TüRKİye diyanet vakfi 4 İSLÂm ansiklopediSİ (22) 4



Yüklə 1,42 Mb.
səhifə8/41
tarix31.12.2018
ölçüsü1,42 Mb.
#88622
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   41

İKDÜ'L-CÜMÂN

Bedreddîn el-Aynî'nin (ö. 855/1451) 850 (1446) yılına kadar oelen umumi tarihi.

Tam adı Hkdü'l-cümân ü târihiehli'z-zamân olan ve Târihü 1-Bedrî olarak da bilinen eser iki bölüm olarak değerlendi­rilebilir. Birinci bölümde dünyanın yara­tılışı, coğrafyası, peygamberler tarihi, es­ki Mısır, İran, Yunan ve Arap tarihiyle hic­rete kadar gelen İslâm tarihinden bahse­dilir. Hicretten itibaren kronolojik olarak düzenlenen ikinci bölümde Hz. Peygam-ber'in hayatı. Hulefâ-yi Râşidîn, Emevîler ve Abbasîler dönemi anlatılmış; Mısır, Su­riye. İran ve Mâverâünnehir'de kurulan İslâm devletleri hakkında bilgi verilmiştir. Eserin en önemli kısmı Memlûk tarihinin ele alındığı son ciltlerdir. Moğollar'la ya­pılan mücadeleye diğer tarihçilere oranla daha geniş yer ayıran Aynfnin İlhanlı Sul­tanı Gâzân Han dönemindeki (1295-1304) Memlûk-İlhanlı münasebetlerine dair verdiği bilgiler diğer kaynaklarda bulun­mamaktadır.

Aynî bu eserinde siyer, tarih, coğrafya, ensâb. tabakat ve terâcim, tefsir ve ha­dis kitabı türünde 100'ü aşkın eseri kay­nak olarak kullanmıştır. İbn Zûlâk ve İbn Dokmak'ın günümüze ulaşmayan eserle­rinden. Ebû Saîd İbn Yûnus'un Târihu Mışrve Muhammed b. Abdülmelik el-Hemedânî'nin Unvânü 's-siyer'i gibi yi­ne zamanımıza ulaşamamış kitapların­dan, Yûsufî'nin Nüzhetü'n-nâzır gibi çok az bir kısmı elde bulunan eserlerden nakiller ihtiva etmesi kitabın önemini art­tırmaktadır. Ancak müellifin ulaşamadığı bazı kaynaklan da kullanmış gibi göster­diğine ve son yıllarında hafızasında bazı karışıklıklar olduğuna dikkat çekilmiştir.277 İbnü's-Sayrafîel-Hatîb. İbn Tağrîberdî, Sehâvî ve İbn İyâs gibi tarih­çiler 'İkdü'l-cümân'dan büyük ölçüde is­tifade etmişlerdir.

İkdü'l-cümön, Burcî Memlükleri dö­nemi için en önemli kaynaklardan biri ol­masının yanı sıra Anadolu coğrafyası hak­kında da geniş malûmat içermektedir. Eserde siyasî olaylardan başka ekonomik, sosyal ve kültürel konulara da yer veril­miş, Nil nehri ve taşkınları, güneş ve ay tutulması, veba, kıtlık ve deprem gibi ta­rihte iz bırakan hadiseler de ayrıntılı bi­çimde anlatılmıştır. Kitabın son kısımla­rında para ve fiyatlar hakkında verilen bilgiler iktisat tarihi açısından önemlidir. 'İkdü'i-cümân'da hicretten itibaren ve­fat eden meşhur şahsiyetlerin biyografi­lerine de yer verilmiştir. Eser ayrıca, ihti­va ettiği orijinal kayıtlar ve asılları günümüze ulaşmamış belgeler sebebiyle de­ğerli bir kaynaktır.

