GİRESUN ÜNİVERSİTESİ
EĞİTİM FAKÜLTESİ
Oyun Yazma Teknikleri
ROMAN GİBİ HAYAT
Hazırlayan:
Fuat CAN
TÜRKÇE ÖĞRETMENLİĞİ
2/A
120105036
Oyunda geçen karakterler
Cemal: Ana karakterdir. Üç perdede de geçer. Kadınlardan hoşlanan ancak aradığını bulamayan karakterdir. Kadınlardan ve oğlundan çok çekecektir.
Birsen:Cemal’in üçüncü eşidir. Zuhal ve Memo ile aynı evi paylaşmaktan hoşlanmayan ve bunu her defasında Cemal’e dile getiren karakterdir.
Memo:Cemal’in Zuhal’den olan oğludur. Şişmanlığından rahatsız olmakta ve bu onu çok asabi yapmaktadır. Babasıyla geçinemez.
Zuhal:Cemal’in ikinci eşidir. Ayrılmalarına rağmen Cemal ve Birsen hanımla aynı evde yaşamak zorunda kalmışlardır.
Meyhaneci:İhtiyar bir adam olup meyhane işletmektedir. Cemalle meyhanede tanışır.
Sezai:Okul arkadaşı ve en yakın arkadaşı olup aynı kızı sevmektedirler.
Muazzez: Cemalle Sezai’nin okuduğu okulda okumaktadır. Güzel bir kızdır bu güzelliğinden dolayı Cemal ve Sezai ikisi de bu kıza aşık olmuştur.
Muhabir:Sıradan bir muhabirdir.
Fuat:Çalıştığı yerdeki arkadaşı.
Nihayet:Cemal’in aşık olduğu posta memurudur.
Müfettiş:Cemal’in çalıştığı kurumu denetlemeye gelen bir müfettiş.
(Cemal üçüncü eşi olan birsen hanımla ikinci eşi Zuhal hanım ve Zuhal hanımdan olan memoyla birlikte aynı evde mutsuz bir hayat yaşamaktadırlar.)
Birsen:Cemal artık ben uğraşamıyorum.
Cemal:Neyle uğraşamıyorsun Birsen ben ne yapabilirim.
Birsen:Memoyla uğraşamıyorum.
(cemal sinirle Memo’yu çağırır.)
Cemal : Memo hemen yanıma gel.
Memo: Yine ne var baba ?
Cemal : Oğlum annenle neden anlaşamıyorsun?
Memo: O benim annem değil benim annem Zuhal.
Cemal:Benimle yaşamak istiyorsan bunlara katlanmak zorundasın.Artık beni bunaltma senin yüzünden hayatım karardı.Sigarayı bıraktım ama senin yüzünden alkolü bırakamıyorum.
Memo:Herşeyi bana bağlama birazda hataları kendinde ara.
Cemal:Daha uyarmıyorum artık biraz kendine gel.Kilolu olman senin suçun değil bir hastalık.Asosyallikten de çık dışarılarda karıyla kızla biraz vakit geçir.Gençliğini yaşa.Benimkini bitirdin bari kendininki erkekli kızlı olsun.
Memo:Tamam ama kimse beni anlamıyor.
Cemal: Birsen buraya gel.(Birsen gelir.) Bu konu artık burada kapansın ,anlaşmaya bakın ben dışarı gidiyorum.
Birsen: Tamam geç kalma .
(Cemal dışarı gezmeye çıkar.Dışarıda gezerken kafasını dağıtmak için bir meyhaneye gider.)
Meyhaneci:Hoş geldin üstad der.(O saatlerde meyhanede kimse olmadığı için otururlar koyu bir sohbete.)
Cemal:Hoşbulduk
(cemal her zamanki yerine oturur.Ve ardı ardına içmeye başlar.Onun bu haline gören meyhaneci müsaade ister ve karşısına oturur.)
Meyhaneci:Hayırdır evlat seni bu kadar içkiye bağlayan sebep nedir?
Cemal:Sevmediğim bir kadınla mutsuz bir hayat yaşıyorum.Oda yetmiyormuş gibi hayırsız bir evladın cefasını çekiyorum.
Meyhaneci:Neden sevmediğin bir kadınla hayatını birleştirdin o zaman ?
Cemal:Zuhal’in boşluğunu onunla gidermeye çalıştım.
Meyhaneci:Zuhal mi o kim?
