Hâl Ekleri: Sözcüğün görevini belirleyen eklerdir. Özellikle “cümlenin
ögelerini” belirlemede etkili olmaktadırlar.
İsim beş hâlde bulunabilir. Bu hâllerden “yalın hâl”in eki yoktur. Sözcük hâl eki almamışsa yalın hâlde bulunur. İyelik veya çoğul eki alması yalınlığı etkilemez.İsmin hâlleri şunlardır:
a) Yalın hâl: İsimlerin teklik, çokluk ve iyelik şekillerine denir: kitap, kalem, defter (teklik yalın hâl); kitaplar, kalemler, defterler (çokluk yalın hâl); kitaplarım, kalemlerim, defterlerim (iyelik yalın hâldir
b) Yönelme hâli (-e/-a): ev-e, ayağ-ı, el-i
c) Bulunma hâli (-de/-da): ev-de, ayak-ta, el-de
d) Ayrılma hâli (-den/-dan): ev-den, ayak-tan, el-den
e) Vasıta hâli (-ın/-in): yazın, kışın, güzün
f) Eşitlik hâli (-ce/-ca, çe/-ça); bence, insanca, kadınca.
g) Yön gösterme hâli (-r, ra/-re, -arı/-eri): taşra, üzre, il-eri, dış-arı.
4- Soru Eki (mı/mi; -mu/-mü): İsimlere getirilen bir çekim ekidir. İyi mi, hoş mu, dolu mu, boş mu, küçük mü, büyük mü gibi.
Yapım Ekleri
İsimden İsim Yapan Ekler
İsim köklerine getirilen eklerle yeni isimler yaparlar.
1- –ca/-ce, -ça/-çe :
Gibilik, kadarlık, görelik bildiren bir ektir. (bence, insanca, onca, yiğitçe, irice, hunharca, bunca, doğruca)
Bu ekin sonuna –ne eki getirildiğinde kuvvetlendirme bildirir. (iyicene, bolcana, usulcana, güzelcene)
Yer adları yapar. (Yenice, Kalınca, Çamlıca, Derince, Kumluca)
Birleşik isimlerden sıfat yapar. Bunlar genellikle yer ve şahıs adlarıdır. (Akça ağaç, kızılca böcek, alacahöyük, Akçakoca, Akçadağ, Sarıca Halil, Karaca su, Karaca hisar, Kızılca hamam)
İsim yapar. (akça, alaca, karaca, delice, ılıca, kaplıca, kokarca)
Dil isimleri yapar. (Türkçe, İngilizce, İspanyolca…)
2- –cak/-cek, -çak/-çek: Küçültme, sevgi ve acıma bildiren bir ektir. Yavrucak, büyücek, çabucak, evcek, yumurcak (yumru+cak)
3- –cı/-ci, -cu/-cü: Türkçede çok kullanılan eklerden biridir.
Meslek isimleri yapar. (sütçü, doğramacı, denizci, iktisatçı…) İlgi isimleri yapar. (yolcu, biracı, davacı, yaylacı)
Alışkanlık ve davranış ile taraftar bildiren isimler yapar. (Yalancı, şakacı, nişancı, tatlıcı, hürriyetçi, milliyetçi, ayrılıkçı, kaderci…) Yer isimleri yapar. (Cebeci, Ayrancı, Bostancı…)
4- –cık/-cik, -cuk/-cük: Küçültme, sevgi ve acıma bildirir: yer, şahıs ve hastalık isimleri yapar. (Evcik, kısacık, zavallıcık, kuzucuk, küçücük)
Çeşitli bitki, hayvan, organ, alet isimleri yapar. (Gelincik, tomurcuk, elmacık, bademcik, kulakçık, maymuncuk, dağarcık, dipçik)
Hastalık isimleri yapar. (Yılancık, kızamıkçık, arpacık)
Şahıs ve lakap isimleri yapar. (Ayşecik, Osmancık, Kuzguncuk, Ovacık)
Yer isimleri yapar. (Çınarcık, Kuzguncuk, Ovacık)
5- –cıl/-cil, -cul/-cül: Sonuna geldiği ismin ifade ettiği şeyi seven anlamını veren bir ektir.
