Ben bu esnada bizim yani hizmet hareketinin cemaatin darbe yaptığımızı biliyordum. Bilerek atışı yaptım. Ben geldiğimde kimse karşılamadı. Yürüyerek filoya gittim. Filoya gittiğimde daha önce isimlerini zikrettiğim şahıslar ordaydı. Ben filoya gidince gazinoya girdim ne oldu diye sordular. Ben de başka uçaklar tarafından indirildiğimi söyledim. Benim bu beyanım üzerine orada bulunanların morali bozuldu seni kim nasıl indirdi diye söylediler. ilk indirilen uçak bendim. Erzurum'dan gelen uçaklar beni Akıncı üssüne kadar takip ettiler. Henüz yakıtım bitmemişti. Bunlar olmasaydı uçuşa devam edecektim.”
Mahmut SİL, Uğur BOZKURT, Osman SİVLİM, Mehmet İhsan AKÇA; Ertuğrul Cihat SUNGUR, Bünyamin ÖZBEK, Uluç Hüseyin Hançer, Yıldırım KILIÇARSLAN, Süleyman EKŞİ, Celal ONAT, Hakan DOĞAN, Raif Can DURSUN, Ali Rıza EKEN, Mehmet GÜNGÖR, Sebahattin TİGU, Halil İbrahim GÜÇLÜ benzer mahiyetteki anlatımlarında;
“Lise ve Üniversite yıllarında cemaate bağlı kişilerle görüştüğünü, bu kişilerden ders aldığını, bu kişilerin yönlendirmesi ile cemaat evlerinde kalıp Askeri Liseleri tercih ettiğini, cemaat evlerinde kitap okuyup sohbet edip Fethullah GÜLEN'in vaazlarını dinlediklerini, okulu bitirdikten sonra da aynı yapıya mensup cemaat üyeleri ile ev kiralayıp kaldıklarını, maaşının %15’ini himmet olarak verdiklerini, 17-25 Aralık'tan sonra aleyhine konuşulup hükümetin yolsuzluk yaptığına dair tapeleri bilgisayardan kendilerine dinlettiklerini, bu CD lerin şifreli olduğunu, AK Partiye oy verilmemesi yönünde telkinde bulunulduğunu”
ZÜBEYİR GÜLER;
“Lisedeyken cemaat üyeleri ile tanıştığını, bunların yönlendirmesi ile ders çalışıp askeri liselere girdiğini, ayrıca bunların yönlendirmesi ile Fethullah GÜLEN'e ait kitapları okuyup videoları izlediğini, görüşecekleri zaman cep telefonu kullanmayı yasaklayıp, diğer telefonları ezberlettiklerini, bir evde 3-4 kezden fazla buluşmadıklarını, eve gidecekleri zaman buluşma noktasında kaş göz işareti ile anlaştıklarını, Hava Harp Okulundayken de cemaatle bu şekilde ilişkisinin sürdüğünü, Sebahattin TİGU ve Osman SİVLİM’in de cemaat evlerine geldiğini, maaşlarından her ay düzenli şekilde himmet adı altında Yavuz isimli şahsa para ödediklerini, maaş promosyonlarının da haram olduğundan bahisle ellerinden alındığını, kendilerine getirilen CD lerin UBUNTU işletim sistemi ile açıldığını, cd ilk takıldığında içeriği boş gibi gözüküp başlat kısmında bir oyun seçip bu oyunu bir defa oynayıp yenildikten sonra girdikleri şifre ile CD nin açıldığını,”
Kübra ARPAGUŞ;
“Lise aşamasında evine yakın olduğu için Maltepe Dershanesinin Balgat Şubesine gittiğini, lise 2-3 ve 4. sınıflarda bu dershaneye devam ettiğini, son sene önce bu dershane tarafından Orta Doğu Teknik Üniversitesini yazmasının telkin edildiğini, daha sonra ise askeri okulları tercih etmesi gerektiğinin söylenerek yine cemaate ait olduğunu tahmin ettiği Gelişim Dershanesine yönlendirildiğini, Fethullah Gülen cemaatiyle tanıŞmasının 2008 yılında Lise 2'de iken Maltepe Dershanesine gittiğinde olduğunu, gayet sevecen yaklaşarak dershanenin en üst katında bulunan kreş gibi sosyal amaçlı tesislerin de bulunduğu genişçe bir salondan oluşan yerde kendilerine yemek ikram edildiğini ve animasyon filmler izletildiğini, daha sonra yine dershanede çalışan hocalar ve ablalar vasıtasıyla dini içerikli sohbetler yapıldığını, zamanla Fethullah Gülen'in vaaz CD lerinin izletilmeye başlandığını, ayrıca hafta sonları üniversite öğrencilerinin kaldığı evlere ders çalışmak amacıyla götürüldüklerini,
