4.2. Buhar Makinesinin İlk Dönemlerinde Savaş Gemilerindeki Uygulamaları
Tarihi süreç boyunca sivil denizcilik ve askeri denizcilik uyum içerisinde var olageldi. Bu şekilde gemicilik teknolojisi bir gelişme seyri takip etti. Ancak buharlı gemi çağında hiç olmadığı kadar sivil denizcilik ya da liberal denizcilik askeri denizciliğe hizmet etti ve bu uyum birbirine bağımlı hale gelerek had safhaya ulaştı. Devletlerin askeri tersanelerinde uzun zamanda, az sayıda ve hantal bir şekilde üretilen buharlı gemiler, hür teşebbüslü buharlı deniz nakliyat kumpanyalarının şantiyelerinde nitel ve nicel yönden daha hızlı ve ileri teknolojiyle üretildi. Devlet destekli ve kapital amaçlı kurulan özel sektör tersanelerinde denizcilik teknolojisi hızlı bir gelişme gösterdi ve özelde şirketler, genelde ise devletler bunun nimetlerinden ziyadesiyle istifade ettiler. Bu nedenledir ki çok sayıda modern teçhizatlı buharlı gemilerden müteşekkil, uluslararası liberal buharlı ticaret nakliyat kumpanyaları olmayan bir devletin; modern teçhizatlı ve caydırıcı gücü yüksek bir donanma gücü de olmadı. İki ayaklı bir gelişme çizgisinden yoksun olan devletler dünya sularında belirleyici nüfuz elde edemediler. Hatta var olan nüfuzlarını da kaybetmek durumda kaldılar. Dolayısıyla XIX. yüzyılda liberal deniz taşımacılığında ve ticaretinde edinilen tecrübe, deniz kuvvetlerindeki araştırma ve geliştirme faaliyetleriyle atbaşı gitti, hatta çoğu zaman öncülü oldu.
Sanayi İnkılabı ve sonrasında buharlı gemi teknolojisinde görülen ilk uygulamalarının deniz ticaretinin gelişmesine olumlu etkileri görüldü. Her ne kadar gemilerde kullanım alanı bulan ilk buhar makineleri ve bunun uygulanma tipi olan çark dizaynı verimlilik açısından pek tatmin edici olmasa da yelkenli ticaret gemilerinin rüzgar gücüne ve meteorolojik şartlara olan bağımlılığını kırması açısından müspet sonuçlar doğurdu.225 Artık ticari emtianın taşınması belli zaman çizelgelerine ve tarifelere göre yapılabilir hale geldi.
Ancak savaş gemileri için aynı şeyi söylemek pek mümkün değildi. Savaş gemileri mevzu bahis olduğunda en önemli husus emtia taşınmasından ziyade gemilerin sahip olduğu ateş gücü idi. Ateş gücü konusundaki üstünlük ise doğrudan gemilerde konuşlandırılmış topların sayıları ile ilgiliydi. İşte bu noktada buhar makinesinin denizcilikte uygulanmasında yararlanılan ilk teknik olan çark donanımı, gemilerin bordalarının yüzölçümünün neredeyse yarıya yakınını kapladığından dolayı buharlı savaş gemilerinin haiz olduğu top sayısını, dolayısıyla ateş gücünü önemli oranda azaltıyordu.
Bu sebeplerden dolayı 1820’lerde çark donanımı ticari gemilerde son derece yaygın olarak kullanılır hale gelse de donanmalarda yandan çarklı buharlılar cephe hattında kullanılabilen, savaşan unsurlar olmaktan uzaktı. Ateş gücü konusundaki zafiyetlerinin yanında bordalarındaki devasa çark donanımı, düşman topçusu için gemiyi hareketsiz bırakmak açısından ideal bir hedefti.226 1830’lar ve 1840’ların başlarında ise yandan çarklı buharlıların kara birliklerinin farklı savaş alanları arasında hızlı yer değiştirmesinde, yelkenli gemilerin yedeklenerek çekilmesinde ve amfibi harekatlarda birliklerin hızlı şekilde düşman sahillerine çıkartılmasında etkin olduğu görüldü ve bu yönde yoğun olarak kullanıldı.227
1812 yılında Amerika Birleşik Devletleri ile Britanya’nın Kuzey Amerika’da elinde kalan kolonileri ve yine Britanya’nın desteklediği yerli kabileler arasında gerçekleşen savaş sırasında yandan çark dizaynının düşman topçusuna ideal bir hedef olmasının önüne geçebilmek amacıyla Robert Fulton tarafından katamaran228 tarzında inşa edilmiş teknesinin ortasına yerleştirilen çark donanımı ile intikal edebilen “Demologos” buharlısı ortadan çarklı ilk buharlı idi.229 Bu gemideki çark donanımı katamaran tipindeki teknenin ortasına yerleştirilerek düşmanın topçu ateşinden korunması sağlanmıştı. Ancak istenilen randıman alınamamış olmalı ki bu türde yapılan çarklı buharlılara daha sonra pek rastlanılmadı.