Bencil, evcil, insancıl
6- –daş/-taş: Beraberlik ve ortaklık bildiren bir ektir.
Yandaş, yoldaş, arkadaş, dindaş, vatandaş, sırdaş, yurttaş
7- –de: Bulunma hâlinin kalıplaşmasıyla meydana gelen bir ektir. Gözde, gün-de-lik
8- –lak/-lek: Yer isimleri ve aşağılayıcı manada insan tiplerini belirten isimler yapar. Kışlak, otlak, yaylak, ötlek, dişlek, dazlak, hortlak
9- –lı/-li, -lu/-lü :İsimlere ve sıfatlara gelerek “sahip olma” manasını veren sıfatlar yapar. Güçlü, tatlı, yaşlı, kıllı, bilgili,
Yer ve şahıs bildiren isimlere gelerek mensubiyet bildirir. Erzurumlu, Ispartalı, Karslı
Mensubiyet bildiren yer isimleri yapar. Dudullu, Salihli, Erdemli Ve, birlikte manasına gelen ikilemeler yapar. İrili ufaklı, geceli gündüzlü, oğullu kızlı, analı babalı
10- –lık/-lik, -luk/-lük: Türkçede en yaygın kullanılan eklerden biridir.
İsimlere gelerek, içinlik ve aitlik bildiren sıfatlar yapar: Bulgurluk buğday, çiğ köftelik et, yazlık ev, kışlık çorap
çin manasına gelen alet isimleri yapar. Ağızlık, başlık, gecelik, gözlük vs.
İçin anlamına gelen tekil isimler yapar: Hediyelik, arpalık, harçlık, yıllık.
İçin anlamına gelen mekân isimleri yapar: Odunluk, kömürlük, yemlik, samanlık
Önüne geldiği isme, çokluk manası veren bir ektir: Ağaçlık, kavaklık, çamlık, ormanlık
Sıfatlara gelerek, soyut isimler yapar: Güzellik, çirkinlik, yaşlılık, cimrilik
Hâl isimleri yapar: Arkadaşlık, yiğitlik, gençlik
Meslek isimleri yapar: Öğretmenlik, hemşirelik, işçilik, halkçılık
Rütbe ve makam isimleri yapar: Kaymakamlık, valilik, paşalık
11- –msar/-mser: Türkçede sıfat yapan bir ektir: İyimser, kötümser, karamsar
12- –msı/-msi: Sıfatlara gelir ve benzerlik bildirir. Acımsı, delimsi, kırmızımsı, kubbemsi
13- –sız/-siz, -suz/-süz: -lı/-li ekinin zıddı anlam veren, zarf, sıfat, isim yapan bir ektir. Ölçüsüz, çocuksuz, cansız, soysuz, dinsiz
İsimden Fiil Yapan Ekler:İsimlerin üzerine gelerek fiil görevinde kullanılmalarını sağlayan eklerdir. Bu eklerden bazıları:
1- –kır-/-kir-: Tabiat taklidi (yansıma) seslerden fiil yapan bir ektir. Haykır-, fışkır-, püskür, hıçkır-
2- –l-: Sıfatlara gelen bir ektir. –al/-el ekiyle aynı fonksiyona sahiptir. Eğril-, -doğrul, sivril-, kısal-, küçül-, alçal-, ufal- vb.
3- –la-/-le-: İsimlerin sonuna gelerek geçişli ve geçişsiz fiiller yapan bir ektir: başla-, taşla, kışla-, fırınla-, horla-, gözle-, avla-, serinle-, gizle-
4- –msa-/-mse-: Öyle kabul etmek anlamına gelen fiiller üreten bir ektir: azımsa-, küçümse-,gülümse- vb.
5- –sa-/-se-: Türkçede isteme, arzulama, kabul etme anlamlarına gelen fiiller yapar: kutsa-, susa-, mühimse-, garipse-, umursa- vb.
Fiilden İsim Yapan Ekler:
1- –a/-e: Türkçede kimi kelimelere gelerek yapım eki olan bu ek, zarf fiiller yapar. Yara, öte, erte, sapa vb.