2010 yılında açılan imtihanı kazanarak Kara Harp Okuluna girdiğini, bu okulu tercih etmesinde dershanedeki matematik öğretmeninin telkinlerinin önemli rol oynadığını, fiziğinin bu iş için uygun olduğunu ayrıca ahlaklı ve düzgün insanların askerlik görevini yapmasının daha doğru olacağını, hiç olmazsa bir boşluğun doldurulmuş olacağını söylediğini Kara Harp Okulunun ilk 1. senesinde kendisiyle iletişime geçmediklerini, okulu kazandığından haberlerinin olmadığını düşündüğünü, 2. sene ailesinin yaşadığı eve giderek babasıyla görüştüklerini ve hava astsubaylığı sınavlarına girmesini istediklerinde babasının zaten benim kızım Kara Harp Okulunu kazandı orada okuyor diyerek kendilerini evden kovmuş olduğunu, Kara Harp Okulundaki ilk 2 senesinde cemaatin kendisiyle iletişim kurmadığını, kendisinin de dahil olduğu 2014 yılında mezun olacaklar grubunda ayrıcalıklı bir kesim bulunduğunu fakat kendisini bu gruba dahil etmediklerini, bu ayrıcalıklı olduğunu düşündüğü gruptakilere çeşitli nedenlerle takdir verdiklerini, örneğin; hiç atışa katılmamış bir arkadaşlarına takdir verdiklerini, tahminine göre 2014'de mezun olacaklar grubunun %90'ının bu cemaatle ilişkili olduğunu, 3. Sınıfa geldiğinde çeşitli nedenlerle kendisine disiplin cezaları verilmeye başlandığını, üzerindeki baskılar artınca daha önce telefon numarası kendisinde kayıtlı olan dersanede iken kendisine ismi verilen Rümeysa isimli kişiyi aradığını, kendisine yapılan haksızlıklardan bahsettiğini ve kendisine sahip çıkılmadığını söylediğini, onun ise tüm bunların kendi hatasından kaynaklandığını söylediğini ve " bu zamana kadar neredeydin" dediğini, ayrıca bundan sonra sabit bir ablasının olacağını devamlı onunla görüşeceğini söylediğini, o abla denen şahıs ile arasında bir nevi hiyerarşik durum söz konusu olduğunu, bu abla denilen kişinin kullandığı kod adın "Yağmur" olduğunu, cemaat içerisinde bölge ablası olarak tanımlanan bir konumda olduğunu, daha sonra 3. sınıfın yaz tatilinde 20 gün süre ile Ankara'da ki Cevizlidere semtinde bulunan bir evde 20 günlüğüne kendilerini kampa aldıklarını, kamp süresince Fethullah Gülen'e ait kitaplar dağıtılarak okumalarının istendiğini, ayrıca kampta iken Fethullah Gülen'in vaaz CD lerinin izletildiğini, kampın 15. gününde ailesi ile ilgili bazı durumları bahane ederek kamptan ayrıldığını, onların istemediği tarzda aykırı davranışları sebebiyle o yıl devre kaybettiğini,”
Yağmur kod adlı kişi ile haftada bir kez bazen cemaate ait evlerde bazen de bazı kişilere ait evlerde buluştuğunu, son sınıfta mezuniyete yakın tarihlerde bu ablalar diye bahsettiği kişilerin kadın öğrencilerden resim vermelerini istediklerini ve kendilerini cemaatin uygun göreceği kişiler ile evlendireceklerini söylediklerini, kendisinin ise bu şekilde evlenmek istemediğini beyan ettiği, 2015 yılının Ağustos ayında Kara Harp Okulundan Muhabere Teğmen olarak mezun olduğunu, 2015 yılının Haziran ayından 23-24 Nisan 2016 tarihine kadar cemaatten kimse ile iletişime geçmediğini, son bahsettiği tarihte Yağmur kod adlı ablanın kendisini arayarak görüşmek istediğini fakat kendisinin görüşmediğini,”
Murat GÜMÜŞ;
“Cemaatle irtibatı bulunduğunu, bedava ders verileceğini öğrenince eve gelip gitmeye başladığını, Hasan isimli şahsın kendilerine burada ders verdiğini, lisede de bu irtibatının devam ettiğini, lisedeyken de bu etüt merkezinde bedava ders aldığını, Hasan isimli şahsın Askeri Lise sınavlarına girip girmediğini sorduğunu, akabinde yanına gelip gittiğinde Fethullah GÜLEN'in kitaplarını gösterip bu kitapları okumaya başladığını, Sızıntı ve Zaman Gazetesi okuduklarını, Risale isimli kitabı da okumaya devam ettiklerini, 2009 yılında Hava Harp Okuluna Başladığını, Hasan isimli şahsın okulda açıkça namaz kılmamasını, abdest almamasını, gözle namaz kılmasını söylediğini, sınıftaki arkadaşlarıyla ilgili bilgi aldığını, daha sonra Mehmet isimli şahsın kendisine abilik yaptığını, düzenli olarak maaşa geçtikten sonra %15 oranında örgüte himmet adı altında para ödediklerini,”
Orhan KUZUCU;