XIX. yüzyılın ilk çeyreğinde topçuluk teknolojisinde görülen yenilikler yandan çarklı buharlıların hızlı ve atik savaş gemisi olarak kullanılabileceği yönünde bazı umutların filizlenmesini sağladı. Toplarda kullanılan yeni tip mühimmatlar klasik güllelerden farklı olarak hedeflerine çarptıkları anda patlıyorlar ve böylelikle o dönemde çoğunlukla ahşaptan yapılan gemilerde daha fazla hasara sebep oluyorlardı. Yukarıda da belirtildiği gibi bu mühimmat tipine yangın çıkarıcı/yüksek infilak tesirli mühimmat deniyordu. Toplarda artık gülle devri bitip mermi devri başladı. Bu yeni tipteki mühimmatı icat eden kişi Fransız ordusunda o dönemde yarbay olan topçu subayı Henri Joseph Paixhans idi.230 Bu dönemde Fransızların İngiliz donanmasına karşı topçuluktaki bu yenilik ve buhar teknolojisinden istifade ederek üstünlük kurması hakkındaki öneri 1822 yılında Yarbay Henri Paixhans’dan geldi. Paixhans’ın düşüncesine göre yeni tip mühimmatlara sahip toplarla donatılmış küçük ancak hızlı bir yandan çarklı savaş gemisi İngilizlerin çok daha büyük, nispeten hantal ve ahşaptan inşa edilmiş olan yelkenlilerine ciddi bir tehdit oluşturacaktı. Ancak bu yeni tip mühimmatın hedefe çarptığında infilakını sağlayan tapalarında arızalar sıkça görülüyordu ve yandan çarklı buharlılarda az sayıda top olduğundan dolayı arızalar ateş gücünde ciddi düşüş yaratıyordu.231 Buharlıların savaşlarda aktif olarak kullanılması için bu teknolojilerin geliştirilmesine, bunun gerçekleşmesi için ise 20-30 yıllık bir zamana ihtiyaç vardı.
1827 yılında Yunan İsyanı sırasında birleşik Osmanlı-Mısır Donanması’nın İngiltere, Fransa ve Rusya filosu tarafından Osmanlı Devleti’ne savaş dahi ilan edilmeden yakılması olayında Henri Joseph Paixhans’ın buluşu olan bu yeni tip mühimmatın kullanıldığı konusunda net bir bilgi olmamakla birlikte232 30 Kasım 1853’te 7 fırkateyn ve 5 küçük gemiden oluşan Osmanlı Filosunun Sinop’ta yakılması esnasında Rusların bu yeni tip mühimmatı kullandığı kesindi.233
Osmanlı İmparatorluğu’nda da buharlı savaş gemilerinin ilk ortaya çıktığı dönemde de Avrupa ile eşzamanlı yenilikler görüldü. Bilindiği üzere Osmanlı Devleti’ndeki ilk buharlılardan olan “Swift”, 1827 yılında tüccar Bulak Bey aracılığıyla İngiltere’den getirilerek İzmir’de bir tüccara satıldı ve daha sonra rüzgarın kuzeyden estiği bir havada, dolayısıyla yelkenli gemiler için son derece olumsuz koşulda İstanbul Limanı’na yanaşarak büyük bir şaşkınlık yarattı. Tüccarlar tarafından II.Mahmut’a hediye edilen bu yandan çarklı buharlı 1828 yılındaki Osmanlı-Rus Savaşı sırasında yelkenli kalyonların kuzeyden esen rüzgara rağmen Karadeniz’e çıkarılması için yedek çekme işinde kullanıldı.234 Buradan da anlaşılacağı üzere Osmanlı Devleti Avrupalı devletler ile eşzamanlı biçimde buharlıları donanma hizmetinde kullanmış ancak Batı’daki uygulamalara benzer olarak buharlı yandan çarklıların savaş maksatlı kullanımı kısıtlı biçimde olmuştur.
Buharlıların ilk dönemlerini de içerecek şekilde Osmanlı Bahriyesinin yeniliklere adaptasyonu değerlendirilecek olursa, XV. ve XVI. Yüzyıldaki atılımlar hariç tutulduğunda yelkenli ve buhar devri de dahil olmak üzere Osmanlı Donanması’nda bir türlü istenilen inkişaf yakalanamadı. Her ne kadar bunda XV. ve XVI. yüzyıllarda Venedik ve Fransa gibi Avrupalı devletlere verilen kapitülasyonlar etkili olsa da235, neticede güçlü donanmaların kurulması ve idamesini sağlayan asıl itici güç; deniz üzerinden yapılan ve ülkenin, hatta dünyanın her tarafı ile düzenli ulaşımı sağlayan kuvvetli bir deniz ticaret filosu idi. Osmanlı Devleti’nde bu itici gücün olmayışı donanmada görülen sorunlar üzerine kalıcı bir çözüm bulmak yerine meseleyi geçici çözümlerle giderme eğilimlerini körükledi. XIX. yüzyılda Avrupa ve Amerika’da denizcilik teknolojisinin gelişmesinde yegane etken liberal denizcilik merkezli gelişen milli ticaret, ekonomi ve savunma sektörünün uluslar arası sahada birlikte hareket etmesiydi. Bu sayede her alanda olduğu gibi buharlı gemi teknolojisi alanında da hummalı ve sürekli bir araştırma ve geliştirme faaliyetleri yaşandı. Bu çok yönlü gelişimi yakalayamayan Osmanlı sivil ve askeri denizciliği Batı denizciliğinde yaşanan gelişmeleri yakalayamadı.
Ayrıca Türk toplumunun denize ve denizciliğe karşı yeterince ilgi gösterememesi de bu olumsuzluğun pekişmesine neden oldu. Amerikalı deniz subayı A.Thayer Mahan “Deniz satvetinin temeli kamuoyunun deniz meselelerine yakınlığıdır; denize alakadar olmayan milletler kuvvetli donanmalar yapamaz.” ve İtalyan Amiral Fioravanzo da “Hükümet ve parlamento deniz sorunlarını bilmiyorsa donanma komutanının kudretli olması savaşı kazanmaya yetmez” diyerek bu hususu açıklamıştı.236
Dostları ilə paylaş: |