2- –acak/-ecek:Türkçede zarf fiiller yapan bu ek isimler yapar. Yiyecek, içecek, alacak,verecek vb.
3- –ağan/-eğen: Bir işi çok yapma ve bunu alışkanlık hâline getirmeyi bildiren bir ektir:yatağan, keseğen, küseğen vb.
4- –ak/-ek:Karakter, yer, alet ve organ isimleri yapan oldukça işlek bir ektir: atak,barınak, kesek, ürkek, kavşak
5- –alak/-elek: asalak, çökelek, yatalak
6- –anak/-enek:gelenek, görenek, sağanak, yığınak vb.
7- –arı/-eri: uçarı, göçeri
8- –ası/-esi: geberesi, giyesi, kör olası. Göresi(m geldi)
9- –baç/-beç: saklambaç, dolambaç
10- –ce: dinlence, eğlence, düşünce
11- –dık/-dik, -duk/-dük, -tık/-tik, -tuk/-tük: bildik, tanıdık
12- –ga/-ge: bilge, dalga, kavurga, süpürge
13- –gaç/-geç: süzgeç, yüzgeç, kıskaç
14- –gan/-gen, -kan/-ken: çalışkan, alıngan, ısırgan, çekingen, kaygan
15- –gı/-gi, -gu/-gü, -kı/-ki, -ku/-kü: burgu, baskı, sargı, vergi, sevgi, bilgi, görgü, kaygı
16- –gıç/-giç, -guç/-güç: başlangıç, bilgiç, örgüç, sorguç
17- –gın/-gin, -gun/-gün, -kın/-kin, -kun/-kün: gergin, yetişkin, kırgın, coşkun, üzgün
18- –ıcı/-ici: dilenci, dikici, okuyucu, aldatıcı, bölücü
19- –k: açık, alık, delik, kapak, ıslak, tarak, karışık
20- –m: doğum, ölüm, yudum, kurum, dönüm, yapım, salkım, sunum, giyim (bir kerelik, bir ölçülük anlamları verir.)
21- –ma/-me: basma, çelme, dolma, sürme, inme, okuma, kavurma
22- –maca/-mece: bilmece, bulmaca, aldatmaca, atmaca
23- –maç/-meç:yırtmaç, bulamaç
24- –mak/-mek: çakmak, ekmek, tokmak, yemek
25- –maz/-mez: görünmez, düşmez, kalkmaz, tükenmez
Fiilden Fiil Yapan Ekler:
1- –der/-dar-, -ter/-tar-: aktar-, gönder-, kaytar-
2- –dır-/-dir-, -tır/-tir-, -dur/-dür-, -tur-/-tür-: aldır-, ezdir-, söndür-, uydur-, yüzdür-, bastır-
3- –ele-/-ala: eşele, silkele
4- –k-: kanık-, burk-, kalk-, silk-
5- –l-: kırıl-, çakıl-, örül-, vurul-, çakıl-, deşil-
6- –n-: bakın-, boşan-, bulun-, övün-, paslan-, savur-
7- –r-, -er-/-ar-: aşır-, gider-, kaçır-, savur-
8- –ş-: bakış-, çalış-, öpüş-, sürtüş-, tartış-
9- –t-: parlat-, ürküt-, inlet-, fırlat-, başlat-
UNITE 8=KELIMEDE ANLAM
Gerçek Anlam (Temel Anlam):Kelimelerin taşıdıkları ilk ve genel anlama gerçek anlam denir. Kelimelerin sözlükteki ilk anlamıdır. Kelimenin gerçek anlamı, herkesçe bilinen yaygın anlamıdır. Buna "temel anlam" da denir.
Örnegın; •Sıcak hava bütün çamaşırları kurutmuştu. •Sırtında eski bir ceket vardı.
Yan Anlam:Kelimenin temel anlamıyla bağlantılı olarak zamanla ortaya çıkan değişik anlamlara yan anlam denir. Sözcüğün gerçek anlamının dışında, ancak gerçek anlamıyla az çok yakınlık taşıyan yeni anlamlar kazanması yan anlamı oluşturur. Bir sözcüğün yan anlam kazanmasında genellikle yakıştırma ve benzerlik ilgisi etkili olmaktadır.Örnegın; •Masanın gözündeki kağıtları alıp bana getirdi.
