Afrika Sömürü Sisteminde Kölelik
Afrikalı köle ticareti adı altında milyonlarca masum insan, İngiliz derin devleti tarafından Afrika'daki topraklarından alınıp Amerika'ya götürülmüştür. Bir o kadar insan da, içinde bulunduğu zor koşullardan dolayı yola çıkmadan önce ya da yolda yaşamını yitirmiştir. Sömürgecilik Tarihi adlı kitapta bu gerçeğe şöyle dikkat çekilmiştir:
Sadece 1486-1641 yılları arasında, yılda ortalama dokuz bin hesabıyla, sadece Angola'dan 1.389.000 köle getirilmişti. 1580'le 1680 arasındaki yüz yıl içinde, siyahi taşıyan Liverpool Limanı'nın gemileri, Yeni Dünya'ya üç yüz binden fazla köle getirdiler. Üç buçuk yüzyılda Afrika'dan milyonlarca ve milyonlarca siyahi taşındı. Bu miktara yola çıkmadan önce ölenler de eklenince, akıl almaz toplamlara varılmaktadır.253
Afrikalılar ölüm ile köle olmak arasında tercih yapmak zorunda kaldılar. Bu insanların geçimlerini sağladıkları tarlalar ve sürüler de talan edildi. İngiliz derin devletinin yancıları, köle olmaya elverişli görmedikleri insanları ise acımasızca katlettiler.
Afrika'da köle ticareti uygulamaları sonucunda can kaybının en az yüz milyonu bulduğu tahmin edilmektedir. Pek çok tarihçi ve bilim adamına göre bu rakam oldukça iyimser bir yaklaşımdır. Gerçek rakamın bundan çok daha fazla olması muhtemeldir. Çünkü asırlarca devam eden ve bir buçuk milyar insana karşı girişilen bir soykırım söz konusudur.254 Yaşanan vahşeti sosyolog Werena Rosenke şu şekilde özetlemiştir:
En fazla kazanç sağlayan, 15 ile 25 yaş arası erkek ve kadınlarla yürütülen ticaretti. Bu insanları ele geçirmek için çoğu kez köylerin diğer sakinleri soğukkanlı bir şekilde öldürülüyordu. On binlerce insan, iç kesimlerden sahil şeridine doğru zoraki yürüyüş konvoylarında can vermekteydi.255
Afrika'dan getirilen kölelerin çektiği eziyet bununla sınırlı değildi. Yetersiz beslenme, sağlıksız koşullarda barınma ve çok çalıştırılma pek çok kölenin Amerika'daki ömrünün kısa sürmesinin başlıca nedenleri olmuştur. Az çalıştığı düşünülen ya da itaat etmeyen köleler ağır biçimde cezalandırılmış, kırbaç cezalarına maruz kalmışlardır. Kaçmaya çalışanların ya ayakları kesilmiş ya da infaz edilmişlerdir. Fransız yazar Marc Ferro, kölelerin yaşadıklarını şu cümleler ile anlatmıştır:
Bu zencileri Gine Sahili'nden satın alacağız (…). Bundan otuz yıl önce, güzel bir zenci için elli lira öderdik, yağlı bir öküzün beşte biri fiyatına ... Onlara insan olduklarını söylüyoruz ... sonra da onları koşum hayvanı gibi çalıştırıyoruz. Onları hayvandan beter besliyoruz. Kaçmak isteseler, bir bacaklarını kesip yerine tahta bir bacak takarak şekerkamışı ezme değirmenini kollarıyla çevirmelerini istiyoruz. Ve bütün bunlardan sonra, insan haklarından söz etme cüretinde bulunuyoruz!256
Dostları ilə paylaş: |