4.5. Top Taretlerinin Savaş Gemilerinde Kullanımı ve Modern Donanmaların Oluşumu
XIX. yüzyıl boyunca denizcilik teknolojisinde kapsamlı bir değişim görüldü. Yelken donanımı buhar makinesine, ahşap gemiler çelikten inşa edilen gemilere, bir tonluk toplar yüz tonu bulan taretlere yerini bıraktı.268
Gemi inşasında ve zırh yapımında kullanılan materyallerin dayanıklılığının giderek artması top teknolojisinin ilerlemesindeki en önemli neden olarak öne çıktı. Topçuluk ve zırh arasındaki yarışı ilk başlatan yukarıda belirtildiği üzere Paixhans’ın buluşu olan top mermisi olsa da, bu yeni tip mühimmata karşı geliştirilen demir gemiler sayesinde üstünlük tekrar zırha geçmişti. XIX. yüzyılın sonlarına gelindiğinde üstünlük ibresi top teknolojisinden yana kaymaya başladı. Bu teknolojinin hızlı ilerlemesinin sebeplerinden birisi de siyasi birliklerini tamamlayan Almanya ve İtalya idi. Kıta Avrupası’nda ortaya çıkan bu iki yeni güç zaten var olan silah yarışını daha da körükledi. Böylelikle geleneksel Fransa-Britanya donanmaları arasındaki çekişmeye bu iki devlet(özellikle de Almanya) katıldı ve yeni güç dengesi sonucunda Fransa mecburen de olsa ezeli rakibi İngiltere’nin yanında saf tutmaya yönelik Alman karşıtı bir siyaset izledi.
Zırh ve topçuluk arasında sürdürülen yarışta çelik sayesinde zırhların kalınlığı ve dayanıklılığı o kadar artmıştı ki bu zırhları delebilmek için gereken çaptaki topların geminin güvertesinde konuşlandırılması pek mümkün olmadı. Zira devasa ağırlıklardaki bu topları güverteye sabitlemek, hedefe iyi bir nişanlama ile ateşleyebilmek başlı başlına bir sorun idi. Benzer şekilde bu büyüklükteki topların yelkenli gemiler dönemindeki gibi bordalarda konuşlandırılması da olanaksız idi. Bu soruna cevap gemilerde sabit olarak konuşlandırılan top taretleri ile geldi. Taret tekniğini ilk hayata geçiren iki kişiden biri yukarıda belirtilen John Ericsson ve Kırım Savaşı’nda tarete benzer bir düzenekle topa dönüş hareketi sağlayan İngiliz Subayı Cowper Coles idi.269
Bu iki tasarım arasından Ericsson’un tasarımı alışılmışın oldukça dışında bir tarzdaydı ve ilerleyen yıllardaki taretlere ilham kaynağı olma yönünden öne çıktı. Yelkenlilerdeki alışılagelmiş uzun direklerden, gemiye daha fazla top yerleştirilmesini sağlayan yüksek bordalı tasarımlardan farklı olarak neredeyse satıhla aynı seviyeye indirgenmiş borda yüksekliği ve güvertesindeki taretinden başka düşmana hedef olabilecek hiçbir yapısı bulunmaması sebebiyle XIX. yüzyıl sonu ve XX. yüzyılın başlarındaki savaş gemilerinin atası sayıldı. Özellikle açık deniz ve okyanuslarda faaliyet göstermek yerine kıyıların savunması için ideal olan taretlerin ilk örnekleri ile donatılmış bu gemiler küçük filolara sahip devletler için ideal bir deniz harp aracı olarak görüldü.270
İlerleyen yıllarda ise özellikle Almanya’nın güçlü ekonomisi ile silahlanma yarışına katıldığı dönemden sonra zırh ve topçulukta görülen bu gelişmeler, açık deniz ve okyanuslarda harekat yaparak deniz hakimiyetini sağlamak amacıyla inşa edilecek “Dreadnought”(Dretnot)271 sınıfı savaş gemilerine kapıyı açan anahtarlar oldu.272
O dönemde gemilerin eski usule göre bordaya konuşlandırılmış toplara sahip olması gerektiğini iddia edenler de vardı. Ancak zırhların kalınlaşması sebebiyle top çaplarının artması kaçınılmazdı ve bu kadar büyük çaplı topların bordaya yerleştirilmesi pek mümkün değildi. Hülasa toplar bordaya yerleştirildiğinde küçük çaplı kalmaya mahkumdu. Bu ise zırhlara karşı etkili silahlar bulundurabilmek açısından ve daha büyük çaplı topların daha uzun menzilden etkili atış yapabilmesi sebebiyle deniz savaşındaki eski usul borda-bordaya savaş taktiğini geçersiz kılıyordu.273
Avrupa ve dünya donanmalarında bu değişimlerin görüldüğü yıllarda Batılı devletlerin çıkar savaşlarının tam ortasında bulunan Osmanlı İmparatorluğu da denizlerdeki bu teknolojik değişimi yakalamaya çalıştı. II. Abdülhamit döneminden itibaren donanmanın güçlendirilmesi yolunda çaba harcanmıştı ancak istenilen başarı pek sağlanamadı. Özellikle Türk Donanması’ndaki personelin teknik yetersizlikleri nedeniyle Mecidiye Kruvazörü274 örneğindeki gibi kronik arızaları olan gemilerin satın alındığı durumlar dahi görüldü.275
İngilizlerin başlattığı “Dretnot” çağı ile beraber I. Dünya Savaşı öncesinde İngiltere’ye “Sultan I. Osman” ve “Reşadiye” zırhlıları sipariş edildi. Ancak bilindiği üzere savaşın patlak vermesi ile İngiltere; Sultan Osman’ın tamamen, Reşadiye’nin ise büyük kısmı olmak üzere parası dahi ödenmiş bu gemileri276 Osmanlı Devleti’ne teslim etmeyerek kendi donanmasında hizmete aldı. Bu olay neticesinde ve biraz da İngiltere’nin kamuoyunda yarattığı hayal kırıklığına karşılık olarak Almanya’nın Akdeniz filosundaki iki gemi olan “Goeben” ve “Breslau” Türk donanmasına katıldı. Gemilere “Yavuz” ve “Midilli” isimleri verildi. Özellikle Yavuz gemisi I. Dünya Savaşı sırasında Rusların Karadeniz’de yapacağı deniz harekatlarına karşı ciddi bir caydırıcı güç sağlayarak Çanakkale Muharebeleri sırasında İstanbul’un olası bir Rus çıkarmasına karşı güvenlik sigortası oldu.277 Donanmayı modernize etme çabaları tam anlamıyla başarı sağlayamamış olsa da, kifayetli bir donanmadan yoksun olmanın getirdiği acı tecrübeler neticesinde savaştan sonraki yıllarda ve Cumhuriyet Dönemi’nde yurt savunması açısından donanmanın ne denli önemli olduğu anlaşıldı ve bu konu üzerinde daha titizlikle durulması mümkün oldu.
Bu minvalde olmak üzere, donanmanın önemini ispatlaması ve tek bir gemi dahi olsa etkili deniz harp silahlarının caydırıcılığını göstermesi açısından ibretli olaylar yaşandı. Örneğin Yavuz Zırhlısı’nın müttefikler üzerinde bıraktığı etki çok büyüktü. 1921’de kurulan Bahriye Dairesi Reisliği döneminde yurtdışından beş denizaltı alımı için inceleme-araştırma yapmak üzere İngilizlerle görüşen Türk heyetine, bahse konu denizaltıların teslimi için Yavuz Zırhlısının beş sene içerisinde hizmet dışına ayrılması şartı İngiliz hükümeti tarafından sunulmuştu.278
Genel itibariyle zırh ve top arasında süregelen kıyasıya yarış yaklaşık yüz yıllık bir dönemden sonra son buldu. XX. yüzyılın ortalarında ortaya çıkan ve daha sonra son derece hızlı gelişme gösteren roket ve güdümlü mermilerin uzun menzilli olmasından kaynaklanan yeni savaş stratejileri neticesinde top sistemlerinin etkinliği azaldı. Bunun neticesinde gemileri hantallaştıran zırhlara duyulan ihtiyaç zaman içerisinde ortadan kalktı ve yeni silah teknolojisine göre gemiler inşa ve teçhiz edilmeye devam etti.
Dostları ilə paylaş: |