2B. Verinin Toplanması, Çözümlenmesi ve Değerlendirilmesi
Alan araştırması ekibi dört görüşmeci (üç kadın ve bir erkek) ile, esas olarak kentlerdeki ilişkilerin kurulması ve görüşmelerin organizasyonundan sorumlu olan, ancak gerektiğinde görüşmelere de katılan bir alan koordinatörü olmak üzere beş kişiden oluşuyordu.
Ekibin tüm üyeleri sosyal bilimler alanında eğitim almışlardı (farklı üniversitelerin sosyoloji, antropoloji, gazetecilik bölümlerinden mezundular; niteliksel araştırma ve derinlemesine görüşme konusunda bazı deneyimlere sahiptiler. Ayrıca, görüşmecilerin çoğu Aralık ayındaki atölye çalışmasına katıldılar, bu da onlara namus ve namus cinayetleri konusunda görüşlerini zenginleştirme imkanı sağladı. Alan araştırmasına başlamadan önce, niteliksel yöntem, araştırma projesinin hedefleri ve kullanılacak görüşme yönergeleri konusunda 1 günlük eğitim düzenlendi. Prof. Dr. Belma Akşit (Başkent Üniversitesi öğretim üyesi, Nüfusbilim Bilim Derneği üyesi) niteliksel yöntem konusunda bir sunum yaparak eğitime katkıda bulundu. Ayrıca, Marmara Üniversitesi’nde bu konuda doktora çalışması yapan Leyla Pervizat namus cinayetlerini araştırmanın teorik yönleri üzerindeki deneyimlerini ve konuyla ilgili lobi faaliyetlerini katılımcılarla paylaştı. Eğitimin ardından her görüşmeci en az bir görüşme ve çözümleme yaparak bu konuda pratik deneyim edindi. Pratik çalışmanın ardından yapılan 1 günlük eğitimde, görüşmeler gözden geçirildi, uygulamadaki hatalar üzerinde duruldu ve görüşme yönergesinin gerekli görülen yerlerinde bazı değişiklikler yapıldı.
Araştırma sırasında, temel olarak, biri kişilere (veya gruplara), biri de STK’lara yönelik olarak hazırlanan iki görüşme yönergesi kullanıldı. Ancak, meslek sahiplerine uygulandığında kişisel görüşme yönergelerinin özel yaşama ilişkin bazı soruları üzerinde daha az durulup, şiddet, namus cinayetleri, şiddet mağdurları vb. konularındaki iş deneyimleri ve görüşleriyle ilgili daha ayrıntılı bilgi toplanmaya çalışıldı. Ayrıca, namus cinayeti mağdurları ve mağdur yakınları ile görüşülürken, görüşülen kişilerin duygularını incitmemek ve yoğun duygusallık yaşanan bir ortam yaratmamak için özel çaba harcandı. Görüşme yönergeleri esnek bir yapıya sahip olduğu için, araştırmacılar yönergeyi görüşülen kişinin anlatma ihtiyacı ve isteğine göre ve onu rahatsız etmeden mümkün olan en çok bilgiyi alacak biçimde kullanabildiler.
Alan araştırmasının çok zor olmasına ve anlatılanların görüşmecilerin ruh halini olumsuz yönde etkileyecek ve onları karamsarlığa yöneltecek (Adana araştırmasının görüşmecileri tarafından bildirilmiştir) yapıda olmasına rağmen, ekipten kişisel bazı nedenleri dışında ayrılan olmadı. Kentlerde, proje önerisinde belirtilen görüşme sayısının aşılması ve her kentte kalınan sürenin uzaması nedeniyle ekipten ayrılmak durumunda kalan görüşmecilerin yerine Adana’da bir ve Batman’ da iki yeni görüşmeci ekibe katıldı. Ekibe yeni katılan görüşmeciler de sosyal bilimci ve niteliksel araştırma konusunda deneyimleri olan kişilerdi.
Meslek sahipleri ile yapılan bazı görüşmelerin dışında, görüşmelerin çoğu kaydedilebildi. Görüşmeciler, genellikle iki kişi olarak çalıştılar ve bir görüşmeci, görüşme sırasında not almaktan sorumluydu.