“Üniversiteyi kazandıktan sonra ve Lise 2 deyken FETÖ terör örgütüne ait olduğunu sonradan öğrendiği Maltepe Dershanesine gidip Bim Mağazasının üstündeki örgüte ait yurtta kaldığını burada Selman isimli kişinin Harp Okulları sınavına hazırlanmasını istediğini, cemaat evlerine gittiğini, evde kalanların hepsinin kod ismi kullandıklarını, daha sonra 2009 yılında Hava Harp Okuluna kaydını yaptırdığını Selman isimli şahısla bu dönemde de görüşmeye devam ettiğini, bu şahsın kendisine normal namaz kılmamasını, abdest almamasını ve dini konularda konuşmamasını söylediğini, okulu bitirip göreve başladıktan sonra himmet adı altında maaşının %15'ini verdiğini, Ankara'da Akıncı 141 filoya geldiğinde de bağlantısının sürdüğünü, suç tarihinde Mete KAYGUSUZ, Hüseyin TÜRK, Ahmet TOSUN, Üsteğmen EREZ, Yüzbaşı Mustafa KONUR, Yüzbaşı ÖTKÜN ve Mehmet ÇAVUR'un Hakan KARAKUŞ'un talimatıyla kursiyer teğmenleri brifing salonunda topladıklarını, Hakan KARAKUŞ'un telefonlarını toplayarak terörle mücadele harekatı yapılacağını, diğerlerine güvenmediğini, kendilerine çeşitli görevler verileceğini söyleyip Hüseyin TÜRK'ün kursiyer pilot teğmenlere çeşitli görevler verdiğini, kendilerine filonun çardak kısmında bulunup Hüseyin TÜRK'ün dışarıdan filoya girmek isteyenlere niçin geldiklerini sorup filonun içerisinde bulunanlar haricinde kimseyi içeri almamalarını söylediğini, daha sonra Mete KAYGUSUZ'un buraya mahkumlar gelecek karşı geleni darb edin dediğini, akabinde uçakların kalkmaya başladığını, elleri bağlı bir tümgeneralin buraya getirildiğini, aynı şekilde iki orgeneralin daha binaya getirildiğini, konuşmalardan darbe olduğunu anladığını, Mete KAYGUSUZ'un emri ile kuleye gittiklerini, Yüzbaşı Ahmet TOSUN'un telefonları kendilerine verip üsten ayrılmamalarını istediğini, daha sonra lojmana gidip Çubuk'a ailesinin yanına gidip orada kaldığını,”
Selahaddin YILDIZ;
“Ortaokuldan itibaren cemaatin evlerine gelip gittiği, burada hem ders konusunda çalışıp hem de cemaatle ilgili kendisine propaganda yapıldığı, gruplar içerisinde yer aldığı, cemaatten maddi destek aldığı, cemaatteki kişilerin kendisine Berk kod ismini verdiklerini, cep telefonu ile görüşmemesi yönünde telkinde bulunduklarını, sizin gibi temiz insanların TSK'da bulunmaları lazım sen Askeri Liseye gir şeklindeki yönlendirmeleri üzerine Askeri Liseyi tercih ettiği, irtibatta bulunduğu kişinin bizimle irtibatta olduğunu kimseye hissettirme diyerek kendisine uyarıda bulunduklarını, tanımadığı ve abi diye hitap ettiklerini beyan ettiği bir şahsın seri numarasını bilmediği 1 doları Fethullah GÜLEN'in size hatırası bunu sürekli üzerinizde taşıyın diyerek verdiğini, ancak bu parayı kaybettiğini, cemaat evlerinde sürekli toplantılarda Fethullah GÜLEN'in kitaplarını okuyup video kasetlerini seyrettiklerini, daha sonra kitapların dikkat çekebileceği belirtilerek kendilerine 3 adet laptop getirilip, getirdikleri cdleri bilgisayara taktıklarında Ubuntu işletim sistemi ile CD lerin açılıp ilk açıldığında CD nin içeriğinin boş gibi göründüğünü, sonra Cd açıkken başlat kısmında bir oyun seçtiklerini, bu oyunu bir defa oynayıp yenildikten sonra ortak kullandıkları bir şifreyi girdiklerinde Cd nin Ubuntu işletim sistemi ile çalıştığını, daha sonra cemaatten Yusuf isimli kişinin himmet adı altında maaşlarından her ayın 15inde ikametine gelerek elden para aldığını, ayrıca kendi adlarına olmaksızın Zaman Gazetesi ve Sızıntı Dergisine üye yaptıklarını, devrelerinden %90’ının bu yapıya bağlı olduğunu düşündüğünü,”
Oğuz Kağan AYRAN;
“Ortaokuldan itibaren cemaat üyelerinin evlerine gidip geldiğini, burada ders çalıŞtıklarını, daha sonra namaz kılıp dini sohbetler yaptıklarını, zaman zaman cemaat evlerinde yatılı kaldıklarını, 2010 yılında Lise 2. sınıfa giderken Ömer Işıklı isimli arkadaşının kendisini iftara davet ettiğini, bu şekilde cemaat eviyle irtibata geçip ders aldığını, burada Fethullah GÜLEN'e ait kitaplar okuduklarını, üniversite sınavlarına hazırlandığını ve sınav sonucunda tüm Askeri Okullara girmeye yeterli puan aldığını, onların yönlendirmesi ile Askeri Okullara müracaat edip Hava Harp Okuluna girdiğini, okula başladıktan sonra sorumlusunun Murat isimli şahıs olup, bu şahsın 4 yıl boyunca her hafta sonu kendisi ile görüştüğünü, daha sonra Murat'ın kendisini Burak diye bir abiye yönlendirdiğini ve bunun elinde tüm devrelerinin isim listesi olduğunu, bu isimlerden evde kalmak istediği arkadaşlarını işaretlemesini istediğini ve işaretlediğini, maaş almaya başlayınca Burak isimli şahsa himmet olarak maaşının %15'iniödediğini, himmeti Mehmet Fatih BAL isimli şahsa ödediklerini, 17-25 Aralık sürecinden sonra toplantı konularının AK Partiyi karalama propagandasına dönüştüğünü,”
