İL : İSTANBUL
TARİH : 19.04.2013
KONU : HZ. PEYGAMBER VE İNSANLIK ONURU
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
وَلَقَدْ كَرَّمْنَا بَنَى آَدَمَ وَ حَمَلْنَاهُمْ فِى الْبَرِّ وَالْبَحْرِ وَرَزَقْنَاهُمْ مِنَ الطَّيِّبَاتِ وَفَضَّلْنَاهُمْ عَلَى كَثِيرٍ مِمَّنْ خَلَقْنَا تَفْضِيلاً
قَالَ النَّبِىُّ عَلَيْهِ السَّلاَمُ: إِنَّ اللهَ حَرَّمَ عَلَيْكُمْ عُقُوقَ الْأُ مَّهَاتِ وَوَأْدَ الْبَنَاتِ وَمَنَعَ وَهَاتِ وَكَرِهَ لَكُمْ قِيلَ وَقَالَ وَكَثْرَةَ السُؤَالِ وَإِضَاعَةَ الْمَالِ
Değerli Kardeşlerim!
Mekkeli müşriklerin zulmünden dolayı Habeşistan’a hicret eden gurubun içinde yer alan Hz. Cafer (r.a), Necaşi’nin huzurunda şöyle diyordu: “Ey Hükümdar! Biz cehalet üzere yaşayan bir millet idik. Putlara tapar, murdar hayvan eti yerdik. Akla gelebilecek her türlü kötülüğü işlerdik. Hısım ve akrabalarımızla ilgimizi keser, komşularımıza kötülükte bulunur, zayıfları ezerdik.” Bu sözler zulüm ve haksızlık üzerine kurulu, insan hak ve onurunun ayaklar altına alındığı bir hayatı özetliyordu. Vahyin aydınlığından mahrum bir toplumda insanlığın içinde bulunduğu utanç tablosuydu. O toplumda mevki, makam ve nüfuz sahipleri haklı; zayıf, güçsüz ve fakirler mağdur ve mazlum idi. Haysiyet, onur, şeref güçlülerin tekelindeydi; haksızlığa uğrayan için ise hakkını arayacağı bir makam yoktu. Akif’in ifadesiyle:
“Sırtlanları geçmişti beşer yırtıcılıkta;
Dişsiz mi bir insan onu kardeşleri yerdi!”1
Hz. Cafer’in (r.a) sözlerinin devamında ise insanlığın Allah Rsulü’nün teşrifi ile kavuştuğu nimetin berrak ifadesi yer alıyordu: Bize gelen Peygamber; “Doğru sözlü olmayı, emanetleri yerine getirmeyi, akrabalık haklarını gözetmeyi, komşularla güzel geçinmeyi, kan dökmekten sakınmayı emretti. Fuhuştan, yalandan, yetim malı yemekten, namuslu kadınlara iftira etmekten menetti.”2
Sevgili Müminler!
Böyle bir toplumdan erdemli bir cemiyet teşekkül etmesi için Efendimiz (s.a.v), çocuk yaşlı demeden herkesle yakından ilgilendi. Çocuklara değer verdi, onlarla şakalaştı, hasta olduklarında ziyaret etti. Özellikle horlanan, değer verilmeyen kız çocuklarına sahip çıkarak; “ Allah size analara isyanı, kız çocuklarının diri diri gömülmesini, imkânı varken borcun ödenmemesini, verilmeyen bir şeyin alınmasını, gereksiz konuşmayı, çok sual sormayı ve malın lüzumsuz yere harcanmasını haram kılmıştır”3 buyurarak bütün insanlığı ikaz etti.
Değerli Kardeşlerim!
Dinimiz, insanın hayat hakkına değer verip, güvence altına almış, kişilerin şahsiyetlerini ve özel hayatlarını korumayı hedeflemiştir. Bu sebepledir ki, dedikodu, gıybet, iftira, alay etmek, kötü lakap takmak gibi insan onurunu rencide edici her türlü söz ve davranışı haram kılmıştır.4 Yine insanların birbirlerine kötü zan beslemelerini, gizli hallerinin araştırılmasını5 ve evlere izin almadan girilmesini de yasaklayarak,6 özel hayatın mahremiyetine saygı gösterilmesini emretmiştir.
Efendimiz Veda haccında insanın, yaratılışı itibariyle mükerrem olduğuna ve onurunun korunması gerektiğine dikkat çekerek; “Ey İnsanlar! Kanlarınız, mallarınız, haysiyet ve şerefiniz, Rabbinizle buluşacağınız güne kadar, bu yerde bu ayda mukaddes ve mükerremdir.
Ey İnsanlar! Kadınlarınıza en iyi şekilde davranınız. Sizler, onları Allah’ın bir emaneti olarak almış bulunuyorsunuz. Sizin en hayırlınız, onlara en iyi davranandır.
Ey İnsanlar! Rabbiniz ve babanız birdir. Arabın Arap olmayana, Arap olmayanın da araba üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvadadır”7 buyurarak, rengin, ırkın, bölgenin, insanlara değer kazandırmayacağını belirtmiştir.
Sevgili Kardeşlerim!
Rabbimiz şöyle buyuruyor: “And olsun, biz insanoğlunu şerefli kıldık. Onları karada ve denizde taşıdık. Kendilerini en güzel ve temiz şeylerden rızıklandırdık ve onları yarattıklarımızın birçoğundan üstün kıldık.”8 Bu ilahi mesajın muhatapları olarak, herkesin şeref ve haysiyetine, kişilik haklarına saygı duymamız gerekir. Zira insanların sevgisini kazanmanın yolu onların şahsiyetlerine değer vermekten geçer. Başkalarının onurunu zedeleyecek, rencide edici her türlü söz ve davranıştan kaçınalım. Gerçek değer ve kıymet Allah katındadır. Yaratılanı yaratandan ötürü sevip, Rabbimizin katında bizim değerimizi artıracak ve O’nun ikramına vesile olacak ameller yapmaya gayret edelim.
Dr. Hüseyin SARAÇ
Galip Paşa Camii İmam-Hatibi
Kadıköy
Dostları ilə paylaş: |