Aslı yirmi cilt civarında olan 'İkdü'1-cü-mân'm çeşitli kütüphanelerde dağınık halde pek çok nüshası vardır. Tam nüsha­ları ile kısmen eksik olan bazı nüshaları Topkapı Sarayı Müzesi 278 ve Beyazıt Devlet 279 kütüphanelerinde bulunmaktadır.280 Eserin 648-707 (1250-1307) yıllarını içeren kıs­mını Muhammed Muhammed Emîn dört cilt (Kahire 1407-1412/1987-1992), 815-880 (1412-1446) yıllarını içeren kısmını da Abdürrâzık et-Tantâvî el-Karmût iki cilt (Kahire 1405-1409/1985-1989) halinde neşretmiştir.

'İkdü'l-cümân, müellifi ve kardeşi Şe-hâbüddin Ahmed tarafından Törîhu'ş-Şihâbî adıyla sekiz cilt. ayrıca müellif ta­rafından Târîhu'1-Bedr fî evşâfi ehli'l-'aşr adıyla üç cilt olarak ihtisar edilmiştir. Bu ihtisarda eserin aslında bulunmayan bazı bilgilere de yer verilmiştir. Nevşehirli Damad İbrahim Paşa'nın kurduğu bir he­yet, eseri III. Ahmed adına bazı kısımla­rını atlayıp bazı kısımlarını da özetlemek suretiyle Türkçe'ye çevirmiştir.281 Bu arada Aynî'nin Osmanlı tarihine dair verdiği yanlış bilgiler düzeltilmiş, gerekli görülen yerlere ilâveler yapılmıştır. 282Kâzım Yaşar Kopraman, ei-Aynî'nin İkdü'l-cümân'mda XV. Yüz­yıla Ait Anadolu Tarihi ile İlgili Ka­yıtlar adlı bir doktora tezi hazırlamıştır.

Bibliyografya :

Aynî. 'Ikdü'l-cümân (nşr. Muhammed Muham­med Emîn), Kahire 1407/1987; ayrıca bk. neş-redenin girişi, I, 11-12; a.e. (nşr. Abdürrâzık et-föntâvîel-Karmût), Kahire 1409/1989, neşrede-nin girişi, s. 41-52; Sehâvî. ed-Dav'ü't-lâmic, X, 134-135; Karatay, Arapça Yazmalar, M, 392-400; D. P. Little, An Introductıon to Mamtuk Historiography, Wiesbaden 1970, s. 80-87; Sa­lih Yûsuf Ma'tûk, Bedrüddîn el-'Aynî ve eşeru-hûftllmi'l-badtş, Beyrut 1407/1987, s. 98-99; Mehmet İpşirli. "Lâle Devrinde Teşkil Edilen Tercüme Heyetine Dair Bazı Gözlemler", Os­manlı İlmî oe Mesleki Cemiyetleri (haz. Ekme-leddin İhsanoğlu). İstanbul 1987, s. 33-43; Talat Sakallı. Bedruddin Aynî, Ankara 1995, s. 73-80; Âdile Âbidin, "Aynînin İkdü'l-cümân fi Ta­rihi Ehlİzzeman Adlı Tarihinde Osmanlılar'a Ait Verilen Malûmatın Tetkiki", Tarih Semineri Defgisi,\\, İstanbul 1938, s. 134-215; Salim Ay­düz, "Lâle Devrinde Yapılan İlmî Faaliyetler", Diuan, 11/3, İstanbul 1997, s. 143-170; Marçais, "Aynî", Kil, 72.



el-İKDÜ'I-FERÎD

İbn Abdürabbih'in (ö. 328/940) ansiklopedik eseri.283



el-İKDÜ'I-MANZÛM

Taşköprizâde Ahmed Efendi'nin eş-Şekâ 'iku'n-nu'mâniyye adlı eserine Hısım Ali Çelebi (ö. 992/1584) tarafından yazılan zeyil.284



el-İKDÜ’S-SEMÎN

Takıyyüddin el-Fâsî'nin (Ö. 832/1429) Mekke'ye dair eseri.285


İKFÂR 286

İKİNDİ DİVANI

Osmanlılar'da sadrazam divanına verilen ad.