Basıtornekler:sehpanınbacağı,uçağınkanadı,kapınınkolu,masanıngozu,arabanın burnu…
**Bir sözcüğün birden fazla yan anlamı olabilir. Temel anlamla ilişkili olduğundan bazı kavramların "kalıcı adı" da olabilir.Ornegın; •Ceketin kolu çok uzun olmuş. •Yol dağın ardında iki kola ayrılıyordu. •Sarmaşığın kalınca bir kolu pencereye doğru uzanmıştı. •Sağdaki kolu çekersen asansör çalışır.
"Kol" sözcüğü, bu cümlelerde ilk anlamı ile ilişkilendirilerek kullanılmıştır. Böylece farklı anlamlar kazanmıştır.
Eline biraz para sıkıştırıp dediklerini yapmasını istedi. (Yan anlamdır. Gerçek "sıkıştırma" durumuyla ilgi devam ediyor.)
Mecaz Anlam:Bir sözcüğün gerçek anlamından bütünüyle uzaklaşarak kazandığı yeni anlama mecaz anlam denir.Örnegın; •Artık senin için yanmayacağım. •Bana soğuk davranmasına bir anlam veremedim.
ORNEKLER
Temel Anlam: •Kuru bir bez alıp camları sildi. •Gördüler ki evin içi boş. Hemen dışarı çıktılar. •Beraber gittikleri yer arkadaydı.
Yan Anlam: •Karşımızda kuru tepeler vardı. •İş yerinde boş kadro yokmuş. •Masalın arkası yarın, deyip odadan çıktı.
Mecaz Anlam: •Kuru, zevksiz bir hayatı vardı. •Böyle boş insanlarla muhatap olunmaz. •Buradan çıkman için arkan kuvvetli olmalı.
Deyimler: en az iki kelimenin kalıplaşarak yeni bir anlam kazanmasıyla oluşan mecazlı sözlerdir. Deyimler kurulurken kelimelerden biri veya her ikisi anlam kaybına uğrar.Örnegın; •Güzel sözler söyleyerek babasının gönlünü aldı. •Toplumdaki bazı insanlar yeniliklere karşı ayak diriyordu. •Senin yaptığın pire için yorgan yakmak.
Deyimlerin Özellikleri
1:Deyimler kalıplaşmış sözlerdir. Sözcüklerin yerleri değiştirilemez,herhangi biri atılamaz, yerlerine başka kelimeler konulamaz. Mesela;Ocağına incir ağacı dikmek" yerine "Ocağına çam ağacı dikmek" denilemez…
2:Deyimler kısa ve özlü anlatımlardır. Az sözle çok şey anlatırlar.Örngın; “Çam sakızı çoban armağanı”, “dili çözül-”, “dilinde tüy bit-”, “dilini yut-”,”ecel beşiği” (tehlikeli yer, araba vs )
3:Deyimler en az iki sözcükten oluşurlar. Bu özellik deyimi mecazdan ayırır.
• Ya kelime öbeği ve mastar şeklinde olurlar: •ağzı açık, kulağı delik, ağzı sıkı, eli maşalı, yerden göğe kadar, ele güne karşı, eli uzun, kaşla göz arasında..
Ya da cümle şeklinde olurlar ki bunların bir kısmı gerçek olaylara ya da öykücüklere dayanır. •Ağzından yel alsın. •Yaya kaldın tatar ağası. •Çuhasını giymedikse kenarını kuşandık. •Yorgan gitti, kavga bitti.
4:Deyimlerin çoğunda kelimeler gerçek anlamından çıkarak mecaz anlam kazanmışlardır. Örnegın;Çantada keklik, ağzı açık, kulağı delik, abayı yakmak, devede kulak, hapı yutmak, fol yok yumurta yok, ne şiş yansın ne kebap…
**Bazı deyimler de isekelimeler gerçek anlamlarından uzaklaşmamışlardır: Çoğu gitti azı kaldı, ismi var cismi yok, adet yerini bulsun, Allah bana ben de sana..