Görüşmeler, alanda görüşmeleri yapan kişiler tarafından çözümlendi, genelde de her görüşmeci kendi gerçekleştirdiği görüşmeleri kendisi çözümledi. Ancak bazı durumlarda, özellikle de görüşmecilerin iki kent arasında hiç ara vermeden çalıştıkları Şanlıurfa ve Batman’da çözümleme konusunda diğer görüşmecilerden destek alındı. Görüşmelerin süresi ve kalitesi görüşme koşulları, yanıt veren kişinin istekliliğine ve iletişim becerisine, görüşmenin yapıldığı yere vb. bağlı olarak farklılıklar göstermektedir. Görüşmelerin süresi 1-4 saat arasında değişmekte olup ortalama olarak uzunlukları 15-30 sayfa arasındadır. Grup görüşmelerinde ise bu süre ve sayfa miktarı aşılmıştır.
Araştırma koordinatörü İstanbul ve Şanlıurfa’da birkaç gün alan araştırması ekibiyle birlikte çalıştı. Araştırma ekibi, proje süresi boyunca yapılanları değerlendirmek ve daha sonra atılacak adımlar konusunda kararlar almak amacıyla beş kez (Istanbul ve Adana alan araştırmalarından sonra birer kez, alan araştırması tamamlandıktan sonra da üç kez) bir araya geldi. Bu toplantılar, hem çalışmaların sistematik olarak yürümesini sağladı, hem de araştırmada görev alan kişileri, konuya ilgi duyan, birbiriyle çalışmaktan zevk alan uyumlu bir ekip haline getirdi. Toplantıların, yapılanların bütünlüklü bir şekilde görülmesi açısından da yararı oldu.
Alan araştırması ekibi içinden birkaç kişi gönüllü olup, çözümlenmiş görüşmeleri belirli konulara odaklanarak okuyarak, “namusa aykırı davranışları” nitelikleri ve sonuçlarına göre sistematik olarak derleyerek görüşmelerin değerlendirilmesine ve sonuç raporunun yazılmasına katkıda bulundular. Ayrıca, yapılan bu değerlendirmeler yine alan araştırması ekibinin bazı üyeleriyle birlikte tartışıldı.
3. Namusun Algılanış Biçimleri Dört kentteki bulguların genel bir değerlendirmesi, kişilerin namus anlayışlarının yaş, eğitim, yaşanılan yer (kent/kır), geçmiş deneyimler, ve şimdiki sosyal ilişkileri ile bağlantılı olduğunu göstermektedir.
Görüşülen kişilerin bazıları namusun “hayatlarındaki en önemli ve her şeyden önce gelen şey” olduğunu söylemiş ancak, namusu somut olarak tanımlayamamışlardır. Dört kentin hepsinde karşılaştığımız bu yaklaşım, Şanlıurfa’da daha yoğun bir vurguyla kendisini göstermiştir. 20’li yaşlardaki genç bir üniversite öğrencisinin söylediği “Şanlıurfa’ da herkes namusu için yaşar” sözü, bu kentte yapılan birçok görüşmede, tam olarak bu şekilde ifade edilmese de, kendisini hissettiren bir yaklaşım olmuştur. Bu tür yanıtlar, kırsal geçmişi olan ve yaşadıkları ortamdan hayatları boyunca fazla uzaklaşmamış olan kişilerde daha da yaygın olarak karşımıza çıkmıştır. Bu yönelimde görüş ifade edenlerin önemli bir kısmının güçlü aile ya da aşiret bağlarına sahip olduğu (özellikle Şanlıurfa’da), yaşam pratiklerinde dinin önemli bir yer tuttuğu da görülmüştür. Ancak, bunların dışında, namusla ilgili değerlendirmelerini oldukça abartılı ifadelerle anlatan genç ve doğma büyüme kentli kişiler de vardır). Aşağıdaki ifadeler bu görüşleri yansıtmaktadır :
“Namus, şu anda yaşamamızın sebebidir, namus. Ya şu anda biz namus için yaşıyoruz yani. Namus olmazsa, bilmiyorum yani, yaşamanın bi anlamı yok herhalde. (…) Paran olmasın şerefin olsun. Budur yani.” (Şanlıurfa, erkek üniversite öğrencileri grup görüşmesi, 19-22 yaş grubu, doğma büyüme Şanlıurfalı) “Bence, namuslu bir insan, genelde yani biz Kürtlerde doğulu insanlarda namus kavramı çok, herhalde her şeyden ön plandadır, bizde.” (Adana, kadın, 31 yaşında, Siirtli)
“bilmiyorum… bir şey, namus için insanı öldürüyorlar ” (Şanlıurfa, kadın, 16 yaşında, 3.sınıftan terk,doğma büyüme Şanlıurfalı )