 17-25 Aralık 2013 sürecinde bazı tüzel ve gerçek kişilerin sır niteliğindeki bilgilerinin hukuka aykırı olarak el geçirilerek ifşa edildiği hususunda yazılı ve görsel medyada yer alan birtakım haberlere ilişkin olarak, ilgili bankalar nezdinde yapılan inceleme ve değerlendirmeler sonucunda söz konusu BDDK personeli hakkında gerekli yasal işlemlerin yapılmasını teminen; BDDK, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunmuştur. Bu suç duyurusuna konu olan fiillerle benzer nitelikte olan eylemlere ilişkin olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde yürütülen soruşturmada, anılan Başsavcılık tarafından Bankacılık Kanununun 104 üncü maddesi kapsamında talep edilen soruşturma izni 22.01.2016 tarihli BDDK Başkanlık Kararı ile verilmiştir.

17-25 Aralık süreci ile bağlantılı olarak, bazı tüzel ve gerçek kişilerin sır niteliğindeki bilgilerin hukuka aykırı şekilde ele geçirilerek ifşa edildiği iddialarına ilişkin BDDK Başkanlık Makamının 23.03.2016 tarihli Onayı kapsamında oluşturulan denetim ekibince, bankaların bilgi işletim sistemleri üzerinde incelemeler yapılmış olup, söz konusu incelemeler neticesinde; yapılan sorgulamaların usulsüz ve örgütlü bir şekilde yapılmış olabileceği değerlendirilmiş ve ilgili şahıslar hakkında BDDK 22.07.2016 tarihli yazı ile Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı başvuruda bulunmuştur.


Yüklə 5,1 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   28   29   30   31   32   33   34   35   ...   51




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin