II. Dünya Savaşı'nda Kadın Ajanlar
Kadın ajanlar, İngiliz derin devleti için her zaman önemli birer koz olarak kullanılmıştır. İngiliz derin devleti, özellikle I. Dünya Savaşı başlarından itibaren, sadece istihbarat yönünden değil, toplumları kargaşalara, isyanlara hatta bölünmelere sevk etmesi yönünden de kadın ajanları kullanmıştır. Daha sonra Amerika'da da bu modelden esinlenilerek Women's Army Corps – WAC (Kadınlar Ordusu Kurumu) kurulmuştur.
II. Dünya Savaşı, kuşkusuz kadınların İngiliz derin devleti tarafından daha etkin kullanıldığı bir dönem olmuştur. Churchill, istihbarat faaliyetleri için özel bir birim kurmuş ve buna "Özel Operasyonlar Birimi" (The Special Operation Executive – SOE) adını vermiştir. Tarihçi John Smith, bu birim ile ilgili olarak şu açıklamada bulunur:
Churchill, ordunun, donanmanın ve hava gücünün yanı sıra dördüncü bir gücün de olmasını istemişti. Bu grup, Almanları yıkıma uğratacak ve rahatsız edecek ve müttefiklerin kazanma ihtimalini artıracaktı. SOE bu görevi gerçekten yapmıştır.74
Bu görev için kadınlar özellikle eğitildiler. Sert eğitimli ve erkeksi görünümlü bir kısım kadınlar, itici, bir o kadar da şaşırtıcı bir acımasızlık duygusu içinde, derin devletin ajanı haline getirildiler. Adam öldürme, bombalama gibi eylemleri tereddüt etmeden yerine getirdiler. Her ajan, yanında "L pill" adı verilen ve içildiğinde kişiyi birkaç dakika içinde öldürebilen arsenik kapsülleri bulunduruyordu. Bu kapsüller giysilerinin içine dikilmekteydi; herhangi bir yakalanma durumunda, ajanın "konuşturulma" ihtimaline karşı bunu içerek intihar etmesi isteniyordu. Özellikle telsiz operatörlerinin yaşam süresi 6 haftayı geçmemekteydi.75
Ajanlar, patlayıcı yerleştirmek, hırsızlık, sahtecilik, sabotaj ve sessizce öldürme üzerine eğitilmişlerdi.
Savaştan sonra her binası yıkılıp yok edilen, dolayısıyla yıllar boyunca varlığı gizli kalan İngiliz Özel Operasyonlar Birimi ile ilgili bilgiler, yakın zamanda bir TV belgeseli ile gözler önüne serilmiştir. Savaş sırasında ve sonrasında burada 3000 kadar ajanın eğitildiği bilinmektedir.76
İngiliz derin devletinin eğitim kamplarında özel olarak eğitilen ajanlar veya bunların çeşitli ülkelerde yetiştirdikleri yancılar, tam anlamıyla İngiliz derin devletinin himayesine girmişlerdir. Yazar Banu Avar, söz konusu kadınları şu şekilde tarif etmiştir:
Küresel sırtlanlar, "kadın"a özel bir önem verirler. Kadın bir toplumun itici gücüdür. Yani vatanına, milletine bağlı kadın cinsi, formatı koyanlar için çok "tehlikeli"dir. Küresel çete için hedef ülkelerin, kadını "kimliksizleştirmek", "milletsiz kadın" formatını dayatmak ya da "küresel çıkarlar" için uğraşan "kadın robotlar" yaratmak ilk görevidir.77
"Kadın robotlar", İngiliz derin devleti himayesindeki söz konusu kadınları tanımlamak için çok yerinde bir ifadedir. Çünkü İngiliz derin devletinin himayesindeki kadın ajanlar, bu görevlerini kendi ülkelerinin istikrarı için değil, İngiliz derin devletinin himayesinde oldukları için yapmışlardır. Nitekim birazdan göreceğimiz kadın ajanların büyük bölümü İngiliz değildir; ama İngiliz istihbaratı için hizmet vermişlerdir. Çeşitli ülkeler içinden seçilmiş yancılar ise, bu sözlerde açıkça vurgulandığı gibi, kendi vatanına ve milletine adeta düşman olan, menfaat ile kandırılmaya ve İngiliz derin devletinin yönlendirmesine oldukça açık olan kişilerdir.
İşte bütün bu sebeplerle İngiliz derin devletinin, özellikle yakın tarihte ajanlar edinmesi, bu ajanların da bir kısmının kadınlardan oluşturması, hiç zor olmamıştır.
Dostları ilə paylaş: |