Sebep, benim gibilerin 1970’lerde devletçiliğe göğsünü siper edip, aynen devam etmesini istemesiydi.
Akranlarım hatırlasın. Biz solcular için o yıllarda devletçilik (yani teknik adıyla: İthal İkameci Sınaileşme) sosyalizmin ilk adımı hatta bir türü idi. Bu devletçilik (pardon, “sosyalizm”) uğruna az şeye göğüs germedik. Antika bir Citroen’im vardı, Petrol Ofisi’nden başka yerden almayacağım diye kaç kere benzin bitti de yolda kaldım, hatırlamıyorum. Seyyar bayilere değil devlete gitsin diye yürür, Kızılay’ın köşesindeki Milli Piyango Genel Müdürlüğü’nün alt katından alırdım piyango biletimi.
Biz devletçiliğe toz kondurmazken, bir baktık, pat diye 24 Ocak 1980 kararları geldi. İMF’den borç alındı, gümrükler açıldı, ücretler donduruldu, faizler serbest bırakıldı, dolar 47’den 70 TL’ye çıkarıldı, fiyatlar çıldırdı. Tabii, pat diye 12 Eylül Cuntası da ardından sökün etti bu korkunç kararları uygulayabilmek için. Meşhur
Dostları ilə paylaş: |