Bu divanın İlk defa ne zaman ve nasıl ortaya çıktığı tam olarak bilinmemekte, bazı kaynaklarda vezîriâzamlık makamı­nın ihdasına kadar götürülebileceği belir­tilmektedir. Ancak bir müessese haline gelişi XV. yüzyıl sonları ve özellikle XVI. yüzyılda olmuştur. Gelişmiş haliyle ikindi divanı, Osmanlı devlet teşkilâtında sad­razamın başkanlık ettiği dört ayrı divan­dan doğrudan kendisine ait yegâne divan olup İstanbul'da olduğu zaman Paşakapı-sı'nda, serdâr-ı ekrem olarak seferde bu­lunduğunda kendi karargâhında toplanır­dı. XVI. yüzyılın ikinci yarısında Âlî Mus­tafa sadrazamın, kendi sarayında hafta­nın dört gününde tezkireciler ve selâm çavuşu ile "muhtâc-ı arz" olmayan işler İçin hüküm buyurulmak üzere ikindi di­vanı akdettiğini belirtirken 287 Tevkiî Abdurrahman Paşa. salı ve perşembe günleri dışında ikindi vakti divan akdedilip halkın işlerinin şer' ve kanun üzere görüldüğünü, anlaşmazlıkların çözüldüğünü, isteyenlerin eline ahkâm verildiğini belirtir. XVII.288 yüzyıl tarihçilerinden Topçular Kâtibi Abdülkadir Efendi, ikindi vakti ezan okunup nevbet dövüldükten sonra farz namazın eda edildiğini ve di­van ferman olunduğunu, burada önce halkın işlerinin görüldüğünü, ardından sefer mühimmatının müzakere edildiği­ni kaydetmektedir.289

Divan üyelerinin kimler olduğu ve bu­raya kimlerin katıldığı açık olarak kaynak­larda belirtilmemekle birlikte sadrazama doğrudan bağlı reîsülküttâb, çavuşbaşı, büyük ve küçük tezkireciler ve Türkçe bil­meyen müracaat sahiplerine yardımcı ol­mak üzere bir tercümanın toplantıya ka­tıldığı; kapıcılar (bevvâbân), selâm çavuş­ları, müteferrikalar, çaşnigîr ve muhzır­ların da diğer hizmetleri gördükleri bilin­mektedir.290 Divana muhtemelen sadâret kethüdası da katılmaktaydı. Ayrı­ca mülâzemetle İstanbul'da bulunan bazı beyler beyi ler, sancak beylerinin divana gelip dava dinlemede yardımcı oldukları bildirilmektedir. Ancak muhtemelen bu husus süreklilik arzetmeyip davanın özel­liğine bağlı bir durumdu. Kubbe vezirleri ve nişancı, sadrazamın herhangi bir ma­zereti dolayısıyla katılamadığı zamanlar­da ikindi divanına başkanlık edebilmek­teydiler. Fakat bunlar devamlı üye duru­munda değildi.

Bu divana getirilen meseleler ve dava­ları özellikle padişaha arzı gerektirmeyen veya Dîvân-ı Hümâyun'a intikal ettiği hal­de orada görüşülmesine lüzum olmayan konular oluşturuyordu. İlgi alanlarına gö­re ikindi divanı, kazasker veya defterdar divanlarına havale edilen davalar, bura­larda görüldükten sonra nihaî karar için yeniden Dîvân-ı Hümâyun'a gelirdi. Böy­lece kesin olarak sınırları belli olmamak­la birlikte ikindi divanı ile Dîvân-ı Hümâ­yun arasında bir iş bölümü bulunmakta­dır. Dîvân-ı Hümâyun'un ehemmiyetini kaybettiği dönemde önemli bazı yargıla­malar, bazı askerî zümrelerle ilgili dava­lar ikindi divanında görülürdü.291