Cemal:İkinci eşim.Memo’nun annesi.
Meyhaneci:Anlaşılan çok çekmişsin. İstersen bana anlatabilirsin.
Cemal: Birileriyle konuşmaya ihtiyacım vardı. İyi ki yanıma geldin. Bak anlatayım.
Meyhaneci: Seni dinliyorum evlat.
Cemal:Benim annem yedi yaşındayken öldü. Babam ise annemin üzerine başka bir kadınla evlendi. Ve o zamandan başladı benim kadınlarla anlaşmazlığım üvey annemin elinden çok çektim. Sonralarda bütün kadınlarda annemin boşluğunu aradım. İlk evliliğimi Seniha’yla yaptım.
Meyhaneci: Peki ya Seniha’yla noldu?
Cemal: Seniha’yla ilişkimiz ortaokulda başladı. Sonrasında birlikteliğimizi evlilikle neticelendirdik. O zamanlar Eskişehir vergi dairesinde çalışmaktaydım.Maddi durumum iyi olmadığı için sıkıntılı günler geçirmekteydim. Bu sıkıntılar evliliğimizin kötü gidişine sebebiyet verdi. Şiddet ve geçim sıkıntısı nedeniyle boşanma kararı aldık.
Meyhaneci: Peki ya sonra?
Cemal: İş hayatımda çalışırken kimsenin bilmediği bir kadına aşık oldum. Adını Üvercinka koyduğum bir bayana aşık oldum onunla kısa süren bir ilişkim oldu yürümedi. Sonradan da sürekli gitmekte olduğum Yelken dergisinde Zuhalle tanıştım ve onunla evlendim. Memo dünyaya geldi. O zamanlar İstanbul’da yaşıyordum. Ankara’ya maliye tetkik kurulunda göreve başladım. Bu yüzden eşimi istanbul’da bıraktım. İki evin geçimi beni zora soktuğu için sıkıntılar başladı ve Zuhal’in de kıskançlığı evliliğimizi bitirdi ve ayrılma kararı alıp boşandık.
Meyhaneci: Son olarakta Birsenle mi evlendin?
Cemal: Evlendim ama bu bir aşk evliliği değildi. Sonradan eski eşim Zuhal ve oğlum Memoyu yanıma aldım. Şuan da dördümüz birlikte yaşıyoruz. Memo sürekli sorun çıkarıyor. Aynı evde iki kadınla geçinmek çok zor. Birbilerini çekemiyorlar. Ve iyilik yapalım derken bundan zararlı çıkan ben oldum.
Meyhaneci: Ne çekmişsin be evlat.
Cemal: Neyse ihtiyar ben artık gideyim. Burada sen beni dinledin birazda evde kadınları ben dinleyim. Dinlediğin için sağol azda olsa içimi döktüm rahatladım .sağol
Meyhaneci : Ne demek evlat her zaman beklerim…
(Cemal Süreya kafasını dağıtmış bir şekilde eve gider.)
Zuhal: Nerde kaldın Allahın belası
Birsen: Yine leş gibi içki kokuyorsun.
Memo: Baba ben şişman mıyım?
Cemal: (Hiddetlenerek) Yeter artık benimde sabır taşım var siz bunu çoktan kırdınız. Bende sizi kırmadan odama gidiyorum.(der ve gider.)
(Aradan zaman geçer ve Cemal Süreya bir televizyon programına konuk olur. Bu programda Cemal Süreya’nın hayatı konu alınmaktadır.)
Muhabir: Hoşgeldiniz Süreyya Bey.Pardon Süreya Bey
Cemal: (Hafif bir gülümsemeyle.) Hoşbulduk. Estağfurullah. Sonuçta Süreyya da eski soy ismim.(Gülümseyerek) Bahiste kaybettim.
Muhabir: Konumuz açılmışken bu bahisten bize bahsedebilir misiniz efendim?
Cemal: O zamanlar …(Hayale dalar.)
(Cemal Süreyya o zamanlar Siyasal Bilimler Fakültesinde okumaktadır. Sınıfında Sezai Karakoç vardır. Ve yakın arkadaşıdır. İkisi de aynı kızı sevmektedir.)
Cemal: Sezai sana bir şey söylemem lazım birader.
Sezai : Buyur Cemal kardeşim benimde sana bir şey söylemem lazım ama ilk sen söyle.
Cemal: Ben bizim sınıftan birine aşığım.