Ali Mert TÜFEKÇİ;
“Ortaokul bitiminde sınavlara girdiğinden itibaren cemaatle bağlantı kurduğunu, bu şahısların yönlendirmesi ile Askeri Liselere girdiğini, cemaat evlerinde ders eğitimi, Fethullah GÜLEN'in kitaplarının okunması gibi faaliyetlerde bulunduğunu, daha sonra cemaatin yönlendirmesi ile çeşitli kişilerle bağlantı kurduğunu,”
Ali PEHLİVAN;
“1998 yılında Bursa Işıklar Askeri Lisesi'ni kazandığını, Fetö yapılanmasıyla o dönemde Fetullah Gülen cemaati olarak bildiği cemaatle ortaokul 3.sınıfta ikinci dönemde 1998 yılının başlarında tanıştığını, arkadaşı vasıtasıyla bir etüt merkezine gittiğini, burada kendilerine 2 saat matematik dersi anlatıldığını, etüt merkezinin sorumlusunun, Adem isimli arkadaşına bundan sonra gidecekleri bir adresi verdiğini, bu adresteki öğrenci evine gitmeye başladıklarını, her gittiğinde farklı kişileri gördüğünü, evde genelde matematik dersi anlatıldığını, ders çalışırken babasının da isteği doğrultusunda askeri lise sınavlarına girmek istediğini söylediğini, evde ders anlatan abilerin de askeri liseye girmeleri konusunda destek olduklarını, yaklaşık 4 ay bu evde matematik dersi almaya gittiğini, Temmuz- Ağustos aylarında askeri lise sınavlarına girip başarılı olduğunu, astsubaylık sınavını asil 97.olarak, subaylık sınavını da yedek 107.sırada kazandığını, 107. yedek olmasına rağmen kendisinden önceki kişiler kabul edilmediği için Işıklar Askeri Lisesini kazandığını, askeri lise sınavını kazandıktan sonra Ankara'daki en son abisi olan Ersin’in sen Bursa'ya gittikten sonra ben 2 ay sonra şu tarihte Kültür Park'ta stada bakan girişinde buluşuruz dediğini ancak kendisinin bu buluşmaya gitmediğini, çünkü resmi kıyafetle abiyle görüşmeye gitmek istemediğini, hazırlık sınıfının sonunda yaz tatilinde Ankara'ya geldiğinde arkadaşı Adem’in evlerine geldiğini ve Ersin isimli abinin kendisi ile görüşmek istediğini söylediğini, Adem’le birlikte ders aldıkları Oran’daki eve gittiklerini, 1999 yılının yaz tatilinde orada evde görüştüklerini, bu görüşmede kendisine Bursa'daki buluşma noktasına neden gelmediğini, o tarihte orada olduğunu söylediğini, kendisinin ise o tarihte askeri liseden çıkışların resmi kıyafetle olduğunu buluşma noktasına o yüzden gelemediğini söylediğini, Ersin isminin kod ismi mi gerçek ismi mi bilemediğini ne iş yaptığını bilmediğini zaten bunun söylenmeyeceğini, Ersin abinin, okul başladıktan 1 ay sonrasına buluşmak için bir tarih verdiğini askeri lisede 1. sınıf öğrencisiyken Ersin abinin söylediği tarih ve saatte bahse konu parka resmi kıyafetle gittiğini, kendisini görünce takip etmesi şeklinde hareket yaptığını bir şey konuşmadan onu takip etmeye başladığını, bir apartmanın girişinde kendisine bir çanta verdiğini, çantada kot pantolon ve tişört bulunduğunu, askeri kıyafetleri çıkarıp çantaya koyduğunu, kendisini tenha bir parka götürdüğünü, parkta 2-3 saat oturup dini konularda sohbet ettiklerini, Ersin’in 2 ay sonra buluşmak için gün ve saat verdiğini ancak kendisinin bu randevuya gitmediğini, liseyi bitirene kadar başka irtibatı olmadığını, liseyi bitirdikten sonra 2002 yılının yaz ayında Ankara'ya geldiğinde Oran 'daki evde kendisiyle birlikte matematik dersi alan Serhat isimli arkadaşıyla karşılaştığını, Serhat’ın cemaatle irtibatın devam edip etmediğini sorduğunu, kendisinin lise 1.sınıftan itibaren Ersin abiyle görüşmediğini söylediğini, 1 hafta sonra Serhat ile Veysel isimli şahısların evlerine geldiğini, Veysel abinin Etlik’te bir adres verdiğini, bu eve gidip geldiğini, Kara Harp Okulu okuduğu 4 yıl boyunca abiliğini Veysel isimli şahsın yaptığını, evde sadece Veysel abiyle kendisinin olduğunu, 3. kişinin kesinlikle bulunmadığını, evde bazen Fetullah Gülen 'in kitaplarını okuduklarını bazen ise Fethullah Gülen’in vaaz kasetlerini izlediklerini, ev sohbetine gidemediği zaman, manevi anlamda ayağının kayacağını, dikkat etmesi gerektiği şeklinde uyarıldığını, görev yaptığı yerlerde bu