Terim Anlam:Bir bilim, sanat ya da meslek dalıyla ilgili bir kavramı karşılayan kelimelere terim denir. Terimlerin anlamları dar ve sınırlıdır.
“Yüklem, özne, kök, zarf”, dil bilgisi terimleri; “üçgen, daire, çap”, kelimeleri de geometri terimleridir.
Örnegın; •Ölçü, uyak, yarım uyak, seci, aliterasyon... (Edebiyat terimleri) •Üçgen, açı, yükseklik, açıortay, kenarortay...(Geometri terimleri) •Tuş, boyunduruk, kurtkapanı... (Güreş terimleri)
**Günlük kullandığımız kelimelere yeni anlamlar yükleyerek terimler oluşturulabilir.Örnegın; •Kızılırmak üzerindeki eski köprü yıkıldı. (gerçek anlam) •Gelişen teknoloji ile dişçilikte köprü yöntemleri geliştirildi. (terim)
Soyut Anlam:Beş duyu organından biriyle algılanamayan, maddesi olmayan, varlıkları inançla ve his ile bilinen kavram ve varlıkları karşılayan kelimelere soyut kelimeler denir. Örnegın; •Hayal, rüya, düşünce, menfaat, sevgi, korku, güzellik, bilgi, tasa, özgürlük, aşk, sevinç, mutluluk, üzüntü…
Somut Anlam:Beş duyu organında biriyle algılanabilen, maddesi olan kavram ve varlıkları karşılayan kelimelere somut kelimeler denir.Örnegın; •Kitap, taş, masa, yeşil, soğuk, yol, öksürmek...
**Soyut anlamlı kelimeler mecazlı kullanılarak somuta aktarılabilir. Örnegın; •Hikâyelerinde kuru bir anlatım göze çarpıyor.
Somutlaştırma : Soyut kavramları anlaşılır duruma getirmek için somut anlamlı sözcüklerden yararlanılır. Buna somutlaştırma denir. Yani soyut bir kavramın somut bir sözcükle anlatılmasıdır. Benzetmeler ve aktarmalar somutlaştırmanın önemli bir aracıdır.Örnegın; •Bütün işlerde onun parmağı vardı. ("Bir işe karışmak" soyuttur, yerine somut sözcükle (parmak) anlatılmıştır.)
•Toplantıda kafası kazan olmuş. ("Rahatsızlık duyma" soyut durumu somutlaştırılmıştır.)
KELIMELER ARASINDA ANLAM İLİŞKİLERİ
Eş Anlamlı Kelimeler:Yazılış ve okunuş bakımından farklı, anlamca aynı olan kelimelerdir. Bu tür kelimeler, deyimler gibi kalıplaşmış sözler dışında, birbirlerinin yerini tutabilir.Örnegın; •kıymet-değer, cevap-yanıt, sene-yıl, medeniyet-uygarlık,imkân-olanak, acele-ivedi, zelzele-deprem..
***Sözcüklerin eş anlamlı sayılabilmesi için birbirlerinin yerlerinde kullanılabilmesi gerekir. Cümledeki kullanıma, sözcüğün kazandığı anlama göre karar verilir. Yani eş anlamlı bilinen iki sözcük, kullanıma göre, her yerde birbirinin yerini tutmaz.Örnegın; •Yamaçta ak badanalı evler ışıldıyordu. •Alnımız ak, başımız diktir. •Yumurta akı, protein yönünden zengindir.
“Ak” kelimesi birinci cümlede temel anlamdadır, yerine "beyaz" kelimesi kullanılabilir. Ancak ikinci cümledeki mecaz, üçüncü cümlede kalıplaşmış bir kelime olarak kullanılmıştır.
Sesteş Kelimeler :Yazılışı ve okunuşu aynı olduğu hâlde anlamları farklı olan kelimelerdir. Bunlar yalın hâlde olabildikleri gibi ek almış hâlde de olabilirler. Şiirde cinas olarak kullanılabilir ve cinaslı kafiye yapabilirler.Örnegın; •Hafta sonu kır partisi yapalım. •Bahçedeki bütün odunları kır. •Adamın kır saçları oldukça düzgündü.