Sezai: Allah Allah bende bizim sınıftan birine aşığım.
Cemal: Sezai inşallah aklımdan geçen değildir.
Sezai: O zaman söyle de aklından ne geçiyor bilelim.
Cemal: Ben sınıftaki Muazzez Akkaya’ya aşığım. Onu deliler gibi seviyorum.
Sezai: (Hiddetlenerek) Sen nasıl benim sevdiğim kıza aşık olursun. Adımını geri çek benim olacak o kız.
Cemal: İlk ben söyledim Sezai geri adım atmam.
Sezai: (Yalan söyleyerek.) Ama Muazzez benden hoşlanıyor.
Cemal: Yalan söyleme Sezai ben senin ciğerini bilirim öyle bir şey olsaydı sen bana önceden söylerdin.
Sezai: Cemal böyle yaparak kalbimi kırıyorsun. Bırak Muazzezle ben konuşayım .
Cemal: Demesi kolay o zaman sen bırak ben konuşayım.
Sezai: O kız benim olacak.
( O arada Muazzez sınıfa girer. Ve konuşma yarım kalır. İkisi de derste sinirlidir. Ama samimi arkadaşlardır ve ders bitiminde bir araya gelip tekrar konuyu açarlar. )
Sezai: Böyle yaparak birbirimizi kırıyoruz kardeşim.
Cemal: Haklısın dostum ama ne yapalım?
Sezai: Aramızdan biri çekilsin.
Cemal: Çekilen kişi kim olacak?
Sezai: Sen olacaksın çünkü o kız sana bakmaz.
Cemal: Görücez bakalım kime bakıyor kime bakmıyor.
( Bir süre bu şekilde konuştuktan sonra bir karara varırlar.)
Cemal: Madem bu kadar kendine güveniyorsun. Bir iddiaya girelim.
Sezai: Nasıl bir iddia ?
Cemal: İddiayı da sen söyle nesine olsun?
Sezai: (Biraz düşünerek) Kendimize zarar vermeyen bir şey olsun.
Cemal: Buldummm. Kaybeden soy isminin bir harfini atacak.
Sezai: Nasıl yani?
Cemal: Eğer ben kaybedersem Süreyya’nın y sini atar Süreya olur . Olaki sen kaybedeceksin zaten sende Karakoç’un k sini atıp Karaoç yapacaksın. Kabul mü?
Sezai: Kabul. Sen şimdiden yeni soy ismin Süreya ya alış. (Gülerek,dalga geçercesine) Hatta bugünden değiştirebilirsin.
Cemal: Görüşürüz ey mi yaman bey mi yaman.
(Bu konuşmanın sonunda Muazzez’e ikisi de açılır.İlk konuşan Cemal olur.Ertesi gün ders çıkışında Muazzezle konuşur.)
Cemal: Muazzez senle bir şey konuşmak istiyorum.
Muazzez: Buyur Cemal.
Cemal: Ne zamandan beri seni kesiyorum. İçimde sana karşı derin duygular saklı. Ve bunları sana açıklamak isteği duydum. Kısacası ben senden hoşlanıyorum .
Muazzez: Seni kırmak istemem ama ben başka birinden hoşlanıyorum.
Cemal: Peki Allah mutlu mesut etsin der ve ordan asilce çeker gider.
İç diyalog: (Ulan dua edelimde kız Sezai’yi sevmesin. Muazzezi kaybettik. Soy ismimizi kaybetmeyelim. Der ve Sezai’nin yanına gider.)
Cemal: Sezai sıra sende ben konuştum bide sen ağzının payını al da gel.
Sezai: Ben sana demiştim o kız benim olacak diye. İzlede gör.
(Yoldan Muazzez gitmektedir. Sezai koşarak Muazzez’in yanına gider.)
Sezai: Muazzez biliyor musun gözlerin aklıma geliyor ve her aklıma geldiğinde gözüme perdeler inip kendimden geçiyorum. Çünkü seni deliler gibi seviyorum. Benimle bir elmanın iki yarısı olmaya ne dersin?
Muazzez: (Bu güzel laflar Muazzez’in hoşuna gider. Ve ona olan hoşlantısını ona dile getirir.) Bende senden hoşlanıyorum ama sana nasıl diyeceğimi bilmiyorum. Bugün en yakın arkadaşın Cemal bana olan hoşlantısını dile getirdi.
Sezai: (O atmosferin verdiği heyecanla) Biliyorum. İddiayı kaybetti.(ağzından kaçırır)
Muazzez: Ne iddiası? Yoksa benim üzerimden iddiaya mı girdiniz.
Sezai: Şeyyy… Muazzez görüldüğü gibi değil. Ben zaten seni seviyordum. Sadece Cemal’i uzaklaştırmak istedim.
Muazzez: Hepiniz aynısınız. Bi daha karşıma çıkmayın.(der ve gider)
(Oradan geçmekte olan Cemal Sezai’yi tek başına görür. Yanına gider ve ne olduğunu sorar.)
Cemal: Hayırdır kardeşim üzgün görünüyorsun. Sonuç olumsuz heralde.
Sezai: Yine senin yüzünden olmadı. Ne güzel ayarlamıştım. Ağzımdan onun üzerinden bahis yaptığımızı kaçırdım. Kızda daha karşıma çıkmayın dedi ve gitti.
Cemal: Boşver kardeşim. Böylesi daha iyi oldu. Yoksa arkadaşlığımız esneyecekti.
Sezai: Morali bozuk bir şekilde oradan ayrılır. (Aradan bir iki ay geçer. Muazzez yaşadıklarına dayanamaz. Memleketi olan Geyve’ye gider. Muazzez’in gitmesine çok içerleyen Sezai onun adına şiir yazar. Muazzez çok sevdiği için geri döner . Döndüğü gün ise okulda bir şiir gecesi vardır. Sezai şiirini okul gecesinde okur. Muazzez şiiri duyunca ağlamaya başlar ve kendini sahneye atar.)
Muazzez : Sezai pişmanım seni çok seviyorum.
Sezai: (içi ağlasa da ) Bende seni seviyorum ancak eski Muazzez’i der ve gider.
(Cemal Süreya olanlar karşısında çok mahcup olur. Ve nüfus dairesine giderek y harfini attırır.)
Cemal: İştee böyle soy ismimin mazisi.
Muhabir: Gerçekten güzel bir anıymış.Bu kısa maziden sonra sizi tanıyalım biraz kendinizden bahseder misiniz efendim?
Cemal: Erzincan’da doğdum. Asıl adım Cemalettin Seber’dir. Babamın adı Hüseyin anneminki ise Gülbeyaz’dır.3 kardeş olup en büyükleri benim. O dönemin şartlarından dolayı tren vagonuyla Bilecik’e kaçtık. Annem ben yedi yaşındayken vefat etti. Yaşamımın genelini istanbul’da geçirdim.
Muhabir: Peki ya okul hayatınız nasıldı ?
Cemal: Babam annemin ölümünden sonra beni halamın yanına İstanbul’a gönderdi. Orada Beyoğlu 37. İlkokuluna başladım oradan mezun olduktan sonra ortaokulu Bilecik’te okumak zorunda kaldım. Ardından liseyi Haydarpaşa Lisesi’nde bitirdim. Liseyi bitirdikten sonra da SİB’de Sezai ‘yle okudum.
Muhabir: Hepimizin bildiği gibi edebiyatımızın önde gelen şairlerindensiniz. Bize edebi yönünüzle ilgili bilgi verebilir misiniz?
Cemal: Herkesin bildiği gibi ikinci yeni topluluğuna üye olan bir şairim. Eserlerimin çoğunu şiir olarak yazdım . Yaşadıklarımın yükünü sadece şiirler kaldırabiliyordu.
Muhabir: Şiire geçmişken Sana Giden Yollar kapalı adlı şiirinizde Çarşamba gününden bahsediyorsunuz. Neden Çarşamba hep merak edilen bir konudur.
Cemal: Zamanında vergi dairesinde çalışırken dairemize gelen bir posta memuru vardı. Adı Nihayet …
(hayale dalar)
Cemal: Fuat sana bir şey söyleyecem.
Fuat: Tabi Cemal seni dinliyorum.
Cemal: Hani buraya sürekli gelen bir bayan posta memuru var ya ..
Fuat: Evet . Nihayetten bahsediyorsun heralde.
Cemal: Evet evet Nihayet’ten bahsediyorum. İçimde ona karşı hoş duygular hissediyorum. Her 5:45 vapuruna gittiğimde ve her şarkıları dinlediğimde o aklıma geliyor. Sen az çok tanıyorsun bir ilişkisi var mı?
Fuat: Bende fazla tanımıyorum. O yüzden sorunu cevaplamayacağım ancak için içini yiyeceğine gidip konuşmalısın.
Cemal: Doğru diyorsun. Bugün yine aynı saatte o vapura gidip onunla konuşacağım.(Cemal Süreya Fuat’tan aldığı cesaretle kızla konuşmaya karar verir. Ve o gün günlerden Çarşamba’dır. Vapura gider.Nihayet yine aynı vapurdadır. Cesaretini toplar kızın yanına gider.)
Cemal: Bakar mısınız? Rahatsız ediyorum ama bir dakika konuşma şansımız var mı?
Nihayet : Tabi buyurun.
Cemal:Ben Cemal. Belki tanımışsınızdır vergi dairesinde memurum.
Nihayet: Evet tanıdım buyurun sizi dinliyorum.
Cemal: Nedense tesadüf müdür bilemem her yerde karşıma çıkıyorsunuz. Ve her karşıma çıktığınızda size karşı olan hislerim gün geçtikçe artıyor. Daha fazla dayanamadım ve sizinle konuşmak istedim. Sizden çok hoşlanıyorum. Biliyorum ani oldu ama artık söylemeden edemedim.
Nihayet: Benden hoşlanmanız çok güzel ancak ben başkasını seviyorum. (Der ve Cemalin dünyası başına yıkılır.)
Cemal: İşte bu yüzden hayatımın en kederli günü Çarşamba olduğu için Çarşambaları sevmem. Bunu da şiirimde dile getirdim.
Muhabir: Gerçekten kötü bir anıymış.Peki ya iş hayatınız ?
Cemal: İlk işime Eskişehir vergi dairesinde stajer olarak başladım. Sonrasında girmiş olduğum sınavla müfettiş yardımcılığı sınavına girip kazandım. O meslekle de devam ettim.
Muhabir : Mesleğinizle ilgili unutamadığınız bir anınız var mı?
Cemal: Olmaz olur mu? (gülerek) Bende mazi bitmez.
Muhabir : Eğer bir sakıncası yoksa bizimle paylaşır mısınız?
Cemal: Tabiki.
Muhabir: Sizi dinliyorum efendim.
Cemal: Bir devlet dairesinde çalışırken o dönemin çok sıkıntılı bir müfettişi vardı. Ve benim olduğum gün teftişe geldi.
(hayale geçer)
Cemal: Hoşgeldiniz efendim.
Müfettiş : (sert bakışlarla) Hoşbulduk.
Cemal: Buyurun efendim bir şeyler ikram edelim.
Müfettiş: İşimize bakalım. Sonuçta buraya iş yapmaya geldik.
Cemal: Haklısınız ancak ben sizi düşündüğüm için söyledim.
Müfettiş: Ben kendimi düşünebilecek bir kapasitedeyim. Neyse şuradan başlayalım.
Cemal: Tabi efendim.
Müfettiş : Bu evrağın üzerindeki ve kapıların üzerinde kirler ne?
Cemal: Özür dileriz efendim temizlemeyi unutmuşlardır.
Müfettiş: Evrakları getir de inceleyelim.
Cemal: Peki efendim . ( Evraklar gelir. Müfettiş her detayı inceler. Çok ayrıntı ister. Her kapının arkasına bakar. Bunun üstüne Cemal Süreya dayanamaz ve müfettişe ..)
Cemal: Efendim şurada bir kapı var ki o kapıyı size açamayız.
Müfettiş: (şaşırır) Hangi kapı?
Cemal: Gönül kapısı.
(Müfettiş hiçbir şey söylemeden Ankara’ya döner. Ve kuruma bir yazı gönderir. Kurumun çok kirli ve çok kötü durumda olduğunu . Cemal’in ise saygısız olduğunu ve kurumdan derhal uzaklaştırılması gerektiğini yazar. Cemal’de bunun üzerine o kuruma bir yazı gönderir. Yazısında efendim kurum kirliydi haklısınız ama sizin olduğunuz saatlerde der. .)
Muhabir: (gülerek) Gerçekten çok güzel bir cevap vermişsiniz efendim.
Cemal: Evet güzel bir cevaptı.(gülerek) Banada güzel bir cevap oldu işten oldum.
Muhabir: Efendim saatimiz doluyor. Bu tatlı sohbetin sonuna geldik. Bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederim.
Cemal: Ben teşekkür ederim böyle güzel ağırladığınız için.
( Cemal yayından sonra isteksiz bir şekilde evine doğru yol almıştır. Evde başına geleceklerden habersizdir. Eve gider.)
(Aradan çok zaman geçer. Evin verdiği sıkıntılar yüzünden oğlunun hayırsızlığından çok çeken Cemal kendini daha fazla içkiye vermiştir. Sürekli içmektedir. Sağlık durumu kötüye gitmektedir.)
Birsen: Artık burama kadar geldi Cemal seninle mi uğraşayım Memo’yla mı uğraşayım bide o yetmiyormuşsunuz gibi Zuhalle mi uğraşayım.
Cemal: Peki ya ben napayım. Hangi birinizle uğraşayım. Bu genç yaşta beni kocattınız be.
Zuhal: Neden Memo’yla ilgilenmiyorsun. Çocuk iyice saldı kendini.
Cemal: Babası bensem annesi de sensin sen niye ilgilenmiyorsun. Yeter artık bu çocuğun hayırsızlığı görmüyor musun ne hale getirdi beni. Babamdan çekmediğimi oğlumdan çekiyorum. Benim çektiğim gibi üveylik çekmesin istedim sizi yanıma aldım. Yine yaranamadım. Çalıştım çabaladım yine ben kötü oldum. Git başımdan.
Memo: Anneme bağırma. Sen anneme bağıramazsın.
Cemal: Düzgün konuş karşında baban var. Bu zamana kadar tokat atmadım attırma bana.
Memo: Sen bana tokat atamazsın.
Cemal: Eeeee yeter beee (der ve elini kaldırır. Memo elini tutar)
Memo: Öyle vurulmaz böyle vurulur( der ve yumruk atar babasına)
(Cemal Süreya iki karısının önünde evladından yediği yumruğa çok içerlenir. Ve kendini odaya kapatıp içkiye verir. Kimseye odayı açmaz. Memo pişmanlık duyarak babasına seslenir.)
Memo : Baba nolur aç kapıyı elim kırılsaydı da vurmasaydım sana. Çok pişmanım nolur affet. Ben bir eşeklik ettim sana el kaldırdım. Beni bağışla baba nolur.
Cemal: (odadan seslenir)Sussssssssssss . Allahım al şu canımı da ölüme sarılayım.
Zuhal: Deme öyle Cemal nolur. Biz sensiz ne yaparız.
Cemal: Sağlığımda bilmediğiniz değeri öldüğümde anlarsınız belki.
Birsen: Hayatımm nolur aç kapıyı konuşalım. Böyle yapma kendine zarar vereceksin fazla içme.
Cemal: Veriyimde kurtulun.(der ve bir daha ses vermez)
(Alkolü fazla alan Cemal daha fazla ayakta duramaz ve komaya girer. Bir süre ses gelmeyince endişelenen Memo şişman vücudunun verdiği ağırlıkla kapıyı ilk vuruşta kırar. Ve gördüğü manzara sonucunda Memo krize girer. Zuhal’le Birsen kocalarının başında hüngür hüngür ağlamaktadırlar. Cemal her şeyden habersiz bir şekilde yükünü odasına bırakarak başka bir aleme göçmüştür. Hayatı içki masasında girdiği koma sonucunda son bulmuştur.)
Biliyorum sana giden yollar kapalı
Üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni
Ne kadar yakından ve arada uçurum;
İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi
Uyandım uyandım, hep seni düşündüm
Yalnız seni, yalnız senin gözlerini
Sen Bayan Nihayet, sen ölümüm kalımım
Ben artık adam olmam bu derde düşeli
Şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum ordan oraya
Yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki
Anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimi
Ve içim götürmez kenarından kesilmiş ekmeği
Kaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda;
Hangi şarkıyı duysam, bizimçin söylenmiş sanki
Tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor
Nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini
Çocukça ve seni üzen girişimlerim oldu;
Bağışla bir daha tekrarlanmaz hiçbiri
Rastlaşmamak için elimden geleni yaparım
Bu böyle pek de kolay değil gerçi...
Alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya;
Bunun verdiği mutluluk da az değil ki
Çıkar giderim bu kentten daha olmazsa,
Sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki
İnan belli etmem, seni hiç rahatsız etmem,
Son isteğimi de söyleyebilirim şimdi:
Bir geceyarısı yazıyorum bu mektubu
Yalvarırım onu okuma çarşamba günleri
-SON-
Dostları ilə paylaş: |