İkindi divanında meselenin nasıl ele alındığı hususunda uygulamadan bazı so­nuçlar çıkarmak mümkündür. Telhis uy­gulaması ile ikindi divanı arasında bir bağ bulunmakta olup sadrazam ikindi diva­nında verdiği bazı kararlar için telhis usu­lünden yararlanmaktadır. Bu divanda ba­kılacak davalara ait evrak sıraya konur, iddia sahibinin iddiasının okunması veya şifahen ifade edilmesiyle başlanır, iki ta­rafın İddia ve cevaplan dinlenirdi. Divan bürokrasisini yürüten görevliler davayı özetler, şer'an ve örfen ne yapılması ge­rektiğini teklif ederler, sadrazam bunu uygun görürse arzuhal üzerine yazılır ve sadrazam buyruldusu ile tasdik edilir­di. Arzuhalin bir tarafına karan içeren i'lâmın yazılması usuldü.292

İkindi divanına bürokratik açıdan bakıl­dığında burada çeşitli defterlerin tutul­duğu anlaşılmaktadır. Nitekim XVI. yüz­yılın özellikle ikinci yarısında bu divanda tutulduğu çeşitli kayıtlardan anlaşılan ru-ûs defterleri bulunmakta, bunlardan ba­zılarının halen arşiv tasnifinde yanlışlıkla mühimme defterleri serisi içerisinde yer aldığı bilinmektedir. Bu defterlerde yer alan hükümlerin sonlarının sadrazam bu-yuruldusu ile bitmesi dikkati çekmek­tedir. Bazan ikindi divanı akdi İçin, "Yevmü'l-cum'a, fi 26 şehr-i mezbûr, bu gün paşa hazretleri ikindi divanı eylediler" şeklinde açık tarih de verilmektedir.293

XVI-XVII. yüzyıllarda düzenli bir şekil­de çalıştığı arşiv ve Osmanlı tarihlerinde­ki kayıtlardan anlaşılan ikindi divanının daha sonraki seyri hakkında bilgi yoktur. Muhtemelen XVIII. yüzyılda Babıâli'nin tedricen belirgin hale gelmesi, vezîriâza-ma bağlı reîsülküttâb, çavuşbaşı ve ket­hüda beyin her birinin bürolarının teşek­kül etmesiyle bu divan klasik görüntüsü dışında farklı bir şekil kazanmış, Tanzi­mat döneminde ise tamamen unutulmuştur.


Bibliyografya :

BA, KK, nr. 7501, s. 2; BA. MD, XXV, nr. 252; Âlî Mustafa. Künhü'l-ahbar, İÜ Ktp., TY, nr. 2290, vr. 89"; Selânikî. TârıVı (Ipşirlı), bk. İndeks; Hasan Beyzade Ahmed, Târih (haz. Nezihi Aykut, doktora tezi, 1980), İÜ Ed.Fak. Tarih Semineri Kitaplığı, nr. 3277, s. 751-752; Topçular Kâtibi Abdülkadir Efendi, Târih (haz. Ziya Yılmazer, doktora tezi, 1990), İÜ Ed.Fak. Genel Kitaplık, nr. TE 80, s. 373, 395, 525, 610; Naîmâ, Târih, 1, 325, 445; Th. Thornton, Etatactuetde la Tur-quie, Paris 1812, II, mahkeme kısmı; D'Ohsson. Tableau general, VII, 225; Tevkii Abdurrahman Paşa, Kanunnâme, MTM, 1/3 113311 İçinde, s. 499-500; Uzunçarşılı, Merkez-Bahriye, s. 138; Ahmet Mumcu. Osmanlı Devletinde Sİyaseten Kati,Ankara 1963, s. 103;a.mlf.. Hukuksalve Siyasal Karar Organı Olarak Diuan-ı Hüma­yun, Ankara 1986, s. 142-146; Midhat Sertoğ-lu, Osmanlı Tarih Lügati, İstanbul 1986, s. 190; Nejad GÖyünç, "XVI. Yüzyılda Ruus ve Önemi", TD, XXII (1968). s. 17-34; TayyibGök-bilgin, "Babıâli", M, M, 174.




Yüklə 1,42 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   41




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin