KÂŞÂNÎ, ABDULLAH B. ALİ
Ebü'l-Kâsım Cemâlüddîn Abdullah b. Alî b. Muhammed el-Kâşânî (ö. VIII./XIV. yüzyılın ilk yarısı)
İlhanlı tarihçisi. VII. (XIII.) yüzyılın ikinci yarısı ile VIII. (XIV.) yüzyılın ilk yarısı arasında yaşamıştır. Ailesinin mesleği olan çini işlemeciliğine rağbet etmeyip öğrenim görmeyi tercih eden ve hükümdarların emrinde münşiler arasında yer almayı başaran Kâ-şânî'nin bu görevine hangi hükümdar döneminde başladığı bilinmemektedir. Dönemin ünlü veziri Reşîdüddin Fazlullah Hemedânrnin CâmiVi-fevârîft'ini 710'-da (1310) tamamlaması ve Olcaytu dönemini (1304-1316) yazma görevini de Kâ-şânîye vermesi dikkate alınarak Olcaytu devrinde İlhanlı sarayına intisap ettiği söylenebilir. Bu görevi dolayısıyla Kâşânî kendisini "el-müverrih el-hâsib" olarak nitelemektedir. Kâşânî, Reşîdüddin'in ölümünden (718/1318) sonra CûnûSı't-tevârîh'in tamamını kendisinin yazdığını
iddia etmiştir. Ancak sağlam bir dayanağı bulunmayan bu iddia modern tarihçiler tarafından da kabul görmemiştir. VIII. (XIV.) yüzyılın başlarında hayatta olduğu anlaşılan Kâşânî'nin ölüm tarihini Kâtib Çelebi yanlışlıkla 836 (1432-33) olarak verirken 21 Bağdatlı İsmail Paşa 736 (1335-36) şeklinde kaydeder.22
Eserleri.
1. Zübdetü't-tevârîh. Genel bir tarih niteliğinde olup Hz. Âdem'den başlayarak Bağdat'ın Moğollar tarafından alınmasına (656/1258) kadar meydana gelen olaylardan bahseder. Eserin küçük bir bölümünü Gabriel-Joseph Edgard Blochet lntroduction â I'histoire des mongols de Rochideddin (Leyden - London 1910) adlı eseri içinde yayımlamıştır. İsmâilîler, Fâtımîler ve Nizârîler'le ilgili bölümlerini Muhammed Taki Dânişpejûh Zübdetü 't-tevârîh 23 adıyla neşretmiştir.24
2. Târih-i Olcaytu.25 Temelde Olcaytu dönemindeki olayların tarih sırasına göre anlatıldığı eser Câmi'u't-tevârih'in zeyli niteliğinde olup 718 (1318) yılına kadar gelmektedir. Siyasî tarih bakımından olduğu kadar din ve kültür tarihi bakımından da önemli olan kitabın tek nüshası Süleyma-niye Kütüphanesi'nde 26 şarkiyatçı Charles Schefer için bu nüshadan istinsah edilen diğer bir nüshası da Paris Bibliotheque Nationale'de bulunmaktadır.27 Eser Mehîn Hembe-lî (Hâciyânpür) tarafından yayımlanmıştır. 28
3. Arâyisü'1-ce-vâhir ve nefâyisü'l-etâyib. 700 (1300) yılında Tebriz'de kaleme alınan eserin konusunu değerli taşlar, mücevherler, güzel kokular ve mineraller oluşturur. Kâşânî bu çalışmasını hazırlarken Nasîrüddîn-i Tûsî'nin, Bîrûnî'nin Kitâbü'î-Cevâhir fî mtfriteti'1-cevâhir'ıne dayanan Tansûk-nâme-i İlhânî adlı eserinden geniş ölçüde yararlanmıştır. Kitabın en orijinal bölümü çini yapımıyla ilgili olanıdır. Bu bölümde ayrıca Damgan ve Kuman'da altın, Anadolu ve Azerbaycan'da gümüş madenleri bulunduğundan söz edilmektedir. Bu bölümü Hellmut Ritter Orienta-lische Steinbücher und Persische Payence technik adıyla neşretmiştir.29 Eseri îrec Efşâr Süleymaniye Kütüphanesi'nde 30 ve British Museum'da bulunan üç nüshasına dayanarak yayımlamıştır. 31
Bibliyografya :
Kâşânî, 'Arâyİsü 'l-ceuâhir ue nefâyisü 'i-eta-yıb(nşr.îrecEfşâr],Tahran 1345hş., neşredenin girişi; Keşfü'z-zunûn, II, 951; M. Şemseddin [Gü-naltay], Isiâmda Târih ve Müverrihler, İstanbul 1339-42, s. 312-313; Storey, Persian Literatüre, l/l, s. 78, 267; 1/2, s. 1232, 1272; Hediyyetü'l-'âri/Tn, II, 149;Sarton, Introduction, 111/1, s. 755-757; Rypka, HIL, s. 471; Safa, Edebiyyât, IH/2, s. 1231-1232; Mirza M. Kazvînî. Yaddâşt-hâ-yi Kazülnl'(nşr. îrec Efşâr), Tahran 1363 hş., IH-IV, 124-130; Derya Örs, Tarih-i Oicaytu: İn-ce/eme-Çeu/rı(y(ikseklisanstezi, 1992), AÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü; Abbas İkbâl. '"Arâyİsü'l-cevâhir ve nefâyisü'l-etâyib", Ferheng-i Irân-zemin, VIII, Tahran 1339 hş., s. 153-160; P.P. Soucek, "AbıTl-QâsemcAbdallâh Kâsâni", f/r., I, 362-363; Seyyid Ali Âl-i Dâvûd. "Ebü'l-Kâsım Kâşânî", DMBİ, VI, 173-174. Derya Örs
KASANI, ABDÜRREZZÂK
Kemâlüddîn Abdürrezzâk b. Ebi'l-Ganâim Muhammed el-Kâşânî (ö. 736/1335)
Tasavvufî tefsir ve terimlere dair eserleriyle tanınan mutasavvıf.
İran'da Kum ile İsfahan arasında yer alan Kâşân şehrinden olduğu bilinen Kâ-şânî'nin hayatı hakkında yeterli bilgi bulunmamaktadır. Doğduğu yerin adı kaynaklarda Kâsân, Kâşân, Kâşân gibi farklı biçimlerde yazıldığından nisbesi de farklı şekillerde 32 kaydedilmektedir. Kâtib Çelebi onu. Scfdeyn müellifi tarihçi Abdürrezzâk b. İshak es-Semerkandî el-Kâsânî ile (ö. 887/1482) karıştırmıştır.33
İlhanlı hükümdarlarından Oicaytu Han (1304-1316) ve EbûSaid Bahadır Han (1317-1335) dönemlerinde yaşayan Abdürrezzâk el-Kâşânî'nin eserlerinden iyi bir eğitim gördüğü, dinî ilimlerin yanında felsefeye de ilgi duyduğu anlaşılmaktadır. Sühreverdî şeyhlerinden Abdüssa-med b. Ali en-Natanzî'den hırka giyen Kâşânî'nin tarikat silsilesi Abdüssamed en-Natanzî, Necîbüddin b. Büzgaş vasıtasıyla Avârifü 'l-macârif müellifi Şehâbeddin es-Sühreverdî'ye ulaşır. Kâtib Çelebi Kâ-şânî'nin vefat tarihini 730 (1330), Fasîh-i Hâfî ise 736 (1335) olarak kaydeder. Abdülhüseyin Zerrînkûb ikinci tarihin doğru olduğu görüşündedir.34
Kâşânî. Mişbohü'l-hidâye müellifi İz-zeddin el-Kâşî ile birlikte şeyhleri Abdüs-samed'inyanı sıra İsfahan, Kâşân, Sâve, Şîraz ve Bağdat'taki diğer Sühreverdî şeyhlerinin sohbet meclislerine katılarak onlardan da feyiz almış, tasavvufî görüşleri bu muhitte oluşmuştur. Muhyiddin İbnü'l-Arabî mektebinin tasavvuf çevrelerinde yaygınlık kazanmasında Fahred-dîn-i Irâkî, Saîdüddin el-Fergânî ve Müey-yidüddin Cendî gibi onun doğudaki temsilcilerinden daha fazla etkili olan Kâşâ-nî'nin İbnü'l-Arabî'nin eserlerine şeyhinin ölümünden sonra ilgi duymaya başladığı anlaşılmaktadır. Fahreddîn-i Irâki, İbnü'l-Arabî'nin tasavvuf anlayışını şiirle yayarken Kâşânî daha önce Sadreddin Kone-vfnin yaptığı gibi onun fikirlerini ilmî ve felsefî bir üslûpla yaymaya çalışmıştır. İbnü'l-Arabî'nin görüşlerine dair yorum ve değerlendirmeleri büyük ilgi görmüş, bu alanda yapılan çalışmalara ışık tutmuştur. Bugün de İbnü'l-Arabîyi anlamak için en çok Kâşânî'nin eserlerine başvurulması onun İbnü'l-Arabî mektebi içindeki yerini göstermesi bakımından önemlidir. İbnü'l-Arabî'yi takip etmekle birlikte Kâşânî tamamen onun taklitçisi de olmamış, kendine has bir hikmet anlayışı ortaya koymuştur. Fikirlerinin oluşmasında Hâce Abdullah-ı Herevî ve Gazzâlî gibi sûfîlerden de etkilendiği görülen Kâşânî. İbnü'l-Arabî'ye getirdiği yorum ve kendine özgü görüşleriyle tasavvuf düşüncesi üzerinde etkili olmuş, İbnü'l-Arabî'nin daha sonraki takipçileri onu genellikle Kâşâ-nî'nin görüşleri çerçevesinde anlamış ve yorumlamıştır. Dönemin İranlı safîlerinden Alâüddevle-i Simnânî ile vahdet-i vü-cûd konusundaki mektuplaşmaları Kâşânî'nin düşünce tarzını ortaya koyması bakımından Önemlidir 35 İranlı sûfîlerin İbnü'l-Arabî'ye muhalefetleri Kâşânî'nin eserleriyle kırılmış, bu sûfîler Kâşânî'den sonra İbnü'l-Arabî'nin eserlerine yönelmeye başlamıştır.
Kâşânî'nin mezhebi konusunda kaynaklarda bilgi bulunmamaktadır. Eserlerinde sadece "siddîk" terimini açıklarken Hz. Ebû Bekir'in Resûl-i Ekrem'e en yakın kişi olduğunu ifade eden bir hadis nakletmesi onun Sünnî olduğuna delil sayılabilir. İki tanınmış öğrencisinden Dâvûd-i Kayseri Sünnî, Kadı Saîd-i Kummî Şiî'dir. Kadı Nûrullah-ı Şüsterî, Âgâ Büzürg-i Tahranı gibi bazı Şiî müellifler, Tuhfetü '1-ih-vân'ında Hz. Ali'den "aleyhisselâm" diye bahsettiği halde diğer üç halifenin adını anmamasını delil gösterip onun Şiî olduğunu iddia etmişlerdir.
Eserleri.
1. Te'vîlâtü'I-Kur'ân. 7teVI-lü'l-Kurân, Te'vîlü'1-âyât ve Te'vîlât-ı Kâşâniyye olarak da tanınan eser geniş ölçüde İbnü'l-Arabî'nin geliştirdiği kavram ve terimlere dayalı tasavvufî bir tefsirdir. Bu açıdan eser, Abdullah et-Tüsterî ile başlayıp Sülemî'nin Hakö'iku't devam eden işârî tefsir geleneğinden farklı bir nitelik taşır. Eserde bütün âyetler değil sûre sırasıyla bazı âyetler tefsir edilmiştir. Kâtib Çelebi'nin, Kâşânî'nin Kur'an'ı Sâd sûresine kadar tefsir ettiğini söylemesi 36 doğru değildir. Te'vilâtü'l-Kur'ân yanlışlıkla İbnü'l-Arabî'ye nisbet edilmiş ve Tefsîru İbni'l-'Arabî 37 adıyla defalarca basılmıştır.38 Kitap Ali Rıza Doksanyedi tarafından Türkçe'ye çevrilmiştir.39 Pierre Lory eseri değerlendiren bir kitap kaleme almış 40 M. Valsan, Yâsîn ve Nûr süresiyle ilgili bölümleri Fransızca'ya tercüme etmiş,41 ayrıca eser üzerine çeşitli inceleme yazılan kaleme alınmıştır. 42
2. Iştılâhâtü 'ş-şûfiyye. 500 kadar tasavvuf teriminin ebced sırasına göre açlıklandığı eser İbnü'l-Arabfnin kitaplarını anlamayı kolaylaştırmak amacıyla yazılmıştır. Kâşânî eserin önsözünde kitaplarını tasavvuf terimlerine dayalı olarak yazdığını, birçok kişi bu terimleri bilmediği için böyle bir eseri yazmaya gerek duyduğunu söyler. İlk defa bir bölümü Aloys Sprenger tarafından yayımlanan kitabın Dictionary ofthe Tecnicat Terra ofSufıes 43 çeşitli baskıları yapılmıştır 44 Eseri Nebîl Safvet İngilizce'ye 45 Muhammed Hâcevî Farsça'ya 46 tercüme etmiştir. Şemseddin Fenârî kitaba bir ta'lik yazmış, Haydar el-Âmülî onu ihtisar ederek yeniden düzenlemiştir.47 Ahmed Ziyâeddin Gümüşhânevî'nin Câ-micu'l-uşûl adlı eserinin kenarındaki metin 48 Kâşânî'nin bu eseridir.
3. Reşhu'z-zülâl fî Şerhi elfâzi'I-mütedâvile beyne erbâbi'l-ezvâk ve ahvâl. Önceki eserin genişletilmiş şeklidir.49
4. Letâ'ifü'l-i'Jâm fî işârâti'î-ilham. 1785 tasavvuf teriminin izah edildiği eser bu alanda yazılan kitapların en kapsamlısıdır. Eserde bazı terimler geniş olarak açıklanmıştır.50
5. Şerhu Menâzili's-sâ'irîn. Abdullah-ı Herevî'ye ait eserin şerhidir. Kâ-şânî bu kitabını kaleme alırken Afîfüddin et-Tilimsânî'nin aynı esere yazdığı şerhi örnek almakla birlikte yer yer kendine has görüşlerini de kaydetmiştir 51 Ahmed Hoşnüvîs eseri kısaltarak Farsça'ya çevirmiştir. 52
6. Şerhu Fuşûşi'l-hikem (Kahire 1309, 1966). Kâşânî'nin Fuşûş şerhi bu konuda yazılan çok sayıdaki şerhin en başarılısı ve en güvenilir olanıdır. Bundan dolayı çağdaş araştırmacılardan Ebü'1-A'lâ Afîfî, Fuşûş'u yorumlarken en çok güvendiği kaynaklardan birinin Kâşânî'nin Fuşûş şerhi olduğunu söylemiştir 53 Başta Dâvûd-i Kayseri olmak üzere daha sonra Fuşûş'a şerh yazanlar Kâşânî'yi örnek almış ve ondan yararlanmıştır.54 KâşânVri\n el-Fütûhûtü'1-Mekkiy-ye'ye dair bazı haşiyeleri de vardır.
7. Tuhfetü'l-ihvân fî haşâ işi'l-fityân. Fü-tüvvetle ilgili eserlerin en güvenilir olanlarından biridir. Şehâbeddin es-Süh-reverdî ve halifeleri fütüvvete büyük önem verdiklerinden aynı harekete mensup olan Kâşânî de bu hususu dikkate alarak Sühreverdî'nin torunu Ali b. Yahya'nın tavsiyesiyle eserini önce Arapça yazmış, ardından birtakım küçük değişikliklerle Farsça'ya çevirmiştir. Eser, Seyyid Muhammed Dâmâdî tarafından Arapça, Farsça metinler ve geniş bir incelemeyle birlikte yayımlanmıştır.55 Abdülbaki Gölpinarlı'nın tanıttığı, fakat yazarını tesbit edemediği fütüvvetnâme bu eserdir. Tuhfetü'l-ihvânyazıhrken Sühreverdfnin 'Avârifü'I-ma'ârif'mden ve Gazzâlî'nin İhyâ'ü culûmi'd-dîn"m-den geniş ölçüde istifade edilmiştir. Hüseyin Vâiz-i Kâşifî Fütüvvetnâme-i Suî-tânî'öe, Şemseddin el-Âmülî NeM'isü'i-fünûn fî carâ isi'I-'iıyûn'da ve Ma'sûm Ali Şah Tartfiku'l'hakâ'ik'ta bu eserden alıntılar yapmışlardır.
8. Şerhu Haber-i Kümeyi. Kümeyi b. Ziyâd'ın, "Hakikat nedir?" şeklindeki sorusuna Hz. Ali'nin verdiği cevaptan bahseden kısa bir metindir. 56
9. Risale ti'l-ka-zd' ve'1-kader. Kâşânî bu risalede insanın irade sahibi bir varlık olduğunu göstermek için Allahâlem ve Allah-insan ilişkisi üzerinde durmuş, âlemi bir tür "sudur" ile açıklamıştır. Eser Stanislav Guyard tarafından Fransızca'ya çevrilmiş 57 daha sonra da yayımlanmıştır (Paris 1875). Bunların dışında Kâşânî'nin Risale fî ta'yîni's-sün-neli'l-ilâhiyye, Tefsîru Âyeti'1-kürsî, Tefsîru sûreli'l-Cuma, Hilyetü'l-abdâl adlı eserleri bulunduğu kaydedilmektedir.
Bibliyografya :
İbnü'I-Arabî, Fuşûş (Afîfî), neşredenin girişi, s. 23; Fasîh-i Hâfî, Mücmel-İ Faşîhî (nşr. Mah-mûd Ferruh). Meşhed 1339-41, İH, 49; Câmî, Ne-fehât. Tahran 1370 hş., s. 484-489; Ali Şîr Ne-vâî, Nesâyimü'1-ma.habbe min şemâyiml'l-fü-tüuve (haz. Kemal Eraslan), istanbul 1979, s. 315; Nûrullah-ı Şüsterî, Mecâtİsü't-mü'minin. Tahran 1365 hş., I!, 461-463; Keşfü'z-zunûn, I, 107-108, 266, 336; II, 1263, 1552; Brockel-mann. GAL, 11, 203, 204; SuppL, il, 280-281; Hedİyyetü'/-'arifin, 1, 567; İzâhu'l-meknûn, 1, 516, 573; Ma'sûm Ali Şah, Tarâ'ik, II, 84; Iİ1, 747; Abdiilhüseyin Zerrînkûb, Dünbâte-i Cüstücû der Taşauuuf-i Iran, Tahran 1367 hş., s. 127-131; Âgâ Büzürg-i Tahrânî, ez-Zerfa İlâ teşânî-fi'ş-Şt'a, Tahran 1358 hş., II, 381; J. van Ess, "Die Tuhl'al: ul-ihwân des cAbdurrazzâq-i Kasanı, ein Futuvatnama der Ilhânidenzeit:", Za-farriâme, Memorial Volume of Felbc Tauer{ed. R. Vesely - E. Gombâr), Praha 1996, s. 85-99; Abdülbaki Gölpınarlı. "İslâm ve Türk İllerinde Fütüvvet Teşkilâtı ve Kaynakları", İFM, Xl/ 1-4(1949-50). s. 16-18; M. Valsan. "Le commen-mire esoterique du Coran par Abdu-r-Razzâk al-Qâchâni", Etudes traditionnelles, LXX (1969], s. 255-264; R. Deladriere, "Les niveaux de conscience selon l'exegese d'aI-Qâsâni", BEO, XXIX (1977), s. 115-120; N. Robinson. '"Abd aI-Razzâq a!-Qâshânî's Comments on Sûra Nİneteen (I-^IO)", Islamochrisüana, XVII, Roma 1991, s. 21-33; D. B. Macdonald, "Ab-dürrezzak", M, I, 106-109; a.mlf., "Abdal-Raz-zâkaI-Kâşhâni",£/2(İng.], I, 88-90. Süleyman Uludağ
Dostları ilə paylaş: |