şekilde cemaat abileriyle irtibatının olduğunu, 2011 yılının ağustos ayında Kara Harp Okulu öğrenci takım komutanı olarak atandıktan hemen sonra 2011 yılı Ağustos ayında kampa görevli olarak gittiğini, kampta 20. öğrenci bölüğüne atandığını, bölük komutanının kendisine öğrencilerden 12 kişilik isim listemiz var, bunlar yaramaz adamlar, bunların teğmen çıkmaması lazım, buradan mezun olmamaları lazım, bunları rahat bırakmayın, devamlı yataklarını kontrol edin, eğitimlerde bunları sorgulayın, açıklarını yakalayın, ceza verin tarzında konuştuğunu, ilk başta bu öğrencilere neden bu muamele yapıldığını anlayamadığını, ilerleyen süreçte süreçte öğrencileri tanımaya başladıkça TSK'dan atılması için uğraştıkları 12 kişinin sol görüşe yakın ve Alevi mezhebinden öğrenciler olduğunu fark ettiğini, o kamp döneminde bu 12 kişiden ayrılan olmadığını ancak bir sonraki sene Kara Harp Okuluhdaki eğitime başlandığında bu 12 kişiden önemli kısmının ayrıldığını, kendisi Kara Harp Okulundan ayrıldıktan sonra da kara listeye alınan öğrencilerin sınıfta kaldıklarını sonradan duyduğunu, bahse konu kamptan Ankara’ya döndükten sonra cemaat abisi Suat ile görüşmelerinde kendisine, İzmir'de ki kampta yaşadıklarını anlattığını ancak Suat abinin bu öğrencilere kötü muamele yapılmasının kul hakkına girmeyeceğini, çünkü bunların TSK'dan atılmasının vatana, millete ve İslama hizmet olduğunu, bu şahısların verecekleri zararın önceden önlenme amaçlı olduğunu, hatta Suat abinin kendisiyle her görüşmesinde kendisine isim isim şu öğrenciye o hafta ne muamele yaptınız, TSK'dan ayrılması için gerekli kötü muameleleri yaptınız mı diye sorduğunu, daha sonra beklenmedik şekilde 2012 yılının Mayıs, Haziran aylarında 28. Mekanize’ye tayininin çıktığını, bundan sonra Tarık isimli kişi tarafından abiliğinin yapıldığını, istihbarat kursuna geçince tekrar abisinin değiştiğini,
9 Temmuz Cumartesi günü saat 21:00 sıralarında Muhaym Başkanı Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş’in telefonla kendisini aradığını, ertesi gün için buluşalım dediğini, bunun üzerine Pazar günü kışlada buluştuklarını, beni yeteri kadar tanıyor musun diye sorduğunu, kendisinin ise yeteri kadar tanıdığını düşündüğünü söylediğini buna karşılık kendisine güvenip güvenmediğini sorduğunu, kendisinin de güvendiğini dile getirdiği, akabinde Gökhan Şahin Sönmezateş’in Hz. Hızır ile Hz. Musa'nın yaptığı yolculuğu anlatarak hiçbir şeyi olduğu gibi görme, her şeyin bir arka planı vardır şeklinde şeyler söylediğini ardından da çocuğunun üzerine yemin etmesini istediğini, kendisinin söz vermesi üzerine kamu kurumlarının resimlerini CAS programından çıkarıp koordinatlarını bu resimlerin üzerine yazdığını, Gökhan Şahin Sönmezateş’in kendisine yemin ettirmesi esnasında yemin tarzından onun da cemaatten olduğunu anladığını,
Darbe günü Saat 21:30 sıralarında ev hanımı olan eşinin kendisini telefonla arayıp uçaklar alçaktan uçuyor, sizin bir bilginiz var mı dediğini kendisinin ise bilgilerinin olmadığını tatbikat olabileceğini söylediğini, daha sonra haber kanallarını açtıklarını, ilerleyen saatlerde darbe teşebbüsü olduğunu anladıklarını, Başbakının açıklamasından sonra bunun bir cemaat darbesi olduğunu anladığını, çünkü silahlı kuvvetler içerisinde Fetullah Gülen cemaatinin etkili bir güç olduğunu bildiğini, saat 23:00 sıralarında Gökhan Şahin Sönmezateş in telefonla arayıp Marmaris'te Okluk Koyu'nda Cumhurbaşkanlığı'nın binası var, oranın koordinatını verin biraz sonra arıycam dediğini, kendisinin de bu binanın koordinatlarını aldığını, dışarı çıkıp bu koordinatları Veli Bilgin’e verdiğini,
Darbe girişiminden sonra kendisi için Fetullah Gülen Cemaatinin, cemaat olmaktan çıktığını, bir törer örgütü olduğunu, Fetullah Gülen'in de terör örgütünün başı olduğunu, TSK'da kendisinin Fetöcü olarak bildiği ve yukarıda söyledikleri dışında bildiği başka kimse olmadığını, çünkü cemaatin teşkilatlanma modeline göre bunu bilmenin mümkün olmadığını, herkese bilmesi gerektiği kadar bilgi prensibine göre bilgi verildiğini,”
Beyan etmişlerdir.
49.1.2.9.Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/128386 Soruşturma Sayılı (Hava Kuvvetleri Mahrem İmamları) İddianamesi
Darbe girişiminin ana karargahı konumundaki Akıncılar Üssünde 15 Temmuz 2016 gecesi yaşananlar ortaya çıkarmıştır ki, Örgütün TSK içinde en sinsice yuvalandığı, örgütlendiği ve emelleri için istismar ettiği yerlerin başında hava kuvvetlerimiz gelmektedir.
28.08.2016 tarihinde Sefa YURDAGÜL (sefa.yudagul2016yandex.com) mail hesabı üzerinden “fetö darbe” başlığıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına bir ihbar gönderilmiş ve bu ihbar incelendiğinde Fetullahçı Terör Örgütü'nün mahrem yapılanması ve bu yapılanma içerisinde faaliyet yürüten kişiler hakkında bilgiler bulunduğu görülmüş ve soruşturma başlatılmıştır. Bu soruşturma genişletildikçe özellikle sanıkların ifadelerine dayanarak FETÖ’nün özelde Hava Kuvvetleri genelde de tüm TSK içerisindeki yapılanmasına dair oldukça ayrıntılı bilgilere ulaşılmıştır. Önceki iddianame özetlerinde, FETÖ mensubu sanıkların itiraf niteliğindeki ifadelerine yeterince yer verildiğinden bu bölümde, ifadelere daha fazla yer verilmeyecek; ancak çok değerli bilgiler içerdiği için İddianamenin FETÖ’nün TSK içindeki mahrem yapılanmasına dair kısmı burada özetlenecektir:
“ÖRGÜT MENSUPLARININ TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNE SUBAY VE ASTSUBAY YETİŞTİREN EĞİTİM BİRİMLERİNDEKİ KADROLAŞMA SÜRECİ
FETÖ’nün kural olarak ortaokuldan kazanılan öğrencilerin devşirilmesi ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin subay ve astsubay yetiştiren eğitim birimlerinde istihdam edilmesi yolunu izlediği görülmektedir. Bir elemanın kazanılması, devşirilip yetiştirilmesi ve hedef üniteye sokulmasının daha iyi anlaşılabilmesi için ilk etapta örgütün hedef seçimi ve yeni üye kazanma fonksiyonun icra edildiği temel birim olan Işık Evlerindeki ideolojik eğitim üzerinde durulmalıdır.
Eleman kazanma faaliyetlerinin yoğunlaştığı asıl hedef kitle, toplumun tüm kesimlerine sızarak ele geçirme amacı göz ardı edilmemek kaydıyla örgütün istismar ettiği konulara duyarlı dindar-muhafazakâr toplum kitlelerine mensup zeki ve çalışkan, ekonomik durumu iyi olmayan ailelerin çocukları olan öğrencilerdir. Bir öğrencinin ortaöğretimde matematik, fizik, kimya ve Türkçe derslerinin not ortalamasının yüksek olması, örgütü bu tür başarılı, zeki ve çalışkan öğrencilere çekmektedir.
Örgüt notları yüksek, zeki, çalışkan ve başarılı öğrencilerden oluşan hedefini özellikle;
-İlk ve orta öğretim kademelerindeki devlet okullarında çalışan veya bilinçli bir şekilde buralara yerleştirilmiş Milli Eğitim Bakanlığı kadrolarını işgal eden örgüt mensubu öğretmenleri ve okul müdürleri ile bu okullarda eğitim gören örgüt mensuplarının çocukları vasıtasıyla bağlantı kurulan öğrenciler,
-Çeşitli sınıflara yönelik dershanelerin yaptığı deneme/seviye tespit sınavlarında belirlenen öğrenciler,
-Dershanelerine, okullarına, kolejlerine ve yurtlarına katılım sağlayan öğrenciler arasından seçmektedir.
Seçilen hedefle doğal gerekçesi bulunarak ilk temas sağlandıktan sonra, görevlendirilen kişi rehberliğinde örgüt içerisindeki önemli terimlerden biri olan “ikram” yöntemi devreye sokulmaktadır. Geziler, piknikler, güzel ve nezih mekânlarda yemek ısmarlamalar, birlikte spor aktiviteleri, sinema gibi sosyal ve kültürel aktiviteler, eksikliklerin giderilmesi, maddi her türlü yardımın yapılması, başka bir deyişle ilgilenilen kişinin maddi anlamda boyunduruk altına alınması sağlanmaktadır. Böylece kişi manevi anlamda borçlandırılmaktadır.
