ANKARA NÖBETÇİ CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA
(BASIN BÜROSU)
MÜŞTEKİ :Türk Eğitim Sen
(Türkiye Eğitim, Öğretim ve Bilim Hizmetleri Kolu Kamu
Çalışanları Sendikası)
VEKİLİ : Av. Gonca SAMANCI
Talatpaşa Bulvarı No:160 Kat:6 Cebeci Çankaya/ANKARA
ŞÜPHELİLER : 1- Süleyman YEŞİLYURT
2- Yavuz BAHADIROĞLU
3- Mustafa ARMAĞAN
4- TVNET SORUMLU MÜDÜRÜ
5- Re’sen tespit edilecek kişiler.
SUÇ KONUSU :Atatürk’ün manevi hatırasına hakaret,5816 Sayılı Kanun’a
Muhalefet.
SUÇ TARİHİ : 07.05.2017
AÇIKLAMALAR :
07.05.2017 tarihinde TVNet ekranlarında yayınlanan ve şüphelilerin katıldığı “Derin Tarih” isimli programda, şüphelilerden Süleyman YEŞİLYURT konuk olarak yer almıştır. Söz konusu programda Mustafa Kemal ATATÜRK ve O’nun manevi kızı Afet İNAN hakkında hakaret ve iftira içeren ifadeler kullanılmıştır.
Programa konuk olarak katılmış olan şüpheli Süleyman YEŞİLYURT;
“….Mustafa Kemal İzmir’de bir müsaderede Afet İnan’ı görür. Afet İnan’ın alımlı çalımlı halini görünce babası Ziraat Müdürü İsmail Hakkı Bey’i çağırtırlar, der ki ‘Ben kızınızı manevi evlat almak istiyorum’. Şimdi burada doğruları konuşmak lazım. Manevi evlat kimdir? Bakıma muhtaç, tahsile muhtaç ama bu bir Ziraat Müdürü’nün kızı, bir dönem de milletvekilliği yapmış. Hem ziraat müdürünün hem milletvekilinin kızını almak, el vicdana koyacağız. Afet İnan Latife Uşşakizade’den sonra Çankaya’nın çağlayanıdır. Afet İnan hiçbir zaman manevi evlat değildir, Çankaya’nın nikahsız first lady’sidir” ifadelerini kullanmıştır.
Program sunucularından şüpheli Yavuz BAHADIROĞLU’nun Afet İNAN ile ilgili olarak “Güzel miydi” sorusunu sorması üzerine, programa katılan diğer şüpheli Mustafa ARMAĞAN ise “Gençliğinde güzeldi ancak sonradan şişmanlıyor” şeklinde cevap vermiştir.
Şüpheli Mustafa ARMAĞAN ayrıca, Afet İNAN’ın Atatürk’ün manevi kızı olmadığını, 2012 yılında yaptığı Çankaya Köşkü gezisinde ATATÜRK’ün ve manevi kızı Afet İNAN’ın yatak odalarının yerleri ve Afet İNAN’ın bir davette ATATÜRK’ün karşısına oturmak istemesi üzerinden tahminlerde bulunarak, desteklemiştir. Programın yayını esnasında ise ekranda “M.Kemal’in gönül galerisi” ifadeleri yer almıştır.
Yukarıda belirtilen, TVNet ekranlarında “Derin Tarih” isimli programda yer alan sözlerin Mustafa Kemal ATATÜRK’e ve manevi şahsiyetine hakaret içerdiği açıktır. Şüpheliler, basın yoluyla Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ün manevi şahsiyetine hakaret ederek, Türk Milletinin tarihi ve manevi değerlerini rencide etme cüretkarlığını göstermişlerdir.
5816 SAYILI ATATÜRK ALEYHİNE İŞLENEN SUÇLAR HAKKINDA KANUN;
Madde 1 –“Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret eden veya söven kimse bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Atatürk'ü temsil eden heykel, büst ve abideleri veyahut Atatürk'ün kabrini tahrip eden, kıran, bozan veya kirleten kimseye bir yıldan beş yıla kadar ağır hapis cezası verilir.