Zıt Anlamlı Kelimeler:Anlamca birbirinin karşıtı olan kelimelerdir.Örnegın; •Siyah-beyaz, uzun-kısa, aşağı-yukarı, ileri-geri, var-yok, gelmek-gitmek.
***Tüm kelimelerin zıt anlamlısı yoktur. Eylemlerde de durum aynıdır. Bir eylemin olumsuzu o eylemin karşıtı sayılmaz. •“Sevinmek” karşıtı sevinmemek değil, “üzülmek”tir.Örnegın; •“Doğru” kelimesinin zıt anlamlısı bir cümlede “eğri” olurken, diğerinde “yanlış” olabilir. Buraya çakacağımız çıtanın cetvel gibi doğru olması gerekir. Doğru düşünce, eninde sonunda değerini bulur. Doğru söyle, koyunlara ne oldu? •"Doğru" sözcüğünün zıt anlamı, birinci cümlede "eğri", ikinci cümlede "yanlış", üçüncü cümlede ise "yalan"dır.
***Kelimeler arasındaki karşıtlık cümledeki kullanıma göre değişir.
UNITE 9=KALIPLASMIS IFADELER
Her dilde anlatımı zenginleştirmek, kolaylaştırmak ve akıcı hâle getirmek için kullanılan birtakım kalıplaşmış yapılar bulunmaktadır. Dildeki kalıplaşmış bu yapılardan özellikle anlatımın daha kolay yapılması hususunda faydalanılmaktadır. Atasözleri, deyimler ve ikilemeler bu bağlamda değerlendirilebilecek kalıplaşmış ifadelerdir.
Atasözleri:Atasözü, anonim karakter taşıyan, atalardan kaldığı kabul edilen ve toplumun yüz yıllar boyunca geçirdiği denemelerden, ortak düşünce, tutum ve davranışlarıyla dünya görüşünden oluşan, genel kural niteliğindeki kısa, özlü, kalıplaşmış söz olarak tanımlanmaktadır. Atasözlerinin özelliklerini sıralayacak olursak:
1:Atasözlerinin ilk söyleyeni bilinmemektedir ve onu oluşturan topluma aittir. Atasözleri nesilden nesile aktarılan dil varlıklarıdır.Ör: •Keskin sirke küpüne zarar. •Borç yiğidin kamçısıdır.
2: Atasözleri toplumun ortak düşünce, tutum ve davranışlarından kaynaklanmaktadır. Bir kelime grubunun atasözü olabilmesi için ona kaynaklık eden dili konuşan ulusun ortak değer yargılarını taşıması gerekir. Ör: •Dost ile ye, iç; alışveriş etme. •Emanete hıyanet olmaz.
3: Atasözleri genel kural niteliğinde olup kalıplaşmış, kısa ve özlü olmalıdır.Atasözlerinde bir kelimenin yer değiştirmesi veya herhangi bir kelimenin eş anlamlısının kullanılması mümkün değildir.Ör: •Bağa bak üzüm olsun, yemeye yüzün olsun. ("Bağa bakmazsan, üzüm yemeye yüzün olmaz." ( Şeklinde söylersek atasözü özelliği kaybolur, sıradan bir cümle olarak kalır.)
4:Ayrıca atasözleri bir hayat tecrübesinin sonucunda oluşmalıdır. Atasözlerinde genel bir deneyim anlatıldığı ya da bir öğüt verildiği için, yüklemler genellikle geniş zamanın ya da emir kipinin olumlu-olumsuz biçimlerindedir.Ör: •Ağaç yaşken eğilir. • Düşenin dostu olmaz.
5: Atasözlerinde sözcükler genellikle mecaz anlamlar yüklenerek kullanılır.Atasözünü anlamak ve açıklamak bu mecazların doğru yorumlanmasına bağlıdır.
Ancak, mecaza da yanmayan atasözlerimiz de çoktur.
Mecazlı atasözleri: •Bir elin nesi var iki elin sesi var. •Can boğazdan gelir. •Balık baştan kokar. •Kaynayan kazan kapak tutmaz. •Bir çiçekle yaz olmaz.
Mecazsız atasözleri: •Dost ile ye iç alışveriş etme” •Bugünkü işini yarına bırakma.” •Akıllı düşman, akılsız dosttan hayırlıdır.” •Emanete hıyanet olmaz.
6:Atasözlerinin çoğu bir ya da iki tümceyle kurulmuştur. Daha uzun olanları azdır.Atasözlerinin biçim özellikleri ise şu şekilde gruplandırılabilir:
a)Ses yinelemelerine yer verenler: Bazı atasözlerinde ses tekrarları yapılarak ahenk sağlanır.Ör: •“Bol bol yiyen, bel bel bakar.” Burada özellikle “b” ve “l” sesleri tekrar edilerek anlatıma ahenk katılmıştır.
b) Ölçülü-kafiyeli (uyaklı) söylenenler: Atasözleri özellikle kalıcılığı artırmak ve söyleyişi kolaylaştırmak maksadı ile şiire benzer bir biçimde söylenmiştir.Ör: •“At ölür meydan kalır, yiğit ölür şan kalır” atasözünde her bir ifade grubu alt alta yazıldığında 7’li hece ölçüsünün kullanıldığı görülecektir. Ayrıca “–an” sesleri tam kafiye “kalır” kelimesi ise redif olarak kullanılmıştır.
c)Karşılıklı konuşma biçimindekiler: Bazı atasözlerinde karşılıklı konuşma yöntemi kullanılarak anlatım etkili hâle getirilmiştir. Ör: •“- Saçım ak mı kara mı? – Önüne düşünce görürsün.”
d)Öykülemeye başvuranlar: Atasözlerinde bir olay anlatır tarzda öykülemeye başvuranlar da bulunmaktadır.Ör: •“Deveye boynun eğri demişler; nerem doğru ki demiş.” •“Arsızın yüzüne tükürmüşler; yağmur yağıyor demiş.”
e) Eksiltili cümle biçimindekiler: Anlatımın bir eylemle tamamlanmadığı atasözleri bu gruba girmektedir.Ör: •Harman yel ile, düğün el ile.
DİPNOT=ARKADASLAR SIRADAKI KONU DEYIMLER AMA BEN GECEN UNITEDE DEYIMLERI OZETLEDIM SIMDI TEKRAR OZETLEMIYIM AYNI SEYLER NASILSA BUNU DA BELIRTIYIM
İkilemeler:İkileme aynı, yakın ya da zıt anlamlı iki veya daha çok kelimenin bir tek kelime gibi anlam göstermek üzere yan yana gelmesi ve birlikte kullanılmasıdır: “teker teker”, “düşe kalka”, “düğün dernek” vb. İkilemelerin en önemli özelliği anlatımı kuvvetlendirmesi ve etkili hâle getirmesidir.Ör: •“Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden”(Ahmet Haşim-Merdiven) •“Türkülerde tüter dağ dağ, yayla yayla .
Cümleye Kattığı Anlamlara Göre İkilemeler: •Şu yalan dünyaya geldim geleli Tas tas içtim ağuları sağ iken. (Abartma) •Her yer vıcık vıcık çamurdu. (Pekiştirme) •Serin serin Kapalıçarşı Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa (Pekiştirme) •İşi hemen hemen yarıladılar. (Yaklaşık) •Eninde sonunda benim elime düşeceksin. (Kesinlik) •Dereden tepeden konuştular. (Belirsizlik)
Yapılışlarına Göre İkilemeler
1:Aynı sözcüğün tekrarı ile oluşanlar: Uçurtmalar döne döne yükseldi.
2:Eş ya da yakın anlamlı sözcüklerden oluşanlar: Fabrikada işler ağır aksak yürüyor.
3:Karşıt anlamlı sözcüklerden oluşanlar: Olanlardan az çok haberim var.
4:Biri anlamlı, biri anlamsız sözcüklerden oluşanlar: Yamru yumru bir anteni televizyona bağladık.
5:Her ikisi de anlamsız sözcüklerden oluşanlar: Abur cubur yiyerek sonunda mideyi bozdu. Bu tür ikilemeleri oluşturan sözcüklerin tek başlarına anlamı yoktur.
6:Bir sözcüğün, başına "m" sesi yakıştırılarak tekrarlanmasıyla oluşanlar: •Para mara yok sana.
Dostları ilə paylaş: |