Hedef seçiminden sonra söz konusu olan “İkram” aşaması, hem hedefin örgüt ortamlarına alıştırılması hem de örgütün hedef üzerinde hatır oluşturup, sevgisini ve gönlünü kazanarak bir anlamda örgüte karşı hedefte daha önceden bulunma ihtimali olan yargıya karşı ilk tepkiyi ortadan kaldırmave beyin yıkama aşamasından önce uygun psikoljik hale getirme aşaması olarak değerlendirilebilir.
Sonraki aşamada örgütün ağına takılan bu öğrenciler öncelikle ders çalışmak / ücretsiz özel ders vermek bahanesiyle “Işık Evi” olarak adlandırılan evlere davet edilmektedir.
“Işık Evi” nin en önemli fonksiyonu yeni elemanlar kazanmak, ham olarak gelen hedefi örgüt elemanına dönüştürmek ve bu hedef şahıslara örgütün ideolojisi ile öğretilerini empoze etmektir. Bu yerleri bireysel dönüşüm sürecinin gerçekleştirildiği hücre evleri olarak tanımlamak da mümkündür.
Bu evlerde kalan çocuk ve gençler, sistemli olarak kendi sosyal çevrelerinden çıkarılarak, 'telkin' yoluyla örgüt gönüllüsü haline getirilir ve yine 'telkin'le birlikte örgüt içinde tutulurlar. Bu süreçte çocuklara her türlü sorunlarında yardım edilir ve önceden çalışılmış yöntemlerle güvenleri kazanılmaya çalışılır. Ayrıca sürekli çeşitli görevler verilmek suretiyle bir yandan itaat / teslimiyet kültürü yerleştirilir, diğer bir yandan ise hedefin özgüveni artırılır ve başarının hazzı yaşatılır. Böylece çocuklarda ‘başının büyüklerce okşanması’ ile oluşan olumlu psikolojiden istifade edilerek, gelecekte her şeyinden faydalanılacağından habersiz hedefin mutlu olması sağlanır.
Işık Evlerinin en belirgin özelliği; şeffaflıktan uzak, gizli, denetimsiz, kontrolsüz, dış dünyadan tamamen izole ve bilinmeyen yerler olmasıdır. Fetullah GÜLEN’in anlatımına bakıldığında Işık Evleri’nin Tekke’nin ahlaki eğitimi, medresenin ilmi ve kışlanın disiplinini alarak bir sentez ve alternatif eğitim modeli oluşturulması, bu model doğrultusunda örgüt mensuplarının istenen kalıba sokularak bunlara örgütsel hedeflere ulaşmak için uygun özellikler kazandırılmasının amaçlandığı anlaşılmaktadır.
Işık Evleri’nde verilen ideolojik eğitimin, dört temel inanç esasına dayandığı tespit edilmiştir. Fetullahçılığa özgü bu iman esaslarını şunlardır: “Fetullah GÜLEN’in varlığına ve olağanüstülüğüne inanmak, Fetullah GÜLEN’in kitaplarına ve videokasetlerine inanmak, Fetullah GÜLEN’in Başyücelerine ve İmamlarına (Abilerine/Ablalarına) inanmak, Devletle ve dünyayla hesaplaşma gününe inanmak”tır.
Örgüt liderinin, İbni Erkam evleri ve şarj evleri olarak adlandırdığı bu meçhul evler, yeni elemanların ideoloji doğrultusunda şarj edilerek bireysel dönüşümlerinin gerçekleştirildiği ve “tek tip kişilik” oluşturulduğu yerlerdir.
FETÖ’nün tabiriyle örümcek ağına yakalanan bu gençlere, Işık Evlerinde güvende oldukları vurgulanarak sorumlu ‘abiler’ ile gerek eğitim, gerekse diğer her türlü ihtiyacının karşılanacağı teminatı verilmektedir. Ayrıca gençlere, burada olmakla en doğru kararı verdiği, ‘Hizmetin’ kanatları altına girmekle gelecek kaygılarının ortadan kalktığı, çünkü artık devlete veya özel sektöre yerleştirilerek kariyer ve iş imkânlarının sağlanacağı, şayet devlet içerisinde hizmet adına bulunmaktan ötürü başına bir şey gelirse ve meslekten atılırsa korkmaması gerektiği, zira hizmetin özel sektörde de yaygın iş imkânlarının bulunduğu ve asla mağdur edilmeyeceği anlatılmaktadır.
Bu sayede ‘abiler’ ile sorumluluğu altındaki gençler arasında çok sıkı bağlar oluşturulmaktadır. Öyle ki zamanla hedefin ‘Abi’ üzerinden örgütle olan bağı, hedefin ailesi ile olan bağının önüne geçmektedir. Sadece aile ile olan bağlar değil; vatan, millet, devlet gibi maddi ve manevi bütün kutsallarla ilgili olan bağlar zayıflatılarak yerine tek kutsal bağ olarak ‘Hizmet’ bağı kurulmaktadır.