Yukarıdaki fıkralarda yazılı suçları işlemeye başkalarını teşvik eden kimse asıl fail gibi cezalandırılır.
Madde 2 – Birinci maddede yazılı suçlar; iki veya daha fazla kimseler tarafından toplu olarak veya umumi veya umuma açık mahallerde yahut basın vasıtasiyle işlenirse hükmolunacak ceza yarı nispetinde artırılır.
Birinci maddenin ikinci fıkrasında yazılı suçlar zor kullanılarak işlenir veya bu suretle işlenmesine teşebbüs olunursa verilecek ceza bir misli artırılır.
Madde 3 – Bu kanunda yazılı suçlardan dolayı Cumhuriyet savcılıklarınca re'sen takibat yapılır.” şeklindedir.
Şüpheliler tarafından, hiçbir bilgi ve belgeye dayanmayan yorumlar yapılarak Mustafa Kemal ATATÜRK ve manevi kızı Afet İNAN arasında manevi baba kız ilişkisi dışında, başka bir ilişki olduğu belirtilmek suretiyle Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK itibarsızlaştırılmaya çalışılmış, iftira niteliği taşıyan sözlerle Atatürk’ün manevi hatırasına alenen hakaret edilmiştir.
Programda yer alan konuşmalarla yer alan ifadelerin düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ün itibarını zedeleyen, O’nun manevi hatırasına hakaret ve iftira içeren ifadeler kullanılmıştır. Düşünce açıklamalarının kin ya da nefret uyandırıcı nitelikte olmamaları gerekir. İncitici, yaralayıcı, saldırgan nitelikte olmaları halinde toplumda nefret uyandırıcı olacağı kuşkusuzdur.
T.C. AYASASI’NIN;
“Cumhuriyetin nitelikleri” başlıklı;
MADDE 2- “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.”
“Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması” başlıklı;
MADDE 13- “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.”
“Temek hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılamaması” başlıklı;
MADDE 14- “Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve lâik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz.
Anayasa hükümlerinden hiçbiri, Devlete veya kişilere, Anayasayla tanınan temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesini veya Anayasada belirtilenden daha geniş şekilde sınırlandırılmasını amaçlayan bir faaliyette bulunmayı mümkün kılacak şekilde yorumlanamaz.
Bu hükümlere aykırı faaliyette bulunanlar hakkında uygulanacak müeyyideler, kanunla düzenlenir.”
“Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti” başlıklı;
MADDE 26- “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir.
Bu hürriyetlerin kullanılması, millî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması, Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının, özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir.
Haber ve düşünceleri yayma araçlarının kullanılmasına ilişkin düzenleyici hükümler, bunların yayımını engellememek kaydıyla, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin sınırlanması sayılmaz.
Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunla düzenlenir.”şeklinde düzenlenmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 1. Maddesi , “İnsan haklarına saygı yükümlülüğü”nü içermektedir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “ İfade özgürlüğü” başlıklı, 10.maddesinin 2. Fıkrası; “Görev ve sorumluluklar da yükleyen bu özgürlüklerin kullanılması, yasayla öngörülen ve demokratik bir toplumda ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün veya kamu güvenliğinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması, gizli bilgilerin yayılmasının önlenmesi veya yargı erkinin yetki ve tarafsızlığının güvence altına alınması için gerekli olan bazı formaliteler, koşullar, sınırlamalar veya yaptırımlara tabi tutulabilir.”Hükmünü,
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “hakları kötüye kullanma yasağı” başlıklı 17. Maddesi; Bu Sözleşme’deki hiçbir hüküm, bir devlete, topluluğa veya kişiye, Sözleşme’de tanınan hak ve özgürlüklerin yok edilmesi veya bunların Sözleşme’de öngörülmüş olandan daha geniş ölçüde sınırlandırılmalarını amaçlayan bir etkinliğe girişme ya da eylemde bulunma hakkı verdiği biçiminde yorumlanamaz. Hükmünü içermektedir.
T.C. Anayasası’nın 2., 13., 14. ve 26/2. maddeleri, Avrupa İnsan hakları Sözleşmesi’nin 10/2. ve 17. Maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, hürriyetlerin, millî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması, Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının, özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla kanunla öngörülen sınırlamalara ve yaptırımlara tabi tutulacağı açıktır. Demokrasilerde, düşünceyi açıklama korunmakta ve ifade hürriyeti kapsamında değerlendirilmekteyse de, iftira, küfür, onur, şeref ve saygınlığı zedeleyici söz ve beyanlar, nefret, ayrımcılık, düşmanlık ve şiddet yaratmaya yönelik bulunan ifadeler ise düşünce özgürlüğü bağlamında hukuki koruma görmemekte, suç sayılmak suretiyle cezai yaptırımlara bağlanmaktadır.
6112 SAYILI RADYO VE TELEVİZYONLARIN KURULUŞ VE YAYIN HİZMETLERİ HAKKINDA KANUNUN;
“Yayın hizmeti ilkeleri” başlıklı; 8. Maddesinin 1. Fıkrasının ( ç ) bendi;
MADDE 8- “(1) Medya hizmet sağlayıcılar, yayın hizmetlerini kamusal sorumluluk anlayışıyla bu fıkrada yer alan ilkelere uygun olarak sunarlar. Yayın hizmetleri;
ç) İnsan onuruna ve özel hayatın gizliliğine saygılı olma ilkesine aykırı olamaz, kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez.” Hükmünü içermektedir.
Buna karşılık, 07.05.2017 tarihinde, TVNet ekranlarında yayınlanan ve şüphelilerin katıldığı “Derin Tarih” isimli programda, eleştiri sınırları ötesinde Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ün itibarını zedeleyen, küçük düşürücü, aşağılayıcı ve iftira niteliğindeki ifadelere yer verilerek, yayın hizmeti ilkeleri ihlal edilerek, suç işlenmiştir. İlgili Kanunun “Sorumluluk ve sorumlu müdür” başlıklı 46. Maddesi uyarınca, yayından doğan sorumluluk yayını yöneten veya programı yapanla birlikte sorumlu müdüre aittir. Dolayısıyla, dayanaksız, iftira niteliğindeki konuşmaların yer aldığı TVNet kanalındaki yayınla ilgili sorumluluk yayını yöneten veya programı yapanla birlikte sorumlu müdüre de aittir.
Şüpheliler; basın yoluyla Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK ve manevi kızı Afet İNAN hakkında asılsız ithamlarda bulunarak, iftira atmak suretiyle, ATATÜRK’ün hatırasına alenen hakaret ederek suç işlemişlerdir. Şüphelilerin bu fiilleri, 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun uyarınca suç teşkil etmekte olup, suçun basın yoluyla işlenmesi sebebiyle cezanın ağırlaştırılması gerekmektedir.
HUKUKİ SEBEPLER : T.C. Anayasası, 5816 Sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun, 6112 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun, vs ilgili mevzuat.
HUKUKİ DELİLLER : 07.05.2017 tarihinde TVNet ekranlarında yayımlanan ve şüphelilerin katıldığı “Derin Tarih” isimli program, vs yasal deliller
SONUÇ VE TALEP :Yukarıda arz ve izah ettiğimiz ve soruşturma sırasında elde edilecek sebeplerle Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün manevi hatırasına hakaret suçunu oluşturan fiillerin, 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun’a aykırılık teşkil etmesi nedeniyle soruşturma başlatılmasını ve şüphelilerin cezalandırılmasını saygılarımla arz ederim. 11.05.2017
MÜŞTEKİ (TÜRK EĞİTİM SEN) VEKİLİ
AV. GONCA SAMANCI
EK: Onanmış vekaletname örneği.
Dostları ilə paylaş: |