Yıllarca devleti ele geçirmek için eğitilerek çeşitli aşamalardan geçirilen ve uygun kıvama getirilen FETÖ’nün ‘Kurşun Askerleri’, menzile doğru yani Türk Silahlı Kuvvetleri’nin subay ve astsubay yetiştiren eğitim birimlerine sızdırılmak üzere hazırlanarak, gerekirse bu birimlere girmeye gönüllü olmayanları da ikna ederek hedef ünitelere sokulurlar.
Türk Silahlı Kuvvetleri gibi stratejik kurumlara yerleştirilecek öğrenciler, daha özel şartlarda seçilip, ‘özel gruplar' halinde hazırlanmaktadır. Bunların mümkün olduğunca diğerleriyle teması sınırlanmakta, 'hücre tipi' yapılanma modeli uygulanmaktadır.
Askeri okullara, sokulacak öğrenciler, örgütle bağlantılı eğitim kurumlarına (okul, dershane, etüt merkezi vb. ) gönderilmemekte, gönderilse bile gerçek isimleri ile kayıt edilmemektedir. Bu öğrencilerin büyük bir çoğunluğuna okullara giriş sınavlarına ilişkin sınav soruları sınavlardan önceden verilmektedir. Buna örgüt jargonunda 'Fetih okutmak' denir. 'Fetih okutmak', "sınavda çıkacak soruların öğrencilere okutulup ezberletilmesi" demektir.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin eğitim birimlerine giren öğrencilerin örgütsel görevi hedef üniteye girmekle sonlanmaz. Öğrenci sınavı kazandıktan sonra, kendisini hazırlayan abisi ya da başka bir abi görevlendirilerek takibi yapılır. Bu aşamadan sonra bu abilere GÖZCÜ sıfatı verilmektedir. GÖZCÜ vasıtasıyla hedef ünitelere sokulan örgüt mensubu öğrencilerle 15 günlük aralıklarla, eğitim görülen okulun bulunduğu şehirdeki bir örgüt üyesine ait evde görüşmeler yapılır. İrtibatın hiçbir zaman koparılmadığı FETÖ mensuplarının sadakatlerine göre gruplara ayrılarak eğitim hayatları boyunca bir an olsun boş bırakılmadan verilen görevleri yerine getirmesi istenir. Öğrenci okulu bitirene kadar bu işlemler bu şekilde büyük bir gizlilikle devam eder.
Örgüt sadece özel olarak seçip yetiştirdiği elemanlarını askeri okullara sokarak dikey büyüme stratejisini takip etmemekte, aynı zamanda sızdırdığı bu elemanlarını kullanarak kendi örgütüne mensup olmayan öğrencileri de saflarına çekerek yatay büyüme stratejisini de uyguladığı görülmektedir.
Askeri okullara sızan eğitici ve idareci örgüt mensuplarının desteğiyle uygun bir sohbet ortamı ayarlanıp buralarda örgüt mensubu olmayan öğrencilerle yakın arkadaşlık ilişkilerinin geliştirildiği ve cazip teklif ve telkinlerle örgüte kazandırıldığı anlaşılmaktadır.
Örgüt mensubu öğrenciler, 15 günde bir hafta sonu çarşı izinlerine çıktıkları zamanlarda birer ikişerli gruplar halinde örgüt içerisinde yer alan sivil vatandaşların evlerine gitmektedir. Buralara ilk gidişte okula başlamadan önce belirtilen tarih ve saatte, belirlenen yerde buluşma sağlandıktan fiziksel herhangi bir temasa girilmeden gözsel temas sağlanmakta, örgüt mensubu öğrenci irtibatlı olduğu GÖZCÜ'yü uzaktan takip etmekte ve esas görüşmenin yapılacağı yere gelinmektedir. Örgüt mensubu öğrenciler hafta sonları izinli olarak okuldan askeri kıyafetle ayrıldıktan sonra kural olarak örgütün belirlediği bir işyerinden, bu belirlenmemişse kendi bulacağı bir işyerinden sivil kıyafetler almakta, bu kıyafetleri giydikten sonra buluşma sağlanmaktadır. Gidilen yerlerde Fetullah GÜLEN'in videokasetleri seyredilmekte ve Fetullah GÜLEN'in kitaplarıyla örgütsel ideolojik eğitime tabi tutulmaktadır. Burada ayrıca GÖZCÜ yada onun üstü olan DOKTOR sıfatlı örgüt üyesi tarafından okul, öğrenciler ve askeri personel ile ilgilide bilgiler örgüt üyesi askeri öğrenciye sorulmakta ve notlar alınmaktadır. Bu faaliyetlerin gerçekleştirildiği hücre tipi evlerde gizliliğe büyük önem verilmektedir. Örgüt mensubu öğrenciler ile takibinden sorumlu örgüt üyeleri arasında haberleşmelerde elektronik haberleşme araçları neredeyse hiç kullanılmamakta, bu evlerde de devre dışı bırakılmaktadır. Buluşmalarda bir sonraki buluşma tarih ve saati belirlenmekte, bir sonraki buluşma bu şekilde sağlanmaktadır.
Dostları ilə paylaş: |